Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2216 E. 2022/2286 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2216
KARAR NO: 2022/2286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
ESAS NO: 2021/364
KARAR NO: 2022/454
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 31/10/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2022 tarih ve 2021/364 Esas – 2022/454 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 17/02/2008 günü dava dışı … sevk ve idaresinde bulunan ve … Seyehat Acentasına ait … plakalı yolcu otobüsünün sürücü kusuru ile devrilmesi sonucunda ölümlü, yaralamalı, maddi hasarlı ve tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, davacının bu otobüste yolcu olduğunu ve kaza nedeniyle ağır yaralandığını, % 47,2 oranında malul kaldığını, kaza yapan otobüsün davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğunu, İnegöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/297 Esas sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, zorunlu koltuk ferdi kaza aktarım poliçesinden kaynaklı tazminat talep edilmediğini ve bu nedenle ödeme yapılmadığını, davalı şirkete ödeme yapılması konusunda başvurulduğunu ancak zaman aşımı nedeniyle taleplerinin reddedildiğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle dava sigorta şirketi tarafından Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Aktarım (poliçesi) ile sigortalanan … plakalı yolcu otobüsünün devrilmesi sonucunda meydana gelen kaza nedeniyle yaralanan davacının sürekli malul kalması nedeniyle şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın reddi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı yolcu otobüsünün zorunlu koltuk ferdi kaza poliçesinin davalı sigorta şirketince tanzim edildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, koltuk sigortası bir meblağ sigortası olup aktüeryal zarar hesabı yapılmak suretiyle davalı şirketin sorumluluğunun tespit edilmesinin mümkün olmadığını, zorunlu ferdi kaza koltuk sigortasına ilişkin sorumluluk belirlenirken herhangi bir zarar hesabı yapılması mümkün olmadığını, bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde sakatlığına yol açtığı takdirde, tıbbi tedavinin sona ermesi ve sakatlığın kesin olarak tespiti sonucunda, sakatlık tazminatı aşağıda belirtilen oranlar dahilinde kendisine ödeneceğini, maluliyet oranlarının belirtilmediğini, buna göre sürekli maluliyet halinde zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasından doğan sorumluluk, kaza tarihindeki teminat limiti ile işbu genel şartlarda belirtilen maluliyet oranının çarpılması sonucunda belirleneceğini, kabul anlamına gelmemek üzere koltuk sigortacısı olan davalı şirketin sorumluluğunun belirlenebilmesi için davacının maluliyet oranının koltuk poliçesi genel şartları uyarınca belirlenmesi gerektiğini, bu doğrultuda adli tıp kurumu 3. ihtisas kurulun’dan rapor alınması gerektiğini, davacı vekilince sayın mahkemenize sunulan 21.05.2014 tarihli Adli Tıp Kurulu 3. İhtisas Dairesi’nin %47,2 oranında sürekli malul kalındığına ilişkin tespitin yapıldığı rapora yer verilmişse de, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirket koltuk poliçesinden doğan sorumluluğunun belirlenebilmesi açısından davacının maluliyet oranının koltuk poliçesi genel şartlarında belirtilen oranlar doğrultusunda tespit edilmesi gerektiğini, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası genel şartları uyarınca trafik kazasının tanımı yapılmış olup, dava konusu kazanın bu şartlara haiz olduğunun kati surette teyidi gerektiğini, Mahkemeniz huzurundaki davada tüm bu belirtilen durumların incelenmesi için Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılması zorunlu olduğunu, bir an için davanın haklı olduğu varsayılsa bile, davalı şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, mevcut kazanın teminat kapsamında olup olmadığının tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden ve ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, faiz, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, davacının 17/02/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı olarak bedensel zararları bulunduğu, bu zararların tazmini bakımından geçirmiş olduğu tedaviye ilişkin tedavi evraklarıyla birlikte denetime elverişli bilirkişi raporu alındığı, davalının bu kaza nedeniyle sorumluluğunun belirlenen yönetmelik ve genel şartlar çerçevesinde bilirkişi raporu ile belirlendiği, davacının maluliyetinin %40 olması nedeniyle sakatlanma ve ölüm halinde toplam tazminat tutarının 100.000,00-TL’nin kısmının %40’ı üzerinden hesaplanan 40.000,00-TL’nin davacıya poliçe limitleri kapsamında ödenmesi gerektiği, davalının ileri sürdüğü zaman aşımı definin yerinde olmadığı zira davanın ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına bağlı olarak uzamış ceza zamanaşımı bakımından 5237 Sayılı TCK m.66/1-d hükmü uyarınca 15 yıllık süreye tabi olduğu, davacının, kaza tarihinden itibaren başlayan uzamış ceza zamanaşımı süresi içerisinde işbu davayı açtığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı ve davalının diğer savunma olarak ileri sürdüğü sebeplerin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilmiş ….” gerekçesiyle Davanın KABULÜ İLE: 40.000,00-TL tazminatın 05/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Motorlu araç kazalarından doğan maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak zamanaşımı konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan madde de; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denildiğini, net bir şekilde görüldüğü üzere, davacı tarafça ikame edilen davanın anılan zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açılmış olduğundan zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddi gerekirken kabul edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davanın, 