Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1990 E. 2022/2007 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1990
KARAR NO: 2022/2007
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
NCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2022
NUMARASI: 2022/126 E. 2022/425 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 13/10/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/05/2022 tarih ve 2022/126 E – 2022/425 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı firmanın uzun yıllardır gümrük müşavirliği hizmetinin yanında gümrükleme operasyonlarındaki başarısına entegre olarak karar, deniz, hava yolu taşımacılığı ve depoculuk faaliyetleri sürdürdüğünü, davalı şirket arasında ticari ilişkiden dolayı davalıya verilen taşıma hizmetinden kaynaklı olarak toplam 18.800,00-USD alacağı bulunduğunu, faturalar düzenlendiğini, davacı şirket kayıtlarında bulunduğunu, alacak kaynağının davacı tarafından taşıması gerçekleştirilen malların Gemlik Liman Müdürlüğünden davalı tarafça süresi içinde teslim alınmaması sebebi ile beklemeden kaynaklı zarar ücretlendirildiğini, buna istinaden davacı şirketçe davalı şirkete ödenmemiş fatura alacaklarının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini, takibin durduğunu, dava ikame edildiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin davanın reddine dair verilen verilen kararın istinaf incelemesinde de başvurunun esastan reddine karar verildiğini, kesin kararda davacı şirketin kesin kararın gerekçesinde de tespit ve kabul edilen boşaltma limanından beklenilen süreden kaynaklı zararın tazmini isteme hakkı bulunduğunu, bu nedenle bu davanın açıldığını, davalının söz konusu bekleme sürelerinden kaynaklı zarardan TTK 1174 maddesinin atfı ile genel hükümler uyarınca sorumlu olduğunu, konteynerların ithalat işlemi bittikten sonra Türkiye de boşaltma işleminin yapılarak boş konteynerlerin davalı tarafından tesliminin geç yapılması sonucunda davacının zarara uğradığını, davacının 14/05/2015 tarihinde üzerine düşen tüm yükümlülüğü yerine getirdiğini, bu tarihten sonra doğmuş hiçbir ücretten davacının sorumlu tutulamayacağını, bu tarihten öncesinde oluşan demuraj ücretlerinin ise davalı tarafından ödemenin geç yapılması sebebiyle davalının kusurundan kaynaklanması sebebiyle oluşan ücret olduğunu, taraflar arasında davacı tarafından taşımanın gerçekleştirildiği, malların davalı tarafından teslim alındığı ve gümrükte beklediği için demaruj çıktığı konusunda bir ihtilaf bulunmadığını, ödeme yapılan tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile 18.800,00-USD zararın ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu talep hakkında verilmiş kesin hüküm bulunduğunu, Kayseri 1. ATM dosyasında yapılan yargılama sonunda davacının haksızlığının sübuta erdiğini, talebin reddedildiğini, istinaf başvurusunun da reddedildiğini, eldeki davaya konu talep hakkında kesin hüküm bulunduğunu, davanın yeniden açılmasının mümkün olmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu talebin zaman aşımına uğradığını, davacının dava dışı konteyner sabiline ödediğini iddia ettiği bedeli davalıdan talep etmesinin mümkün olmadığını, iddia edilen zararın ortaya konulmadığını, talep edilen alacağa istinaden düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edilmediğini, davalıdan kaynaklı herhangi bir gecikme yaşanmadığını, taraflar arasında bir sürastarya anlaşması bulunmadığını, dolayısıyla davacının TTK 1174 hükmüne dayanarak davalıdan herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, dava dışı firmaya ödendiği iddia edilen demuraj bedeline ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, bu nedenlerle kötü niyetli ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklı demuraj (sürastarya) ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda; her ne kadar davacı taşıyan tarafından taşıma sözleşmesine konu malların davalı gönderilen tarafından gümrükten geç teslim alınması nedeniyle oluşan demuraj bedelinin tahsili talep edilmiş ise de; tarafları, konusu, dava sebebi aynı olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/84 Esas, 2019/567 Karar sayılı dosyası kapsamında yargılama yapıldığı, karar verildiği, verilen kararın kanun