Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2358 E. 2022/2338 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2358
KARAR NO: 2022/2338
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2022
ESAS NO: 2021/494
KARAR NO: 2022/473
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ:02/11/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:14/11/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2022 tarih ve 2021/494 Esas 2022/473 Karar sayılı ilamına karşı ,taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından başlatılan icra takibine konu senetlerde yer alan imzaların sahte olduğunu, müvekkili şirketin böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhinde başlatılan takibe konu senetlerdeki imzaların tümünün müvekkil şirketin tek yetkilisi olan… T.C. kimlik numaralı müteveffa …’a olmadığını, müvekkili şirket hakkında başlatılan takibe konu senetlerin sahte olduğunu, müvekkili şirketin alacaklı görünen tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, bu hususlara ilişkin olarak itirazlarının Kayseri İcra Hukuk Mahkemesi’nce reddedildiğini belirterek müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile takibe konu senetlerdeki yazılı miktarın %20’si üzerinden kötüniyet tazminatına ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilmesine, ilerde telafisi imkansız zararların ortaya çıkması ihtimaline binaen dava konusu icra takibi ile ilgili olarak müvekkili hakkında başlatılan takibin ve takibe konu satış işlemlerinin teminatsız olarak, bu talepleri uygun görülmez ise; muris … adına … İli, Merkez İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … Mahallesi,… Ada, … Parsel ve … Mahallesi, … Ada, … Parselde kayıtlı bulunan gayrimenkuller veya… Bankası …Şubesi’nde bulunan… ve … nolu hesaplardaki yaklaşık 4.000.000,00-TL civarındaki mevduatın teminat kabul edilerek dava sonuna kadar takibin durdurulmasına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davacının itirazlarında temel olarak borcun mevcut olmadığını, kambiyo evrakının ve imzanın sahte olduğunu iddia etmiş ise de; öncesinde davacı vekili tarafından takibin iptali ve imzaya itiraz için açılan davada, Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/739 Esas ve 2021/155 Karar sayılı ilamı ile ödeme emrini öğrenme tarihinin 20/11/2020 olarak tespitine ve süre aşımı nedeniyle imzaya itiraz davasının reddine karar verildiğini, kararın Kayseri Bölge Adliyesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/761 Esas ve 2021/730 Karar sayılı ilamı incelendiğinde görüleceği üzere hüküm kısmının 1. maddesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun sadece davacı vekilince belirtilen14/12/2020 tarihinde yapılan tensip ile takibin iplaline ilişkin davanın bu dosyadan ayrılmasına ve ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği ve bu davanın mahkemenin 2020/754 Esas sırasına kaydedildiği ve daha sonrasında bu davanın tekrar mahkemenin 2020/739 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği ve 03/03/2021 tarihinde birleştirme kararının yazıldığı mahkemece bu şekilde dava ikiye ayrılmış olmasına rağmen karar da asıl ve birleşen dava yönünden karar verilmediği gerekçesi ile istinaf başvurusunun belirtilen sebepler ile sınırlı olmak kaydıyla kabulü doğrultusunda karar verildiğini, istinaf kararının 1. maddesinin gayet açık olup sadece usulü işlem eksiğine dayalı olduğunu, esasa ilişkin olmadığını, icra müdürlüğünün dosyasının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğunu, takibin iptaline ve imzaya yönelik itirazların ise 5 günlük itiraz süresinde yapılmasının gerektiğini, halbuki davacının imzaya itiraz davasını 03/12/2020 tarihinde ve 5 günlük itiraz süresi geçtikten sonra açıldığını, bu sebeple bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu kararın yerel mahkemenin deliller ile tespit etmiş olduğu tebliğ tarihi olan 20/11/2020 tarihini değiştirmeyeceği gibi takibin iptaline de sebep olmayacağını, imzaya itiraz davasının süresinde açılmadığını bu nedenle usulden reddinin gerektiğini, davacı şirketin ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı adresinin aynı zamanda … Ltd. Şti.’nin, … Ltd. Şti.’nin, adresi olduğu, şirket yetkilisinin… olduğunu, daha sonra … Tic. Ltd. Şti.’nin hissesini …’e devrettiğini, yine aynı adreste … Ltd. Şti.’nin bulunduğunu, bu şirketin ortaklarının … ve dava konusu kambiyo evrakını müvekkiline cirolayan … olduğunu, müvekkili ile bu şirketler arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu …. Ltd. Şti. tarafından muhtelif tarihlerde e-fatura ve sevk irsaliyesi tanzim edildiğini, davacı şirketle aynı adreste faaliyet gösteren şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, aynı adreste faaliyet gösteren bütün şirketlerin birlikte hareket etmek suretiyle müvekkilinin mağduriyetine sebep olduklarını, kıymetli evraktaki şahsi defilerin üçüncü kişi