Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2178 E. 2022/2162 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2178
KARAR NO: 2022/2162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO: 2021/599
KARAR NO: 2022/470
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:19/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:31/10/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2022 tarih ve 2021/599 Esas 2022/470 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;davacı tarafından 18.01.2021 tarihinde davalıya inşaat demiri olmak üzere toplam 59.040 kg inşaat demiri satışı yapıldığını, demirin 20.120 kg, 18.780 kg ve 20.140 kg şeklinde üç parça halinde … isimli şahsa, imzasına binaen teslim edildiğini, KDV dahil 4.500,00 TL/ton olarak fatura düzenlendiğini, toplam fatura bedelinin vergiler dahil 265.680,06 TL olduğunu, satış bedelinin ödenmemesi nedeni ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/46 D.İş, numaralı dosyasında yapılan inceleme 265.680,06 TL için ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiğini, karara davalı tarafça itiraz edildiğini, itiraz üzerine ihtiyati haciz kararının 265.680,00 TL yönünden kısmen kaldırılmasına, itiraz edenin fazlaya ilişkin itirazının reddine karar verildiğini, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması sonucu Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/552 E. 2021/678 K. Ve 06.04.2021 tarihli kararıyla; “..tüm dosya kapsamına göre gelinen aşama itibariyle taraflar arasındaki alacak-borç durumunun esas hakkında açılacak ayrı bir çekişmeli davada yargılama ile tespit edilip belirlenebileceği..” gerekçesiyle istinaf başvurularının kesin olarak esastan reddine karar verildiğini, davalı aleyhinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalı tarafından borca ve ferilerine itiraz edildiğini, davalı tarafından davaya konu fatura bedelinin ödenmediğini, davalı şirketin yapılan inşaat demiri satışından kaynaklı muaccel borcunu ödememesi nedeniyle ihtiyati haciz başvurusunda bulunduklarını, davacının bütün ticari faaliyetlerinin şirkete ait banka hesaplarından yapıldığını, davacı şirket tarafından, dava dışı …’un ödeme kabul etmesi konusunda yetkilendirilmediğini, davalının hesabına ödeme yaptığını iddia ettiği …’un davacı şirket nezdinde satış ve pazarlama bölümünde çalıştığını, davacı şirket çalışanı …’un şirketi temsile veya ödeme almaya yetkili temsilcisi olmasının söz konusu olmadığını, dava dışı … tarafından, davalı şirkete piyasa fiyatının çok altında inşaat demiri satılması ve davalı şirket tarafından satış bedelinin ödenmeyerek davacı şirketin zarara uğratılması nedeniyle, dava dışı …’un iş akdinin fesih edildiğini, şüpheliler dava dışı …, davalı firma sahipleri …, …, …, … hakkında 02.02.2021 tarihinde Asayiş Şube Müdürlüğü-Yandol Büro Amirliği’ne suç duyurusunda bulunulduğunu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2021/15697 Soruşturma numarasıyla şüpheliler hakkında soruşturma başlatıldığını, davalı şirketin dava tarihi itibariyle davacıya yapmış olduğu herhangi bir ödeme bulunmadığını, davalı şirketin tüm menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki tüm hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiklerini belirterek itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden takip tarihinden itibaren işleyecek olan yıllık % 13,75 ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle icra takibinin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalının asıl alacağın %20’sioranında tazminata mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davalının, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının başlatmış olduğu ilamsız icra takibine dayanak olarak kendisi tarafından düzenlenmiş olan 18.01.2021 tarihli … nolu e-arşiv faturasını gösterdiğini, davacı tarafından düzenlenmiş olan bu faturanın davalı tarafından ödendiğini, davacı tarafından davalı hakkında ihtiyati haciz başvurusu yapıldığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/46 D. İş sayılı dosyası kapsamında verilen ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, itiraza ek sundukları dekontlardan ödemenin yapıldığının anlaşıldığını, yine aynı mahkemenin 04.03.2021 tarihli kararı ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğini, ihtiyati hacze ilişkin verilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurduğunu, Kayseri B.A.M. 6. H.D.