Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2754 E. 2022/2739 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2754
KARAR NO: 2022/2739
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2022
ESAS NO: 2022/260
KARAR NO: 2022/668
DAVANIN KONUSU: İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 16/12/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2022 tarih ve 2022/260 Esas – 2022/668 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kurumsal bir şirket olduğunu, basiretli bir tacir olduğunu, davalı … A.Ş. Tarafından davacı şirket aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, anılan takip sonucunda davacı şirketin yetkilisi … tarafından takip konusu borç hakkında davalı banka lehine taahhüt verildiğini, taahhüt incelendiği anlaşılacağı üzere 13.787,63 TL tahsil harcı bulunduğunu, davacı tarafından taahhütte yazılı bakiyenin ödendiğini, ödenen taahhüt miktarının davacı şirket yetkilisi tarafından icra takibi kapsamında başlatılan ipotek takibi olan Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğini, ancak icra dosyasında satış avansının mevcut olduğu gerekçesi ile davacının talebinin reddedildiğini, davacının taahhüt kapsamında tahsil harcını ödediğini, davacının ödemiş olduğu tahsil harcının davalı banka tarafından icra dosyasına ödenmemesi nedeniyle hacizlerin kaldırılmadığını, mağdur olan davacı tarafından ipotek takibi olan dosyaya 8.623,71 TL tahsil harcı ödemesi yapıldığını, bunun üzerine davacı şirketin davalı bankadan dilekçe yolu ile taşınmazlar üzerine tesis edilen hacizlerin ve ipoteklerinin kaldırılmasını talep ettiğini, davalı banka tarafından yatırılmayan tahsil harcını ödemek zorunda kalan davacının mağdur olduğunu, taahhüt kapsamında ödenen tahsil harcının faizi ile birlikte ödenmesini davalıdan talep ettiğini, davalı bankanın taahhüt kapsamında ödenen tahsil harcını inkar ettiğini, tahsil harcının davacı tarafından ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, bu durum üzerine davacı tarafından icra dosyasının satış dosyasına 8.623,71 TL tahsil harcı ödemesi yapıldığını, anılan tahsil harcının haksız ve hukuka aykırı şekilde davalı banka nezdinde bulunması nedeniyle davacıya ödenmesi gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak davalı banka nezdinde bulunan 13.787,63 TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın istirdat davası olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olduğundan hem görev hem de hak düşürücü süre yönünden usulden reddinin gerektiğini, davacının davalının borçlusu olduğunu, borcunu zamanında ödemediğini, Kayseri 4.İcra Müdürlüğünün … , … ve … esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, davacı şirket yetkilisinin talebi üzerine 10.02.2016 tarihinde davacının borcunu icra memuru huzurunda taahhütname ile yapılandırdığını, davacı şirket yetkilisinin taahhütnameye bağlı kalmadığını, ödemeleri gününde ödemediğini, eksik ödediğini, taahhütnamenin hukuki niteliği gereği bir sözleşme olduğunu, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde icra muamelesi ve sürelerin kaldığı yerden devam edeceği hükmünün bulunduğunu, dolayısıyla taahhütnamenin bozulacağı, alacaklının bununla bağlı kalmayarak icra mumaelerine kaldığı yerden devam edebileceğini, haksız ve kötü niyetli ikame edilen davanın öncelikle görev ve hak düşürücü süre yönüyle reddine, mahkeme tarafından esasa girilmesi halinde haksız davanın reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Somut davada, banka kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde davacı … Limited Şirketi tarafından davalı … A.Ş.’nden kredi kullanıldığı, davacı şirketin ödemeleri zamanında yapmadığı için davalı banka tarafından icra takibi başlatıldığı, taraflar arasında taahhütname yapıldığı, davacı şirketin kullanmış olduğu 403.502,90 TL tutarındaki kredi bedelini ödediği, taraflar arasında yapılan anlaşma gereği davacı şirketin tahsil harcını davalı bankaya ödediği ancak davalı bankanın icra dairesine yatırması gereken harcı uhdesinde bulundurduğu, davalı bankanın tahsil harcını ödemediğinden davacı şirketin tahsil harcını da icra dairesine ödediği, davacı şirket tarafından davalı bankaya mükerrer ödeme yapıldığının tespit edildiği, davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile, 13.787,63 TL’nin dava tarihi olan 24/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş….” 