Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2229 E. 2022/2227 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2229
KARAR NO: 2022/2227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2022
ESAS NO: 2022/60
KARAR NO: 2022/452
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 27/10/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Tic. A.Ş. adlı iş yerinde çalışmakta iken, … Tic. A.Ş.’nin müvekkili aleyhine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na müvekkilinin iş yerinde çalışırken 27/11/2018 – 02/12/2018 – 03/12/2018 – 04/12/2018 tarihinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, işverenin söz konusu şikayet dilekçesinde müvekkilinin iş yerinde mağaza yöneticisi olarak görev yapmakta iken transit olarak başka firmalardan teslim alınan ve markete satılan ürünlerin market stoklarına giriş yapılması sırasında oynamalar yaparak 7.200,00-TL tutarındaki ürünü kayıtsız hale getirdikten sonra bu fazlalığı kendi kasiyer kasasından geçirmeksizin elden satmak suretiyle haksız kazanç elde ettiğini ayrıca kasadan para almak suretiyle cebine koyup zimmetine geçirdiğini ve kasadan geçmeksizin ürün satışı yapmak suretiyle haksız menfaat temin ettiğini, bu tutarın yaklaşık olarak 6.084,00-TL olduğunun tespitinin yapıldığını, müvekkilin bu şekilde toplamda 13.284,00 -TL’lık parayı haksız olarak zimmetine geçirmek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğini iddia ettiğini, … Tic. A.Ş.’nin yapmış olduğu şikayet neticesinde, müvekkil hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/495 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, yapılan ceza yargılaması neticesinde, Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarihli, 2019/495 Esas ve 2021/198 Karar sayılı kararıyla müvekkilinin üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan beraatine dair karar verildiğini Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu kararına karşı … Tic. A.Ş. tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi’nin 13/09/2021 tarihli, 2021/718 Esas ve 2021/990 Karar sayılı ilamı ile, davalı işverenin istinaf başvurusu kesin olarak esastan reddedildiğini ve dolayısıyla yerel mahkeme kararının 13/09/2021 tarihinde kesinleştiğini, Kayseri 15.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarihli, 2019/495 Esas ve 2021/198 Karar sayılı ilamıyla müvekkilinin davalı iş yerinde çalışırken, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemediğinin ispatlandığını, müvekkilinin icra takibine konu 17/01/2020 tarihli herhangi bir güveni suistimal veya hırsızlık vb. herhangi bir haksız fiilinin söz konusu olmadığını, dava dışı işveren … A.Ş. tarafından, davacı müvekkilinin iş akdine son vermek amacıyla böyle bir fiil isnadı yapıldığını, davacı müvekkilinin çalışmış olduğu işyerinde gerek 17/01/2020 tarihinde gerekse başka bir zamanda, hiçbir şekilde hırsızlık veya güveni kötüye kullanma suçu teşkil edebilecek zimmetine para geçirme, kasadan geçirmeksizin ürün satışı yapmak vb. herhangi bir fiilinin olmadığını, ayrıca müvekkilinin 23/02/2020 tarihinde herhangi bir kazaya karışmadığını ve dolayısıyla kimseye zarar vermediğini, bu nedenle de işverenin sigortalı olduğu davalı sigorta şirketine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu herhangi bir şekilde borcunun bulunmadığını, davalı tarafın 27/11/2018 tarihli Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/495 Esas sayılı dosyasına konu fiilden bahisle davacıya karşı ilamsız icra takibi başlattığını, davacı müvekkilinin ise heniz ceza mahkemesi devam etmesi nedeniyle icra tehditi altında ödeme yaptığını, işbu menfi tespit davasında ispat yükünün ilamsız icra takibi yapan davalı sigorta şirketinde olup, davalı tarafın davacının borcunu ispat etmekle yükümlü olduğunu, kaldı ki, davacı müvekkilinin yazılı delil ile, Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/495 Esas sayılı kesinleşmiş mahkeme kararı ile borcunun olmadığını ispat etmiş bulunduğunu, zira her ne kadar kural olarak, hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmasa da, ceza mahkemesinde ileri sürülen ve ispat edilen maddi vakıa ile bağlı olduğunu, yani gerçekleşip gerçekleşmediği ispat olunan maddi vakıa ile hukuk hakiminin bağlı olduğunu, bu nedenle, müvekkilinin davalı tarafa karşı Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına ilişkin borçlu olmadığının tespiti ile davacı müvekkilinin davalı tarafa karşı ödemiş olduğu 2.800.00-TL’nın ödeme tarihi olan 