Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/221 E. 2022/224 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/221
KARAR NO: 2022/224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2021
ESAS NO: 2020/426
KARAR NO: 2021/955
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 04/02/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2021 tarih ve 2020/426 Esas – 2021/955 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki dairenin satışı konusunda anlaştığını, ödemeleri düzenlemek için sözleşme düzenlendiğini, davacının sözleşmedeki üzerine düşen ödemeleri yerine getirdiğini ancak davalının edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, davalının arka tarafında “daire tesliminde ödenecektir” şeklinde kayıtlı bulunan teminat senedi vasfındaki bonoyu icra takibe konu ettiğini, bu takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmede ödemenin teminatı olarak verilen bononu takibe konu edildiğini, bu nedenle takibin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu edilen taşınmazda eksiklikler bulunduğunu, dairenin bu haliyle teslim edilmiş sayılmayacağından da başlatılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle icra takibine konu edilen 01/05/2019 tarihli senetten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitini, icra veznesine ödenecek tutarın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, %20 oranında tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının davacıdan alacağının mevcut olduğunu, borca karşılık 14/08/2017 tanzim, 01/05/2019 vade tarihli 25.000,00-TL bedelli bonoyu tanzim ederek davalıya verildiğini, borcunu süresinde ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, takibe ve davaya konu bononun sebepten mücerret olup davacının temel ilişkiye dayanmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, bononun teminat olarak verildiğini ilişkin iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının bononun bedelini ödediğini yazılı belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının gayrimenkul satışına ilişkin teminat senedi olarak düzenlendiği yönündeki iddiasını kabul etmediklerini, davacının satıma konu dairedeki bir takım eksikliklerin olduğunu beyan ederek eksikliklerin bedellerinin borçtan düşmesini gerektiği yönündeki talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça kendisine 300,00-TL üzerinden kira yardımı yapılmasını kararlaştırılmasına rağmen bu yardımın yapılmadığını, buna yönelik sunulan belgenin davalı tarafından düzenlenmediğini, bu belgeye dayanılarak davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını, sözleşmede daire satış bedeli olarak kararlaştırılan 185.000,00-TL’nin tamamının ödenmediğini, davacının ödemeye ilişkin belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının davalıya borcu bulunmadığına yönelik iddiasının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “… senette yer alan daire tesliminde ödenecektir yazılı kaydın, kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi gözetildiğinde senet metninde yazılması caiz olmayan kayıtlardan olduğu, uyuşmazlığın kambiyo senedi vasfında olmayan bir borç senedinden kaynaklı taraflar arasındaki temel ilişki olan taşınmaz satışı ilişkisinden kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında davacı iddiasına göre, satış sözleşmesi kapsamında dava konusu senedin verildiği; davalı savunmasına göre ise, satış sözleşmesi kapsamında senedin düzenlenip kendisine verildiği, senedin daire tesliminde ödeneceğine dair kayıt ve şartın gerçekleştiği, taşınmazın davacıya satılıp devir ve tescil edildiği, fakat senet bedelinin tahsil edilmediği, taraflar arasındaki ihtilafın temel ilişki olarak taşınmaz satış sözleşmesine dayandığı, sözleşmeye dayalı ve kambiyo senedi vasfı taşımayan borç senedinden kaynaklanan ihtilafın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği (Benzer yönde Yargıtay 13.HD’nin 2016/2345 Esas, 2017/6774 Karar sayılı kararı) anlaşılmaktadır. Ticari davalar, TTK.nun 4. maddesinde düzenlenmiş olup görülmekte olan davanın, TTK.nun 4/1. maddesi kapsamında sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, davanın nispi ticari dava kabul edilmesi için de her iki tarafın da tacir olması ayrıca uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasının gerektiği, somut olayda taraflar tacir olmayıp her iki taraf tacir olmadığından davanın nispi ticari dava olarak kabulünün de mümkün bulunmadığı, diğer özel düzenlemelerle (İİK.nun 154, TİRK.nun 22, Koop.K.nun 99, FKK.nun 31…gibi) belirlenmiş görev hükümleri gereğince mahkememizin görevli kılınmadığı, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın görevli mahkemede açılmış olmasının dava şartı olduğu ve davanın her aşamasında kendiliğinden değerlendirilmesi gerektiği (TTK.nun 4-5, HMK.nun 114/1-c,115)” gerekçesiyle davanın usulden reddiyle dosyanın görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu senedin, kambiyo senedine ait tüm unsurları taşıdığı gibi kayıtsız ve şartsız borç ikrarını da içerdiğini, her ne kadar ilk derece mahkemesi senedin arkasında yer alan “aramızda satılan ev karşılığı alınan bu senet ev teslimatında ödenecek” şeklindeki ibareyi ” daire tesliminde ödenecektir ” şeklinde gerekçeli kararına yazsa ve bu ibarenin de senedin kayıtsız/koşulsuz ödeme vaadi içermesi özelliğini ortadan kaldırdığını ve dolayısıyla senedin kambiyo senedi olarak kabul edilmeyeceğini belirtmişse de bu kabulün yerinde olmadığını, ilk derece mahkemesi kabulünün aksine ” İşbu emre yazılı senedim mukabilinde bir mayıs ikibinondokuz tarihinde Bay …na veyahut emruhavale yukarıda yazılı yalnız Yirmibeşbin TL ödeyeceğim” ibaresinin senetin metninde açıkça yer almakta ve bu hususun kayıtsız ve şartsız bir borç ikrarını içerdiğini, senedin arka yüzünde yer alan “aramızda satılan ev karşılığı alınan bu senet ev teslimatında ödenecek” şeklindeki ibarenin ise alacak borç ilişkisini tespit etmekten başka bir anlam ifade etmediğini, borcu bir şarta bağlamadığını, dava konusu senedin kambiyo senedi olduğunun Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’ nin 