1-Davanın KABULÜ ile; 13.787,63 TL nin dava tarihi olan 24/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı şirket, davalı bankanın borçlusu olup davalı bankaya ilişkin borçlarını ödemediğini, davacı şirketin borçlarına ilişkin ödemede bulunmaması nedeniyle banka tarafından davacı şirket aleyhine Kayseri 4. İcra Müdürlüğü …, … ve … Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, davacı şirketin yetkilisi …,10.02.2016 tarihinde davalı bankaya kendisine indirim sağlanması için talep dilekçesi yazarak, “Takip tarihindeki ana para borcu, faiz oranları, masraflar ve vekalet ücretleri üzerinden takip tarihindeki tutarlara göre borçlu olduğumu ve bu tutarlardan sorumlu olacağımı kabul ederim.” şeklinde yazdığını ve imzaladığını, davalı bankanın, davacı şirket yetkilisinin talebi üzerine 10.02.2016 tarihinde borcu yapılandırarak resmi olarak icra memuru huzurunda taahhütname ile imza altına alındığını, mahkeme dosyasına davalı banka tarafından sunulan hesap ekstreleri ile sabit olacağı üzere davacı tarafından taahhüt 16 kez ihlal edildiğini, davacının taahhütle bağlı olmadığı ancak davalı bankanın bağlı olduğunun düşünülemeyeceğini, zira bu uygulama yasanın metnine ve ruhuna açıkça aykırılık teşkil etmiş olacağını, davacı taraf ile yapılan taahhütname İİK. gereği davacının ihlalleri ile hükümsüz hale geldiğini, borçlu ile alacaklı arasında yapılan taahhüt sözleşme niteliğindedir.2014 Sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 111/4 “Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.” hükmü gereği taahhüdü ihlal durumunda taahhütnameye bağlı kalınmayacağı ve icra muamelelerinin kaldığı yerden devam edileceğinin kanun hükmü ile açık olduğunu, her ne kadar davacı tarafın dosya borcunu taahhütnamedeki tutara bağlı ödeme yaparak kapattığını düşünse de davalı banka tarafından davacı tarafın borcu harici indirim yoluyla kapatılmış olup taahhüte bağlı ödeme neticesinde kapamanın söz konusu olmadığını, davacı tarafından gerçekleştirilen ihlal eylemleri neticesinde davalı bankanın tüm dosya alacağını faizleriyle ve tüm ferileri ile talep etme hakkına sahip iken yine ciddi bir indirim ile dosyasının kapatıldığını, ancak yerel mahkeme tarafından bu hususun göz ardı edilmiş olup davacının taahhütü ihlal etmesine rağmen taahhüte bağlı ödeme yapıldığının kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkeme tarafından hukuki dayanaktan yoksun bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edildiğini, hesap ekstrelerinin her ne kadar bilirkişilerce incelenmiş olsa da davacı tarafın taahhütnameye aykırı davrandığını, taahhütnamenin geçerliliğinin kalmadığını, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 111/4 “Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.” hükmünün bilirkişilerce özellikle hukukçu bilirkişi tarafından göz ardı edilerek bu konuda hiçbir inceleme yapılmadan rapor tanzim edildiğini, yalnızca hesap bilirkişisinin, doğal olarak hukuki prosedürü bilmediği için taahhüt ve ödenen rakamlar arasında inceleme yaptığını, hukuk bilirkişisinin ise İcra ve İflas Kanunu 111/4 gereğince taksitlendirmenin ihlal edilmesi halinde taksitlendirmeyi yapan bankanın bu taahhütle bağlı kalamayacağını bilirkişi raporuna aksettirmediğini, gerek yerel mahkeme gerek ise hukuk bilirkişisi tarafından İcra ve İflas Kanunu madde 111/4 hükmü göz ardı edilmiş olup, rapora da taraflarınca itiraz edildiğini, davacıya müvekkili banka tarafından sadece faiz indirimi yapılmadığını icra dosyalarına yaptığı haksız itirazlar sebebiyle açılan itirazın iptali davasından kaynaklanan vekalet ücretlerinin de taahhüde de görüleceği üzere kendisinden talep edilmediğini, bu sebeple davacının sayın mahkemece huzurundaki taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu, yerel mahkemece tesis edilen hükmün usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek; tehiri icra talebi de gözününe alınarak istinaf taleplerimizin kabulü ile Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/260 esas ve 2022/668 karar sayılı ilamının davacının davasının reddi gerekmesi sebebi ile kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının istinaf dilekçesinde İİK m.111/4 hükmü ileri sürülerek yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması talep edilmiş olsa da; davalının işbu istinaf iddia ve taleplerinin dikkate alınmaması gerektiğini, öncelikle davalının söz konusu istinaf iddia ve taleplerinin yerinde olmadığı gerek yerel mahkeme kararında gerekse de yerel mahkeme dosyasına sunulan bilirkişi raporunda açıkça tespit edildiğini, tüm dosya kapsamında anlaşılacağı üzere davacı şirketin, davalı … A.