Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2767 E. 2022/2768 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2767
KARAR NO: 2022/2768
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2022
ESAS NO: 2020/473
KARAR NO: 2022/445
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))|Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/12/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2022 tarih ve 2020/473 Esas – 2022/445 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … ‘a ait … İli, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı akaryakıt istasyonunu kayıtlarında yer alan takdiyat ve ipotekler ile yükümlü olarak satın aldığını, taşınmaz kayıtlarında 08/01/2013 tarihli … A.Ş. lehine 4.000.000,00-TL bedelle ipotek tesis edildiğini, bunun dışında 29/01/2018 tarihinde … A.Ş. lehine 2.000.000,00-TL bedelle ipotek tesis edildiğini, davalının … ve… Ltd. Şti.’nden herhangi bir alacağı bulunmadığını, zira davalının adı geçen dava dışı firmalardan aldığı teminat mektuplarını nakden tahsil ettiğini, bu nedenle söz konu ipoteklerin terkin edilmesi gerektiğini, davalının cezai şart ile kar mahrumiyeti talebini hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin bayilik sözleşmesini haklı sebeple feshetmesi durumunda dahi Yargıtay kararlarına göre o bölgede yeni bir bayilik sözleşmesi yapılıp yapılmadığı, yapılmasa dahi yeni bir bayilik sözleşmesinin yapılması için makul sürenin ne olduğu ve makul sürede davalının elde edeceği net kar marjının hesaplanması gerektiği, kar mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalının EPDK kararlarına uygun davranıp davranmadığı, fiyatlamalarda yasal düzenlemelere uyup uymadığının tartışılması gerektiğini, anılan nedenlerle taşınmaz kayıtlarında yer alan 6.000.000,00-TL ipotekten dolayı davacının borcu olup olmadığının tespiti ile ipotek şerhlerinin terkin edilmesini iddia ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının dava dışı … ile bayilik sözleşmesi ile LPG, bayilik sözleşmesi akdedildiğini, ayrıca davalı ile… arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmelerden doğacak borçların teminatı için taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, dava dışı şirketlerin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve borç ödemede temerrüde düştüklerini, muaccel hale gelmiş borçların kesin hale geldiğini gösterir 19/01/2018 tarihli borç ikrarı anlaşmasının akdedildiğini, bu kapsamda … için 3.588.555,60-TL, … için 4.990.964,62-TL, 44.235.489,49-TL olmak üzere toplamda 12.815.544,46-TL borcun muaccel hale geldiğini, borç ödemelerinin belirli vadeye bağlandığını ancak borçların ödenmediğini, bu nedenle bayilik sözleşmelerinin feshedildiğini, sözleşmelerin feshi nedeniyle cezai şart ile kar mahrumiyeti alacağının doğduğunu, … ‘ün sözleşmeden doğan taahhüdünün yıllık alıma ilişkin olmadığını ve ürün alımlarının protokol süresince gerçekleştirilmesi gerektiğini, diğer deyişle bayinin yıllık bazda temerrüde düşmediğini ve protokolün hitamına kadar ilgili alımları gerçekleştirmesi gerektiğini, … ile … firmalarının asgari alım taahhüdü nedeniyle 7.870.772,54-USD borcu bulunduğunu, erken fesihten kaynaklı sözleşmede belirtildiği üzere Nuh Mehmet’in 300.000-USD, … ün ise 150.000,00-USD tutarlı erken fesih cezai şart alacağı bulunduğunu, ayrıca sözleşmenin 21. maddesinde belirtildiği üzere davalının kar mahrumiyeti alacağı bulunduğunu, anılan borçların tahsili amacıyla huzurdaki davada fekkinin talep edildiği taşınmaz üzerinde davalı lehine verilmiş ipoteklerin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, takibin kesinleştiğini, ipotek borçluları tarafından söz konusu borçların ikrar edildiğinden hareketle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında dava dilekçesinde davacı ipoteğin fekkini talep etmişken, 05/05/2022 tarihli dilekçe ile bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle ipotek akit tablolarındaki taraflar ve