Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2570 E. 2022/2601 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2570
KARAR NO: 2022/2601
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2022
ESAS NO: 2020/19
KARAR NO: 2022/682
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 07/12/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 04/04/2014 tarihinde satın alınan … olan … plakalı araçtaki imalattan kaynaklı gizli ayıplar nedeniyle, davalıların müştereken ve müteselsilen ayıba karşı tekeffül sorumluluğu çerçevesinde TBK mad. 227/1-4’te tanınmış olan seçimlik haklardan satılanın aayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi seçimlik hakkını kullanarak gizli ayıplı aracın ayıptan ari misli ile değişimi talep ettiklerini, aracın satın alımından bu zamana kadarki süreç gözönüne alınıp araçta yaşanan arızalar, bu arızalara yönelik iş emirleri, servis kayıtları ve faturalar hep birlikte değerledirildiğinde, davalı yetkili servisin araçtaki arızaların üretimden kaynaklı gizli ayıp oluduğunun tespitinde bulunamadığını veya bulunak istemediğini, bunun yerine davacı firmanın sonuç alınamayan tamiratlarla oyalandığını, aracın gizli ayıplı olduğunu hile ile saklanmış ve davacı firmanın iğfal edildiğini, bu nedenle aracın misliyle değiştirilmesini talep etmiş olmakla, davanın kabulü ile davaya konu aracın müştereken ve müteselsilen davalılarca ayıpsız misliyle değiştirilmesine aksi halde İİK mad. 24 uyarınca tespit edilecek bedelin avans faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi özetle; Davalı firmadan 04/04/2014 tarihinde finansal kiralama sözleşemsi ile … plakalı araç aldığını, araçta birçok defa arıza meydana geldiğini, bir kısım arazıların giderildiğini, bir kısım arızaların giderilmediğini, bu arazıların ayıp niteliğinde olduğunu, arızaların araçtan beklenilen fayda ve güvenin sona ermesine sebebiyet verdiğini iddia ederek, aracın misli ile değişitirilmesini davalı firmadan talep ettiğini, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, 6102 sayılı TTK 23. Madde uyarınca 2 ila 8 gülük yasal ayıp ihbar süresi içinde davalı tarafa herhangi bir ayıp ihbarında bulunulduğunu, 04/04/2014 tarihinde teslim alındığını, bildirilen araçtaki arıza ile ilgili, davacı tarafça süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, ayrıca davacı tarafın aracının 04/04/2014 tarihide teslim aldığı gözterilerek 2 yıllık dava zamanaşımı süresinin geçtini ve dolayısyla davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanıın öncelikle usuli itirazları doğrultusunda reddi aksi halde esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş vekilinin cevap dilekçesi özetle; Dava konusu aracın diğer davalı … A.Ş şirketine satıldığını, davacının dava tarihi itibariyle araç maliki olmadığını ve finansal kiralama sözleşmesi ya da davaca verilen yetki iş bu aracın misli ile değişim davasını açmak içni yeterli olmadığnı, davacının davayı açmaya hukuken hak ve yetkisi olmadığını, bu sebeple de davacının aktif husimet ehliyeti bulunmadığından husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini, ayrıca aracın 04/04/2014 tarihinde … A.Ş tarafından davacı adına finansal kiralama sözlemesi ile satın alındığını, davacı beyanına göre aracın alınmasından itibaren 2 ay içinde araçta imalattan kaynaklanan arızaların meydana geldiğini iddia edildiğini, TBK 223/2. Maddesinde ön görülen hemen satıcıya bildirilmelidir, hükmüne uyulmamıştır, bu yönü ile araçtaki mevcut ayıbın süresinde satıcıya bilidiremdiğini ve 2 yıllık garanti süresinde davanın açılmadığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek davacının talep ve iddialarının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olması sebebiyle davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce, düzenlenen ek bilirkişi raporunun Mahkememizin 7 nolu celsesinin 1 nolu ara kararında istenilen hususları tam olarak karşılamadığı anlaşıldığından, dosyanın yeniden ek rapor alınması için talimat Mahkemesine gönderilerek; araçta pre-safe sisteminin çalışmadığı bilirkişi heyetince tespit edildiği