Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/24 E. 2022/49 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/24
KARAR NO: 2022/49
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2021
ESAS NO: 2021/239
KARAR NO: 2021/875
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 12/01/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2021 tarih ve 2021/239 Esas – 2021/875 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı kooperatif bünyesinde yapılacak bağımsız bölümlerden birine sahip olma maksadıyla 25/05/2005 tarihinde … Kooperatifi üyesi olduğunu, işbu tarih itibariyle 180 kooperatif üye numarasıyla üyelik süreci başlayan davacının davalı kooperatife her ay temerrüde düşmeksizin kendisine yüklenen aylık taksit edimlerini gereği gibi ifa ettiğini, yaklaşık 11 yıllık üyelik süresi boyunca gerekli aylık taksit, kuraya katılım ve bağımsız bölüm farkı bedellerini ödediğini, 2008 yılında kooperatif bünyesinde yapılan kura kapsamında … pafta … parsel, … Blok … Kat Güneybatı cephede bağımsız bölüm çıktığını ve bu tarihten sonra da ödemelere devam ettiğini, ödemelerin büyük bir bölümünü davalı kooperatife ait … Bankası … şubesinde yer alan … hesap numarasına yapıldığını, kura neticesinde söz konusu bağımsız bölüme hak kazanan ve bu doğrultuda tüm ödemeleri davacının yaptığını, söz konusu inşaatın 2016 yılına kadar yapımının başlamadığını buna rağmen davacının ödemelere devam ettiğini, davalı kooperatifin sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle Büyükçekmece 1. Noterliği’nin … tarih … yevmiye sayılı ihtarı ile davacının kooperatif üyeliğinden ayrıldığını beyan ederek ödenen aidatların talep tarihinden işleyecek faiziyle birlikte kendisine iadesini talep ettiğini, kooperatif ile yapılan görüşmede en kısa zamanda aidatların iadesinin yapılacağının bildirildiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/49 esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın davacı lehine neticelendiğini, alınan bilirkişi raporuna göre 75.890,00-TL hesaplandığını, ancak dosyanın 500,00-TL üzerinden miktar itibariyle kesin olarak karara çıktığını, işbu davanın ek dava mahiyetinde bakiye 75.390,00-TL talepli olduğunu belirterek davanın kabulü ile, Kayseri icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, haksız ve kötüniyetli olarak yapılan itiraz nedeniyle davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; davacının kooperatif üyesi iken istifa ettiğini ve istifa ettiği tarihten itibaren yapmış olduğu ödemeleri tahsil etmek amacıyla Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/49 esas sayılı dosyası ile kooperatife karşı alacak davası açılmış olduğunu ve davanın 500,00-TL üzerinden kabul edilerek kesin olarak karar verildiğini, davalı kooperatifin Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız icra takibine konu alacakları kendisine ödemediğinden bahisle ve takibe haksız olarak itiraz edildiği iddiaları ile yapılan itirazın iptali için davacı tarafından ek dava açıldığını, işbu ek davada alınan bilirkişi raporunda belirlenen tespit ve değerlendirmelerin eksik olduğunu, Kayseri 2. ATM’nin 2019/49 esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, bilirkişi raporuna dayanılarak takip başlatılması ve akabinde itizarın iptali talebi ile davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, davacının 2016 yılında kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ancak kooperatif tarafından istifa tarihine kadar yapmış olduğu ödemelerin kendisine ödenmediğini iddia ettiğini ancak kooperatif yönetiminin uzunca bir süre müteahhit memurlarınca sürdürüldüğünü, daha sonra yönetimin gerçek kooperatif üyelerine geçtiğini, yönetim değişikliği nedeniyle kooperatife ait defter, kayıt, bilgi ve belgelerin tesliminin ihtarlara rağmen tamamlanmadığını, bu nedenle davacının üyelik durumu ve kooperatifçe üyelere ne kadar ödeme yapıldığı, varsa yapılan ödemelerden davacıya iade olunması gereken bir tutar olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığını, davacının kooperatif üyeliğinden ayrılmış ise davacının ödemesi de ayrılan diğer ödemeleri gibi ancak ayrılmasını izleyen genel kurul kararından itibaren 3 yıl sonra muaccel olacak olup henüz muaccel olmayan borcun istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerden üyelikten ayrıldığını yıl bilançosuna göre hissesine düşen genel gider payının düşülmesi gerektiğinden davacıya herhangi bir ödeme yapılma olanağı bulunmadığını, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/49 esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda davacının üyelikten çıktığı tarihteki alacağının muaccel olacağı genel kurulda bilanço maddesinin genel kurulca reddedildiğinin görülmüştür… şeklinde tespitte bulunduğunu, borcun muaacel hale gelmediğini dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi muaccel hale gelmiş bir alacağı ve temerrüt nedeniyle doğmuş herhangi bir faiz alacağı da bulunmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “.. Kooperatiften istifa eden veya ihraç edilen üyenin yaptığı aidat ödemelerinin iadesi istifadan sonraki bilançonun görüşüldüğü ilk genel kuruldan 1 ay sonrasına denk gelen tarih itibarıyla muaccel olur ve üyeye ödenir. (emsal nitelikteki Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/4422 esas, 2019/724 karar sayılı ilamı) Kooperatif Tip Sözleşmesinin 15. Maddesinde devir dışında ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının o yılın bilançosuna göre hesaplanarak bilanço tarihinden itibaren bir ay içinde geri verileceği düzenlendiğinden davacının alacağının 2016 yılı bilançosunun onaylandığı 30/06/2017 tarihli genel kurul tarihinden bir ay sonra yani 31/07/2017 tarihinde muaccel olduğu belirlenmiştir. Davacının üyeliğinin istifa ile son bulduğu ve davacının üye olduğu dönemde davalı kooperatife toplam 77.420,00-TL ödeme yaptığı taraflar arasında çekişmesizdir. Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre davacı bu tutarın tamamını talep edemeyecek, üyeliğinin son bulduğu yıla isabet eden genel gider payı düştükten sonra kalan kısmı talep edebilecektir. Mahkememizce davacının çıkma payı alacağı var ise genel giderler düştükten sonra miktarının tespitine yönelik 2019/49 esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda, davacının yaptığı ödemeler toplamı 77.420,00-TL’den genel gider payının 1.530,00 TL’nin düşümünde davacıya ödenecek miktarın 75.890 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkememizin 2019/49 Esas sayılı dosyasında davacının çıkma payı alacağına yönelik davasının 500,00-TL üzerinden kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacının 75.390,00 TL alacak talebinde bulunabileceği anlaşıldığından bu miktar asıl alacak için davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmiştir.Asıl alacak miktarına 31/07/2017 tarihinden takip tarihi olan 18/03/2020 tarihi arasında Mahkememizce yapılan hesaplamaya göre 17.864,33 TL yasal faiz talep edilebileceği hesaplanmış olup her ne kadar davacı tarafından takip talebinde daha düşük miktarda faiz talep edildiği görülmüş ve talep edilen 17.381,01 TL faiz miktarı üzerinden de takibin devamına karar verilmiş ise de gerekçeli kararın yazım aşamasında, davacı vekili tarafından 75.390,00 TL asıl alacak miktarının dava değeri olarak gösterildiği ve bu değer üzerinden eksik harcın ikmal ettirildiği ancak sehven faiz miktarı yönünden de takibin devamına karar verildiği” gerekçesiyle davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 75.390,00 TL asıl alacak ve 17.381,01 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı olan 75.390,00 TL’nin % 20’si oranında (15.078,00 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından yalnızca Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/49 E. sayılı dosyasında alınan 31.05.2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınıp davada bilirkişi incelemesi dahi yaptırılmadığını, davada alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğunu, kimin gerçekten kooperatif üyesi olup olmadığı konusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan hazırlanmış bir rapor olduğunu, zira; 30.06.2017 tarihli genel kurul tutanağında üye sayısının 215 kişi olarak anlaşıldığından bahsedildiğini ancak bu 215 kişinin gerçekten kooperatifin üyesi olup olmadığının araştırılmadığını, ayrıca Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/882 E. 2016/63 K. sayılı kararı Yargıtay 23. HD. 2016/3320 E. 2019/1393 K. sayılı kararı ile onandığını ve 100 ün üzerinde kişinin kooperatifin gerçek üyesi olmadığının kanıtlandığını, bu sahte üyelerin de üyeler arasına dahil edilmesi halinde davacının alacağından mahsup edilecek genel gider payının daha az çıkacak olduğunu, gerçek üyelerin haklarının ihlal edilmiş olacağını, kooperatifin üyesi olup olmadığını, aidat ödeyip ödemediği hususları davacı tarafından ispat edilebilmiş olmadığından ilk derece mahkemesince davanın kabulü kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bununla birlikte söz konusu dosyanın yargılaması devam etmekte olup dosyanın istinaf mahkemesinde olduğunu, ilgili dosyanın sonucunun beklenerek bekletici mesele yapılması taleplerinin mahkemece reddedildiğini, verilen kararın bu yönden de usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle henüz davacının kooperatiften alacaklı olduğu hususunun davacı tarafından ispat edilemediğini, … Kooperatifinin yönetiminin uzunca bir süre müteahhit memurlarınca sürdürüldüğünü, daha sonra yönetimin gerçek kooperatif üyelerine geçtiğini, bu yönetim değişikliği sebebiyle kooperatife ait defter, kayıt, bilgi ve belgelerin tesliminin tüm ihtarlara rağmen tamamlanamadığını, bu nedenlerle davacının üyelik durumu ve kooperatifçe üyelere ne kadar ödeme yapıldığı veyahut varsa yapılan ödemelerden davacıya iade olunması gereken bir tutar olup olmadığının tespitinin mümkün olamadığını, davacı tarafından başlatılan icra takibine ilişkin herhangi bir borç durumu varsa davalı kooperatif yönetim kurulunca gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir ödeme olduğu ve ödemeye ilişkin de bir muaccellik söz konusu ise zaten gerekli ödemelerin yapılacağını, ancak söz konusu üyenin ayrıldığı tarih, o tarihteki mali hesapların genel kurulda görüşülüp görüşülmediği, ödeme zamanının gelip gelmediği konuları hakkında gerekli incelemeler yapılmaksızın söz konusu alacağın takibe konu edilmesi ve akabinde işbu davanın açılmasına sebebiyet verilmesinin son derece haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerden üyelikten ayrıldığı yıl bilançosuna göre hissesine düşen genel gider payının düşülerek davaya konu edilip edilmediğinin de tespitinin mümkün olmadığından davacıya herhangi bir ödeme yapılma olanağının bulunmadığını, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/49 E. sayılı dosyasında alınan 31.