sözleşme dönemleri esas alınmak suretiyle, ipotek borçlusunun davalı alacaklıya borcunun olup olmadığının, borç miktarının ve sebebinin tespit edilmesini, herhangi bir borç tespit edilmesi halinde borç tutarının mahkeme veznesine depo edilmesi şartıyla ipoteğin terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Bu haliyle istem kısmi ıslah değil, tam ıslah mahiyetindedir. Çünkü 05/05/2022 tarihli dilekçe ile davacı, dava dilekçesindeki önceki talebine yeni bir talep daha ekleyerek ipotek borçlusunun davalıya borcunun borç tespit edilmesi halinde borç tutarının mahkeme veznesine depo edilmesi şartıyla ipoteğin terkinine karar verilmesini talep etmektedir. Dava dilekçesinde olmayan yeni bir talebin kısmi ıslahla davaya eklenmesi mümkün değildir ve bu tam ıslaha konu edilebilecek bir husustur. HMK’nun 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü yer almaktadır. Ancak davacı tarafça HMK’nun 180. maddesindeki usule uygun şekilde tam ıslah talep edilmediği gibi tam ıslaha uygun şekilde işlem de yapılmamıştır. Bu nedenle davacının ıslah hakkını kullanmamış, hiç ıslah yapmamış gibi davaya devam edilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur. İzah edilen tüm nedenlerle davanın reddine dair karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirketin maliki olduğu … ili … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı akaryakıt istasyonu nitelikli taşınmaz kayıtlarında yer alan ipotekler sebebiyle açılan menfi tespit davası neticesinde davanın reddine karar verildiğini, dava dilekçesi ile birlikte dosyaya sunduğu tüm beyanlarda belirtildiği üzere dava konusu taşınmaz kayıtlarında … tarihli ve … yevmiye sayı ile … A.Ş.lehine 4.000.000 TL bedelle ipotek tesis edildiğini, söz konusu ipotek dava dışı … ile … .Ltd.Şti.nin borçlarının teminatı olarak tesis edildiği ipotek metninden anlaşıldığını, taşınmaz kayıtlarında söz konusu ipotek dışında … tarihinde … yevmiye sayılı ile … A.Ş. lehine 2.000.000 TL bedelle ipotek tesis edildiğini, söz konusu ipotek metninden de anlaşılacağı üzere … .Ltd.Şti.nin borçlarının teminatı olarak tesis edildiğini, ipotek kayıtlarından anlaşılacağı üzere eldeki davada araştırılması gereken husus … tarihli ve … yevmiye sayı ile tesis edilen ipotekte dava dışı… ile … .Ltd.Şti.nin … A.Ş.ye borcu olup olmadığının tespiti … tarihinde … yevmiye sayılı ipotekte ise … Ltd.Şti.nin … A.Ş.ye borcu olup olmadığının tespiti, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında borcun miktarı ve sebebine dair hüküm kurmaya elverişli herhangi bir tespit veya değerlendirme bulunmadığını, kaldı ki her türlü beyan hakkı saklı kalmak kaydıyla ifade etmek gerekirse, davalı şirketin ipoteklerden kaynaklı alacağının belirtilen miktarlarda olmadığı yine kendi açtığı dava ile sabit olduğunu, davacı şirketin dava dışı … ’a ait … İli … Mah. … pafta … ada … parselde kayıtlı akaryakıt ve LPG ikmal istasyonunu taşınmaz kayıtlarında yer alan ipoteğin paraya çevrilmesi amacıyla İstanbul 10.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatmış olup, müvekkili şirketin borcu olmadığı gerekçesiyle ile borca, borca bağlı feri kalemlere ve icra takibindeki yetkiye itiraz edildiğini, davacı şirketin söz konusu itirazın iptali amacıyla İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/804 E. Sayılı dosyası ile dava açtığını, söz konusu davaya verilen cevap dilekçesinde dosyanın işbu dava ile birleştirilmesi gerektiği yönünde taraflarınca beyanda bulunulduğunu, söz konusu dava dosyası ve davanın dayanağı olan İstanbul 10.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası celp edildiğinde davalı şirketin alacak talebinin 810.009,17 TL olduğu görüleceğini, davalı şirketin dahi alacak talebi sadece 810.009,17 TL iken toplamda 6.000.000 TL ipotek olması hayatın olağan akşına aykırı bir durum olduğunu, bu sebeple, dosyanın bilirkişiye tevdii ile ipotek metinlerindeki taraf ve taraflar arasındaki sözleşme dönemleri esas alınmak suretiyle; öncelikle … tarihli ve … yevmiye sayı ile tesis edilen ipotekte dava dışı … ile … .Ltd.