konumundaki müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, şahsi defilerin ileri sürülmesinin müvekkilinin zararına hareket etmiş olması, davacının itirazlarının sadece muhataplarını bağladığını, müvekkilinin 3. kişi durumunda olduğunu, müvekkilinin ağır kusurlu olduğunu gösterir delil bulunmadığını, müvekkilinden kambiyo evrakının ne şekilde tedavüle çıktığı, taraflar arasında nasıl bir ilişkinin bulunduğunu bilmesinin beklenemeyeceğini, bu itirazın ancak ve ancak kambiyo evrakını tanzim edene karşı ileri sürülebildiğini, müvekkille bağlantısının olmadığının yapılan şikayetler ve soruşturmadan açıkça anlaşıldığını, müvekkilinin daha fazla mağdur edilememesi için haksız, hukuka, yasalara ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı olarak açılan menfi tespit davasının usulden veya esastan reddine, davacının %20 den az olmayacak şekilde tazminat ödemesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; alacaklısı …, borçlusu … A.Ş. ve kefili … olan; 17/11/2017 tanzim ve 30/10/2018 vade tarihli 250.000,00-TL bedelli, 17/11/2017 tanzim ve 30/11/2018 vade tarihli 250.000,00-TL bedelli ve ve 17/11/2017 tanzim ve 30/12/2018 vade tarihli 250.000,00-TL bedelli üç adet bonoya dayalı olarak davalı alacaklının davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlattığı görülmüştür. Mahkememizce yazı ve imza incelemeleri, grafoloji ve sahtecilik konularında uzman bilirkişiden takibe dayanak yapılan senetlerdeki davacıya atfen atılı imzaların davacı şirket yetkilisi …’ın el ürünü olup olmadığı konusunda açıklamalı rapor aldırılmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen 09/05/2022 tarihli raporda özetle; “İncelemeye konu, alacaklısı …, borçlusu … A.Ş. ve kefili … olan; 17/11/2017 tanzim ve 30/10/2018 vade tarihli “250.000,00 (İkiyüzellibin) TL”, 17/11/2017 tanzim ve 30/11/2018 vade tarihli “250.000,00 (İkiyüzellibin) TL” ve 17/11/2017 tanzim ve 30/12/2018 vade tarihli “250.000,00 (İkiyüzellibin) TL” meblağlı senetlerin ön yüzünde borçlu adına atılı bulunan imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasen davacı şirketin yetkilisi olan …’ın elinden çıkmadığı kanaatine varıldığı” bildirilmiştir. Bu raporun yüksek mahkeme içtihatlarına uygun, teknik yönden yeterli, dosya kapsamıyla uyumlu, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli olduğu değerlendirilerek mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Davalı vekili tarafından müvekkilinin takibe dayanak yapılan dava konusu kambiyo senetlerini iyiniyetli hamil sıfatı ile iktisap ettiği savunmaları bulunmaktadır. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”,”senedin zamanaşımına uğramış bulunması” ve benzeri defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. Dava konusu bonolardaki imzaların sahte olması mutlak def’i olduğundan, davalının dava konusu bonoların iyi niyetli hamili olduğuna ilişkin savunmalarına itibar edilmesi olanaklı değildir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, takibe konu bonolarda davacıya atfen atılı bulunan imzaların davacı şirket yetkilisi …’a ait olmadığı iddialarında bulunmuştur. Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre; dava konusu ve takibe dayanak yapılan senetlerdeki davacı şirkete atfen atılı bulunan imzaların davacı şirket yetkilisi …’ın el ürünü olmadığı,bonolardaki imzaların sahte olması mutlak def’i olduğundan, davalının dava konusu bonoların iyi niyetli hamili olduğuna ilişkin savunmalarına itibar edilemeyeceği, imzanın sahteliğine ilişkin def’inin senedin hükümsüzlüğüne yönelik olduğu, iyi niyetli olsa dahi her hamile karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olduğu, bu nedenle dava konusu senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı görüş ve kanaatine varılmış olmakla davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi ve bu takibe dayanak senetler nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde kötüniyet tazminatı ve para cezası uygulanmasını talep etmiştir. İİK’nun 72/5. maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı alacaklının takibe dayanak bonolara ciro yoluyla hamil olduğu, her ne kadar kötü niyet tazminat talep edilmiş ise de davalının senetleri iyi niyetli hamil olarak ciro silsilesi ile elde ettiği yönündeki savunmasının aksine kötü niyetli olduğuna dair dosyaya bilgi ve belge ibraz edilmediğinden bu yöne ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Yine eldeki uyuşmazlıkta para cezası uygulanmasını gerektirici yasal koşulların bulunmaması nedeniyle davacının davalı hakkında para cezası uygulanması isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 1-Davanın KABULÜ ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi ve bu takibe dayanak senetler nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca icra takibinin davacı yönünden derhal durdurulması hakkında Kayseri Genel İcra Dairesi’ne müzekkere