`nin 2021/552 Esas 2021/678 karar sayılı ilamı ile davacının yapmış olduğu istinaf başvurusunun reddedildiğini, faturaya ilişkin bedellerin, davalı şirket tarafından EFT yoluyla ödendiğini, davacı tarafça dosyaya sunulan 18.01.2021 tarihli 265.680,06 TL bedelli faturanın bedelinin ödendiğine dair dekont sunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesi ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut olayda tarafların ticari defterlerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, dava ve icra takibinin konusu olan faturanın her iki tarafın defterinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Davalının faturayı defterlerine işlemesi, faturaya konu malı teslim aldığı anlamına gelir. Davalı taraf fatura bedelini davacıya ödediğini ispat ile yükümlüdür. Esasında davalının da malı teslim almadığı yönünde bir itirazı olmayıp, davalının itirazları borcu ödediği noktasında toplanmakta yani davalı akdî ilişkiyi kabul etmektedir. Davalı taraf, fatura bedelinin bir dönem davacı şirketin çalışanı olan …’a ödediğine dair banka ödeme belgelerini sunmuş ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun yıllara dayandığını, piyasada davacı şirketin temsilcisinin … olarak bilindiğini, yıllar boyunca …’dan başka kimse ile muhatap olmadıklarını, önceden beridir … nereye ödeme yap şeklinde bilgi verdiyse oraya ödeme yaptıklarını, demir piyasasında demirin parası peşin alınmadan mal satılmadığına dair uygulama olduğunu, malın teslim alınmasının da mal bedelinin tahsil edildiğini gösterdiğini ileri sürmüş ve bu hususta tanık dinletmiş, dinlenen tanıklar da aynı hususta beyanda bulunmuşlardır. Mahkememizce, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı şirketin hissedarlarının ve yetkili temsilcilerinin kim olduğu sorulmuş, dayanak bilgi ve belgeleri celp edilmiş, …’in davacı şirket ortağı ve yetkilisi olduğu ve …’un şirket yetkilisi olduğuna dair herhangi bir kayıt olmadığı görülmüştür. Dava konusu satım tarihi içerir şekilde davacı şirketin 2021 yılı Ocak ayındaki SGK’lı çalışanlarının listesi celp edilmiş, satım tarihinde …’un davacı şirket çalışanı olduğu görülmüştür. Yine mahkememizce Kayseri Ticaret Odası’na müzekkere yazılarak demir alım satımında para peşin ödenmeden malın satılmadığına dair yani vadeli satış yapılmadığına dair Kayseri ilinde teamül olup olmadığı sorulmuş, Kayseri Ticaret Odası 17/11/2021 tarihli yazı cevabı ile böyle bir teamül bulunmadığını belirtmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satım sözleşmesi tarihinde davacı şirketin çalışanı …’a yapılan ödemenin borcu söndürüp söndürmediği yani davacıya yapılan geçerli bir ödeme olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. Satım sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olup, satıcının borcu, satıma konu malı her türlü ayıptan ari ve tam bir şekilde alıcıya teslim etmek (satım konusu malın mülkiyetini alıcıya geçirmek), alıcının borcu ise sözleşme ile üstlenilen bedeli satıcıya ödemektir. Bu anlamda satım sözleşmesinin esaslı unsurları “satılan şey” ve “bedel”dir. Borçların ifasını düzenleyen TBK’nun 89.maddesine göre para borçlarında ifa yeri alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olarak düzenlenmiştir. Alıcı, ancak satıcının kendisine veya satıcının açıkça yetkilendirdiği kişiye ödeme yaparsa borç sona erer. Aksi taktirde yetkisiz kişiye yapılan ödeme, geçerli bir ödeme olmayacak, borç sona ermeyecektir. Davalının, davacı şirket yerine bir dönem davacının çalışanı olan …’a ödeme yapabilmesi için, davacı tarafın …’u bu hususta ayrıca ve açıkça yetkilendirmiş olması gerekir. Böyle bir yetkinin varlığını ispat yükü, bu iddiayı ileri süren davalı taraf üzerindedir. Davalı taraf böyle bir vekaletname yahut davacı şirket yetkilisi elinden sadır yazılı belge sunmamıştır. Mahkememizce 09/11/2021 tarihli celsenin (6) numaralı ara kararı ile “dava dışı … karakolda vermiş olduğu 25/02/2021 tarihli ifadesinde taraflar arasında dava konusu satış hariç önceye dayalı 4 yıldır demir alım satımı yapıldığını, davalının davacıdan 4 yıldır demir satın aldığını ve her defasında bedelini dava dışı …’a ödediğini beyan etmiş olmakla, taraf vekillerine önceden taraflar arasında alım satım olup olmadığı ve varsa bedellerinin ne şekilde ödendiğini açıklamaları ve buna ilişkin belgeleri sunmaları için 2 hafta süre verilmesine” karar verilmiş olup, taraflarca ve bilhassa davalı tarafça herhangi bir delil sunulmamıştır. Tarafların ticari defter ve belgelerinde