Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2350 E. 2022/2374 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2350
KARAR NO: 2022/2374
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
ESAS NO: 2021/715
KARAR NO: 2022/457
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 04/11/2022
Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/06/2022 tarih ve 2021/175 Esas – 2022/457 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının ticari ortaklık kurma hususunda anlaştıklarını, davalının bu ortaklığa Kayseri … … Mahallesi … Ada … Parsel sayılı taşınmazını, davacı ise nakit para koyma hususunda anlaşıldığını, taşınmazın davacıya devrinin sağlamak amacıyla satışa aracılık yapıldığına dair tellaliye satış sözleşmesi imzalandığını, davacının söz konusu taşınmazın tadilatına başladığını, kendi evini satarak taşınmaz üzerindeki hacizleri kaldırdığını, yaklaşık 500.000-TL masraf yaptığını, tüm bu masraflardan sonra davalının sözleşmeden döndüğünü, taşınmazı davacıya devredecekken başka bir şahsa satış yaptığını, bunun üzerine davacının yaptığı masrafları davalıdan talep ettiğini, davalının sıkışık olduğunu söyleyerek takibe konu bonoları düzenleyip verdiğini, bu bonoları da ödememek için Kayseri 1 ATM 2016/1109 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını, ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu ancak takipsizlik kararı verildiğini, söz konusu bonolarla alakalı olarak icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, % 20 den aşağı olmama üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Toplanan deliller, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, dava ve takip konusu senet her ne kadar zaman aşımı nedeniyle kambiyo senedi olma vasfını yitirmiş ise de yapılan taşınmaz satış komisyonculuğu sözleşmesine dayalı temel ilişkiyi tevsik ve ispat eder nitelikte olduğu, kaldı ki davalının süresinden sonra sunmuş olduğu cevap dilekçesinde dahi akdi ilişki ve senedin varlığının inkar edilmediği, davacının adi yazılı seneden ilişkin icra takibi başlatmasının hukuken yerinde olduğu, temel ilişkiye dayalı savunma sebeplerinin bu yargılama içerisinde davalı tarafından ileri sürülmesi mümkün ise de öncelikle cevap dilekçesinin süresinde verilmiş olması gerektiği ancak davalı tarafın vekili aracılığıyla sunduğu cevap dilekçesinin süresinden sonra sunulması nedeniyle kabul veya ikrar niteliğindeki beyanlar istisna olmak üzere mahkemece üzerinde durulması mümkün olmayan hususlar olduğu, davalı tarafa usulüne uygun isticvap davetiyesi tebliğ edilmesine rağmen geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmaya katılmadığı ve adi senetteki imzasını ikrar ettiği anlaşılmakla davacının başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olduğu.” gerekçesiyle Davanın KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına, Davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (100.000,00-TL) %20’si tutarında olmak üzere 20.000,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Senedin zorla imzalatılmış olduğunu belirtmelerine ve bununla ilgili menfi tespit davasının istinaf aşamasında olduğunu beyan etmelerine rağmen akdi ilişkiyi ve senedin varlığını inkar etmediklerinin gerekçe gösterildiğini, her ne kadar ortada davalı tarafından imzalanmış bir senet olsa da bu imzanın zorla attırılmış olduğundan senedin geçerli bir senet gibi değerlendirilerek menfi tespit davasının sonucu beklenmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin senet varsa borç vardır şeklindeki konuyu dar yorumlayan yaklaşımını mantıkla bağdaştırmanın güç olduğunu, davacı davalı ile bir iş ortaklığı anlaşması yaptığını iddia etmiş fakat bu iş anlaşmasına ilişkin tek bir kanıt dahi sunamadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin bir Gayrimenkul Satım Sözleşmesi davacı ile davalı arasında 08/05/2013 tarihinde “Satışa aracılık yapıldığına Dair tellaliye Satış Sözleşmesi” başlıklı matbu bir evrak üzerine “Aracısız” olduğu belirtilerek bir “gayrimenkul satış sözleşmesi” düzenlenerek her iki tarafça imzalandığını, bu sözleşmenin mahkemeye davacı delilleri arasında sunulduğunu, davacının iddia ettiği üzere taraflar arasında yapılmış bir ortaklık anlaşması olmadığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1109E ve 2019/345K sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerekmekte olmasına rağmen ilk derece mahkemesi tarafından bu hususun hiç değerlendirilmeden karar verildiğini, davalının sözleşmedeki cezai şarttan dolayı alacaklı olduğunu, davalı davacıdan 75.000TL cezai şart alacaklısı iken 100.000TL senet imzalayarak alacaklı olduğu kişiye vermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı borçlu olmadığı gibi davacıdan alacaklı olup bu alacağın tahsili amacı ile taraflarınca Kayseri 2. İcra Müdürülüğü’nün … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak borçlunun haksız yere itiraz ederek takibi durdurmuş olup itirazın iptali için taraflarınca dava açılacağını, davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek; istinaf talebinin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/715 E ve 2022/457 K sayılı ilamının kaldırılmasına masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebinden kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 202.maddesinde delil başlangıcı kavramı ” (1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 202. maddesi ve Yargıtay uygulamalarında zamanaşımına uğramış kambiyo senetlerinin TTK anlamında kambiyo senedi niteliğini kaybederek yazılı delil başlangıcı niteliğini kazandığı istikrarlı olarak benimsenmiştir. Zamanaşımına uğramış senedin senetle ispat durumu da ortadan kalkmış, yazılı delil başlangıcı olması nedeniyle ispat kuralları genişletilerek, her türlü delille ispat kuralı getirilmiştir. Yazılı delil başlangıcının alacağın varlığını tek başına ispat etmesi mümkün değildir. Bu nedenle alacağını ispat yükü davacıdadır.Davalı, zamanaşımına uğrayan bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böylesi bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü, davacı tarafa aittir. Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür. Davacı vekili, davalı ile aralarında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, bu ilişki kapsamında taşınmazın davacıya devri konusunda anlaştıklarını bildirmiş ve böylece, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin ortaklığa-taşınmaz satışına ve buna dair satış sözleşmesine dayandığını ileri sürmüştür. Davaya konu bono incelendiğinde davacı lehdar, davalı ise düzenleyen durumundadır.Bu durumda, davacı taraf, yukarıda açıklanan yasal çerçeve içerisinde iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, bu iddia bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, davacı taraf, buna dayanarak tanık dinletme hakkına sahiptir. Yine, dava dilekçesinde, yemin deliline dayandığından davacı tarafın iddiası bakımından davalıya yemin teklif etme hakkına sahip bulunduğunun ve gerektiğinde Mahkemenin bu hakkının varlığını davacıya hatırlatmakla yükümlü olduğunun kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yapılması gereken; davacı tarafın iddiasıyla ilgili tanık dahil tüm delillerini ve davalının açtığı menfi tespit davasının neticesi sorularak; gerektiğinde davalıya bu yönden yemin teklif etme hakkı bulunduğunu da davacı tarafa hatırlatmak ve bütün bu işlemlerin sonucunda ortaya çıkacak olan uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermektir.(YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2007/13-153 Esas 2007/183Karar)
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/06/2022 tarih ve 2021/175 Esas – 2022/457 sayılı nihai kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.MK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.03/11/2022