görüldüğünden bu arızanın davacının kullanımından kaynaklanıp kaynaklanmayacağı,kaynaklanmıyorsa açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğu,bilirkişi heyetince gizli ayıp olduğu görüşüne varılması halin ise dosyada mevcut Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6 Hukuk Dairesinin kaldırma kararında belirtildiği üzere bu ayıbın davacının yetkili servisi tarafından oyalaması suretiyle hile ile gizlenip gizlenmediği, bu itibarla olayda TBK’nın 225 maddesi gereği satıcının ağır kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi hususunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin 13/06/2022 tarihli raporundan özetle; Aracın seyir esnasında öndeki araca fazla yaklaştığında uyarı vermesi beklenen güvenlik sisteminin (pre-safe) çalışmadığı yol testinde tespit edilmiştir, diagnostik test cihazı ile yapılan kontrollerde sistemde bir arıza tespit edilmemiş olup, bu hususun kalibrasyondan kaynaklanabileceği düşünülmektedir ve bu raporun sonuç kısmında dava dosyasının incelenmesi, araç üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ve yetkili servis testleri sonucunda yukarıda belirtilen hususlar tespit edilmiş aracın gizli ayıplı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Araçtaki koltuk döşemesiyle ilgili yıpranma problemi, radyo ekranı problemi, arka park lambaları problemi ve pre-safe sisteminin çalışmaması probleminin kullanım kaynaklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklamaları yer almaktadır, ayrıca 02/02/2022 tarihli ek raporumuzda ise; önceki raporumuzda da belirttiğimiz üzere aracın seyir esnasında öndeki araca fazla yaklaştığında uyarı vermesi beklenen güvenlik sisteminin (pre-safe) çalışmadığı yol testinde tespit edilmiştir. Diagnostik test cihazı ile yapılan kontrollerde sistemde bir arıza tespit edilmemiş olup, bu hususun kalibrasyondan kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Açıklaması yer almaktadır, söz konusu pre-safe sistem arızası davacının kullanımından kaynaklanmayacağı değerlendirilmektedir, bununla birlikte bahsi geçen sistem araçtaki diğer sistemlerde olduğu gibi sensörler, sistem kontrol ünitesi donanımı, işleticiler gibi fiziksel unsurların yanı sıra kontrol yazılımından oluşmaktadır, sistem donanımında bir arıza olması halinde bu durum diyagnostik test işlemi ile belirlenebilmektedir, bu nedenle servisin araç sistemlerinin tuttuğu hata kayıtlarına göre işlem yapılması dikkate alındığında, pre-safe sistemi ile ilgili diyagnostik cihazında hataya dayalı bir kayıt yer almadığından burada servisin herhangi bir saklama, gizleme gibi bir tavrının bulunmadığı anlaşılmaktadır, daha önceki raporlarda sistemin çalışmamasının yeniden kalibrasyonla düzeltilebileceği belirtilmişti, bu konuda önceki raporlarımızda belirttiğimiz kanaatimizin geçerli olduğunu, gerekli kalibrasyon (sensör kalibrasyonu ve yazılım güncellenmesi) işleminin araç yetkili servislerince yapıldıktan sonra sistemin hedeflendiği şekilde çalışacağı değerlendirilmektedir. Önceki raporlarımızdaki açıklama ve değerlendirmelerimiz geçerli olduğu yönünde rapor edilmiştir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı doğrultusunda bilirkişi heyetinden alınan raporlarda, söz konusu pre-safe sistem arızası davacının kullanımından kaynaklanmayacağı, bununla birlikte bahsi geçen sistem araçtaki diğer sistemlerde olduğu gibi sensörler, sistem kontrol ünitesi donanımı, işleticiler gibi fiziksel unsurların yanı sıra kontrol yazılımından oluştuğu, sistem donanımında bir arıza olması halinde bu durum diyagnostik test işlemi ile belirlenebildiği, bu nedenle servisin araç sistemlerinin tuttuğu hata kayıtlarına göre işlem yapılması dikkate alındığında, pre-safe sistemi ile ilgili diyagnostik cihazında hataya dayalı bir kayıt yer almadığından burada servisin herhangi bir saklama, gizleme gibi bir tavrının bulunmadığı, sistemin çalışmamasının yeniden kalibrasyonla düzeltilebileceği, gerekli kalibrasyon (sensör kalibrasyonu ve yazılım güncellenmesi) işleminin araç yetkili servislerince yapıldıktan sonra sistemin hedeflendiği şekilde