bilirkişi incelemesi yaptırılırken bilirkişiye tarafların ticari hesapları incelenerek dava konusu öncesinde yapılan ticari alışverişlerde davacının personelinin şahsi hesabına ödemeler yapılıp yapılmadığı ve bu kapsamda yapılan ödemelerden dolayı tarafların ticari deftelerinde uyuşmazlık doğup doğmadığı hususunda talimat verilmiş, 10/02/2021 tarihli bilirkişi raporunun (3). sayfasında daha önceki satışlar nedeni ile tüm ödemelerin davacı şirketin hesabına yapıldığı tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı vekili tüm tanıklar dinlenmeden alacak-borç miktarı hakkında bilirkişi incelemesi yapılmış olmasına itiraz etmiş ise de tanık beyanlarının takdiri hakime ait bir ödev olup, bu hususta bilirkişinin yetkisi olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki itirazına itibar edilmemiştir. Dava, miktar itibari ile tanık ile ispat sınırının üzerinde kalmaktadır ve yazılı belge ile ispatlanması gerekmektedir. Davalı şirket temsilcisi …, 03/06/2022 tarihli celsede zabta geçen beyanlarında, davacı şirketin Türkiye genelinde 60’a yakın demir bayiinin olduğunu, davacının her ile satış müdürü koyduğunu yani satış için bir kişiyi yetkilendirdiğini, davacı şirketin yetkilisinin her ile yetişmesinin beklenemeyeceğini, davacı şirketin yetkilisi …’i hiç tanımadığını, bugüne kadar tüm muhataplarının … olduğunu ileri sürmüştür. Esasında davalı şirket yetkilisinin beyanı ile davalı şirketin, davacı şirketin yetkilisinin … olmadığını bildiği anlaşılmaktadır. Davalı tacirdir, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü vardır. Davacı tarafından açıkça yetkilendirilmeyen kişiye ödeme yaparak borcun son bulmayacağını bilebilecek durumdadır. Davalı, yetkisiz …’a yapmış olduğu ödeme nedeni ile zarara uğramış ise söz konusu zararını ancak …’a karşı ileri sürebilir. Yukarıda izah edilen nedenle davalının yetkisiz kişiye yaptığı ödemenin davacı yönünden geçersiz bir ödeme olduğu sonucuna varılmış, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı görülmüş, davacı şirket yetkilisi aleyhinde açılmış bir ceza dava olmaması nedeni ile Kayseri 8.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2022/365 Esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmamış ve davacının 265.680,06 TL asıl alacak için icra takibi başlatmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. Davacı, icra takibine geçerken fatura alacağına faiz işletmiş ve işlemiş faizi de dava konusu yapmış; icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil sunmamıştır. Fatura tanzimi tek başına muhatabı temerrüde düşürmeye yeterli değildir. 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinin 1. bendine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Ya da aynı maddenin II. bendi uyarınca taraflarca ödeme tarihinin kesin olarak belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamında, davacı tarafından icra takibinden önce davalıya gönderilen temerrüt ihtarı olmadığı gibi taraflar arasında kesin vade de belirlenmemiştir. İzah edilen nedenle davacının işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali talebi, mahkememizce haklı görülmemiştir. Davacı tarafın takip talebinde takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 13,75 oranında ticari temerrüt faizi talep ettiği görülmüştür. Ticari işlerde ticari temerrüt faizi talep edilebilmesi mümkündür (bu yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 15/01/2022 tarihli, 2020/6058 Esas 2022/115 Karar sayılı güncel içtihadı). İcra takip tarihi 04/02/2021 olup, bu tarihte yürürlükte olan avans faizi yıllık % 16,75 ve reeskont faizi de yıllık % 13,75’tir. Yani takip tarihindeki yıllık avans ve reeskont faiz oranları daha yüksek olmasına rağmen davacı taraf kendisini yıllık % 13,75 oranı ile sınırlamıştır. Mahkememizce 10/06/2022 tarihli duruşmada davacı vekilinden talep ettiği faiz türünü açıklaması istenmiş, davacı vekili talebini avans faizi olarak açıklamış, mahkememizce taleple bağlı kalınarak, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 13,75’i geçmemek üzere ticari işlerde uygulanan avans faizi yürütülmesine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde takip konusu değerin %20’si oranında icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre faturadan doğan alacak likit bir alacak olup, itirazın iptaline karar verilen 265.680,06 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir. İzah edilen nedenlerle mahkememizce hüküm kurulmuştur.
