Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2016 E. 2022/2041 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2016
KARAR NO: 2022/2041
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2022
ESAS NO: 2021/378
KARAR NO: 2022/555
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:13/10/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/06/2022 tarih ve 2021/378 Esas – 2022/555 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; davacının, mülkiyeti kendisine ait olan … plakalı Özel Halk Otobüsü ile Kayseri sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı yaptığını, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Yönetmeliği 34/1. Maddesi gereğince davalı şirkete devredilan yetki ve aynı Yönetmeliğin 33. maddesi gereğince hak edişler için taşıma sözleşmesi yapmak üzere Noterden vekaletname çıkartılarak vekil sıfatıyla … Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanı ile davalı … A.Ş. arasında 10.05.2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bu sözleşme ile Özel Halk Otobüsü sahiplerinin hak edişlerinin nasıl nesaplanıp ne şekilde ödeneceğinin düzenlendiğini, akabinde birçok ek sözleşme ile hesaba esas birim bedellerin yeniden değerlendirilerek düzenlemeler yapılmış olduğunu, davacının dava konusu olan ihtilaflı 07.01.2020 tarihli ek sözleşme hariç onayarak sözleşme ile bağlanmış olduğunu, ancak yeni oda başkanının 07.01.2020 tarihli sözleşmeyi kendisinde vekaletname olmadığını bildiği halde ve davalı tarafın da basiretli tacir gibi gerekli araştırmayı yapmadan tamamen davalı şirketin menfaatine uygun, kişilerin sözleşme serbestisini ihlal eden 07.01.2020 tarihti ek sözleşmenin akdedilmiş olduğunu, hukuka uygun olmayan bu sözleşme ile davacının ciddi zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, mezkur ek sözleşmenin 4. madkesi ile hak ediş ödemelerinde taahhütlü km bedellerinin hesabı ve ödenmesine ilişkin tüm hükümlerin askıya alındığını, 2. maddesinde ödemeye esas 11 kalem alacak türünün belirsiz bir zamana kadar ortadan kaldırılıp yalnızca yakıt bedeli, diğer gider bedeli ve ek kilometre bedeli adı altında 3 kalem üzerinden ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, yaptlar bu sözleşmenin davacıyı bağlayıcı nitelikte olmadığını, bu ek sözleşmenin Covid-19 salgını nedeniyle mücbir sebep olduğundan bahisle yapıldığını ancak davalı … A.Ş.’nin dürüstlük kurallarına aykırı davranarak, Özel Halk Otobüslerinin taahhüt edilen kilometrelerde çalıştırılmayıp, davalının kendi bünyesindeki otobüslerini çalıştırmaya devam etmiş olduğunu, Covid salgını döneminde şehirler arası seyahat yasaklarına rağmen …Kooperatifinin hak edişlerinde hiçbir kesinti yapılmadığını ve ek sözleşme yapılması ihtiyacının da duyulmadığını, Covid salgını döneminde seferlerin arttırlması gerekirken azaltılmış olduğunu, sözleşmede belirlenmiş olan alacak kalemlerinden “Diğer Yolculuk Bedeli” alacaklarırın sözleşme akdedildiği tarihten bu yana müvekkiline hiç ödenmediğini, bahsi geçen alacakların Sosyal Devlet İlkesi gereği Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca ihdas edilen Ücretsiz Veya İndirimli Seyahat Kartları Yönetmeliği’ne göre ya da Belediye’nin kendi tasarrufu ile ya da başkaca mevzuatlar ya da idari tasarruflar neticesinde bedeli ilgili idareden tahsil edilmek üzere ücretsiz veya