çalışacağı, dolayısıyla aracın satımı esnasında davacının iddia ettiği şekildeki arızanın gizli ayıp mahiyetinde olmadığı talimat yolu ile alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile de sabit olup, bilirkişilerce araç üzerinde test edilmek suretiyle yapılan incelemelerde ve yetkili servis testleri sonucunda aracın gizli ayıplı olduğuna yönelik herhangi bir tespit yapılmadığı gözetilerek davacı tarafça ispat edilemeyen davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme, yargılama sürecinde tarafsızlığına gölge düşüren bir bilirkişi heyetinin hazırlamış olduğu rapora dayanarak, eksik inceleme ile davayı haksız bir şeklide reddettiğini, yerel mahkemenin tek bir bilirkişi heyetine bağlı kalarak karar vermesinin, farklı bir bilirkişi heyetinden rapor aldırmamasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan raporun taraflı ve güvenilir olmadığını, davalı servisin ayıbı gizlemediğini, dolayısıyla araçta gizli ayıp olmadığı şeklinde ilgisiz bir tespitte bulunduğunu, yerel mahkemenin bu hususu sorgulamak yerine görmezden gelerek davayı reddettiğini, bilirkişi heyetinin söz konusu arızanın kullanımdan kaynaklı olmadığı yönündeki tespitinin, üretimden kaynaklı olduğunu, bilirkişi heyetinin fren disklerine yönelik yapmış olduğu tespitlerin bilimsellikten ve teknik detaydan uzak, tamamen varsayımsal tespitler olduğunu, tek bir fren diskti takımında meydana gelen eğilmeden dolayı söz konusu davanın ikame edilmediğini, alüminyum ve çelik malzemelerin farklı genleşme katsayıları olduğunu, bu malzemelerin belirli sıcaklık değişiminde farklı oranlarda genleşebileceğini, ancak dava konusu aracın cam tavanında meydana gelen ses, her mevsim ve her an meydana geldiğini, yüksek sıcaklık farkının meydana gelmesi sonucu ortaya çıkan ve çoık nadir duyulan bir ses olmadığını, dolayısıyla şikayete konu sesin, cam tavan malzemelerindeki genleşmeden kaynaklı bir ses olmadığını, aracın cam tavan montajı yapılmış vaziyette fabrikadan kullanıcısına ulaştırıldığını, araçtaki mevcut cam tavanın bu zamana kadar hiç sökülmediğini, yerel mahkemenin yapılan işlemlere rağmen meydana gelen sesin kesilmediği hususunu göz ardı ettiğini, dava konusu aracın sürekli şehir içinde düz asfalt yolda kullanıldığını, 4-5 ayda bir lastiğin çatlamasına neden olacak çukur ve kasis dolu, asfalt olmayan bir yolda aracın kullanımı söz konusu olmadığını, kaldı ki lastiklerin periyodik olarak yıpranma sürelerinin, bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen sebepler doğru kabul edilmesi bile makul bir süre olmadığını, vites geçişlerinde araçta sarsılma olduğu ve şanzımandan ses geldiği belirtilmesine rağmen bilirkişi heyetinin bu arızaya ilişkin bir hiç tespitte bulunmadığını, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının kaldırılarak itirazlar doğrultusunda esas hakkında hüküm kurulmasına, araç üzerinde fiili inceleme yapılmak üzere başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınmak üzere dosyanın tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; araçta gizli ayıp olmadığı hususunun sübuta erdiğini, davacı talepleri her halükarda zamanaşımına uğradığını, bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere davacının bahsettiği arızalar basit ve giderilmesi halinde araç değerine de olumsuz etki etmeyecek nitelikte olduğunu, buna rağmen davacı 2014 yılında aldığı aracın misli ile değişimini talep ettiğini, bu talebin orantısız ve kötüniyetli bir talep olduğunu, ortada davacının talep ettiği gibi ayıpsız misli ile değişim talep edebileceği bir durum da bulunmadığını, davalının haksız istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, malın ayıplı olması nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nun 227. Maddesi uyarınca alıcının seçimlik hakkının kullanılması talebine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, kanıtların takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen, istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/09/2022 tarih ve 2020/19 E – 2022/682 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2022