09/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan istirdatına tahsiline, ayrıca davalı aleyhine, ceza dosyası henüz sonuçlanmadan kasıtlı ve kötüniyetli olarak bilerek tahsilat yapıldığı için, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet (icra inkar) tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: öncelikle işbu davada mahkemenin görevine itiraz ettiklerini, zira müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığı gibi meydana gelen zarar nedeniyle müvekkili ile davalı arasındaki ilişkinin de TBK’dan kaynaklı olduğunu, haksız fiil sorumluluğundan kaynaklı davalarda davaya bakmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri değil Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple işin esasına girilmeden evvel Mahkemenin görevsizliği nedeniyle dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde bahsi geçen takip dosyasının esasına bakıldığında görüleceği üzere söz konusu takip için gönderilen ödeme emrini davacının kendisinin bizzat teslim almasına rağmen işbu takiplere itiraz edilmeyerek akabinde dava açılmasına bir anlam veremediklerini, kaldı ki; davacının itiraz etmediği takipler neticesinde işbu davayı açmada hukuki menfaatinin olmadığını, sırf bu nedenle bile açılan davanın reddi gerektiğini, davacı işbu ödemeleri yaparken herhangi bir haciz baskısı altında olmadığı gibi ödeme belgeleri incelendiğinde de görüleceği üzere ihtirazı kaydının bulunmadığını, bu nedenle ödemeleri borcu kabul ederek yaptığını, ilamsız takibe dair itiraz etme hakkı mevcut olduğu gibi böyle bir itirazda bulunması halinde zaten kural olarak kendisi aleyhine takip işlemlerine devam edilemeyecek olduğunu, ancak davacının takip dosyasında incelendiği üzere ödeme emrine ve takibe itirazının olmadığını, bu kapsamda davacının Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde belirtilmiş olan dürüstlük kuralına da aykırı hareket ettiğini, davacının imkanı var iken takibe itiraz etmeyerek kendisi aleyhine takibe devam edilmesine sebebiyet verdiğini, bunun yanında davacının kolay olan yolu seçmeyip takibe itiraz ederek takibi durdurmak yerine takip kesinleşip iş ve işlemler yapıldıktan sonra bu şekilde dava ikame ediyor olmasının davacının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, bu nedenle kötüniyetin korunmaması adına; mahkemece aksi kanaat ile dava kabul edilecek olsa dahi müvekkili sigorta şirketi aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda; davalı sigorta şirketinin halef olduğu sigortalısı ile davacı arasındaki ilişki dikkate alınarak rücu şartlarının oluşup oluşmayacağı konusundaki uyuşmazlığın çözümünde iş kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektireceğinden davaya bakma görevi İş Mahkemeleridir. Bu durumda mahkemece, İş Mahkemesi’nin görevli olduğuna ilişkin görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/9-261 Esas ve 2004/254 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/2959 Esas ve 2017/9987 Karar sayılı, 2013/18029 Esas ve 2015/5673 Karar sayılı ve 2014/6374 Esas ve 2016/11403 Karar sayılı ilamları, Ankara Bölge Adiye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 2020/1410 Esas ve 2021/980 Karar sayılı, Ankara Bölge Adiye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/972 Esas ve 2020/885 Karar sayılı, İstanbul Bölge Adiye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/467 Esas ve 2019/1673 Karar sayılı ilamları). Dosya kapsamına göre HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince, mahkememizce görev hususunun resen araştırmak zorunda olduğu ve yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebileceği sonuç ve kanaatine varılmış olmakla, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine görevsizliğine karar vermek gerekmiştir. HMK’nun 114/1-c bendi uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine, hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli Kayseri İş Mahkemesi’ne Gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilin, … Tic. A.Ş.’de çalışırken güveni kötüye kullanma suçu işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilin toplamda 13.284 TL’lik parayı haksız olarak zimmetine geçirmek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğini iddia ettiğini, … TİC. A.