Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2728 E. 2022/2737 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2728
KARAR NO: 2022/2737
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2022
ESAS NO: 2021/352
KARAR NO: 2022/692
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:26/12/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2022 tarih ve 2021/352 Esas 2022/692 Karar sayılı ilamına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalının davacı şirkete bulunan rücu borcunun tahsili amacıyla borçlu aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün 2020/243060 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, yapılan takibe davalı/borçlu tarafından itiraz edilmiş ve takip durmuş olduğunu, davalı/ borçlunun itirazı haksız, hukuka aykırı ve kötüniyetli olup itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamı gerekli olduğunu, davalı-borçlu adına kayıtlı bulunan … plaka sayılı aracın … numaralı ve 26/09/2019-26/09/2020 tarihlerini kapsayan … ile davacı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, Kayseri Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü Ekipleri tarafından düzenlenen … tarihli trafik kaza tespit tutanağında olayın meydana gelişi ile kusurlara ilişkin açıklama yapıldığını, kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere davalı-borçluya ait aracın sürücüsünün kim olduğunun tespit edilememiş olduğunu, kaza tespit tutanaklarının resmi evrak niteliğinde olduğunu, bu durumun araç sürücüsünün olay mahallini terk ettiğini açıkça ortaya koymakta olduğunu, oysa … genel şartları gereğince araç sürücüsünün tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere kaza yerinden ayrılması yasak olup buna aykırı davranılması halinde sigortalı kaza nedeniyle 3. kişilere ödenen tazminatı sigorta şirketine ödemekle yükümlü olduğunu, davalı-borçluya ait kamyon sürücüsü alkollü ya da ehliyetsiz olduğu veya hasarın teminat kapsamı dışında kalmasına neden olarak başka bir durum olduğu için kaza yerini terk etmiş olduğunu, hayatın olağan akışı içerisinde şayet hasarın teminat dışı kalacağı bir durum olmasa davalı-borçlu araç sürücüsünün kaza mahallinden ayrılmaması gerekmekte olduğunu, araç sürücüsü olay yerinden ayrıldığına (kaçtığına) göre saklaması gereken bir durum olduğunu ve davalı-borçlu araç sürücüsünün olay yerini zorunlu bir neden olmaksızın terk ettiğinden meydana gelen hasarın teminat kapsamında kaldığını ispat külfetinin davalı-borçluya geçmiş olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2020 tarih ve E. 2019/2942, K. 2020/3941 sayılı ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2019 tarih ve E. 2016/9594, K. 2019/4109 sayılı ilamınında benzer olduğunu, Yargıtay Kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere; işbu davada kaza nedeniyle meydana gelen hasarın teminat kapsamında kaldığını, sigortalıya rücu şartlarının gerçekleşmediğini ispat külfetinin davalı-borçluda olduğunu, kaza nedeniyle davacı şirket tarafından kazada hasar gören …plakalı araç için 5.500,00 TL.; … plaka sayılı araç içinde 29/06/2020 tarihinde 29.100,00 TL. ödeme yapılmış olduğunu, davaya konu icra takibinin … plaka sayılı aracın KASKO sigortacısı … A.Ş. tarafından sigortalısına ödenen bedelin davacı şirket tarafından … kapsamında ödenmesine ilişkin olduğunu, 2918 SAYILI KYT’nun Md. 95/2 gereğince davacının rücu hakkı bulunduğunu yine Kara Araçları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı f) bendininde bu kapsamda olduğunu, TTK’nın ‘‘Halefiyet’’ başlıklı md. 1472. Maddesi gereği dava açtıklarını, işbu davaya dava konusu aracın kamyon olması nedeniyle ticari amaçla kullanılması nedeniyle mahkemenin görev alanına girmekte olduğunu, bu hususun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2018 tarih ve 2018/1282 E., 2018/1171 K. Sayılı ilamında da belirtildiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Meydana gelen zincirleme kazada dava dışı …, …, …, … arasında davacı adına kayıtlı aracı kullanan … arasında kavga yaşanmış olduğunu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/4057 soruşturma dosyasından … ile … arasında geçen trafik kazasından kaynaklı yaralamadan dolayı soruşturma başlatılmış olduğunu, ayrıca Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/1889 sayılı dosyasından müşteki … ve … ile yine … arasında basit yaralamadan soruşturma dosyası açılmış olduğunu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/1889 sayılı