Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/277 E. 2022/247 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/277
KARAR NO: 2022/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
ESAS NO: 2020/515
KARAR NO: 2021/1028
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 10/02/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarih ve 2020/515 Esas – 2021/1028 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının davacı kooperatifin ortağı iken kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her bir üyenin 9.500,00-TL ödemesine dair karar alındığını, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz üzerine icra takibinin durduğunu, davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde kooperatifin kalan inşaatlarının tamamlanması ve kooperatifin varlığını sürdürebilmesi için her bir üyeden yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00-TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine karar verildiğini, anılan genel kurul ile vaki genel kurulda alınan tüm kararların davalı yönünden kesinleştiğini, davalı tarafından kesin hesap borcunun ödendiği iddia edilmiş ise de kesin hesap üye borç tablosu belgesinde üyenin borcunun belirlendiği tarihin açıkça yazıldığını, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğunu, davacı kooperatif imalatlarına devam etmesi, inşaat maliyetlerinin artması ve imalatlarını zamanında yetiştirememesi hasebiyle kira borcu altına girmesi, davalının konutuna 2012 yılında çıkartılan geçici maliyet hesabının ana sözleşmeye aykırı olması, kooperatifin devam etmesi nedeniyle genel giderlerin artması gibi nedenlerle davalının daha önce yaptığı ve adına isabet eden ödemelerin yetersiz kaldığını, bu nedenlerle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tarafın savunmasının özetle; davalının davacı kooperatife üye olduğu tarihten itibaren tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, aidatlarını düzenli olarak ödediğini ve davacı kooperatifin kesin hesap sonucu belirlemiş olduğu bedeli ödediğini, davacı kooperatifle ibralaşıldığını ve kooperatife herhangi bir borcunun kalmadığını, buna ilişkin borç dökümü ile ödeme belgelerinin incelenmesini talep ettiklerini, kesin maliyet hesabına ilişkin borcun ödenmesinden sonra ferdileşme yoluyla kuraya karşılık gelen taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, mülkiyetini aldığını, bu durumun davacının da kabul ettiğini, davacı kooperatifçi 2012 yılında çıkarılan maliyet hesaplarının geçersiz olduğunu, hali hazırda yönetim kurulu tarafından çıkarılan maliyet hesaplarının geçerli olduğu yönündeki beyanlarını kabul etmediklerini, bir üyeye kooperatif tarafından kesin maliyet belirtilip bu miktar ödendikten sonra ferdileştirme ile daire üyeye tescil edilmiş ise, bu kesin maliyetin yanlış hesaplanan bir kesin maliyet olduğu konusunda genel kurulda karar alınmayıp yeniden ve esas sözleşmede belirtilen usulde gerçek doğru bir kesin maliyet hesaplanıp üyelere tebliğ edilip kesinleştirilmedikçe daha önce kooperatif tarafından belirlenen kesin maliyetin geçerli olduğunu, 21/06/2015 tarihli genel kurulun 7. Maddesinde alınması istenen 18.012,52 TL nin ne olduğu ve üyelerden neden talep edildiğinin anlaşılamadığını, davacı tarafından dayanak olarak gösterilen Kayseri Bölge Adliye mahkemesince verilen kararın hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu, kooperatif ortağı ile kooperatif arasındaki ortaklık sözleşmesinde yer alan ahde vefa ilkesine uymadığını, kooperatife üye olan kişilerin amacının kooperatife ait yükümlülüklerini yerine getirmek ve karşılığında taşınmaz sahibi olmak olduğunu, davalının da bu yönde aidat ve diğer borçlarını ödeyerek tüm yükümlülüklerini yerine getirerek tapusunu aldığını, bu nedenlerle davacının davasının reddini, kötü niyetli icra takibi nedeniyle asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretini davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, karar verilerek;…. 1-Davanın KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına, 2-Davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (18.012,52-TL) %20’si tutarında olmak üzere 3.602,50-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” dair karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep edilen alacaktan davalının sorumlu olmadığını, davalının davacı kooperatife üye olduğu tarihinden itibaren tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, aidatlarını düzenli olarak ödediğini, davalının, kooperatifin kesin hesap sonucu belirlemiş olduğu bedeli ödediğini, kooperatifle ibralaşmış ve herhangi bir borcu kalmadığını, kesin maliyet hesabına ilişkin borcu ödedikten sonra ferdileşme yoluyla kura’ya karşılık gelen taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, Kooperatifin davacısı olduğu aynı uyuşmazlık konulu Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/221 Esas sayılı dosyada ” Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/10 esas sayılı dosyasında alacağa dayanak olan Genel Kurul Kararının iptal edilmiş olması nedeniyle, söz konusu dosyanın Mahkememizin işbu dosyası yönünden bekletici mesele yapılmasına” şeklinde karar verildiğini, ancak istinaf edilen huzurdaki davada ise bekletici mesele taleplerinin reddedildiğini, söz konusu durumun büyük çelişki yaratmakta olduğunu, hukukun evrensel ilke ve esaslarından yargı birliği ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, Kooperatif üyelerinden bir kısmı genel kurul sonucunu beklerken dosyalarında karar verilenler ise cebri icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/221 Esas sayılı dosyanın celp edilip incelenmesini iş bu dosyanın da bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/515 Esas, 2021/1028 Karar sayılı sayılı kararın kaldırılmasına, istinaf taleplerinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kooperatif genel kurul kararı ile belirlenen inşaat finansman giderinin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür. Uyuşmazlık, davalının takip konusu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş; 7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Anılan genel kurulun 7. gündem maddesinin iptali talebiyle, bir kısım davacı tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1113 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece 25.04.2016 tarihli kararla davacıların tamamının kooperatif üyeliğinden dava tarihinden önce istifa ettikleri, dava koşulu bulunan hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2016/6318 E., 2019/4277 K. kararı ile, genel kurul kararının iptali davalarında üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesinin dava şartı olduğu, mahkemenin bu konudaki tespitinin doğru olduğu ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendisinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemekte hukuki yararları bulunduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, dosyanın bozma sonrası mahkemenin 2020/10 E. sayısına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesindeki, genel kurul kararları aleyhine “pay sahipleri”nin dava açabilecekleri yolundaki hükmü dikkate alınarak, söz konusu maddenin uygulaması tedbiren durdurulmadığından bu dosyanın bekletici sorun yapılmasına gerek görülmemiştir.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir.Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. Ancak satış sonrası genel gider aidatlarından taşınmazı alan kişi sorumlu olacaktır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatına karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2021 tarih ve 2020/515 E – 2021/1028 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,43 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 308,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 922,43 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 09/02/2022