Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2644 E. 2022/2639 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2644
KARAR NO: 2022/2639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2022
ESAS NO: 2022/213
KARAR NO : 2022/625
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 08/12/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 14/09/2022 tarih ve 2022/213 E – 2022/625 K kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla genel haciz yoluyla takibi geçildiğini, davalının … tarihli borca itiraz dilekçesi ile takibin durdurulmasına sebep olduğunu, müvekkilin kendisi adına ticaretle uğraşan ve çeşitli işler yapmakta olan bir tacir olduğu, her ne kadar davalı tarafta aynı şekilde ticari bir işletmede olsa da müvekkili ve davalı arasında ne takip öncesi ne de takip sonrası hiç bir zamanda ticari ilişki bulunmadığı, müvekkilin davalı borçlu firma ile herhangi bir ticari ilişkisi olmasa da bahsi geçen bu davalı şirketi tanımakta ve bu şirket ile ticari alım satım ilişkisi içerisinde bulunmasa dahi her tacirin yapmakta olduğu gibi ülkede yaşanmakta olan ekonomik kriz nedeniyle diğerleri ile yardımlaşma ve dayanışma sağlayabilmek amacıyla ilişkilerini yakın tuttuğu, davalı borçlunun bahsi geçen ilişkiye istinaden borçlunun müvekkili arayarak çok zor durumda kaldığını, elinde 224.000,00-TL tutarında 20/12/2018 tarihli olarak ödemesi gereken çeki olduğunu ödenmediği takdirde şirketin büyük sıkıntıya gireceğini belirterek maddi durumu oldukça iyi olan müvekkilden bu çekin karşılığı olarak 214.000,00-TL geri ödemek üzere borç olarak isteğini ve borç verildiği, davalıya havale olarak gönderilen paranın borç başlığı altında gönderildiği ancak gönderilen ihtarnameye rağmen borçlunun sessiz kaldığı ve ödeme yapmadığı, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin işlerini vekaletle takip eden … ‘in … ‘dan … plakalı … marka aracı satın aldığını, ancak aracın devrini üzerine almadığını ancak bu aracı yaklaşık 1 yıl civarında kullandığını, söz konusu bu aracın davacıya satış konusunda davacı ile anlaşıldığını, davacı tarafından … ‘e araç bedeli olarak dava konusu bedelin 20/12/2018 tarihinde müvekkili şirketin hesabına ödendikten kısa bir süre sonra da araç devrinin … ‘in talimatı ile … tarafından gerçekleştirildiğini, yani davacı tarafından ödenen dava konusu bedelin davacının müvekkili şirketin işlerini takip eden Serdar Timuçin’den aldığı aracın bedeli olup, müvekkili şirkete borç olarak verildiğinden kesinlikle bahsedilemeyeceğini davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, icra dosyası, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından banka havalesi yoluyla yapılan 214.000,00-TL ödemenin “Borç” açıklamasıyla gönderildiği görülmüştür. Davalı 214.000,00-TL ödemenin daha önce davacı tarafından alınan aracın bedelinin ödemesi olduğunu belirterek, ödünç ilişkisini inkar etmiştir. Davalı bu şekilde, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü değişmeyecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03/10/2013 tarihli 2013/11284 esas, 2013/24182 karar sayılı emsal kararı) Aynı dairenin 2016/23382 esas, 2019/1090 karar sayılı emsal kararında da “Tarafların iddia ve savunmaları dikkate alındığında havale ile gönderilen paranın borç olarak verildiği hususunda ispat yükü davacıya aittir. Dekontta yazan “borç ibaresi” ifadesi kesin olarak borç verme anlamını taşımadığına göre davacının borç para verme iddiası sübut bulmamıştır.” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davacı tarafından 214.000,00-TL gönderildiğine ilişkin dekontta paranın “borç” açıklaması ile gönderildiği, emsal Yargıtay ilamında belirtildiği üzere bu ibarenin borç verildiği hususunu göstermeyeceği, ispat yükü kendisinde olan davacının borç verme iddiasını dekont ile ispat edemediği, açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İtirazın iptali davasında borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için takibin haksız olması, davacı alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötüniyetli olması gerektiği, alacaklının kötü niyetli olduğu konusunda