Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2663 E. 2022/2695 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2663
KARAR NO: 2022/2695
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2022
ESAS NO: 2021/683
KARAR NO :2022/691
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 19/12/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … İli, … İlçesi, …, … ada, … parsel, …numaralı bağımsız bölümün gerçek maliki olduğunu, taşınmazın tapuda davalı şahıs adına kayıtlı olduğunu, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak 88.530,43 TL ödeme yaptığını, davalı kooperatif tarafından dava konusu taşınmazı yediemin sıfatıyla …e verildiğine dair 18/05/2016 tarihli belge verdiğini, kooperatifin yönetim kurulu kararı ile taşınmazı davacıya tahsis ettiklerini, afet sigortasının davacı tarafından yatırıldığını, taşınmaza ilişkin olarak kiralananın tahliyesi davası açıldığını, davanın kabulüne karar verilerek kesinleştiğini, davalılardan …’in kooperatif üyesi olmadığını, taşeron firmanın sahibi olan … tarafından alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla davaya konu taşınmazı bedelsiz ve hileli olarak …’e sattığını, mal kaçırmak kastıyla hareket ettiklerine ilişkin dava açtıklarını davaların halen derdest olduğunu, belirtmek suretiyle davaya konu taşınmazın tapu kaydının davacı adına tapuya tesciline, tescilin mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz olan … İli, … İlçesi, …, … ada, … parsel, … numaralı bağımsız bölümün 18/05/2016 tarihli belge ile davalı kooperatif yönetim kurulu kararı ile davacıya verildiğini, aynı kararda dava konusu taşınmazı yediemin sıfatıyla diğer davalı …’e bırakıldığını, diğer davalı … taşınmazı üçüncü kişilere kiraya vererek kendi adı ve hesabına kira getirisi tahsil ettiğini, tahsil edilen bu ücretlerin davalı kooperatife ödenmediğini, bu süreçte hem davalı kooperatifin hemde davacının mağdur olduğunu belirtmek suretiyle davacının davasını kabulle haksız ve hukuksuz bir şekilde dava açılmasına sebebiyet veren kişi ve kişiler hakkında dava açma haklarının saklı kaldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden dolayı yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer davalı …’in üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin davaya konu …İli, …İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel, … numaralı bağımsız bölümün tapuda kayıtlı maliki olduğunu, Türk Hukuk sisteminde taşınmazların devri için tek geçerli yöntemin tapuda yapılan devirler ve tapuya şerh edilmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri olduğunu, bu devirlerin hukuki temellerinin de alım-satım sözleşmesi, trampa, bağışlama ve ölünceye kadar bakma sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeler dışında taşınmaz mülkiyetinin devrinin mümkün olmadığını, taraflar arasında bu sözleşmelerden herhangi birinin yapılmadığını, davacı tarafın emlak vergisini ödemesinin bu dava açısından ispata yarar yanının olmadığını, dava konusu taşınmazın davalı kooperatif tarafından müvekkili …’e devredildiğini, davacının kooperatif arasındaki ilişki çerçevesinde daire veya alacak talebini ancak kooperatife yöneltmesinin mümkün olduğunu, MK. Gereğince tescilin yolsuzluğunu ancak ayni hakkı zarar gören kişilerin isteyebileceğini, bu nedenle davacının iddiasının hukuki dayanağının olmadığını, …’ın müvekkilinin kiracısı olduğunu, yıllarca kira bedellerini müvekkile ödediğini, davacının kiracıya giderek doğru olmayan bilgilerle kira sözleşmesi imzalattığını, bu sözleşmeyi kullanarak …’ı tahliye ettiğini, taşınmazı tekrar kiraya verdiğini, davacının delil listesinde bildirdiği ceza davalarının bu dava ile ilgisinin olmadığını belirtmek suretiyle öncelikle ihtiyati tedbir şerhinin kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davalı … tarafından davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, davacının davalı kooperatif üyeliği ile daireden kaynaklı tüm yapmış olduğu ödemelerinin tespiti, davalı Kooperatife ait cevap dilekçesinde taşınmazın davacıya daha sonrasında devredilmek üzere yediemin olarak davalı …’de olduğuna ilişkin açıklamalar, keşifte dinlenen tanık bina görevlisi …’ın dava konusu taşınmaz ile davacının ilgilendiği ve davacının taşınmazı kiraya verdiğine ilişkin beyanları, taşınmazın tahliyesine ilişkin icra hukuk dosyaları ile müdahalenin menine ilişkin Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/78 E sayılı dosyası, davalı kooperatife ait olup kabulünde bulunan 18/05/2016 tarihli belge, delillerin toplanması sonucu alınan bilirkişi heyet raporları, davalı …’in davalı kooperatif üyesi olmadığı ve kooperatife yaptığı ödemeye ilişkin herhangi bir kaydın olmadığının tespit