dosyasından müştekiler … ve … ile yine … arasında basit yaralamadan soruşturma dosyası açılmış olduğunu, olay anında kazaya karışan araçlar ile davalı …’ın oğlu araç sürücüsü … arasında görüleceği üzere kavga yaşandığını, meydana gelen bu kavga ile araçta bulunan şoför … olayları yatıştırmak istemiş ve …’ı olay mahallinden uzak tutmaya çalışmış olduğunu, her ne kadar açılan davada davacı, araç sürücüsü …’ın olay mahallinden ayrılmasını gerekçe göstererek olay mahallinin terk ettiğini ileri sürerek rücu davası açmış ise de … olay mahallinden ayrılmamış, sadece yaşanılan kavgadan dolayı varsa kaza tespit tutanaklarına dahil edilmemiş olduğunu, davacının ileri sürdüğü hususların tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı …, …A.Ş. adlı sigorta şirketine … plaka sayılı aracını … numaralı ve 26.09.2019-26.09.2020 tarihleri arasında sigortalatmış olduğunu, davalı aleyhine açılan rücu davası ile ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, araç sürücüsünün olay mahallinden ayrılmadığını, kavgadan dolayı kendisi kaza mahallinden ve kavga ettiği insanlardan rızası dışında uzak tutulmaya çalışılmış olduğunu, açılan davayı kabul etmemekle birlikte kusur oranına ve tazminat tutarına da itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… her ne kadar davacı tarafça 18/12/2019 tarihinde meydana gelen kaza nedeni ile … plakalı araçta meydana gelen zarardan kaynaklı ödeme yapıldığı ve bu ödeme dolayısıyla davalıdan rücuen alacaklı olunduğu belirtilerek takip yapılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyeti raporu alınmış olup, 08/04/2022 ve 27/06/2022 tarihli raporlarda davacının rücu şartlarının değerlendirildiği ve bilirkişi raporunun denetime açık ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu ve yukarda belirtilen içtihat gereğince de kaza nedeni ile bedeni hasara neden olan yaralama bulunmadığı görülmüş olmakla davacının davalıya rücu şartlarının oluşmadığı anlaşılmış ve böylece davanın reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda davalarının reddine karar verildiğini, mahkemenin gerekçesinin dosya kapsamına ve trafik tespit tutanağına uygun olmadığını, müvekkilinin rücu hakkını kullanabilmesi için kaza mahallinin zorunlu haller dışında terk edilmiş olmasının yeterli olduğunu, ödemenin bedeni hasır için yapılmasına gerek olmadığını, davalının olay yeri genel şartlarda istisna olarak sayılan haller dışında terk etmiş olduğundan davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, mahkemece ispat külfetinin yanlış değerlendirildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının müvekkilleri lehine ortadan kaldırılmasını, bozulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davacının davasını ispat edemediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacı sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın rücuan tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Zorunlu mali sorumluluk sigortasının genel şartlarında yapılan değişiklik sonucu 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.f maddesi hükmü uyarınca; bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin,tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Dosya kapsamından; somut olayda davacı sigorta şirketinin zarar gören dava dışı kişiye yapmış olduğu tazminat ödemesini poliçe hükümlerine dayanarak (kaza mahallini terk edilmesi nedeniyle rizikonun teminat dışı olması nedeniyle) davalı işletenden talep ettiği görülmüştür.Mahkemece her ne kadar sürücünün kaza mahallini terk ettiği dava konusu olayda bedeni hasara uğranılmadığından bahisle rücuen tazminat isteminin reddine karar verilmiş ise de, olaya ilişkin trafik kaza tespit tutanağı ile kazaya ilişkin dosya kapsamındaki diğer (soruşturma) belgelerinin (taraf ifadelerin, olaya dair takipsizlik kararı) içeriğinde “…yaralanmalı…” şeklinde yazılı olduğu yani kazanın bedeni hasara/yaralanmaya da neden olduğuna ilişkin tespit,iddia ve beyanların olduğu görüldüğünden, işbu belgelerin içeriğinin,dava konusu kazadaki somut durumun ne olduğu hususları yönünden yani bedeni hasarlı/yaralanmalı bir trafik kazası olup olmadığı yönlerinden tam olarak incelenip tartışılmadığı,eksik inceleme ve değerlendirme sonucu işbu kararın verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, Kayseri 2.asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 28/09/2022 tarih ve 2021/352 E – 2022/692 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.15/12/2022