Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2660 E. 2022/2677 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2660
KARAR NO: 2022/2677
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2022
ESAS NO: 2020/503
KARAR NO: 2022/250
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/12/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/03/2022 tarih ve 2020/503 Esas 2022/250 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 E sayılı dosyasında konkordato davasının devam ettiğini, davacının 07/12/2018 tarihinde geçici mühlet kararı aldığını ve hakkında konkordato süreci başlamış olduğunu, Mahkemece söz konusu konkordato geçici mühlet kararında tedbirlere de hükmedilmesine rağmen davalı bankaca tedbirlere aykırı olarak müvekkilin davalı bankada bulunan hesabından faiz kesintileri yapmış olduğunu, oysa konkordato sürecinde Çek faizi, kredi faizi, KKDF, BSMV veya sair adlar altında kesintiler yapılması hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle haksız olarak hesaptan kesilen faiz tutarların iadesi gerekmekte olduğunu, bankanın yaptığı kesintinin mevzuata aykırı olduğunu ve yapılan bu kesintinin konkordato amacına ve ruhuna aykırı olduğunu, davalının davacının ticari hayatını riske attığını ve çalışmasını imkansız hale getirdiğini, davacı ile davalı arasındaki ilişki nedeniyle 6102 sayılı TTK da zorunlu arabuluculuğa ilişkin düzenleme çerçevesinde, Kayseri Arabuluculuk Bürosunun … numarası üzerinden zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek davalı bankanın haksız olarak yaptığı kesinti bedeli olan 12.679,92 TL’nin kesinti tarihinden işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkile verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davalı banka ile davacı şirket arasında kredi sözleşmesi akdedildiğini, kullandırılan kredi neticesinde davacı tarafından bankaya temlik yolu ile çekler devredilmiş olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 681’nci maddesi; “Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir” hükmü uyarınca davacı tarafından davalı bankaya verilen çeklerin ”temlik cirosu” ile devralındığı konusunda uyuşmazlık bulunmamakla birlikte temlik cirosu ile birlikte çekten doğan tüm hakların kayıtsız ve şartsız bir şekilde ciro edilene ve dolayısıyla davalıya geçmiş olduğunu, temlik cirosu çekte yer alan tüm hakkın bir başka kişiye devri amacı taşıdığından banka tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygunluk teşkil ettiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davacı taraf davalının konkordato tedbirlerine aykırı faiz kesintisi yaptığını belirtilerek kesintinin iadesini talep etmiş ise de, delillerin toplanmasından sonra 16/03/2021, 26/08/2021 ile 20/02/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporları alınmış olup raporlarda, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 E sayılı dosyasında davalı banka elinde bulunan temlik cirosu ile bankaya verilen kambiyo senetlerine yönelik mahkemece bir tedbir kararı verilmediği, davalı bankanın yapılan tahsilatların mahsubu sonucunda dava tarihi itibari ile davacıdan alacaklı olduğu, davalı bankanın geçici mühlet kararından sonra bankaya teminaten ya da tahsilata verilen çeklerden yapılan tahsilatları borçlu ile aralarında var olan genel kredi sözleşmesine istinaden alacağına mahsup ettiği, icra dairelerine müracaatla icra takip işlemi yapmadığı belirtilmiş olmakla davalının yapmış olduğu kesinti işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmış ve bu şekilde davanın reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Bilirkişilerce dosyaya sunulan raporun ve bu raporlar doğrultusunda verilen kararın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dosya içerisine alınan 3 farklı raporda 3 farklı sonuç çıktığını, değerlendirmelerin birbirini tutmadığını, 07/12/2018 tarihli konkordato itibariyle, davalı bankanın alacaklılar kurulu toplantısında itiraz etmediğini, yapılan ödemelerin toplamının 172.595,15 TL olduğunu, tamamının belgeler ile mevcut olmadığını, bu durumda müvekkili firmanın bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, bankanın tahakkuk ettirdiği 26/10/2018 – 07/12/2018 tarihleri arasındaki faiz ve firma konkordato sürecine girdikten sonra tahakkuk ettiriği konkordato tarihinden sonra firmayı borçlandırıcı tahakkukların geçerli olmadığını, firmanın da bankada bulunan mevduatlarında hükumet komiser kararına uygun olarak nemalandırılıp onaylanan konkordato projesine uygun olarak borca mahsup edilmediği için oluşacak alacak kayıpları ile ilgili iddialarının dava konusu olmadığı için haklarının saklı kalmak kaydıyla mahkemenin bilgisine sunduklarını, müvekkili hakkındaki konkordato sürecinden haberdar olan davalı bankanın geçici mühlet tarihinden sonrası için faiz kesintisi yapmasının mevzuata aykırı olduğunu, müvekkilinin kullandığı kredilere ilişkin ödemelerde temerrüte düşmediğini, bankanın temerrüt faizi oranı olan %33 faiz hesaplamasının kabul edilebilir olmadığını, davalı bankanın kredi kartı faiz oranı olarak uyguladığını ifade ettiği %27 oranının kabul edilebilir olmadığını, konkordato sürecinde olan müvekkili şirketin iş ve işlemlerini birlikte yönetmek için tayin edilmiş konkordato komiseri heyetinin bulunmasının nazara alındığında davalı bankanın komiser heyetinin taleplerine göre müvekkilinin bıraktığı çeklerden tahsil edilen ödemelerin bir hesapta tutulup nemalandırılması gerekirken davalı bankanın bu talebi karşılamadığını, yaptığı tahsilatlardan vadeleri gelmemiş alacaklarını tahsil ettiğini, davalı bankanın aslında konkordatoya tabi olacak bir alacağın, bankanın ticari hayatındaki baskın konumunu kullanarak konkordato masasından kaçırmış ve verilen geçici kesin mühlet kararlarını yok sayarak alacağını banka gücü ile cebren tahsil ettiğini, açılan davada hukuka aykırı davalı banka işlemlerinin yasal konkordato kararına uyumlu hale getirilmesini, her ne kadar konkordato dosyasında mahkemece bir tedbir kararı verilmemiş olsa dahi İ.İ.K 294/3 hükmü gereği faiz işletilmeyeceğinin hükümle sabit olduğu üzere davalı tarafın haksız işlemlerinin mahkemece ödüllendirilmiş olduğunu kararın müvekkiline vermiş olduğu zarardan daha fazlası kadar hukuk sistemine ve adalet anlayışına zarar vereceğini, tüm bu nedenlerle yapılan istinaf incelemesi neticesinde usul ve kanuna aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davalılar tarafından haksız ve hukuksuz olarak yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacı şirket hakkında görülen konkordato davasında geçici mühlet verilmesi rağmen davalı banka tarafından davacıdan haksız şekilde yapıldığı ileri sürülen 12.679,92TL kesintinin kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle hükme esas alınan 16.03.2021 tarihli asıl ve 20.02.2022 tarihli ek bilirkişi heyeti raporlarındaki tespit ve değerlendirmelere ve mahkemenin raporları/ delilleri takdirinde, vakıa ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı taraf vekilince yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı taraf vekilince yapılan bütün istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf incelemesine konu kararın usul ve esas yönlerinden hukuka uygun olduğu değerlendirilmekle işbu kararı istinaf eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 23/03/2022 tarih ve 2020/503E – 2022/250K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 08/12/2022