Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2278 E. 2022/2232 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2278
KARAR NO: 2022/2232
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2022
ESAS NO: 2018/424
KARAR NO: 2022/442
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 27/10/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 01/06/2022 tarih ve 2018/424 E – 2022/442 K kararına karşı süresi içinde davacı ekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yurt dışında yaşadığını, davalı kooperatife 2009 yılında … nolu üye olduğunu, kendisine henüz daire isabet etmediğini ve zaten yapımı olan bir dairede bulunmadığını, davacının davalı kooperatifin daire yapımı konusunda somut bir çabasını göremediğini, davalı kooperatif ile yapılan görüşmelere rağmen olumlu bir gelişme olmadığını, davalıya Kayseri 8. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtar çekildiğini, davalı kooperatif tarafından telefon ile aranarak davacının 56.060 TL ödediği ve 23.010,80-TL daha ödemesi durumunda herhangi bir üyelik borcu kalmayacağı ve daireye kavuşacağının belirtildiğini ve bu şekilde davacının davalının daire borcunu yerine getirmeyeceğini anladıklarını belirterek yapılan aidat ödemesi nedeni ile ödeme yapıldığı tarihteki kur üzerinden ticari faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı bu şekilde HMK 128 md gereği bütün vakaları inkar etmiş sayıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacının dava konusu alacağının kaydı için iflas idaresine başvuruda bulunduğu, sıra cetveline kaydının yapıldığı ve alacak talebinin iflas idaresi tarafından kabul edilmediği anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça davalı kooperatif üyeliği nedeni ile yapmış olduğu ödemelerin iadesi amacı ile davalıya karşı dava açılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden rapor alındığı ve 22/03/2022 tarihli raporda, davacının iflas tarihinde halen davalı kooperatif üyesi olması nedeni ile ancak pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan ve İİK madde 196 uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması durumunda davacının ödeme alabileceğinin belirtilmiş olması nedeni ile bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olmasından kaynaklı rapora itibar edilmiş ve yine davacının zaten alacağı için iflas masasına kaydının yapılmış olmasıda dikkate alınarak davanın reddi gerektiği anlaşılmış ve böylece davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinaf sebepleri doğrultusunda olmak üzere yerel mahkeme kararının davanın kabulüne, aksi değerlendirme halinde de davanın konusuz kalması nedeniyle karar vermeye yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerekirken, doğrudan reddine karar verilmesi ve her halükarda lehlerine avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, böyle bir hüküm fıkrası bulunmayan kararda, son derece yanlış bir hukuki değerlendirme ile davalı taraf lehine avukatlık ücreti takdir edilmesi yönündeki yanlış değerlendirmeye dayalı kararların kaldırılarak istinaf kanun yoluna müracaat suretiyle, usul, yasa, hak, hakkaniyet ve Yargıtay yerleşik inanç birliği kararlarına uygun yeni bir karar ittihat edilmesi hususunda karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı sunduğu cevap dilekçesinde davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını reddi gerektiğini savunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava kooperatife ödenen aidat bedelinin iadesi amacıyla açılan alacak davasıdır.Mahkemece davacının yargılama esnasında iflas masasına başvurarak sıra cetveline kayıt kabul talebinde bulunduğu, iflas masasınca başvurunun kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK.md.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davacıları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194).
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1). Bu hüküm, somut olayda olduğu gibi temyiz aşamasında gerçekleşen iflas halinde de uygulanır. İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan (görülmekte olan) ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, (davacı olarak) müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı (davalı olarak) açılmış olan davalardır. Mesela alacak, taşınır mal veya taşınmaz mal davaları gibi.
Yukarıda görüldüğü gibi, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili itirazın kaldırılması, icra takibinin iptal ve taliki, itirazın incelenmesi ve icranın geri bırakılması talepleri de düşer. Yani, bu talepler, 194. madde hükmüne tabi değildir. İcra mahkemesi, artık bu talepler hakkında inceleme yapıp karar veremez.
