Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1992 E. 2022/2807 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1992
KARAR NO: 2022/2807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
ESAS NO: 2021/644
KARAR NO: 2022/456
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 27/12/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2022 tarih ve 2021/644 Esas – 2022/456 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı kooperatifin üyesi iken 02/07/2013 tarihinde üyeliğinden istifa ettiğini, istifanın genel kurulca kabul edildiğini ve davacının alacağına ilişkin taraflar arasında sözleşme ve ibraname başlıklı bir anlaşma düzenlendiğini, anlaşma gereği davacının 66.631,20-TL alacağının 16 takside bölündüğünü, 22/12/2015 tarihinde başlayıp 22/03/2017 tarihinde bitmesi hususunun taahhüt edildiğini, bu durumun kabul edildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle icra takibi başlatıldığını ancak davalı kooperatifçe takibe itiraz edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı kooperatif üyesi iken 02/07/2013 tarihinde kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, yapılan anlaşma uyarınca 14/05/2014 tarihinde sözleşme-ibraname düzenlendiğini, Kooperatifler Kanununun 17.maddesi uyarınca zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğunu, bu sürenin 2018 yılında dolduğunu, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduklarını, kooperatif ana sözleşmesinin 15. Maddesine göre devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının o yılın bilançosuna göre hesaplanarak ödeneceğini, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, taraflar arasındaki anlaşma gereğince davalı kooperatifin üyesi olan davacının 02/07/2013 tarihi itibariyle kooperatif üyeliğinden ayrıldığı, kanun, esas sözleşme ve genel kurul kararları uyarınca davacının üzerine düşen genel gider payının mahsubu neticesi 66.631,20-TL üzerinden kooperatifi ibra edeceğinin kararlaştırıldığı, kooperatife yapmış olduğu bu ödemeleri taksitlendirme suretiyle davacıya ödeneceğinin taahhüt edildiği fakat ödenmeyen bakiye borç tutarı bulunduğu ve bu tutar üzerinden işlemiş faiz ile birlikte davacının icra takibi başlattığı, davacının dosyaya sunduğu “Sözleşme ve İbraname” başlıklı belgenin kesin delil niteliğinde olan senet niteliğinde olduğu, bu senedin aksi yönde davalı kooperatifin savunmasını kesin delillerle ispat etmesi gerektiği ancak davalının savunmasını senet ve diğer kesin delillerle ispatlayamadığı, davacının alacağına ilişkin herhangi bir ödeme de yapılmadığı gözününe alındığında davacının başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olduğuna kanaat getirilerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. Likit nitelikte sözleşme ile kararlaştırılmış alacağa haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmiş….” gerekçesiyle Davanın KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE takip talebinde belirtilen şartlarla takibin devamına, Davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (93.395,04-TL) %20’si tutarında olmak üzere 18.679,01-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının alacağının kooperatif üyeliğinden çıkmasına dayalı alacak olduğunu, davacının davalı kooperatifte 125.02.0090 numaralı üyesi bulunmaktayken 02/07/2013 tarihinde kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, davacı tarafla davalı kooperatif arasında yapılan anlaşma uyarınca davacı ile davalı kooperatif arasında 14.05.2014 tarihinde sözleşme – ibraname düzenlendiğini, Kooperatifler Kanunu 17.maddesi “Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” düzenlemesi içerdiğini, kanunda açık şekilde zamanaşımı süresi ve sürenin ne zaman başlayacağı belirtildiğini, davacı tarafça dilekçede belirtilen çıkma tarihi olan 2013 yılı esas alındığında bu süre 2018 yılında dolmuş bulunduğunu, tüm bu hususlar dikkate alındığında davacı tarafın alacakları zaman aşımına uğramış olup, davacı tarafça zaman aşımını kesen hiçbir işlem de yapılmadığı açıkça ortada olduğunu, ancak bu durumun açıkça ortada iken yerel mahkeme tarafından bu husus gözetilmeksizin verilen davanın kabulü kararı nın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 15. Maddesine göre devir dışında bir nedenle kooperatif ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosuna göre hesaplanarak ödeneceğini, yani aidatlar iade edilirken, o tarihe kadar kendisinin borcu varsa onlar ve ayrıca kooperatifin yaptığı giderler toplamından üyenin payına düşen miktar indirildikten sonra kalan kısım ödeneceğini, ayrıca Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere 1163 sayılı Kanun’un “Hak ve vecibelerde eşitlik” başlıklı 23. maddesinde, “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” biçiminde düzenlenen eşitlik ilkesi doğrultusunda, davalı kooperatif aynı