Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2372 E. 2022/2379 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2372
KARAR NO: 2022/2379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2021
ESAS NO: 2019/626
KARAR NO: 2021/1043
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 04/11/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 18/11/2021 tarih ve 2019/626 Esas – 2021/1043 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusunun genel kurulun gündemine geldiğini, 09.05.2010 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediği, 2015 yılında oluşturulan teknik heyet marifeti ile kesin hesap maliyetinin çıkartıldığını, bu maliyet raporunun Kayseri Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı işlemi ile onaylandığını, bu kesin maliyet ve şerefiye hesabının tüm üyelere tebliğ edildiğini ve itiraz hakkının tanındığını, kooperatif üyelerinin bir kısmının bağımsız bölüm tapularını devralmalarını fırsat bilerek borçlarını ödemeye yanaşmadığı için daha önce yapılandırılan banka borçlarının zamanında ödenmediğini ve inşaatlara devam edilmediğini, bu nedenle kooperatifin acze düştüğünü, … A.Ş.’nin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini satışa çıkarması üzerine kooperatif ile banka arasında uzlaşma tutanağının düzenlendiğini ve kooperatif borcunun 12.600.000,00 TL’ye sabitlendiğini, kooperatifin borcunu ödeyebilmesinin üyelerin ödeme yapmasına bağlı olduğunu, bu nedenle kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılmasının genel kurulun gündemine alındığını, kooperatifçe çıkartılan bu ek maliyetin Kooperatifler Kanunu 32. ve 54. maddelerinde düzenlenen ek ödeme niteliğinde olmadığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet hesabı sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. maddesinde … A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması ve inşaatların tamamlanması nedeni ile kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, bu kararların herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, alınan bu genel kurul kararlarından sonra Yönetim Kurulunun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her bir ortağa kök maliyete ilave olarak 16.301,89 TL ek maliyet çıkarttığını, Yönetim Kurulunca ek maliyet ile üyelerin toplam borcunu gösteren hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve gönderilen hesap cetveline göre her üyenin kooperatife olan toplam borcunu 01/02/2019-31/01/2021 tarihleri arasından toplam 24 taksitte ödemesi gerektiğini, davalının kooperatife toplam borcunun 45.236,50 TL olduğunu, 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere 31/01/2021 tarihine kadar her ay 1.884,85 TL ödemesi gerektiğini, davalının 4 taksidini geciktirmesi üzerine aleyhinde Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının borca vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının asıl alacağın %20’si oranında tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı kooperatife üyeliğinin yıllar önce sona erdiğini, mevcut halde müvekkilinin kooperatif üyeliğinin bile söz konusu olmadığını, kooperatif ile karşılıklı ibralaşmadan ve üyeliğin sonlanmasından sonra bir kaç yıl genel kurul toplantılarına üye olmadığı için çağrılmadığını, hatta kooperatif avukatının iflas erteleme davasında asliye ticaret mahkemesine verdiği dilekçede 310 ortağın tapusunu alarak üyelikten ayrıldığını kendi dilekçesinde kabul ve ikrar ettiğini, müvekkilinin yıllar önce kendisine çıkarılan konut kesin maliyet hesabını ödedikten sonra tapusunu aldığını, konut kesin maliyet bedelinin bir kez belirlenmekte olup belirlenen bu tutarın üyeler için kazanılmış hak teşkil ettiğini, öyle ki bu hesapların genel kurul kararıyla dahi değiştirilemediğini, kesinleşmiş maliyet hesaplarının genel kurul kararı ile dahi değiştirilemediğini, müvekkilinin konut kesin maliyet bedelini ödeyip tapusunu aldıktan sonra davacı kooperatif tarafından ibra edildiğini, kabul anlamına gelmemekle davacı kooperatifin müvekkilinden bir alacağı olsaydı dahi zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddine, icra takibine konu miktarın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının da davacıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Yapılan tüm açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davada davacının asıl davada Kayseri 5.İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile davalıdan kesin maliyet alacağı için 4.822,44 TL ana para ve 66,59 TL işlemiş faiz alacağının olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı dosyada vekili icra takibinde yıllık % 18 oranında faiz üzerinden hesaplama yapıp, takip tarihinden sonra da yıllık % 18 oranında faiz talep etmiş ise de davacı kooperatifin genel kurullarında daha önceden alınan gecikme faizi oranına ilişkin kararların aidata yönelik olduğu, kesin maliyet tutarına ilişkin olmadığı, kesin maliyet bedelinin ödenmemesi halinde uygulanacak faiz oranının ne olduğuna ilişkin karar alınmadığı görülmüştür. Dolayısı ile uygulanması gereken faiz oranı yıllık yasal faizdir. Nitekim Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı 2021/838 Esas 2021/969 Karar sayılı ilamı ile istinaf denetiminden geçerek kesinleşen Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/505 Esas sayılı dosyasında alınan 07/09/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda da bu husus tespit edilmiştir. İzah edilen nedenle mahkememizce takip tarihine kadar yıllık yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapılmış ve takip sonrasında da asıl alacağa yıllık yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı cevap dilekçesinde süresi içinde zaman aşımı def’ini ileri sürmüş ise de üyenin inşaat maliyeti ile ilgili aidat yükümlülüğü zamanaşımına uğramaz (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/391 Esas 2020/1615 Karar, 2016/8913 Esas 2020/237 Karar, 2016/8366 Esas 2019/5332 Karar sayılı içtihatları). İzah edilen nedenle davalının zaman aşımı def’i yerinde görülmemiştir. Davacı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davacı kooperatif alacağı, kesin ve ek maliyet hesabı sonucu çıkarılan ve ödeme tablosu