Ş.’nden kredi kullandığını, ödemelerin zamanında yapılmaması nedeniyle davalı banka tarafından davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibi kapsamında taraflar arasında taahhütname yapıldığını, söz konusu taahhüt çerçevesinde davacı şirketin kullanmış olduğu 403.502,90 TL tutarındaki kredi bedelini ödediğini, taraflar arasında yapılan anlaşma gereği davacı şirketin tahsil harcını davalı bankaya ödediğinin kolaylıkla anlaşıldığını, nitekim davalı banka tarafından davacı şirket tarafından yapılan işbu ödemenin kabul ve ikrar edildiğini, davacı şirket tarafından taahhüt kapsamında ödemeler yapıldığı davalı bankanın kabul ve ikrarları, bilirkişi raporu ve yerel mahkeme kararı ile sabit olduğunu, kesinlikle davalı bankanın istinaf iddialarını kabul etmemekle birlikte, bir an için davacı şirketin taahhüdü ihlal ettiği kabul edilecek olsa dahi, bu durumun davalı bankaya mükerrer ödeme yapıldığı sonucunu değiştirmeyeceğini, davacı şirket tarafından davalı bankaya tahsil harcını ödediğini, davalı banka tarafından işbu tahsil harcının icra dairesine yatırılmaması üzerine davacı şirketin icra dairesine tekrar tahsil harcı ödemek zorunda kaldığının tüm dosya ile sabit olduğunu, bu sebeple davacı şirket tarafından yapılan mükerrer ödeme nedeniyle huzurdaki davanın haklı olduğuna ilişkin yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğunun açıkça ortada olduğunu belirterek; davalı bankanın asılsız ve yersiz iddialara dayalı istinaf başvurusunun esastan reddine, tüm dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler uyarınca Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2022 tarih ve 2022/260 E., 2022/668 K. Sayılı kararının hukuka uygun olduğunun kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı banka üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, istirdat davası olup İİK’nun 72. maddesinde gösterilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekmektedir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/7. maddesinde; “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca; bir yıllık hak düşürücü sürenin başlayabilmesi için borcun tamamının ödenmesi gerekir. Borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İstirdat davasının borcun tamamen ödenmesi tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiği, bu sürenin hak düşürücü süre olup hakim tarafından re’sen nazara alınması gerekmektedir. Davanın 24.03.2022 tarihinde açıldığı, davacının davalıya taahhütname gereği son taksit dahil 29.04.2019 tarihinde ödeme yaptığı, davacının icra dosyasına tahsil harcını, yani iddia ettiği mükerrer ödemeyi 11.08.2020 tarihinde yaptığı, gerek taahhütname gereği davacının yatırdığı tahsil harcı, gerekse de icra dosyasına yatırdığı tahsil harcı yönünden dava tarihi (24/03/2022) itibariyle bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmıştır. Tüm bunlar ışığında davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. İşbu hususun yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle de HMK.353/1-b.2 mad gereği ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve bu yönden düzeltilerek yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE ile; HMK’nın 353/1-b,2. maddesi gereğince düzelterek yeniden karar verilmek üzere KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/09/2022 tarih ve 2022/260 E – 2022/668 sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden bir karar verilmesine, buna göre;
“1-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 235,46 TL peşin harçtan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 154,76 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine A.A.Ü.T. 7/2. Ve 13/1 Maddesi uyarınca 2.206,00 TL vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,”
2-Davalı tarafın istinaf aşamasında yatırmış olduğu 80,70+155,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafın istinaf aşamasında yapmış olduğu posta gideri 98,00 TL’nin ve 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022