yazılmasına, 3-Koşulları bulunmadığından İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca davacının kötü niyet tazminatı isteminin ve para cezası uygulanması isteminin ayrı ayrı reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; dava dilekçelerinde belirttikleri üzere şirket yetkilisi …’ın vasiyetname metninde görüldüğü üzere, geriye atanmış mirasçı olarak kızı … ve eşi …’ı bıraktığını, şirket yetkilisi olarak kendisini gösteren …’ın şirketle hiç bir ilişkisinin bulunmadığını, murisin kendisine miras payı bırakmaması sebebiyle hukuka aykırı yöntemler kullanarak şirketi borçlandırdığını, alacaklı taraf ile ortak hareket ederek haksız kazanç sağlamayı amaçladığını, mahkemece icra dosyasında yapılan tüm tebligatlar ve dosyadaki tüm işlemlerin incelendiğinde kötü niyetli hareket edildiğini, alacaklı tarafça başlatılan takibin hukuka aykırı olduğunun açıkça görüleceğini, yerel mahkeme tarafından yargılama devam ederken Tokat CBS 5213 Esas sayılı dosyasında soruşturmanın bitmiş olduğunu, 25/05/2022 tarihinde başsavcılıkça mahkemeye gönderilen yazı ile davalı taraf hakkında Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığın bildirildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme dosyasında kötü niyet tazminatı isteminin ve para cezası uygulaması istemenin ayrı ayrı reddi kararına karşı istinaf başvurularının kabulünü, davalı tarafın istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; yerel mahkemece hükme esas alınan 09/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişilerin dava konusu senetlerdeki borçlu altında bulunan imzanın …’ın elinin mahsulü olup olmadığının tespitine ilişkin rapor tanzim ettiğini, sonuç olarak elinden çıkmadığı kanaatine vardığını, müvekkilinin ticaretine ilişkin olarak ciranta olan …’ten aldığı kambiyo evrakları sebebiyle bu kez sahte evrak tanzimi gibi bir suç ile karşı karşıya bırakılmak istendiğini, üçüncü kişi olan müvekkilinin kambiyo evrakını kendi ticareti ya da herhangi bir para alışverişinden dolayı ödeme amaçlı olması sebebiyle iyi niyetli üçüncü şahıs müvekkilinin herhangi bir şekilde bağlayıcılığının olmadığını, kıymetli evrakta şahsi defilerin üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, senedin sebepten mücerret olduğunu, mahkeme kararlarının gerekçeli olmasının adli yargılamanın temel unsurlarından biri olduğunu, hukuk devletinin ve hukuki güvenlik ilkesinin bir gereği olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yarılama yapılmak üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesini, hür türlü yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davaya ve takibe konu çekten dolayı davacı şirketin davalıya karşı sorumluluğunun (borcunun) bulunmadığının tespiti ve kötü niyet tazminatı istemlerine ilişkindir. Somut olaydaki uyuşmazlığın, mahkemece aldırılan imza incelemesine ilişkin raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olup olmadığı noktasında toplandığı görülmektedir.
Her ne kadar Mahkemece, Grafoloji Uzmanı Blirikişi … tarafından düzenlenen 09.05.2022 tarihli rapor dikkate alınarak dava ve takip konusu bonolardaki imzanın davacı şirket yetkilisine/ temsilcisine ait olmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; imza incelemesinin teknik donanıma sahip, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle gerçekleştirilmiş olması ve bu hususta düzenlenen raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği üzere; herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve İstinaf Mahkemesinin denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Hal böyle olunca davacı tarafın rapora itirazı olduğu da nazara alınarak, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilecek şekilde, tarafların, mahkemenin ve İstinaf denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi yada bu konuda rapor düzenleyebilecek kurum ve kuruluşlar nezdinde bilirkişi heyetine gönderilmesi gerekmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde denetime ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmayan, imza incelemesi konusunda rapor düzenleyebilecek kurum ve kuruluşlardan alınmadığı anlaşılan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak davalı tarafın istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, söz konusu istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden, davacı vekilinin (katılma yoluyla ) ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/06/2022 tarihli 2021/494 E – 2022/473 K sayılı kararın kaldırılmasına,HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin (katılma yoluyla) ve davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/06/2022 tarihli 2021/494 E – 2022/473 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan 16.313,91 TL, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harçlarının talepleri halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 02/11/2022