Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2015 E. 2022/2077 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2015
KARAR NO: 2022/2077
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2022
ESAS NO: 2022/186
KARAR NO: 2022/512
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:13/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 26/10/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki dairenin satışı konusunda anlaştığını, ödemeleri düzenlemek için sözleşme düzenlendiğini, davacının sözleşmedeki üzerine düşen ödemeleri yerine getirdiğini ancak davalının edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, davalının arka tarafında “daire tesliminde ödenecektir” şeklinde kayıtlı bulunan teminat senedi vasfındaki bonoyu icra takibe konu ettiğini, bu takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmede ödemenin teminatı olarak verilen bononu takibe konu edildiğini, bu nedenle takibin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu edilen taşınmazda eksiklikler bulunduğunu, dairenin bu haliyle teslim edilmiş sayılmayacağından da başlatılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle icra takiben konu edilen 01/05/2019 tarihli senetten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitini, icra veznesine ödenecek tutarın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, %20 oranında tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davalının davacıdan alacağının mevcut olduğunu, borca karşılık 14/08/2017 tanzim, 01/05/2019 vade tarihli 25.000,00-TL bedelli bonoyu tanzim ederek davalıya verildiğini, borcunu süresinde ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, takibe ve davaya konu bononun sebepten mücerret olup davacının temel ilişkiye dayanmazına muvafakatlerinin bulunmadığını, bononun teminat olarak verildiğini ilişkin iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının bononun bedelini ödediğini yazılı belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının gayrimenkul satışına ilişkin teminat senedi olarak düzenlendiği yönündeki iddiasını kabul etmediklerini, davacının satıma konu dairedeki bir takım eksikliklerin olduğunu beyan ederek eksikliklerin bedellerinin borçtan düşmesini gerektiği yönündeki talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça kendisine 300,00-TL üzerinden kira yardımı yapılmasını kararlaştırılmasına rağmen bu yardımın yapılmadığını, buna yönelik sunulan belgenin davalı tarafından düzenlenmediğini, bu belgeye dayanılarak davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını, sözleşmede daire satış bedeli olarak kararlaştırılan 185.000,00-TL’nin tamamının ödenmediğini, davacının ödemeye ilişkin belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının davalıya borcu bulunmadığına yönelik iddiasının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…BAM kaldırma kararında; ” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan, aynı Kanunun 776 ve devamı maddelerinde “Bono ve emre yazılı senetler” konusu düzenlenmiş olup, 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Kanun gereğince açıkça bu tür işlerde ticaret mahkemesi yetkili kılınmıştır. Dosya kapsamından, talep dayanağı senedin kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, senet üzerinde açıkça teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığı, senedin borç senedi mi yoksa teminat senedi mi olup olmadığının görevli Asliye Ticaret mahkemesince irdelenmesi, tartışılması ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Dolayısıyla, dava konusu uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içinde olacağı değerlendirilmiştir. Şu halde, işbu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olmadığı anlaşılmıştır.(Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/568 Esas 2020/1073 Karar) Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenini ilgilendirdiğinden taraflarca ileri sürülmese bile mahkemelerce resen her zaman gözetilecektir. Bu durumda ilk derece mahkemesince davaya konu olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu dikkate alınarak esastan bakılması gerekirken yanılgılı gerekçelerle görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğundan bahisle görevsizliğe dair yazılı şekilde HMK 114/c ve115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu itibarla; istinaf edilen karara ilişkin dosyanın esası ve sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen yönden kabulü ile, HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindedir. Mahkememizin