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda “davacının çıktığı tarihteki alacağının muaccel olacağı genel kurulda bilanço maddesinin genel kurulca reddedildiği görülmüştür” şeklinde tespitte bulunulduğunu, bu durumda davacının ayrıldığı yıl bilanço maddesi genel kurulca onaylanmadığına göre davacının henüz muaccel olmuş bir alacağının bulunmadığını, zira bilançonun genel kurulca kabul edilmekle kesinlik kazanmış olduğunu, bir hukuki belge niteliği kazandığını, çıkan veya çıkarılan ortakların talep ettikleri hakların, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre, diğer bir ifade ile çıkmanın kesinleştiği yıl bilançosuna göre hesaplanması gerektiğini, dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi muaccel hale gelmiş bir alacağı ve temerrüt nedeniyle doğmuş herhangi bir faiz alacağı bulunmadığını, kooperatif kayıtlarında görünen üye sayısı gerçek durumu göstermediğinden davacının gerçekten kooperatif üyesi olup olmadığı açık ve net olarak bilinmediğini, bu nedenle ilgili yıl hesaplarında genel gider katkı payı hesap edilirken bu sahte 102 üyenin gerçek üye sayısına dahil edilememesi gerektiğini, aksi halin kooperatifin aleyhine sonuç doğuracak olup kabul edilemediğini belirterek; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/239 E. 2021/875 K. sayılı 22.10.2021 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, istifa eden davacının çıkma payı alacağı için başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemidir.Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülmesi durumunda kısmi dava söz konusudur. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olmadıkça kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya, ek dava denilmektedir.Her dava, kural olarak tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması hâlinde önceden açılan davada kesinleşen kararın tespit kısmı, kalan kısım için açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır.Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın red ile sonuçlanması hâlinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı, kısmi dava kısmen kabul, kısmen red ile sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı, kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Başka bir deyişle; kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkûm edilmesi veya kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması hâlinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur ki; bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsar. Bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü, sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.Kısacası ikinci davaya (ek davaya) bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hâle gelmiştir. Zira kesin hüküm bulunan bir konuda mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup mahkemeler ve Yargıtay’ca doğrudan (re’sen) göz önünde tutulmalıdır.Kısmi dava sürerken ek davanın açılmış olması hâlinde davalı ilk itirazda bulunarak birleştirme istememişse, kısmi dava ile ek dava birleştirilemez. Ancak, ek davaya bakan mahkeme kısmi davanın sonuçlanmasını bekletici sorun yapmalıdır. Çünkü kısmi dava tamamen veya kısmen reddedilecek olursa bu karar ek dava için kesin hüküm teşkil edecek, kısmi dava tamamen kabul edilirse de kararın tespite ilişkin bölümü ek dava için kesin hüküm oluşturacaktır.Kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun kısmi dava tutarını aşan bölümünün açılan ek davada mahkemeyi bağlayacak nitelikte bir kesin delil mahiyetinde olup olmadığının değerlendirilmesinde de yarar bulunmaktadır. Kural olarak, kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağı gerek öğretide gerek yargısal uygulamada kabul edilmiştir. Ne var ki, kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği de ortadadır. Bu nedenledir ki, bilirkişi raporlarının takdiri delil oldukları kural ise de, somut olayın özelliklerine göre kesin delil niteliği alabilecekleri de göz ardı edilmemelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/9-148 Esas 2021/1183 Karar)
Somut olay bakımından, davacı tarafından davalı aleyhine açılan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/49 Esas sayılı kısmi dava taleple bağlı kalınarak sonuçlanmış, ardından asıl davanın istinaf incelemesinde olduğu anlaşılmakla iş bu dava ek dava niteliğinde olduğundan asıl davanın sonucunun bu ek davayı da etkileyeceği görülmekle asıl davanın sonucunun beklenmesi gerekirken hüküm tesisi yerinde görülmemiş, davalının istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2021 tarih ve 2021/239 Esas – 2021/875 sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafça yapılmış istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nun 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 11/01/2022