davalıya tebliğ edilen borç tutarından kaynaklanmakta olup, davalı borçlu tarafından kendisine devredilen taşınmazın m² cinsi büyüklüğü, kesin maliyet bedelinin kooperatif genel kurul kararında alınmış olması, dolayısıyla alacağın belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle alacağın likit nitelikte olduğu anlaşılmış, haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davanın reddine karar verilen kısmı yönünden ise davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmayacağı …” gerekçesiyle Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, Davalının Kayseri 5. İcra Dairesi’nin …esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, asıl alacak 4.822,44 TL, işlemiş faiz 66,59 TL olmak üzere toplam 4.949,03 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, Davalı tarafın ise kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kısmen kabulü ile, takibin devamına karar verilen 4.949,03 TL alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir. İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı olan 4.949,03- TL’nin % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiş olup, verilen bu karar usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, işbu dava, davacı Kooperatifin 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısının 8 numaralı gündem maddesi ile çıkarılan kök maliyet ve ek maliyete ilişkin 24 taksitlik ödemenin ilk 4 taksitini konu eden kapatılan Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile Kooperatifçe başlatılan icra takibine karşı müvekkili tarafından yapılan itirazın iptali amacıyla Kooperatif tarafından açılmış itirazın iptali davası olduğunu, 15.06.2022 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 7410 sayılı Kanunun 2. maddesi ile Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. Madde ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile, “…İLİNDE İNŞAATLARI ETAP HALİNDE YAPILARAK TESLİM EDEN, TERKİN EDİLMEMİŞ, YAPIMI TAMAMLANAN ETAPTA BAĞIMSIZ BÖLÜM MALİKİNİ KOOPERATİFÇE TAAHHÜT EDİLEN BEDELİN ÖDENMİŞ OLMASI VE KOOPERATİF TARAFINDAN ÜYEYE TAPU DEVRİNİN YAPILMIŞ OLMASI HALİNDE TAPU DEVRİNİN YAPILMASINDAN SONRAKİ DÖNEMLER İÇİN YÖNETİM GİDERİ HARİÇ NE ADDA OLURSA OLSUN BORÇLANDIRMALAR VEYA BU KAPSAMDA 3. ŞAHISLARA KOOPERATİF TARAFINDAN YAPILAN ALACAĞIN DEVRİ SÖZLEŞMELERİNİN HÜKÜMSÜZ OLDUĞU” belirtildiğini, ilgili Kanun maddesinin devamında; “Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır” şeklinde belirtildiğini, müvekkili, davacı Kooperatife üye iken üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 2010 yılında çıkartılan kesin maliyet hesaplamasındaki bedelin %10’luk risk payını da ödediğini, istifa dilekçesi vererek, davacı Kooperatifle karşılıklı ibralaşmış ve ilişiği kesildiğini, müvekkili Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin değişik 61. madde hükmü uyarınca kendisine tanınan hak ile tapusunu alarak üyeliği sona erdiğini, dolayısıyla Kanunda belirtilen tüm şartlar müvekkili için sağlanmakta olup, müvekkili tapusunu da aldığını, bu nedenle Kanun maddesinde belirtilen şartları sağlayan müvekkili için kesin veya ek maliyet hesabı adı altında bir para istenemeyeceğinin mutlak olduğunu, dolayısıyla açılan davanın reddi gerektiğini, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/6310 E., 2022/185 K. Sayılı ekte sunulan ilamında da belirtildiği üzere davacının inşaatların devam ettiği kesin maliyet hesabı ve dava dilekçesinde anlaşıldığından davanın erken bir dava olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2022/2163 E. 2022/3713 K. sayılı ekteki kararı ile birlikte Kooperatifler Kanununa eklenen geçici madde ile ilgili güncel olarak verilen karar olduğunu, bu durumda mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığının anılan yasal düzenleme uyarınca değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, hükmün bu nedenle re’sen bozulmasına karar verildiğini, dolayısıyla gerek güncel Yargıtay uygulamaları, gerekse Kooperatifler Kanununa eklenen Kanun maddesi ile müvekkilinin belirtilen şartları sağladığı ve davacı Kooperatife karşı herhangi bir borcu olmadığını, Kooperatifçe ne adda olursa olsun istenilen tutarın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dolayısıyla Kooperatifçe açılan işbu davanın reddine karar verilmesi ile müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/626 E. 2021/1043 K. sayılı kararının, Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Madde ve güncel Yargıtay içtihatları doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olduğu mutlak olup, davanın reddi ile müvekkil lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir. İşbu davada ve takipte itirazın iptalini talep ettiği miktarı (Dava değeri) 7.743,90 TL’dir. İstinaf edilen kararda yapılan yargılama sonucu “davanın KISMEN KABULÜNE, Davacının …5. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra dosyası bakımından 4.949,03 TL yönünden devamına, bakiye talebin reddine,…” karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 18/11/2021 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 5.880,00-TL’dir. Davalı tarafından kendisi yönünden istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin dava değerinin ise 4.949,03 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/2 maddesi gereğince Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Hükmün verildiği tarih itibariyle bu miktar 5.880,00 Türk Lirası olup, bu miktarı geçmeyen kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükmü ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davalı tarafın istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir. Açıklanan nedenlerle davalı tarafın istinaf ettiği karara ilişkin dava değerinin kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/2 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinafa konu dava değerinin/kabul edilen karar miktarının karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2 ve 352/1-b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafça yatırılan 84,52 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 352 ve 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.