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 265.680,06 TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 13,75’i geçmemek üzere ticari işlerde uygulanan avans faizi yürütülmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine,
4-İtirazın iptaline karar verilen 265.680,06 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Alacaklı olduğunu iddia eden davacı firma tarafından müvekkili davalı firma aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya kapsamında ilamsız icra takibi başlatıldığını, yapmış oldukları itiraz sonrasında takibin icra müdürülüğü tarafından durdurulduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden firma tarafından müvekkili aleyhine başlatılmış olan takibin haksız olduğunu, müvekkilinin davalının, davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının başlatmış olduğu ilamsız icra takibine dayanak olarak kendisi tarafından düzenlenmiş olan 18/01/2021 tarihli … nolu e-arşiv faturasını gösterdiğini, davacı tarafından düzenlenmiş olan faturanın müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden firmanın inşaat demiri alım satım işiyle uğraştığını, inşaat firmalarına inşat demiri satışı yaptığını, ticari hayatta herkesin bildiği gibi inşaat demiri alım satım faaliyetinin hiç bir zaman vadeli olarak yapılmayacağını, tüm bu nedenlerle öncelikle istinaf başvurularıyla birlikte tehiri icra taleplerinin kabulü ile, haksız ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının haksız davasının reddini, yargılama giderleri ve vekalet giderlerinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Somut olayda mahkemece her ne kadar davalı tarafından ibraz olunan makbuzlarındaki ödemelerin davacı şirket hesabına değil davalı şirketin şahsi çalışanı hesabına yapıldığı, söz konusu şirket çalışanının şirketin ortağı ya da yetkilisi olmadığı, dava konusu işte (demir alım satımında) para peşin ödenmeden malın satılmadığına dair teamül haline gelmiş bir uygulama bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davalının havale yoluyla yaptığı ödemelerin davacı tarafın çalışanının hesabına yapıldığı, dekontlardaki ödemenin neye ilişkin oluğunun net olarak anlaşıldığı, diğer taraftan ödeme belgesinde adı geçen …’un davacı şirket çalışanı olduğu hususunun SGK. Kayıtları ve davacı yan ikrarı ile de sabit olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince ödemenin şirkete yapıldığı karine olarak kabul edilerek , bu karinenin aksinin de davacı tarafça ispat edilmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece dosya içinde ödemenin yapılmadığına dair yazılı bir belge sunulmadığı dikkate alınarak davacı yana davalıya karşı yemin hakkının hatırlatılması, ödemenin takip konusu borca mahsuben davacı şirkete yapıldığının kabulü halinde dekonttaki ödeme miktarı ve tarihleri de gözetilerek takip talebindeki alacak kalemi ile karşılaştırılıp davacının takip tarihi itibariyle bakiye bir alacağının bulunup bulunmadığına yönelik dosyaya rapor sunan bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-a,6 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.06.2022 tarih, 2021/599 esas, 2022/470 karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a,6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/1-a maddeleri uyarınca KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 19/10/2022