ispat yükünün davalı borçluda olduğu, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığından, şartlarının oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.1-Açılan davanın REDDİNE, 2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hukuka ve kanunların getirmiş olduğu temel ilke ve esaslarına açıkça aykırı olarak karar verildiğini, ödünç borç verildiği taraflarınca ispatlandığını müvekkili tarafından, verilmiş olan borcun banka havalesi ile gönderildiğini ve açıklamasına da bunun borç olduğunun açıkça yazıldığını bu durumda borcun banka üzerinden verilmesi ve açıklamasının bulunması nedeniyle davalı tarafın yapmış olduğu hiçbir açıklama gerçekçi ve geçerli bir nitelik taşımadığını bu hususta Yargıtay’ın vermiş olduğu emsal kararların oldukça açık olduğunu ispat yükünün davalı tarafa ait olduğunu, davalı tarafın iddialarının olay konusu ile ilgisini bulunmadığını ilk derece mahkemesi davalı taraf bileşik ikrarda bulunmuş olmasına rağmen ispat yükünü davalı tarafa vermediğini ve ortaya atılmış olan iddiaları vermiş olduğu kararın gerekçesinde dahi incelemediğini . oysa ispat yükü davalıda olması gerektiğinden ortaya atılı iddialar incelenmiş olması halinde davalı tarafın haksızlığının açıkça ortaya çıkacağını, davalı tarafın öne sürmüş ve ispatlayamamış olduğu bu iddiaların dava konusu olay ve kişilerle hiçbir ilgisi bulunmadığını i, iddia edilenin aksine müvekkilinin üçüncü kişiden alınan bir aracın ödemesini, ilgisi bulunmayan bir şirket hesabına “borç” açıklaması ile göndermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi hiçbir gerçekçiliği de bulunmadığını bu meblağda değere sahip olan bir araç alan hiç kimse bahsi geçen bu aracın bedelini bir başka kimseye yapmayacağı gibi, bu ödemeyi yaparken kendisini ileride çıkabilecek anlaşmazlıklara karşı güvenceye alabilmek ve ödeme yapmış olduğunu ispatlayabilmek adına havale açıklamasını araç bedeli vb. açıklamalar (aynı müvekkilimizin ödünç vermiş olduğu borcu güvenceye almak adına borç açıklamasını yapmış olduğu gibi) ile yapması gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin böylesi bir davranış içerisine girmiş olması mevzu bahis dahi olmadığını, ilk derece mahkemesi hiçbir suretle bu hususların hiçbirini göz önüne almadığı gibi gerekçeli kararında da bu duruma değinmediğini, bu nedenle verilmiş olan karar bu yönüyle de açıkça eksiklikler içerdiğini arz ve izah edilen ve mahkemenizce re’sen gözönünde bulundurulacak nedenler dikkate alınarak, kayseri 1. asliye ticaret mahkemesi’nin 14/09/2022 tarihli kararının hukuka ve yasaya açıkça aykırı olması nedeniyle tehir-i icra istemli olarak bozulmasına ve davanın kabulüne, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının istinaf sebeplerinin usul ve esas yönünden kanuna aykırı ve haksız olması nedeniyle kabul etmediklerini yargılama aşamasında ileri sürülmeyen iddiaların değiştirilmesi ve genişletilmesi niteliğindeki beyanlarına muvafakatlerinin olmadığını davacının tüm istinaf taleplerinin usul ve esas yönünden kanuna aykırı ve haksız olması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, ilamsız icra takibinde borca itirazın iptali talebine ilişkindir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tacirler arasında ödünç sözleşmesinden kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibinde borca itirazın iptaline ilişkin işbu davanın “ticari dava” olması nedeni ile dava tarihinde yürürlükte olan T.T.K’nun 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, bu kapsamda dava şartı olan arabuluculuk son tutanağının Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi gereğince bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması için davacıya kesin süre verilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın esasına ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmakla davacı istinafı yerinde görülmüş, belirtilen gerekçelerle HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğince kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 14/09/2022 tarih ve 2022/213 E – 2022/625 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 08/12/2022