Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2369 E. 2022/2366 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2369
KARAR NO: 2022/2366
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2022
NUMARASI: 2021/554 E. 2022/404 K.
DAVANIN KONUSU:İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 03/11/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/05/2022 tarih ve 2021/554 E – 2022/404 K kararına karşı süresi içinde davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla Kayseri Banka Alacakları Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıld7ığını, borçluların takibe itiraz ettiğini, davalıların boca , faiz ve ferilerine itirazının mesnetsiz olduğunu, alacak miktarı, borcun v alığı ve doğum sebepleri borçlulara gönderilen hesap kat ihtarnamesinde ayrıntılı olarak açıklandığını, istenilen temerrüt faiz oranlarında da yasaya aykırı bir yön bulunmadığını ileri sürerek; davanın kabulü ile, borçluların Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına yaptıkları itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Ltd. Şti. vekili mahkememize sunmuş olduğu 20/04/2022 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacı bankanın şirketten olan alacağını satış yoluyla almış olmasına rağmen işbu davayı açtığını, dava sonuçlanmadan alacağının tamamına kavuştuğunu ve hukuki ihtilafın sona erdiğini, davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili mahkememize sunmuş olduğu süresinde olmayan cevap dilekçesinde özetle; Genel Kredi sözleşmesinin teminatı olarak … adına kayıtlı olan 2 adet taşınmazın teminat olarak verildiğini, bu gayrimenkuller nakde çevrilmeden önce kefile başvuru şartları oluşmadığını, adi kefili takip edebilmek için TBK’nun 585.maddesi uyarınca alacaklının önce borçluya başvurması gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Ltd. Şti.vekili beyan dilekçesinde özele; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, tebligatların müvekkiline yapıldığını bunun usulsüz olduğunu, savunma hakkı ve hukuki dinlenme hakkının zedelendiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “…Somut olayda davalılar itirazlarında bilirkişi raporunda belirlenen rakamlar uyarınca haksız olduğundan rapor uyarınca yargılama gideri davalılar üzerinde bırakılmış, davacı taraf davanın konusuz kaldığına ilişkin beyanında yargılama gideri ve kalet ücreti talep etmiş ancak icra inkar tazminatı talebi hakkında beyanda bulunmamıştır, mahkememiz duruşmada icra inkar tazminatı talepleri olup olmadığı sorulmuş, talepleri olduğunu beyan ettikleri görülmüştür.İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce esas gören alacak verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir. Davacının davasının konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı … vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Cevap dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirttikleri üzere müvekkili aleyhine davacı … T. A. Ş. tarafından Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … E. Nolu dosyası ile takip başlatıldığını, süresi içinde bu takibe itiraz edildiğini, davacı tarafın müvekkili aleyhine mahkeme nezdinde itirazın iptali davası açtığını, genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak … adına kayıtlı adreslere gayrimenkullerin … T.A.Ş ye teminat olarak verildiğini, bu gayrimenkullerin nakde çevrilmeden önce kefile başvuru şartlarının oluşmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa madde 585’e göre“Alacak, kefaletten önce veya kefalet sırasında rehinle de güvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil, alacağın öncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borçlunun iflasına veya kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmişse, bu hüküm uygulanmaz.” “Sadece açığın kapatılması için kefil olunmuşsa, borçlu aleyhine yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuçlanması veya borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi ya da konkordatonun kesinleşmesi durumlarında, doğrudan doğruya kefile başvurulabilir. Sözleşmede, bu durumlarda alacaklının, önce asıl borçluya başvurmak zorunda olduğu kararlaştırılabilir.” işbu hüküm gereği yukarıda bilgileri bulunan gayrimenkullerin nakde çevrilmeden borcun müvekkilinden tahsili yoluna gidilmesinin hatalı olduğunu, Adi kefili takip edebilmek için Türk Borçlar Kanunu 585. madde de belirtildiği üzere öncelikle alacaklının borçluya başvurmasının gerekli olduğunu, alacaklı borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyeceğini, ancak yine madde metninde belirtildiği üzere borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını ve takip sonucunda kesin aciz belgesi alınmışsa, borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkansız hale gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi durumu söz konusuysa, borçlunun iflasına karar verildiğini ya da borçluya konkordato mehili verilmiş ise alacaklı borçluya gitmeden doğrudan kefile karşı icra takibi başlatabileceğini, adi kefil sadece açığın kapatılması için kefil olmuş ise, borçlu tarafından yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuçlanması veya borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hale gelmesi ya da konkordatonun kesinleşmesi durumlarında, sözleşme ile alacaklının öncelikle asıl borçluyu takip etmesine karar verilmemişse, alacaklı Türk Borçlar Kanununun 585. maddesi gereği doğrudan doğruya kefile karşı takip başlatabileceğini, müvekkilin davacı tarafa herhangi bir borcu olmaması sebebi ile borca itiraz edildiğini, belirtmiş oldukları gayrimenkullerin satışının yapılmış olup icra dosyasının kapandığını, huzurdaki davanın konusuz kaldığını, hal böyle iken müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulü ile; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/554 E., 2022/404 K. Sayılı ilamı ile müvekkil aleyhine hükmedilen % 20 oranındaki icra inkar tazminatının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı TBK’nın ilgili hükümlerinden bahisle öncelikle … ‘na ait gayrimenkullerin nakde çevrilmesi gerektiğini savunsa da bu iddiasının hukuka aykırı ve haksız olduğunu, davalının istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu kefalet türünün adi kefalet olduğunu, müvekkili bankanın … T.A.