yolu denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmış; 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i bendi gereğince aynı davanın daha önceden açılmış ve hükme bağlanmış olmamasının dava şartlarından olduğu, dava şartlarının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiği, dava şartı noksanlığı tespit edilmesi halinde davanın HMK’nun 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, bu sebeple davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK M.114/1-i, 115/2 maddeleri UYARINCA USULDEN REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafın, müvekkili tarafından taşınan malları süresi içerisinde liman müdürlüğünden teslim almayarak teslim yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalının malları teslim almayarak kusurlu davranışı ile malların taşındığı konteynerların geç iadesine neden olduğunu, geciken iade dolayısı ile müvekkiline fatura edilen demuraj bedelinin ödenmek zorunda kaldığını ve müvekkili firmanın zarara uğradığını, müvekkili tarafından ödenen fatura bedelinin davalının kusuru ile meydana geldiğinden davalı doğan zarardan TTK 1174 hükmü çerçevesinde sorumlu tutulacağını, itirazın iptali davası ile tazminat davasının birbirinden ayrı ve bağımsız davalar olup bu davalarda ileri sürülen taleplerin de farklı alacak kalemlerini teşkil ettiğini, yerel mahkemeye sunulan tazminat talebi noktasında kesinleşen bir hüküm bulunmadığından kesin hükümden bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, müvekkilinin tazminat talebinin, fatura alacağından ayrı ve bağımsız talep edilebileceğinin istinaf mahkemesi kararı ile de sabit olduğunu, dosyaya konu iddia ve talepler hakkında alınan bir kesin hüküm bulunmadığından istinaf başvurularının kabulü gerektiğini, istinaf başvurusuna konu olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/126 Esas kapsamında müvekkilinin tazminat alacağının talep edildiğini, ancak Yerel Mahkemenin taraflarınca sunulan talep ve iddialarını yanılgılı değerlendirerek kesin hükümden bahisle davanın reddine karar verdiğini, hakkında hüküm kurulan dava müvekkilinin fatura alacağına dayanırken, istinafa konu dava ile bir bağı bulunmadığını ileri sürerek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2022 tarih ve 2022/126E sayılı kararı usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğunu, istinaf başvurularının kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2022 tarih ve 2022/126E ve 2022/425 K. sayılı hukuka aykırı kararının kaldırılması ile yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davalarının kabulüne; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının daha önce ikame ettiği davada verilen kararın, eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil ettiğini, davacının istinaf dilekçesinde; taraflar arasında daha önce görülen davanın fatura alacağına ilişkin olduğunu, eldeki davanın ise TTK 1174. Maddesi uyarınca bir tazminat davası olduğunu, dolayısıyla bir önceki davada verilen hükmün eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceğini öne sürdüğünü, kesin hükme bağlanmış olan davada da davacı, eldeki davada öne sürdüğü iddialara dayalı bir talepte bulunduğunu, yapılan yargılama sonucunda davacının taleplerinin haklı olmadığının sübuta erdiğini ve kesin hükme bağlandığını, sonrasında davacının eldeki davayı ikame ederek, yine aynı iddialarını öne sürdüğünü ve yine aynı talepte bulunduğunu, davacının daha önce ikame ettiği dava ile eldeki davanın taraflarının, konularının ve maddi sebeplerinin aynı olduğunu, bu sebeple de bir önceki dosyada verilen kararın eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil ettiğini, eldeki davada yerel mahkeme tarafından verilen kararın hukuka uygun olduğu her türlü izahtan vareste olduğunu, aksi yönde öne sürülen istinaf sebeplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının esasa ilişkin iddialarının da kabul edilemez nitelikte olduğunu, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunun son derece açık olup, davacının istinaf dilekçesinde diğer iddialarının bir öneminin bulunmadığını, dava dilekçesinin tekrarı niteliğindeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu talebin TTK m.1246 hükmü uyarınca zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilinden talep ettiği dava konusu bedeli dava dışı bir firmaya ödediğini iddia etmekteyse de bunu somutlaştıramamış ortaya bir delil sunmadığını, yani talep edilen sözde zararın varlığının bile somutlaştıramadığını, ortaya bir delil sunmadığını, talep edilenin sözde zararın varlığının bile somutlaştırılmadığını, ispatlanmadığını, davacının dilekçesinde gecikmenin Gemlik Limanında yaşandığını iddia etmekteyse de davaya konu ettiği faturalardan bir tanesinin Mersin Limanındaki konteynere ilişkin olup, salt bu hususun dahi davacının eldeki davada kötü niyetini gözler önüne serdiğini, zamanında navlun bedelini ödeyen müvekkilinin hiçbir şekilde gecikmeye mahal vermediğini, somut olayda yaşanan gecikmeye ise davacının kendi kusuruyla sebep olduğu dosya kapsamındaki delillerle sabit olduğunu, davacının konteyner sahibi üçüncü kişiye ödediğini iddia ettiği demuraj bedelinin TTK m.1174 hükmüne dayanarak müvekkilinden talep etmesinin hiçbir varsayımda mümkün olmadığının son derece açık olduğunu, dolayısı ile eldeki dava bakımından kesin hükmün söz konusu olmasaydı dahi, davanın esastan reddi gerekeceğini ileri sürerek davacının istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dava dışı şirkete ödenen sürastarya bedelinin davalıdan tahsili amacıyla açılan alacak davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sonucu; mevcut davanın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/84 Esas 2019/657 Karar sayılı dosyası ile kesin hükme bağlandığını belirterek 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i, 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.Uyuşmazlığın çözümü açısından her iki dava dosyasındaki iddia sonuç ve hukuki sebeplerin irdelenmesinde fayda olacaktır. Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/84 Esas 2019/657 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; Davanın demuraj(sürastarya )ücretinden kaynaklanan faturaya dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davası olduğu görülmüştür.
Dosyada alınan 22.02.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının takibe dayanak yaptığı faturaların … tarih … numaralı 1.600 USD “1 adet 20 lik konteyner Çinden gelen yük için demuraj bedeli” şeklinde
… tarih … numaralı 8.400 USD” 7 adet 20 lik konteyner Çinden gelen yük için demuraj bedeli” şeklinde
… tarih … numaralı 8.800 USD” 4 adet 20 lik konteyner Çinden gelen yük için demuraj bedeli” şeklinde düzenlendikleri,
Günlük demuraj hesabının ne şekilde yapıldığının belirtilmediği, hangi tarifeye göre hangi sebeple düzenlendiğinin belli olmadığının ” belirtildiği görülmüştür. Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/126 Esas 2019/657 Karar sayılı dosyası incelendiğinde;
Davacının dava dilekçesi incelendiğinde, davalı/borçlu … LTD. ŞTİ. ile arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalıya verilen taşıma hizmetinden kaynaklı olarak ticari defter ve kayıtlarından doğan toplam 18.800,00 USD alacağı bulunduğunu( EK -1 : 1.600,00 USD bedelli 11/06/2015 Tarihli ,8.400,00 USD bedelli 11/06/2015 Tarihli ve 8.800,00 USD bedelli 11/06/2015 Tarihli Fatura),Uğradıkları bu zararın; davalının konteyneri boş olarak tesliminde gecikmesi sebebi ile, dava dışı KONTEYNER SAHİBİ MEARSK LİNE şirketi tarafından şirketleri adına faturalar tanzim edildiğini, kendilerince konteyner sabi dava dışı Mearsk Line’ şirketine fatura bedellerinin ödenmek zorunda kalındığını, ödemek zorunda kaldıkları bu fatura bedelleri nedeniyle fatura bedeli kadar zarara uğradıklarını, bu zararın davalının konteynerleri kusurlu şekilde geç teslim etmesinden kaynaklandığını belirterek TTK 1174 Maddesi uyarınca eldeki davayı açtığı görülmüştür.6100 sayılı HMK 303/1 Maddesinde; Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Her iki davanın tarafları aynı olmakla birlikte ilk açılan davanın faturaya dayalı itirazın iptali davası olduğu ikinci açılan davanın rücuen tazminat davası mahiyetinde bulunduğu bu anlamda hukuki sebeplerinin farklı olduğu dosya kapsamlarından anlaşılmaktadır.Bu doğrultuda mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/05/2022 tarih ve 2022/126 E – 2022/425 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.