indirimli seyahat imkanı sağlanmış kişiler için müvekkiline ödenmesi gereken bedellerden ibaret olduğunu, mezkur dönemde 10.05.2017 tarihli sözleşme ve eklerine göre ödenmesi gereken Tam Yolculuk Bedeli, Diğer Yolculuk Bedeli, Aktarma Yolculuk Bedeli, Sabit Gelir Bedeli, Kayıp Kilometre Bedeli, Performans Bedeli, Taahhütlü Kilometre Bedeli alacaklarının müvekkiline ödenmemiş olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Tam Yolculuk Bedeli karşılığı şimdilik 50,00TL, Diğer Yolculuk Bedeli karşılığı şimdilik 50,00TL, Aktarma Yolculuk Bedeli karşılığı şimdilik 50,00TL, Sabit Gelir Bedeli karşılığı şimdilik 50,00TL, Kayıp Kilometre Bedeli karşılığı şimdilik 50,00TL, Performans Bedeli Karşılığı şimdilik 50,00TL, Taahhütlü Kilometre Badeli karşılığı şimdilik 50,00TL’nin sözleşme gereği belirlenen vade tarihlerinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtilen hususların hukuki dayanağı olmadığını, iddia edildiği gibi 07.01.2020 tarihinde davalı tarafından imzalanmış hiçbir ek protokol bulunmadığını, iddia edilen protokolün pandemi sürecinde imzalanan ek protokollerden biri olma ihtimali üzerine beyanda bulunduklarını, davalı şirket ile Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında imzalanan Yolcu Taşıma Hizmeti Sözleşmesi’nin 01.08.2017 tarihinde imzalanan ek protokol içeriğinde taraflar arasırıda akdedilen sözleşmenin ve ek sözleşmelerin davacı da dahil bağlayıcı olabilmesi için “odaya üyelik bağı olan veya vekalet yöntemi ile bağ kuran” ifadesine yer verikliğini, buna göre özel halk otobüsü iştetmecilerinin sözleşmelerdeki haklardan çıkarım sağlayabilmesi için vekalet zorunluluğunun getirilmemiş olduğunu, sözleşmede muhatabın Oda olduğunu, davacının Oda’ya üye olup olmamasının veya vekalet verip vermemesinin sözleşme yapılmasını engellemediğini, davalı şirketin sözleşmeleri davacı taraf ile değil Oda ile yapmış olduğunu, Oda Başkanı’nın değişmesinin Oda’nın tüzel kişiliğini ortadan kaldırmayacağını, davacı tarafın vekaletsiz işlem yapıldığı iddiasının hukuki dayanağı bulunmadığını, bu hususun Oda ile davacının iç ilişkisi olduğunu, davalı firma tarafından Oda ile taşımacılar arasındaki vekalet ilişkisini aradığı tek hususun hak ediş ödemelerine ilişkin olduğunu, davalı tarafından tüm ödemelerin tek elden Oda’ya yapıldığını, Oda’nın da işletmecilere dağıttığını, davalı firma tarafından ileride iddia edilebilecek “Kötü Ödeme” iddiasının önüne geçmek için Oda’dan işletmeciler adına parayı tahsil edip edemeyeceği yönünde vekalet ilişkisinin arandığını, davacının kötü niyetli olduğunu, bugüne kadar lehine olan ek sözleşme ve düzenlemelere itiraz etmezken, aslında aleyhine olmayan ve pandemi sürecinde yine lehine düzenleme yapılan iş bu ek sözleşmeyi “vekaletim yok” bahanesiyle inkar etmesinin kabul edilemez bir yaklaşım olduğunu, Yolcu Taşıma Sözleşmesi 35. maddesi gereğince ek sözleşmelerin yapılmış olduğunu, davacının sözleşme kapsamında kaldığı sürece tüm maddelerden sorumlu olduğunu, Yolcu Taşıma Sözleşmesi’nin 20. maddesi gereğince davacının sözleşme kapsamına girip çıkabileceğini, davacının sözleşme şartları ile bağlı kalmak istememesi halinde yapması gerekenin sözleşmeden faydalanmayarak taşıdıkları yolcu gelirleri oranında pay almaları olduğunu, davacının basiretli tacir gibi davranmadığını ve kötü niyetli olduğunu, Oda