20.05.2021 tarih ve 2021/756 E. 2021/715 K. sayılı kararı ile kesin olarak tespit edildiğini, ilk derece mahkemesi kabulünün aksine taraflar arasında satış sözleşmesinin çekişmesiz olmadığını, her ne kadar ilk derece mahkemesinin “taraflar arasında varolduğu çekişmesiz olan satış sözleşmesinden kaynaklı olarak verilen senedin” şeklinde bir kabulle hüküm kurulmuşsa da taraflarınca böyle bir satış sözleşmesinin varlığının geçerliliğinin kabul edilmediğini, ilk derece mahkemesinin satış sözleşmesi olarak nitelendirdiği hukuki ilişkinin alacağın temliki olduğunu, davacı yanca yemin deliline dayanıldığını, kesin süre içinde yemin metni sunulmamış olmasına rağmen davalının da usule uygun şekilde yemin ettiğini, bu aşamada davanın reddine karar verilmesi gerekirken tahkikata devam edilmesi ve neticesinde de görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, usul ve esasa ilişkin bir çok hata yapıldığını, usul ekonomisinin gözardı edildiğini, davacı yanın davalıya yemin teklif etmesi ve davalının de alacağının mevcut ve muaccel olduğuna dair yemin etmesi sonucunda tahkikata son verilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken usul hatası sonucunda görevsizlik kararı verilmesinin de yerinde olmadığını belirterek; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin usul ve yasaya aykırı 11.11.2021 tarih ve 2020/426 E. 2021/995 K. Sayılı kararının kaldırılmasına, usul ekonomisi açısından davanın geldiği aşama ve yemin deliline dayanan davacının yemin teklifinin davalı tarafından eda edilmiş olması da gözetilerek esas hakkında hüküm kurulmasına ve davacının haksız ve yersiz davasının reddine, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın dosyaya konu senedin sadece ön yüzünü paylaştığını, arka yüzünü paylaşmadığını, senetin ön ve arka yüzüyle bir bütün olup arka yüzünde açıkça senedin ödenmesinin şarta bağlandığı bu şartın ‘daire teslimi’ olduğu senet incelendiğinde ortaya çıkacağını, dolayısıyla bononun geçerlilik unsurlarından olan kayıtsız şartsız bir borç ikrarını havi olma şartı bu senet için yerine gelmemiş ve dolayısıyla dava konusu senet, bono vasfını kazanmadığını, Kayseri 3. İcra Mahkemesi’nin 2020/385 esas, 2021/126 karar sayılı dosyasında bu gerekçeyle açtıkları davada mahkemenin haklı olarak davanın kabulüne karar verdiğini ve senedin bono vasfında olmadığına karar verdiğini, Ancak Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından hukuka aykırı bir şekilde “takibe konu senedin TTK’nun 776. maddesinde belirtilen zorunlu unsurları taşıdığı, senedin arkasında yer alan açıklamada “aramızda satılan ev karşılığı alınan bu senet ev teslimatında ödenecek” şeklindeki ifadenin taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin kaynağını belirttiği ve senedin ödeme aracı olarak verildiği kabul edilmesi gerekirken mahkemece bu ibareye dayalı olarak senedin teminat olarak verildiği ve bu nedenle bono vasfında olmaması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi yerinde görülmediğinden” gerekçesiyle İcra Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın reddine karar verildiğini, karar kesin olduğundan temyiz yoluna başvurma imkanı olamadığını, takibe konu senedin bono vasfında olmadığının açık olduğunu, bu nedenle bu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığı gerekçesiyle açtıkları davada alınan bilirkişi raporunda da dairede bir kısım eksiklikler bulunduğunun tespit edildiğini, yani senedin arkasındaki daire teslimi şartının gerçekleşmediğini ve davacının bu senet nedeniyle borçlu olmadığının bilirkişi raporuyla ortaya çıktığını belirterek; haksız ve yersiz istinaf talebinin reddiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine istemine yöneliktir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan, aynı Kanunun 776 ve devamı maddelerinde “Bono ve emre yazılı senetler” konusu düzenlenmiş olup, 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Kanun gereğince açıkça bu tür işlerde ticaret mahkemesi yetkili kılınmıştır.Dosya kapsamından, talep dayanağı senedin kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, senet üzerinde açıkça teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığı, senedin borç senedi mi yoksa teminat senedi mi olup olmadığının görevli Asliye Ticaret mahkemesince irdelenmesi, tartışılması ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Dolayısıyla, dava konusu uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içinde olacağı değerlendirilmiştir. Şu halde, işbu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olmadığı anlaşılmıştır.(Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/568 Esas 2020/1073 Karar)Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenini ilgilendirdiğinden taraflarca ileri sürülmese bile mahkemelerce resen her zaman gözetilecektir.Bu durumda ilk derece mahkemesince davaya konu olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu dikkate alınarak esastan bakılması gerekirken yanılgılı gerekçelerle görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğundan bahisle görevsizliğe dair yazılı şekilde HMK 114/c ve115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu itibarla; istinaf edilen karara ilişkin dosyanın esası ve sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen yönden kabulü ile, HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının İstinaf Başvurusunun KABULÜ ile,
2-HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2021 tarih ve 2020/426 Esas – 2021/955 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf edilen kararın esası ve davalının sair istinaf sebepleri incelenmeden HMK nun 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevli oluşu nedeniyle kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için görevli KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
4-Davalının peşin yatırdığı istinaf karar harcının kendisine iadesine, istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının ise görevli ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, harç tahsil işlemlerinin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/02/2022