Şti.nin … A.Ş.ye borcu olup olmadığının, borç var ise borcun sebebinin tespit edilmesi gerektiğini, ardından … tarihinde … yevmiye sayılı ipotekte ise … .Ltd.Şti.nin … A.Ş.ye borcu olup olmadığının var ise borcun sebebinin tespit edilmesi gerektiğini, bu noktadan sonra nihai olarak borç olup olmadığı var ise borcun sebebi tespit edildikten sonra yargılamaya son verildiğini, yerel mahkeme, ipotek sözleşmesininden ve ipotekle teminat altına alınan sözleşmelerden kaynaklı bir borç olup olmadığını kesin olarak tespit etmeden, henüz daha tüm deliller incelenmeden sadece davalı şirketin defterleri incelenerek düzenlenen ve kendi içinde dahi tutarsızlığı açıkken dava dosyasını aydınlatmayan hüküm vermeye elverişli olmayan bir rapora dayanılarak hüküm tesis ettiğini, ıslah konusunda ise mahkemenin yine hukuka aykırı bir karar verdiğini, dosyadaki tahkikatı tamamlamadan, delillerin tamamının toplamadan ve topanan delillerin taraflarca tartışmasına, müzakere edilmesine izin vermeden dava hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 202/473 E. 2022/445 K.sayılı 06.06.2022 tarihli kararına karşı istinaf başvurusunun kabulü ile 06/06/2022 tarihli kararın eksik inceleme sebebiyle kaldırılmasına, sözleşme taraflarının ticari defter ve kayıtları ile bilançolarının incelenerek borç/alacak durumunun net olarak tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve bu suretle dosyadaki eksikliklerin giderilmesi ve yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının aksine bilirkişi raporu itirazlarına halel getirmemek kaydıyla- hükme elverişli olup davacının itirazlarının mesnetsiz olduğunu, davacı tarafından, hükme elverişli olmayan bir bilirkişi raporunun esas alındığı iddiasıyla işbu kararın hukuka aykırı olduğu iddia edilse de söz konusu itirazın mesnetsiz olduğunu, haricen belirtmek gerekir ki, rapora itirazlarıda da belirtmiş olduğu üzere davacının davalı şirkete borçlu olduğu ve davalı şirket’in erciyes istasyonu hesabında 9.294.112,32-TL alacağının bulunduğu ve deka petrol istasyonu hesabında 3.193.782,22-TL alacağının bulunduğu tespit edilmesi gerekmekte iken işbu tespitin yapılmaması bir eksiklik ihtiva etmişse de davacının borçlu olduğu her şekilde tespit edilmiş olup, davalı şirket’in haklılığı kısmen de olsa ispatlandığını, dolayısıyla davacının iddialarının mesnetsiz olduğunun ispatlandığını, davacı tarafından yapılan işlemin hukuki bir dayanağı olmayıp söz konusu usuli işlemin tam ıslah olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Doktrinde ve yargı içtihatlarında belirtildiği üzere davacının talebinin kesin ve net olması gerekmekle birlikte davacının talebinin değişmesi halinin ise tam ıslah olarak nitelendirildiğini, (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K.,15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 sayılı İlâmları) (HGK’nın 15.02.2017 gün, 2015/7-917 E.-2017/265 K.sayılı İlâmı), Yargıtay 9. HD. 25.05.2021 tarih ve 2021/5121 E. – 2021/9537 K., Yargıtay HGK – Karar : 2021/2 davacının kötüniyetli olarak işbu davayı ikame ettiğini, davacının yapmış olduğu işlem hiçbir şekilde usuli olarak hukuka uygun olmayıp mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğunu, taraflar arasında kesin borç ikrar sözleşmesi akdedilmiş olup taraflar halihazırda borçları kabul ettiğinden, icra iflas kanunu madde 68 gereğince kesin borç ikrarı içeren belge niteliğinde olduğunu belirterek; davacının istinaf talebinin reddine, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan, davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde tesis edilen ipotek bedelinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin kaldırılması talebine ilişkindir. Davacı yanın 05.05.2022 tarihinde verdiği dilekçe ile bu kez borcun miktarı, sebebi belirlenerek bu miktarın depo edilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, davalının ipotek borçlularından alacağının olup olmadığı, ipoteğin fekki koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.Davaya konu ipotek, dava dışı bayi ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında doğacak borçların teminatı olarak verilmiştir. İpotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 881/2. maddesine göre; ipoteğin mutlaka borçlunun taşınmazı üzerinde kurulması zorunlu değildir. Üçüncü kişi başkasının borcu için malik olduğu taşınmazı üzerinde alacaklı lehine ipotek tesis edebilir. Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Diğer taraftan taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur.İpotek akit tablosunun incelenmesi neticesinde ipoteğin dava dışı …tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’nin gerek doğmuş olan, gerekse doğacak bayilik sözleşmesinden ve taahhütnamelerden doğan cezai şartlar da dahil olmak üzere her türlü ticari ilişki nedeni ile doğan borçların teminatını teşkil etmek üzere tesis edilmiştir. 19/01/2018 tarihli kesin borç ikrarı anlaşmasının dava dışı … ile dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı arasında imzalandığı, davalıya toplam 12.815.544,46-TL borcun olduğu ve muaccel hale geldiği kabul edilmiş ve bu borçların belli bir vade ile ödenmesi kararlaştırılmıştır. Davalı ile akdedilen bayilik sözleşmesinde davalının ticari defter ve kayıtlarının kesin delil olduğu kabul edilmiştir. Davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde dava tarihi itibariyle davalı nezdinde dava dışı … ‘ın … akaryakıt istasyonu cari hesabında 61.475,15-TL cari hesabında alacaklı olarak göründüğü, alacak bakiyesinin … ‘ın davalı …’ye gerçekleştirdiği fazla ödemeden kaynaklandığı, ayrıca davalı … nezdinde dava dışı … in teminat hesabında 6.000.000,00- TL alacaklı olarak göründüğü, bu itibarla dava dışı … in davalı …’ye borcunun bulunmadığının anlaşıldığı, dava dışı… ‘ın … akaryakıt istasyonu cari hesabında 3.056.901,72-TL davalıya borçlu olarak göründüğü, borç bakiyesi sebebinin 26/09/2018 tarihli 1.500.000,00-TL tarihli kismi cezai şart bedeli ile 30/08/2019 tarihli 3.8667.750,00-TL tutarlı Kısmi cezai şart bedeli faturalarından kaynaklandığı, diğer anlatımla … ‘in … istasyonunda davalı …’ye cari hesaptan kaynaklı borcu bulunmadığı ve olan borcun cezai şart faturalarından kaynaklandığı, ayrıca davalı … nezdinde takip edilen teminat hesabında … t’in davalıdan 690.673,33-TL alacaklı olarak göründüğü, dava tarihi itibariyle davalı … A.Ş. nezdinde dava dışı … . Ltd. Şti.’nin 5.684.154,48-TL borçlu olarak göründüğü, borç bakiyesinin 2,449,600,00-TL’nın sebebinin 26/09/2018 tarihli cezai şart faturasından kaynaklandığı, kalan tutarın davalı … Ltd. Şti.’ne gerçekleştirdiği akaryakıt satışlarından kaynaklandığı, diğer deyişle… Ltd. Şti.’nin davalı … ye ceza faturaları harici cari hesaptan kaynaklı borcu bulunduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda asıl borçlunun dava tarihinde devam eden ticari nitelikteki borcundan dolayı taşınmaz maliki davacının ipotek kaydı nedeniyle sorumluluğunun devam ettiğinden davanın reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.Davacının, davasını değiştirmek için tam ıslah yoluna başvurmak suretiyle talep sonucunu yahut dava sebebini değiştirmesi mümkündür. Talep sonucunun veya dava sebebinin kısmen genişletilmesi yahut değiştirilmesi tam ıslah olmayıp HMK 181. madde kapsamında kısmen ıslahtır. (KURU, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016) Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. İlk derece mahkemesince davacının 05.05.2022 tarihli dilekçesinin tam ıslah olarak değerlendirmesi ve fakat ıslahın usule uygun yapılmaması nedeniyle ilk talep hakkında karar vermiş olması Dairemiz tarafından yerinde görülmüştür.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 06/06/2022 tarih ve 2020/473 E. – 2022/445 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022