Buna karşılık, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili hukuk davaları, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez; bu davalar, iflâsın açılması ile sadece durur. Buna göre, itirazın iptali davası, borçlunun iflâsı ile durur (md. 194). Buna göre itirazın iptali davası (md. 67), borçtan kurtulma davası (md. 69), menfi tespit davası veya istirdat davası (md. 72) borçlunun iflâsı ile sadece durur; fakat, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez. Bilâkis, bu davalara da, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir. (md. 194)Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davanın geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir: Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Müflisin davalı olduğu davalara gelince: İflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında verilir. İkinci alacaklılar toplantısında davaya devam edilmesine karar verilirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra (müflis yerine) davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Yargıtay 19. HD’nin 25.11.1999 tarih ve 7032 E, 7129 K; 11. HD’nin 22.08.2007 tarih ve 2005/13761 E, 2007/624 K; 02.11.2007 tarih ve 8826 E, 11712 K sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan Mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmek istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 23 H.D 2015/7698 Esas 2016/1883 Karar)
Yapılan yargılama sonucu toplanan delilerden; Davacının iflasın açıldığı tarih itibari ile kooperatif üyesi olduğu ve dava dilekçesi incelendiğinde davacının kooperatife ödediği 56.060 TL aidat bedelinin tahsili talebi ile eldeki davayı açtığı, davalı kooperatifin bu davadan önce 17/07/2017 tarihinde iflas ettiği, davacının yargılama devam ederken Kayseri 1. İcra İflas Müdürlüğünün 2017/2 Esas sayılı dosyasına başvurduğu, başvuru sonucu alacağının 56.060 TL olarak masaya kayıt edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Zira alacağın 56.060 TL olarak masaya kaydedildiği bizzat davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde açıkça belirtilmektedir. Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının talep ettiği 56.060 TL asıl alacak idaresi tarafından masaya kayıt edildiğine göre, asıl alacak yönünden konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Bununla birlikte davacı dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmuş olup bu isteği iflas idaresi tarafından reddedildiği belirtildiğinden, faiz talebi açısından davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilmesi gerektiği az yukarıda açıkça vurgulanmıştır. Bilindiği üzere 1163 sayılı yasanın 98. maddesi uyarınca bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde TTK’daki anonim şirketlere ait hükümler uygulanır. Anonim şirket ortağı ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmaz. Zira, ortakların payları için ödediği miktar ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından ortaklığın iflası halinde ortaklar kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, ortaklar ödedikleri sermaye borcunu, iflas masasına alacak olarak kaydedemezler. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK’nun 196. maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılması mümkündür.(Y.23.HD.03.11.2011 T., 2011/2573E., 2011/1519K. 2013/500 Esas 201377122 Karar 2014/9329 Esas 201574423 Karar) Bu durumda iflasın açıldığı tarihte kooperatif ortağı olan (ve alacağı muaccel olmayan) davacının faize yönelik kayıt talebinin reddi usul ve yasaya uygun olup davacının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Öte yandan kayıt kabul davaları alacağının iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, davalı iflas idaresi tarafından davacının asıl alacığının masaya kayıt ve kabulüne karar verildiğine ve dava bu şekilde konusuz hale geldiğine göre davacı lehine maktu vekalet ücreti hükmedilmemesi hatalı olup davacının bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 23 H.D 2014/4601 Esas 2015/3507 Karar ve yine benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay 6. HD’sinin 2021/3297 E-2022/2448 K sayılı kararıyla onanan Dairemizin 2021/198 E-2021/393 K sayılı kararı)
Dosyada tüm deliller toplanmış olup belirtilen eksiklik yeniden yargılamayı gerektirmediğinden dairemizce yerel mahkeme kararının kaldırılarak esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 01/06/2022 tarih ve 2018/424 E – 2022/442 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Konusuz kalan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına,
2-Asıl alacağın fer’isi niteliğindeki faize ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin yatırılan 957,37 TL harçtan mahsubu ile bakiye 876,67 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
4-Dava tarihindeki haklılık durumu nazara alınarak; Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 101,00 TL tebligat gideri, 45,50 TL posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 1.346,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava tarihindeki haklılık durumu nazara alınarak; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan İstinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davacıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 18,00 TL tebligat gideri ve 98,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 116,00 TL’nin ve 220,70TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 (on) gün içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 26/10/2022