Ş.nin müvekkile karşı asılsız ve mesnetsiz nitelikte iddia ve iftiralarla, müvekkilin ceza mahkemesinde yargılanmasına neden olduğunu, Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.03.2021 tarih, 2019/495 Esas ve 2021/198 Karar sayılı ilamıyla, müvekkilin davalı iş yerinde çalışırken, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemediği ispatlandığını, Kayseri 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.03.2021 tarih, 2019/495 esas ve 2021/198 karar sayılı ilamıyla, müvekkilin davalı iş yerinde çalışırken, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemediği ispatlanmasına karşın, … Tic. A.ş.’nin sigorta şirketi davalı … A.ş., sigortalısı … Tic. A.ş.’nin bu olay nedeniyle uğramış olduğunu iddia ettiği zarara ilişkin müvekkil aleyhine ( TTK m.1472) Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esasında kayıtlı dosyasında icra takibi başlattığını, davalı sigorta şirketinin müvekkil aleyhine başlatmış olduğu icra takibindeki 25.08.2020 tarihli takip talebinde, borcun sebebi kısmına ” 17.01.2020 rücu nedeni: emniyeti suistimal, maliki ve/veya sürücüsü olduğunuz … plakalı araç ile 23.02.2020 tarihinde seyir halinde iken yapmış olduğunuz kaza sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Müvekkil şirketimiz bu kazada zarara uğrayan 3. şahıslar için 4.979,00 TL tazminat ödemiştir. ödenen tazminatın rücuen tahsili talebidir. 1.641,15 TL” yazıldığını, ancak müvekkil, 17.01.2020 tarihinde dava dışı … Tic. A.ş. adlı iş yerinde çalışırken emniyeti suistimal niteliğinde herhangi eylemde bulunmadığını, ayrıca müvekkil, 23.02.2020 tarihinde … plakalı araç ile herhangi bir kazaya karışmadığını ve dolayısıyla kimseye zarar vermediğini, bu husus davalı tarafça da ispat edilemediğini, davalı tarafça yapılan icra takibi kapsamında icra takibine dayanak borç sebebi yazılı delil ile ispat edilememsi sebebiyle işbu davamızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, zira davalı taraf cevap dilekçesinde takibe konu borcun dayanağın olan kazaya ilişkin davacının borcu olduğuna dair kaza tutanağı, zarar, davacı tarafından verilen zarar vs. herhangi bir hususu ispat edemediğini, müvekkil, davalı tarafa herhangi bir şekilde borcu olmamasına karşın, icra tehdidi ve baskısı altında, söz konusu icra dosyasına 09.07.2021 tarihinde icra dosyasına konu 2.800 tl’yi ödemiştir. bu husus ilişkin 09.07.2021 tarihli ödeme belgesi ile sabit olduğunu, ayrıca söz konusu icra dosyasında, davalı taraf vekili, 09.07.2021 tarihli talep evrakı ile icra dosyasına konu borcun haricen tahsil edildiğini, bu nedenle söz konusu icra dosyasının kapatılarak, dosyada bulunan tüm hacizlerin kaldırılması talebinde bulunduğunu, yerel mahkeme kararının açıkça hukuka aykarı olduğunu, davalının müvekkilinin işvereni olmadığını, bir dönem çalıştığı … San. Tic. A.Ş. Adli işyerinin sigorta şirketi olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görev hususunun kamu düzeni olduğunu, istinaf başvurusunun kabulüne yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, işbu davanın kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, icra takibine konu alacak nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve icra baskısı altında ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. 2.800,00 TL alacak miktarı üzerinden menfi tespit davası açıldığı ve mahkemece yapılan yargılama sonucu görevsizlik nedeniyle usulden reddine kararı verildiği görülmüştür. Davacı işbu kararı istinaf etttiğinden istinaf edilen karar miktarının/dava değerinin 2.800,00 TL olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” Mahkemece 06/06/2022 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 8.000,00 TL’dir. Davacı tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin dava değerinin ise 2.800,00 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/2 maddesi gereğince hükmün verildiği tarih itibariyle miktar veya değeri 8.000,00 (sekizbin) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükme ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacının istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir. (T.C.YARGITAY 20.Hukuk Dairesi’nin 2017/5341 E – 2019/127 K sayılı emsal kararı da aynı yöndedir.)HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf ettiği karara ilişkin dava değerinin/miktarının kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/2 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinafa konu dava değerinin karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2 ve 352/1-b maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-İstinaf eden davacının peşin yatırdığı 80,70 istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-c bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.