ile daha önce de ek sözleşmeler yapıldığını, davacının bunlara sessiz kaldığını, davacının işine gelen sözleşmeye uyduğunu, işine gelmeyene itiraz ettiğini, örneğin 27.08.2019 tarihinde yapılan ilk ek sözleşme ile davacının da dahil olduğu tüm otobüs işletmelerinin lehine ciddi kazanımlar olduğunu, davacı tarafından bu ek sözleşmenin kabul edilerek hak ediş ödemelerinin buna göre yapıldığını ve davacı tarafından buna göre faturalar kesilmiş olduğunu, davacının bunu kabul ederken, pandemi dönemi ek sözleşmesine itiraz etmesinin kötü niyetli olduğunu, davacının ek sözleşmeye uygun olarak hak edişlerini aldığını, bu şekilde fatura keserek yaklaşık 1 seneyi aşkın süredir alacaklarını aldığını, davacının zımni şekilde ek sözleşmeye başındarı beri muvafakat etmiş olduğunu, davacının iddia ettiği diğer yolculuk bedelinin Yolcu Taşıma Hizmet Sözleşmesi maddelerinde yer alan hak ediş bedeli olduğunu, bunun herhangi bir karıun veya mevzuat çerçevesinde ödenmesi gereken bir bedel olmadığını, hak ediş metodunda yar alan diğer yolculuk bedelinin, parıdemi dönemi ek sözleşmesinde hak ediş metodunun değişmesinden kaynaklı hesaplanmamış olduğunu ve Oda ile uzlaşılan yöntemlerle hak ediş uygulandığını, Oda ile yolcu gelirine değil, tamamer sabit gelir ve kilometre başı yakıt giderlerine odaklı bir ek sözleşme hususunda anlaşıldığını ve buna göre hesaplama yapılmış olduğunu, bu durumunda pandemi döneminde otobüs işletmecilerinin lehine olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Somut davada, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin … tarih ve … sayılı meclis kararına istinaden davalı şirket ile dava dışı Kayseri Büyükşehir Belediyesi arasında 28.12.2015 tarihinde imzalarının protokol kapsamında kent içi toplu taşıma hizmeti yönünden yetkinin davalı şirkete verilmiş olduğu, davalı şirket ile dava dışı Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında 10.05.2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesi akdedilmiş olduğu, bu sözleşmenin akabinde değişen Şartlar doğrultusunda muhtelif tarihlerde ek sözleşmeler yapıldığı, ek sözleşmeler ile ödemeye esas hesaplama yöntemlerinde değişiklikler meydana geldiği anlaşılmıştır. Davacı taraf, ilk sözleşme sırasında, Oda yönetimine vekalet vermiş olduğunu, daha sonrasında Oda yönetiminin değiştiğini ve yeni yönetime vekalet vermemiş olduğunu, Oda yönetiminin vekaletsiz iş görerek davalı şirket ile ek sözleşme yapmış olduğunu, 07.01.2020 tarihli sözleşmenin tarafını bağlayıcı nitelikte olmadığını beyan etmiş ise de Oda ve Şirket arasında akdedilmiş olan ana sözleşmenin 20. maddesine bakıldığında, vekalet şartının sadece ilk hak ediş öncesine kadar verilmesi halinde taşımacıların bu sözleşme kapsamında çalışmasının mümkün olacağının belirtildiği ve birinci hak edişten sonraki dönemde bu uygulamanın bir daha yapılmayacağının belirtildiği, yani vekalet şartının bir kereye mahsus arandığı, hatta ana sözleşmenin 8.2.maddesinde Oda üyesi olanların vekalet verme zorunluluğunun da bulunmadığı anlaşılmıştır. Ana sözleşmeye bakıldığında, Oda’nın üyeleri veya vekalet veren taşımacılar adına davalı şirket ile sözleşme ve ek sözleşmeler akdedilmiş olduğu, Oda’nın burada taşımacıların (otobüs işletmecilerinin) temsilcisi olduğu, Oda’nın Şirket ile yapmış olduğu sözleşme ve ek sözleşmelerin taşımacıları