görevli olduğunu belirten BAM kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada kaldırma kararı öncesi yapılan keşif, bilirkişi incelemesi, davalının yaptırılan yemini ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında tapuda resmi senetle yapılması gereken taşınmaz satış sözleşmesinin adi yazılı senetle yapıldığı ve bu sebeple sözleşmenin hükümsüz olduğu, tarafların hükümsüz sözleşmeyi yerine getirmesine ilişkin davacı alıcının davalı satıcıya taşınmaz bedelinden mahsuben bono düzenleyip verdiği, bononun ödenmemesi üzerine davalının bu bonoyu Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosya üzerinden takibe koyduğu, davacının ise bir takım işlerin eksik yapıldığından dairenin ayıplı olduğundan bahisle senet bedelinin geçersizliğini, eksik ve ayıplı iş bedelinin düşülmesi gerektiğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine dair olumsuz tespit davası açtığı ancak geçersiz satış sözleşmesinde davacının belirttiği eksik ve ayıplı işlere ilişkin yahut başkaca işlere ilişkin herhangi bir kayıt ve şart bulunmadığı, sadece daire oturulabilir veya kiraya verilebilir olmasının anahtar teslimi sayılacağı ve bu suretle davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesiyle dinlenen tanık beyanları da değerlendirildiğinde davacıya teslim edilen taşınmazın oturulabilir yahut kiraya verilebilir nitelikte olduğu, bir kısım eksik işlerin binanın genel ve ortak kullanımına dair işler olduğu ve buna ilişkin davalının ayrı bir taahhüt ve garanti yükümlülüğünün bulunmadığı, bir kısım eksik işlerin tespiti bakımından keşfe gidilmiş ve bilirkişi raporu alınmış ise de, davacıya teslim edilen 6. kat 18 nolu kuzeybatı cepheli dairede herhangi bir eksik ve ayıplı iş bulunmadığı anlaşılmış olup; bir an için davacının iddialarına itibar edilse ve taşınmazın davacıya eksik işler tamamlanmadan ve/veya ayıplı olarak teslim edildiği kabul edilse dahi davacının, daire teslimi sırasında gerekli muayene ve denetim yaparak ve gerekirse mahkeme aracılığıyla eksik ve ayıplı işleri teslim anında tespit ettirerek buna ilişkin bilirkişi raporu veya uzman raporu ile eksik ve ayıplı işlerin önceden tespitini yaptırması gerekirken bunları yaptırmayarak ve fakat eksik ve ayıplı işleri kendisi tamamlayarak kullanmaya başladığı, tanık beyanları ile davacıya teslim edilen dairenin eksik ve ayıplı olduğunun ve ayrıca bu eksik ve ayıplı işlerin dairenin bir taşınmaz olarak oturabilir veya kiraya verilebilir nitelikte olmadığının tespit edilmesinin ve akdi ilişkiye aykırı olarak davacı alıcıya sözleşmede taahhüt edilen niteliklerle taşınmaz malın teslim edilmediğinin kanıtlanmasının mümkün olmadığı, davacının sunduğu delil ve belgelerin bu konuda davacı iddiasını ispata elverişli nitelikte olmadığı, geçersiz satış sözleşmesi yanında düzenlenen bononun geçersizliğinin ileri sürülmesinin tarafların edimlerini yerine getirdikten sonra hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, kaldı ki davacıya resmi satış senedi ile teslim edilmiş taşınmaza ilişkin taşınmaz bedeli olarak tedavüle koyduğu bononun hukuken geçerliliğini kaybetmediği, bedelsizlik yahut başkaca bir sebeple senetteki ödeme taahhüdünün hükümsüz olmadığı ve bu nedenle davacının davalıya dava ve takip konusu senetten ötürü borçlu olduğu anlaşılmakla davanın reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; müvekkili ile davalı … İli, … İlçesi, … Mah, … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki bir dairenin satışı konusunda anlaşıldığını, bu konuya ilişkin ödemeleri düzenlenmek üzere sözleşme düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen ödemeleri tamamladığını, ancak davalının üzerine düşen edimleri tam olarak yerine getirmediğini, buna rağmen davalı tarafın arka yüzünde daire tesliminde ödenecektir şeklinde kayıt bulunan teminat senedi vasfındaki bonoyu Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasıyla icra takibine konu ettiğini, başlatılan takibin haksız ve hukuka aykırı olduğu kanaatiyle açtıkları menfi tespit davasının yerel mahkeme tarafından reddedildiğini, bu kararın kanaatlerince hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkeme kararı gerekçesinde taraflar arasında tapuda resmi senetle yapılması gereken taşınmaz satış sözleşmesinin adi yazılı senetle yapıldığı ve bu sebeple sözleşmenin hükümsüz olduğunu, tarafların hükümsüz sözleşmeyi yerine getirmesine ilişkin davacı alıcının davalı satıcıya taşınmaz bedelinden