zamanda, istifa eden ortaklar bakımından da eşit davranma yükümü altında olduğunu, zaman aşımı itirazı yinelemekle birlikte davacıdan genel gider payı vs. ödemeler düşüldüğünde davalı kooperatiften alacağı kalmadığı da ortada olduğunu ancak cevap dilekçesinde açıkça bu hususun taraflarınca belirtilmesine rağmen dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda bu hususa ilişkin hiçbir inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporuna yaptığı itirazlarda da bu hususun açıkça ifade edilmişse de yerel mahkeme tarafından dikkate alınmaksızın eksik inceleme yapılarak karar verildiğini, açıkça ifade edilen sebeplerle davacı tarafın davalı kooperatiften hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, davacıya verilen sözleşme ibraname isimli belgede davacı payına düşen genel gider payı eksik hesaplanmış olup, hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi gereği bu şekilde yapılan hesaplamanın kabul edilemeyeceğinin ortada olduğunu, kabul etmemekle birlikte yine davacıya verilen sözleşme ibraname konulu evrakla ilgili zamanaşımı süresinin tüm taksitler için en son taksit gününden itibaren zaman aşımı hesaplaması yapılması da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ibranamede belirlenen tarihlere göre zaman aşımı hesaplaması yapılması durumunda her bir taksit açısından zaman aşımının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, bu husus da hiç gözetilmeden son taksit tarihine göre zaman aşımı hesaplaması yapılarak davanın kabulü kararı verilmesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, her bir taksit birbirinden bağımsız şekilde icra takibine konu edilebilecek olup, icraya konulmasında hiçbir engel bulunmadığını, dolayısıyla da muaccel olduğu tarihten itibaren zaman aşımı hesaplaması yapılması gerekirken genel olarak son taksit tarihine göre zaman aşımı hesaplanması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/15-169 E. 2013/1365 K. 18.09.2013 tarihli kararıyla “Bir borç ilişkisinden (örneğin kira sözleşmesinden) muacceliyet tarihleri farklı, aynı nitelikte birden çok borç doğmuşsa, zamanaşımı her alacak için o alacağın istenebileceği tarihten itibaren işlemeye başlar.” diye açıkça ifade edildiğini, davaya konu edilen alacakla ilgili olarak da zaman aşımının her bir taksit yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken tüm taksitlerin zaman aşımı süresinin son taksit gününe göre değerlendirilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/644 E. 2022/456 K. sayılı kararını müvekkil lehine istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kooperatif üyesinin çıkma payı alacağı ile ilgili itirazın iptaline ilişkindir. Alacak için zamanaşımı muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar. Kooperatiften çıkan ve çıkarılan ortaklarla ilgili hesaplaşma Kooperatifler Kanunu’nun 17. ve anasözleşme 15. madde uyarınca yapılır. Bu maddelerde davacının alacağı ayrıldığı yıl bilançosunun görüşüldüğü genel kuruldan 1 ay sonra muaccel olur ve bu ödeme 3 yıla kadar ertelenebilir. Erteleme halinde muacceliyet ertelemesinin son bulduğu tarihte oluşur. Bir borç ilişkisinden muacceliyet tarihleri farklı, aynı nitelikte birden çok borç doğmuşsa, zamanaşımı her alacak için o alacağın istenebileceği tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda davacı ile davalı arasında sözleşme ve ibraname başlıklı14.05.2014 tarihli belgede ortaklıktan ayrılan davacı üyeye yapılacak toplam ödemenin miktarı 66.631,20 TL olarak belirlenmiş ve bu ödemelerin 16 ayrı taksitte ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu karar alacağın muacceliyet tarihini öteleyen bir işlemdir. Bu karara istinaden davacı alacağını her bir taksit tarihinden itibaren talep edebilir ve zamanaşımı da bu tarihten itibaren başlar. Bu durumda TBK’nın 147. maddesine göre 5 yıllık zamanaşımının buna göre değerlendirilmesi gerekir. Davacının çıkma payının her bir taksidinin muaccel olduğu tarih ile takip tarihi olan 07.09.2021 arasında 1163 sayılı Koopertifler Kanunu’nun 17/2. maddesinde düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı üzerinde durulmalıdır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/9049 Esas 2020/1960 Karar, 2013/5291 Esas 2013/6520 Karar ) Tüm bu açıklamalar ışığında her bir taksit yönünden taksitin ödeme tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı değerlendirilerek ardından davacının faizin başlangıç tarihi hususundaki talebiyle bağlı kalınarak zamanaşımına uğramayan taksitler yönünden faiz hesaplanarak hüküm tesisi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş davalının istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nın 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/06/2022 tarih ve 2021/644 Esas – 2022/456 sayılı nihai kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.