21.05.2021 tarihinde yani olay tarihinden 13 yıl sonra açılmış olup zamanaşımına uğradığını, Yargıtay 21. hukuk Dairesinin 21.03.2011 tarih, 2010/13828 E. 2011/2475 K. sayılı ilamı ile; “iş göremezlikte, zamanaşımının başlangıcı olay tarihi olup maluliyet raporunun sonradan alınması sonucu değiştirmez” ilamı gereği de uyuşmazlık konusunun zamanaşımına uğradığının aşikar olduğunu, önemle belirtmek isteriz ki, dava konusu talebe ilişkin olmak üzere müvekkili şirketin tüm sorumluluğunu yerine getirilmiş olup davanın reddine ve istinaf başvurusun kabulüne karar verilmesi gerektiğini, 28.750,00-TL’nin davacı tarafa 15.09.2011 tarihinde ödendiğini, dolayısı ile söz konusu trafik kazasına ilişkin olmak üzere tüm sorumlulukların yerine getirildiğini, yetkili merci tarafından tayin edilmeyen kusur oranlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas kurulu marifetiyle özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda tespit ettirilmesi gerektiğini, sakatlık tazminatının tespiti için ilgili genel şartlar’da belirtilen hususlara göre sakatlık raporu alınması gerektiğini, bu kapsamda dosyada mevcut raporların hiçbirinin mahkeme kararına dayanak teşkil edebilecek nitelikte olmadığını, hem Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyetinden seçilecek uzman bilirkişi heyetinden belirtilen hususlarda rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, durum böyle iken dosyadaki bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, ayrıca yerel mahkeme tarafından kurulan hükümde müvekkili şirkete ticari faizden sorumlu tutulduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/231 E.,2010/4544 K. sayılı ve 13.05.2010 tarihli kararında; yine 17. Hukuk Dairesi’nin 2009/9896 E., 2010/4411 K. sayılı ve 10.05.2010 tarihli kararında; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2000/7328 E., 2000/8604 K. sayılı ve 06.11.2000 tarihli kararında şeklinde ifade edilmek suretiyle son derece açık ve tartışmaya mahal vermeyecek bir şekilde belirtildiğini belirterek; Yerel Mahkeme kararına karşı tehir-i icra talepli olarak istinaf yoluna başvurduğunu bildirir, yukarıda açıklanan nedenler uyarınca haksız ve hukuka aykırı Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve müvekkili Şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacının yolcu olarak bulunduğu yolcu otobüsünün tek taraflı olarak yaptığı kaza nedeniyle yaralandığını belirterek, yolcu otobüsünün Karayolu Yolcu Taşımacılık Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortacısına karşı dava açmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 4’üncü maddesinde bu Kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı ve ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususu düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 3’üncü maddesinde ise “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” denmiştir.Türk Ticaret Kanunu’nun 1401 ilâ 1520’nci maddelerinde Sigorta Hukuku’nun düzenlendiği, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun “zorunlu sigortalar” başlıklı 13’üncü maddesinde sorumluluk sigortalarına yer verildiği, Türk Ticaret Kanunu’nun 1483 ve devamı maddelerinde de “zorunlu sorumluluk sigortaları”nın düzenlendiği tartışmasızdır. Somut olayda, davacının talebi sorumluluk sigortalarından olan zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında davacının yaralandığı iddiası ile davalı sigorta şirketinden maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı ile davalı arasında bir sigorta poliçesinin olmayışı ve davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 1483 ve izleyen maddelerinde sayılan hallerden olması karşısında asliye ticaret mahkemesi uyuşmazlığı çözmeye görevlidir. ( Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/939 esas 2022/1127 Karar)
Dava, ferdi kaza sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Ferdi kaza Sigortaları, can sigortası türlerinden olup, meblağ sigortası olması itibariyle de, ölüm halinde limit kadar olmak üzere maktu; yaralanma halinde ise, yapılan tedavi giderleri bakımından buna ilişkin limiti geçmemek üzere ve yapılan harcama kadar nispi; sürekli sakatlık halinde ise, sakat kalma oranı ve sakatlığın derecesine göre limitin belli oranı olmak üzere, sigorta bedelinin ödenmesini gerektirir. Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarının Daimi Maluliyet Teminatı gereğince “İşbu poliçe ile temin edilen bir kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kat’i surette tesbitini müteakip, daimi maluliyet sigorta bedeli aşağıda münderiç nisbetler dahilinde kendisine ödenir.” denildikten sonra, (36) satırdan oluşan bir tabloya yer verilmiş, daha sonrasında yer alan fıkrada ise “Yukarıdaki cetvelde zikredilmemiş bulunan maluliyetlerin nisbeti, daha az vahim olsalar bile, bunların ehemmiyet derecelerine göre ve cetvelde yazılı nisbetlere kıyasen tayin olunur.” denilmiştir.
Davacının Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesi kapsamında maluliyetinin poliçe şartlarında ve klozlarında düzenlenmiş olan maluliyet cetveli kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmiş, maluliyetinin cetvelinde belirtilen maluliyetlerden herhangi biri kapsamında olmadığından bunun organın işlev ve önem derecelerine göre cetvelde yazılı oranlara göre kıyasen uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak belirlemesi yapılmış, kaza sonrası davacıda oluşan kaza ile illiyeti olan yaralanmaların bir meblağ sigortası olan ferdi kaza sigortacısı olan davalının sorumluluğu bu kapsamda belirlenerek davanın kabulü yönünde hüküm tesisi yerinde görülmüştür.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/06/2022 tarih ve 2021/364 E. – 2022/454 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.732,40 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.27/10/2022