Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1958 E. 2022/2074 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1958
KARAR NO: 2022/2074
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2022
ESAS NO: 2021/449
KARAR NO: 2022/296
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ:13/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:27/10/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2022 tarih ve 2021/449 Esas 2022/296 Karar sayılı ilamına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Müvekkilinin … vergi kimlik numaralı … Ltd. Şti.’nin yetkilisi ve ortağı olduğunu, yekilisi olduğu şirketin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 esas sayılı dosyasıyla konkordato talebinde bulunduğunu, konkordato talebinin mahkeme tarafından kabul edilerek konkordato projesinin tasdik edildiğini, müvekkilinin borçlarının Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 esas sayılı dosyasıyla bir yıl geri ödemesiz 36 ay eşit taksit ile yeniden yapılandırıldığını, dava dışı şirketin diğer tüm alacaklılarına olduğu gibi davalı bankaya olan borcunu da ödemeye başladığını ve ödemelerine devam ettiğini, Müvekkilinin, yetkilisi olduğu dava dışı şirket ile davalı banka arasında imzalanmış olan genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza attığını, davalı bankanın dava dışı şirkete herhangi bir icra takibi yapamadığını şahsi kefaletten dolayı müvekkili aleyhine Ankara 26. İcra Dairesi’nin 2018/13897 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkilinin işbu ilamsız icra takibine itiraz etmediğini ve icra takibinin kesinleştiğini, dava dışı asıl borçlu şirketin konkordato kararından sonraki borcu yani asıl borç 899.419,00-TL iken, icra dosyasındaki 05/04/2021 tarihindeki borç (asıl alacak ve takip sonrası faiz) 2.273.807,30-TL olduğunu, TBK’ya göre kefilin borcu tali bir borç olup kefilin borcunun asıl borçtan fazla olamayacağını, İ.İ.K.’nun 294/4. maddesi “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” hükmünü amir olduğu, Asıl borçlu olan dava dışı şirketin konkordato projesinde aksinin kararlaştırılmadığı, asıl borçluya işletilemeyen faizin kefil olan davacı müvekkil işletilmesinin mümkün olmadığı, dava dışı olan asıl borçlu şirketin konkordato dosyasındaki davalı bankaya borcu olan 899.419,00-TL bakımından zaten itirazı bulunmadığını, beyan ederek, müvekkilinin kefaletten kaynaklı borcunun Ankara 26. İcra Dairesi’nin 2018/13897 esas sayılı icra dosyasındaki dosya hesabındaki kadar olmadığının, borcun fazlaya ilişkin dava ve talep hakkımız ve bilirkişi raporu sonrasından davamızı ıslah etmek hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00-TL daha az olduğunun tespitine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Müvekkili banka ile dava dışı … Limited Şirketi … arasında imzalanan kredi sözleşmeleri kapsamında taksitli ticari krediler kullandırıldığını, davacı … ‘ın ise işbu krediye müştereken ve müteselsilen kefil olmduğunu, Kredi ödemelerinin aksaması üzerine, dava dışı asıl borçlu firmaya ve davacı kefile Kahramanmaraş 2. Noterliği’nin … tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarname keşide edilmiş, Keşide edilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine davacı kefil hakkında Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiğini, dava dışı asıl borçlu… Limited Şirketi tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 esas sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunulmuş ve konkordato yargılaması sonucunda ise konkordatonun tasdiki kararı verildiğini, İİK. Madde 303- (Değişik: 28/2/2018-7101/31 md.) Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar : ” …Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder. Konkordatoya muvafakat eden alacaklı da kendi haklarını, borçtan birlikte sorumlu olan kişilere ödeme mukabilinde devir teklif etmek ve onlara toplantıların günü ile yerini en az on gün önce haber vermek şartıyla bu hükümden yararlanır. Alacaklı müracaat hakkına halel gelmeksizin borçtan birlikte sorumlu olan kişilere konkordato müzakerelerine katılma yetkisini verebilir ve onların kararını kabul taahhüdünde bulunabilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/42830 E. , 2018/5759 K. Nolu kararında : “Kefil asıl borçluya ait bütün def’ileri ve itirazları (aczi ile ilgili olan belli oranda ödeme, faiz ödememe gibi itirazlar dışında) alacaklıya karşı ileri sürme olanağına sahiptir. Kefaletin fer’iliği, bir anlaşmazlık halinde alacaklının sadece kefaletin değil fakat asıl borcun da varlığını ispat etmesini zorunlu kılmaktadır. Fer’ilik prensibinin yasalarla düzenlenmiş bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar şu şekilde sıralanabilir. Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı, konkordato tasdik edilse bile kefile karşı alacağın tamamını talep etme hakkını muhafaza eder (İİK. md. 295/1). Borçlu konkordatoda tespit edilen oranda yükümlü olurken, kefilin asıl borcu aşan nispette ödeme ile yükümlü olduğu görülmektedir. ” Yine Yargıtay 12 HD. 08.03.2005 T. 2005/1662 E., 2005/4706 K. nolu kararında da aynı şekilde; “Borçlar Kanunu’nun 492. maddesinde; Asıl borç, herhangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur, hükmüne yer verilmiştir. İflastan sonra konkordatoyu düzenlenen İİK. nun 309/2. Maddesinin yollaması ile aynı Kanunun 295/1. maddesinde ise; konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı müşterek borçlulara ve borçlunun kefillerine ve borcu tekeffül edenlere karşı bütün haklarını muhafaza eder hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Borçlar Kanunu’nun 492. maddesinde yer alan ana kuralın istisnasını oluşturmaktadır.” şeklinde bahsedildiği, görüleceği üzere alacağını konkordatoya yazdırmış ancak konkordatoya muvafakat etmemiş (“kabul” oyu vermemiş) alacaklıların; sanki hiç konkordato yokmuş gibi alacakların tamamını borçtan birlikte sorumlu olan kişilerden talep edebileceklerini, bu durumda alacaklılar, konkordato yokmuş gibi; alacaklarının tamamını, kefillerden isteyebileceklerini, davacı vekilinin “TBK’ya göre kefilin borcu tali bir borç olup; kefilin borcu asıl borçtan fazla olamaz” iddiası ile bahsettiği ferilik ilkesinin, yasalarla düzenlenmiş istisnalar gereğince dava konusu uyuşmazlık için geçerli olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Dava, ilamsız icra takibine karşı davacı borçlu tarafından açılmış menfi tespit davasıdır. Ankara 26. İcra Dairesi’nin 2018/13897 esas sayılı takip dosyasının incelemesinde; alacaklı … A.Ş tarafından borçlu … aleyhine 981.600,93-TL alacak üzerinden 20/11/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 03/12/2018 tarihinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İİK’nın 303/1 maddesinde;” Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı,borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder.” hükmü mevcuttur.Madde metninden anlaşılacağı üzere borçlu konkordatoda tespit edilen oranda yükümlü olurken, kefilin asıl borcu aşan nispette ödeme ile yükümlü olduğu anlaşılmaktadır .Somut olayda Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 esas 2020/203 karar sayılı dosyasında kredi asıl borçlusu … Limited Şirketi hakkında konkordato kararı verildiği, 09/01/2019 tarihli alacaklılar toplantısında olumlu oy kullanmayan davalı alacaklı bankanın borçtan birlikte sorumlu olan, kredi sözleşmesinin kefili olan davacıdan alacağının tamamını isteme hakkının bulunduğu,alınan bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle davalı bankanın dava dışı asıl borçludan 2.481.274,44 TL alacağının bulunduğu ve bu borçtan davacı kefilin sorumlu olduğu anlaşıldığından davacının davasının reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Dava dosyasına yerel mahkeme tarafından 08/04/2022 tarihli duruşmada karar verildiğini, verilen kararda red gerekçesini İİK 303 maddesine dayandırdıklarını, İİK 303 maddesindeki tüm haklarını muhafaza eder ibaresinin alacaklının kefil aleyhine icra takibi yapması anlamında tüm haklarının muhafaza edilmesi anlamına gelmemesini, başka bir ifade ile konkordato mühleti ile ortaya çıkan konkordato borçlusuna takip yasaklarından kefilin de yararlanması olduğunu, aksi halde dava dilekçelerinde belirttikleri konkordato hükümlerinin hiç bir anlamının kalmadığını, 10/02/2022 tarihli gerekçeli kararda 2018 tarihli Yargıtay kararından bahsedildiğini, anılan kararda konkordato hukukuna yapılan yeni düzenlemelerden sonraki kararlar olduğunu, mahkeme kararının bu yönüyle hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını, istinaf sebeplerinin göz önünde bulundurularak müvekkili lehine hüküm tesis edildiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı alacaklı tarafına yükletilmesini talep etmiştir.İstinafa cevap veren davalı vekilinin dilekçesinden özetle; davacının istinaf talebinin reddi ile yerel mahkeme kararının yerinde olduğuna karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, davalının cevap dilekçesindeki savunmalarına ve özellikle de konkordatoya muvafakat etmediğinin görülmüş olmasına, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve saptamalara, ilk derece mahkemesinin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre mahkmece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafça yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.Sonuç itibariyle; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu, dolayısıyla usul ve yasaya uygun mahkeme kararına yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle, davacı tarafın yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2022 tarih ve 2021/449 Esas 2022/296 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcının peşin yatırdığı 2.561,63TL harçtan mahsubuyla artan 2.480,93 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nın 361 vd. Maddeleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/10/2022