da bağlayıcı nitelikte olduğu anlaşılmakla, davacı tarafın 07.01.2020 tarihli ek sözleşme ile bir kısım hakların elinden alındığından bahisle ödenmeyen alacak talebinde bulunmasının mümkün olmayacağı, Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacının, bağlı olmadığını iddia ettiği sözleşme kapsamında fatura tanzim ederek hak edişlerini davalı şirketten tahsil etmiş olduğu, tahsil edilen bedeller yönünden herhangi bir ihtirazı kaydın bulunmadığı, davacının davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece delillerin toplanmadığını, iddiaların irdelenmediğini, her şeyden önce yapılması gerekenin sözleşmelerin irdelenmesi iken bu hususun dahi göz ardı edildiğini, davacının … AŞ ile sözleşme yapmak üzere önceki … Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanı … ‘a vekaletname verdiğini, 10/05/2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesini vekili aracılığıyla kabul ettiğini, bu sözleşmede yapılan hesaplamalar ve yine sözleşmede öngörülen yeniden belirlenecek ücret artışları için ek sözleşmeler akdedilmesini de kabul ettiğini, dava konusu ek sözleşme haricinde yapılan ek sözleşmelerin tamamının da buna uygun olarak 2017 tarihli sözleşmedeki hak ediş kat sayılarının ve baz fiyatlarının belirlenmesi ve taahhütlü kilometre miktarlarının artırılmasına ilişkin akdedildiğini, zaten Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesinin 35. Maddesinde de açıkça belirtildiği üzere ek sözleşme yapılmasının amacının da bu olduğunu, … AŞ’nin kötü niyetli olduğunu Kayseri Büyükşehir Belediyesinin kendisine devrettiği kamu gücünü aynı konumda bulunan işletmecilere eşit olarak uygulamadığı ve haksızlık yaptığı yönünde dava dilekçesinde zikrettiği iddialarıyla dosya içerisindeki delilleri tamamen göz ardı edildiğini, mahkemenin kararına gerekçe ettiği faturaların ihtirazi kayıtsız olması meselesinin ise tartışmaya dahi gerek olmadığını, bilirkişi raporunun hiçbir talebi karşılamadığı ve bilirkişilerin asli amacının dışına çıkıp kendini mahkeme yerine koyduğunu, alacağın hesaplamasının bilirkişiler eliyle yapılabileceğini, hukuki tasnifin hakime bırakılması gerektiğini, davacının son sözleşmeye imza atan başkana böyle bir sözleşme yapma yetkisi tanıyıp tanımadığı, bunun davalı şirket tarafından basiretli bir tacir gibi araştırılıp araştırılmadığı ve delillerin toplanıp toplanmadığı, davalı şirketin Kayseri Büyükşehir Belediyesinin kendisine devrettiği yetkiyi benzer konumda olan kişilere eşit şartlarda uygulayıp uygulamadığı, dosya içerisindeki delilleri değerlendirip değerlendirmediği, yapılan kesintilerin, pandemi döneminde insanların çalışmaya devam etmesi, tam bir kapanmanın asla olmaması, yetkili merciilerin toplu taşıma araçlarının yarım dolulukta çalışmasına karar vermesi hususları değerlendirilerek gerçekten gerekli olup olmadığı ve gerekli bile olsa benzer konumda olan kişilere aynı usulün uygulandığının tespit edilip edilmediği, bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olup olmadığı, itirazları ve taraf taleplerini karşılayıp karşılamadığının değerlendirilip değerlendirilmediği, izah ettikleri ve resen göz önüne alınacak sebeplerden ötürü haklı isitinaf başvurusunun kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin … A.