mahsuben bono düzenleyip verdiğini, bononun ödenmesi üzerine davalının bu bonoyu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya üzerinden takibe koyduğunu, davacının ise bir takım işlerinin eksik yapıldığından dairenin ayıplı olduğundan bahisle senet bedelinin geçersizliğini, eksik ve ayıplı iş bedelinin düşülmesi gerektiğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine dair olumsuz tespit davası açtığını, ancak geçersiz satış sözleşmesinden davacının belirttiği eksik ve ayıplı işlere ilişkin yahut başkaca işlere ilişkin herhangi bir kayıt ve şart bulunmadığını, sadece daire oturulabilir veya kiraya verilebilir olmasının anahtar teslimi sayılacağını, bu suretle davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmeye konu ödemenin teminat olarak verilen ve davalıda kalan bononun arka yüzünde daire tesliminde ödenecektir kaydı olduğunu, bu şekilde takibe konu bononun teminat senedi hükmünde olduğunu, sözleşmeye konu dairede dairenin müteahhit tarafından kabul ve beyan edilen eksikliklerin bulunduğunu, başka dairenin başka mesken borcuna ilişkin ödemenin yarı yarıya yapılacağı sözleşmede kararlaştırıldığı halde buna ilişkin 5.000 TL lik ödemenin dosyaya sunulan makbuzda bulunduğunu, taraflar arasında yapılan ve dosyaya sunulan sözleşme gereği 01/01/2018 tarihinden günümüze kadar işleyen 300,00 TL lik kira yardımının da müvekkiline ödenmediğini, bu tutarında varsa borçtan düşüleceğinin sözleşmede açıkça belirtildiğini, müvekkilinin belirtilen alım satım sözleşmesi dışında davalıyla herhangi bir alışverişinin bulunmadığını, müvekkilinin belirtilen alım satım sözleşmesi dışında davalıyla herhangi bir alışverişinin bulunmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; ilk derece mahkemesinin takipten sonra açılan menfi tespit davasında icra veznesine yatan paranın müvekkiline ödenmesini ihtiyati tedbir yoluyla durdurmuş olmasına ve davanın reddine karar vermiş olmasına rağmen davacı aleyhine tazminata hüküm etmediğini, mahkemenin istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerine de hüküm etmemesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurularak davacının davasının reddini, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, menfi tespit istemine yöneliktir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve benimsenen bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere göre ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafça bu yönlerden yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelince: Dosya kapsamında toplanan deliller, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi, menfi tespite konu icra dosyasında takibin tedbir kararı ile durdurulmuş olması ve ihtiyati tedbir kararının infaz edildiğinin dosya kapsamından anlaşılmış olması nazara alındığında davalı alacaklının alacağına geç kavuşması dolayısıyla yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile istemin reddine karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir. Keza ilk derece mahkemesince davalı tarafça Dairemizce verilen 03.02.2022 tarihli kaldırma kararı öncesinde yapılan istinaf giderlerinin yargılama giderleri kapsamında olmasına rağmen yargılama giderlerinin hesaplanması sırasında dikkate alınmaması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Belirtilen gerekçeyle davalı istinafı yerinde görülmekle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince araştırılması gerekli başka husus bulunmadığından bu yönden düzeltilerek yeniden hüküm kurularak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Bu yönüyle davalının istinaf sebebinin haklı ve yerinde olduğu, ancak işbu hususun da yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki gibi karar verilmesine dair işbu hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)A-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğice KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN istinafa konu 16/06/2022 tarih ve 2022/186 E – 2022/512 sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
“1-Davanın ESASTAN REDDİNE,
Dava/takip konusu alacağın %20’si oranında hesaplanan 5.961,64- TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 509,05-TL harçtan mahsubu ile artan 428,35-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan ilk istinaf başvurusu yönünden yaptığı 220,70TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 250,00TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,”
B.)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022