Ş. … Şubesince, Kredili müşterilerinden … A.Ş ’ne Genel Kredi Sözleşmeleri gereğince Ticari Krediler kullandırıldığını, Genel Kredi Sözleşmesinin 3.5 fıkrasında Kredinin Kefalet Karşılığı Kullandırılması ve Kefillerin Sorumluluğu başlığı altında; 3.5.1 “Sözleşme’nin sonunda imzası bulunan kefiller “müteselsil kefil” sıfatı ile kefalet vermeyi kabul ederler.” hükmü geçen işbu Genel Kredi Taahhütnamesi tarafların serbest iradesiyle tanzim ve imza edildiğini, dolayısıyla davalı/kefiller ise,“müşterek borçlu, müteselsil kefil” sıfatıyla sözleşmeyi imzalamış bulunduklarından kefalet limitleri gereğince borcun tamamından sorumlu olduklarını, TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” hükmü gereğince müvekkili banka tarafından kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığından kefile yönelmemizde herhangi bir yasal engel bulunmadığını, alacaklarının muaccel olup, davalı borçluların mütemerrit olduğunu, alacaklarının varlığı, miktarı ve borçluların itirazlarının haksızlığı yaptırılacak bilirkişi hesap incelemesinde ortaya çıkmış olup davalının tüm itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, söz konusu dava ödeme nedeniyle konusuz kalsa dahi icra takibine sebebiyet verildiği için ve alacaklarını geciktirmeye yönelik itirazında borçlu haksız olduğu için icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kararı hukuka uygun olup davalının bu yöndeki istinaf gerekçesinin haksız ve hukuka aykırı olmakla reddi gerektiğini ileri sürerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava kefiller hakkında Genel Kredi Sözleşmesine dayanılarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Davalılar hakkında Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası icra dosyası ile takip başlatıldığı görülmüştür.Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı banka tarafından davalılar hakkında 115.589,34 TL Asıl Alacak; 14.312,40 TL akdi faiz 1.428,92 TL işlemiş faiz, 787,06 TL BSMV olmak üzere 132.117,72 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı takip dayanağının “kredi sözleşmesi, ihtarname ” olarak belirtildiği davalıların borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sonucu borcun ödendiğinden bahisle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı yararına koşulları oluştuğundan icra inkar tazminatı hükm edilmesine ve davalıların yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verildiği görülmüştür.Davalı alacağın ipotek ile teminat altına alındığını 6098 sayılı TBK 585 maddesi uyarınca davacının öncelikle asıl borçluya baş vurması gerektiğini bundan ötürü aleyhine icra inkar tazminatı hükm edilmesinin hatalı olduğunu beyan ettiği görülmüştür.Uyuşmazlığın çözümü açısından 6098 sayılı TBK’nun 583.madde ve 6098 sayılı T.B.K’nın müteselsil kefalet balıklı 586. Madde hükümlerinin incelenmesinde fayda vardır.6098 sayılı TBK’nun 583.maddesinde; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükmü düzenlenmiş olup, madde metninden anlaşılacağı üzere, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefil olma durumunun kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılması gerekir. “Eşin rızası” başlıklı 584. Maddesi inelendiğinde; Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.(Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md.) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı KamuSermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” şeklinde düzenleme olduğu anlaşılmaktadır.6098 sayılı T.B.K’nın müteselsil kefalet balıklı 586. Maddesi incelendiğinde; “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir.” düzenlemesinin olduğu görülmüştür.Davalının davacı banka ile dava dışı … ….A.ş arasında imzalanan 31.01.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı kefalet tutarının sözleşmede 750.000 TL olarak belirtildiği görülmüştür.Davalı … ‘un dava dışı … …A.ş’nin yetkilisi olduğu Ankara 43. Noterliğinin … tarih sayılı imza sirküleri belgesinden anlaşılmaktadır.Davalı yargılama aşamasınca imza ve yazı inkarında da bulunmamış olup davacı banka ile dava dışı … ….A.Ş arasında imzalanan 31.01.2018 tarihli Genel Kredi sözleşmesi incelendiğinde; davalı … ‘un 31.01.2018 tarihli 750.000 TL tutarlı kefalet sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı sözleşmede sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olma durumunun davalının kendi el yazısı ile yazıldığı anlaşılmaktadır.Somut olayda davalı müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesini imzalamış olup davacı bankaca tarafından asıl borçluya Gebze …Noterliğinin … yevmiye … tarih sayılı ihtarıyla hesabın kat edildiği, ihtarda borçluya 7 gün süre verildiği ihtarın 08.10.2020 tarihinde asıl borçluya tebliğ edildiği, ihtara rağmen asıl borçlu tarafından ödeme yapılmadığı davacı banka tarafından 20.04.2021 tarihinde kefiller hakkında Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçildiği görülmekle davalı bankanın 6098 sayılı T.B.K’nın “müteselsil kefalet” başlıklı 586/1 Madde hükmü uyarınca borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceği anlaşılmaktadır.Davalının takip tarihi itibariyle takibe konu borçtan dolayı kefil sıfatıyla 123.514,77 TL sorumlu olduğu 08.04.2022 tarihli bankacı bilirkişi raporuyla belirlenmiş olup bu durumda davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalı hakkında takip yapmakta haklı olduğu görülmektedir.Mahkemece rapor doğrultusunda başlangıçtaki haklılık durumuna göre davalı aleyhine icra inkar tazminatına ve yargılama giderlerine hükm edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş olunup açıklamalar ışığında davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/05/2022 tarih ve 2021/554 E – 2022/404 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davalı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022