Ş. ile Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında (bundan sonra Oda olarak anılacaktır) imzalanan Yolcu Taşıma Hizmeti Sözleşmesi’nin (dosyada mevcuttur) 01.08.2017 tarihinde imzalanan ek protokolünde hükme alınan aşağıda sıraladığı maddelerin içerikleri incelendiğinde davalı firma ile tüzelkişiliği bulunan Oda arasında akdedilen sözleşmenin ve ek sözleşmelerin iş bu davanın davacısı da dahil olmak üzere taraflar açısından bağlayıcı olabilmesi için “odaya üyelik bağı olan veya vekalet yöntemi ile bağ kuran” ifadesinde görüleceği üzere özel halk otobüsü işletmecileri için sözleşmelerdeki haklardan çıkarım sağlayabilmesi açısından vekalet zorunluluğu getirilmediğini, davacının davasının ne denli hukuki dayanaktan yosun olduğunu zaten açıkça ortaya koyduğunu, yukarıda değindikleri üzere davacıdaki kötü niyetin en bariz delilinin pandemi döneminde yapılan ek sözleşme oda yönetim kurulu başkanlığı yapan … ‘ in Oda adına davalı şirketi ile akdettiği ilk ek sözleşme olmadığını, davacıların vekalet vermediklerini iddia ettikleri şahıs oda başkanı … olduğunu, 27.08.2019 tarihli ek sözleşme de pandemi sürecinde akdedilen ek sözleşmenin de aynı Oda ve aynı yöntem ile imzalandığını, tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, görüldüğü üzere sözleşmeler ve defterler üzerinde yapılan inceleme neticesinde alınan bilirkişi raporu ile de davacının tüm mesnetsiz iddialarının çürütüldüğünü, Oda ve davalı şirket arasında akdedilmiş olan ana sözleşmenin 20. maddesine bakıldığında, vekalet şartının sadece ilk hak ediş öncesine kadar verilmesi halinde taşımacıların bu sözleşme kapsamında çalışmasının mümkün olacağının belirtildiği ve birinci hak edişten sonraki dönemde bu uygulamanın bir daha yapılmayacağının belirtildiği, yani vekalet şartının bir kereye mahsus arandığını, hatta ana sözleşmenin 8.2.maddesinde Oda üyesi olanların vekalet verme zorunluluğunun da bulunmadığının da yine yerel mahkemece tüm dosya kapsamından anlaşıldığını belirterek; davacının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı mülkiyeti kendisine ait olan … plakalı Özel Halk Otobüsü ile Kayseri sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı yaptığını, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Yönetmeliği 34/1. Maddesi gereğince davalı şirkete devredilen yetki ve aynı Yönetmeliğin 33. maddesi gereğince hak edişler için taşıma sözleşmesi yapmak üzere Noterden vekaletname çıkartılarak vekil sıfatıyla Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanını yetkilendirdiğini, Oda ile davalı … A.Ş. arasında 10.05.2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile Özel Halk Otobüsü sahiplerinin hak edişlerinin nasıl nesaplanıp ne şekilde ödeneceğinin düzenlendiğini, akabinde birçok ek sözleşme ile hesaba esas birim bedellerin yeniden değerlendirilerek düzenlemeler yapılmış olduğunu, ancak Oda Yönetimi ile davalı şirket arasında 07.01.2020 tarihli ek sözleşme imzalandığını, hukuka aykırı şekilde imzalanan bu sözleşme ile ciddi zarara uğradığını, Oda yönetimine 07.01.2020 tarihli ek sözleşmeyi yapması için vekaletname vermediğini davalı şirketin bu durumu bile bile Oda yönetimi ile sözleşme imzaladığını beyan ederek eldeki davayı açtığı görülmüştür.Davalı sözleşmeleri Oda ile imzaladığını, Oda yönetimince davacıdan vekalet alınmadan sözleşme yapıldığı (davacı tarafından oda yönetimine vekalet verilmediği) yönündeki