edilmesi karşısında davacın davasında haklı olduğu değerlendirilmiş ve böylece davanın kabulü ile, …İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde bulunan … Kat … nolu bağımsız bölümün davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermek gerekmiş, davanın kabulü ile, … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde bulunan … Kat …nolu bağımsız bölümün davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,…” şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; Asliye Ticaret Mahkemesi önüne gelen olayda dava dosyasında kaldırma kararı sonrasında hiçbir inceleme yapmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği hukuka aykırı kararı tekrar verdiğini, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer davalı hakkında hiçbir karar vermediğini, Asliye Ticaret Mahkemesinin de aynı hataya düştüğünü, diğer davalı kooperatif hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermediğini, bunun çok ciddi bir usul hatası olduğunu, Somut olayda kooperatif, kendi mal varlığı içinde olmayan, daha önce ferdileştirme ile müvekkilime devretmiş olduğu taşınmazı adi yazılı belge ile davacıya tahsisine karar verdiğini, davacının da bu adi yazılı belgeye dayanarak arasında hiçbir hukuki ilişki olmayan müvekkilime dava açtığını ve davasının kabul edildiğini, kooperatiflerin konut vermeyi taahhüt edip de veremedikleri hallerde Türk Hukuk Sisteminde yerleşik uygulamalar olduğunu, buna göre taşınmaz alamayan ortağa bedel ödeneceğini, Yargıtay 23. HD. Nin 2015/ 2367 E., 2016/ 1051 K. sayılı 24.02.2016 tarihli kararında davacının açması gereken dava kooperatife karşı alacak davası olduğunu, Yerel Mahkemenin bu karar ile fahiş hukuki hata yaptığını, Müvekkili …’in 2012 yılında yapılmış olan ferdileşme sonucunda tapuda hak sahibi olduğunu, kooperatifin bu dönemde tapuya müvekkilinin ortak olduğunu bildirdiğini, ayrıca Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/ 207 E. Sayılı dosyası ile görülen tasarrufun iptali davasına kooperatifin verdiği yanıtta müvekkilim …’in kooperatif üyesi olduğu, yükümlülüklerini yerine tam olarak getirdiği, borcun tamamını ödediği ve kurada bu taşınmazın adına çıktığını belirttiğini, mahkeme kararında, kooperatifin bu beyanlarını gerekçesiz olarak kabul etmediğini ve 18.05.2016 ve 17.08.2017 tarihli beyanları yine gerekçesiz bir şekilde kabul ederek davanın kabulüne karar verdiğini, Yerleşik Yargıtay uygulamasında taraflar arasında taşınmaz satımının yapıldığı hallerde bedelin satım sırasında ödenmesi temel prensip olduğunu, bedelin ödenmediği iddiası ile taşınmazın tapusunun iptalini talep etmek mümkün olmadığını, bu durumda ancak başkaca yazılı sözleşme varsa bedel talebinde bulunulabilmesi mümkün olduğunu, davada müvekkili ile davacı arasında yapılmış akit dahi yok iken davacının müvekkilime karşı tapu iptal talebi yöneltmesi hukuken mümkün olmadığını, Yerel Mahkeme kararında dava konusu taşınmazın müvekkilime “yed-i emin” sıfatıyla verildiği ön kabulü ve müvekkilimin kooperatif üyesi olmadığından hareketle kararını oluşturduğunu, Kooperatifler üye dışı kişilere de ferdileştirme yapabilirler bu konuda hukuki engel olmadığını, bunun dışında mahkemenin yed-i emin olarak tanımladığı durumun hukuki niteliğinin inançlı temlik olarak nitelendirilmesi gerektiğini, Davacı dava dilekçesinde taşınmazın yolsuz tescil ile devredildiği iddiasında da bulunduğunu, her ne kadar mahkeme kararında yolsuz tescile ilişkin tespit bulunmamakta ise bu konunun da irdelenmesi gerektiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/683 E – 2022/691 K sayılı 28.09.2022 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatif üyesi olan davacı tarafından, davalı kooperatif ve tapu maliki aleyhine açılan tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde taşınmaz bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar mahkemece davacının asıl talebi konusunda karar verilmiş olması nedeniyle, karar verilmeyen terditli talep yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir ise de, mahkemece zaten terditli talep yönünden herhangi bir karar verilmemiş olduğu bu nedenle de bu hususun yerel mahkeme karanın kaldırılması sonucunu doğurmayacağı anlaşıldığından, yapılan yargılama sonucunda mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen, istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/09/2022 tarih ve 2021/683 E – 2022/691 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 10.588,05 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 2.647,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 7.941,05 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı …’den alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022