iddianın tarafların iç ilişkisine ait bir husus olduğunu, şayet usulsüzlük var ise davanın Odaya yönetilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Davalı Şirket ile dava dışı Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında 10.05.2017 tarihli yolcu taşımacılığı hizmet sözleşmesi imzalandığı, daha sonra bu sözleşmenin değişen şartlara yeniden uyarlanması amacıyla 01.08.2017 tarihli, 27.08.2019 tarihli, 07.01.2020 tarihli, 30.04.2020 tarihli, 08.07.2020 tarihli, 28.08.2020 tarihli, 27.10.2020 tarihli, 05.04.2021 tarihli, 30.04.2021 tarihli ek sözleşmeler imzalandığı görülmüştür.Davacı, Oda Yönetimi ile davalı şirket arasında imzalanan 07.01.2020 tarihli ek sözleşme için oda yönetimine vekalet vermediğini, bu sözleşmenin kendisini ciddi zarara uğratığını beyan ederek eldeki davayı açmıştır. Oda ve Şirket arasında akdedilmiş olan 10.05.2017 tarihli ana sözleşmenin “sözleşme Kapsamına Girme, Çıkarılma ve Ayrılma” başlıklı 20. Maddesi incelendiğinde “İlk kesin hak ediş tarihine kadar bu sözleşme kapsamında çalışmak için oda yönetimine vekalet veren tüm taşımacılar vekalet verdiği tarihi takip eden ilk on günlük kesin olmayan hak ediş döneminde bu sözleşme kapsamına girebilir ve Şirket yönetimi altında taşımacılık yapabilirler Birinci kesin hak ediş süresince vekaletlerini kısmi olarak tamamlayan taşımacılar hisseleri oranında, onar günlük kesin olmayan hak ediş dönemlerinde bu gözleşme şartlarından yararlanırlar. Birinci hak edişten sonraki dönemde bu uygulama bir daha yapılmayacaktır, Ancak ilk kesin hak ediş tarihine kadar bu sözleşme için hiçbir şekilde Oda yönetimine vekalet vermeyen taşımacılar bu sözleşme kapsamındaki gelir modellerinden faydalanamaz, yalnızca bu sürede taşıdıkları – yolcu gelirlerini alabilirler. Bu sözleşme kapsamında çalışan taşımacılar kendi – istekleri doğrultusunda, Oda yönetim kurulunun onayıyla sözleşme kapsamından
Davacı dava dışı Oda yönetimine vekalet vermiş olup 6098 sayılı TBK 42 maddesinde; Temsil olunanın, hukuki bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabileceği veya geri alabileceği yine Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği düzenlenmiştir.6098 sayılı TBK 47. Maddesinde; Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesini, yetkisiz temsilciden istenebileceği, ancak, yetkisiz temsilcinin, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesini istenemeyeceği düzenlenmiştir.Davacı tarafından dosyaya, davacının dava dışı oda yönetimine verdiği temsil yetkisini geri aldığı ve sınırlandırdığına ilişkin şirkete yöneltilmiş bir beyanı olduğuna dair bir delil sunulmamıştır. Bununla birlikte davacının faturalar tanzim ederek tahsilat yaptığı, tahsilat belgelerinde ve faturalarda herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği görülmüştür. Davacı somut olayda zarar uğradığını bu zararın yetkisiz temsilci ile temsilcinin yetkisiz olduğunu bilerek işlem yapan davalının kusurlu eylemleri ile neden olduğunu ispat külfeti altında olup davacının dosyaya bu yönde deliller sunmadığı, istinaf talepleri arasında açıkça yemin delilinin hatırlatılmadığı yönünde bir istinafının bulunmadığı görülmekle davanın reddi yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/06/2022 tarih ve 2021/378 E. – 2022/555 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022