Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1930
KARAR NO: 2022/1783
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2022 ARA KARAR
ESAS NO: 2022/321
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 23/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 23/09/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı OSB mevzuat hükümlerine uygun hareket etmediğini ve tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde yapı ruhsatı almayan ve 6 aylık ek süreye rağmen de yapı ruhsatı almayan proje sunmayan ve ek süre talebinde dahi bulunmayan davacının tapu talep etme hakkı dahi bulunmadığını, davacının tapu talep etme hakkı dahi bulunmazken bu taşınmaz üzerine tedbir konulması ve yeni yatırımların menfaati bulunmadığını, davacı açıkça kötüniyetli hareket ettiğini, kendi kusurunda da menfaat temin etmeye çalıştığını, davacı …’ın tahsisi iptal edilmeden önce sahip olduğu tahsis hakkının konusu mülkiyeti OSB’ye ait imarlı parsel olduğunu, mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkı muhtemel görülmesi ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerin de varit görülmesi gerektiğini, oysa somut olayda bu gerekliliklerin hiç biri söz konusu olmadığını, söz konusu tedbir kararının yol açacağı zararın boyutu ve miktarı dikkate alındığında hükmedilen teminat tutarı da olukça düşük olduğunu, tedbir talebi kötü niyetli olup hukuken korunması gereken bir hakka da dayanmadığını, tedbir kararı hatalı ve hukuka aykırı olmakla birlikte tedbir için takdir edilen tutarı da oldukça düşük olduğunu, tedbir için talep edilen teminat tutarının somut olayın niteliği ve tedbirin yol açacağı zararlar dikkate alındığında haksız tedbir kararı nedeni ile müvekkili ve 3. Kişilerin zararlarını tazmin etmekten de oldukça uzak olduğu kanaatinde olduklarını, dosyaya sunulan cevap dilekçesi ve ekinde yer alan belgeler de dikkate alınarak 14/04/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulünü, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…HMK 389/1 maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK 390/2 maddesine göre de talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. HMK 392. maddesine göre ise mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmaksızın ihtiyati tedbire karar verebilir. İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır. İhtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi için “Yaklaşık ispat” yeterlidir yani çekişmeli vakanın gerçeğe yakın bir derecede kanıtlanması esastır. Mahkeme mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkını muhtemel görmeli ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerinde varit görülmesi gerekir. Dosyadaki evrakları gereğince ihtiyati tedbir talep edilen taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu mevcut tapu kaydı ve beyanlar ile anlaşılmakla yaklaşık ispatın sağlandığı ve mahkememizce taktir edilen teminat limitlerinin yeterli olduğu, tahsisin önce davacı adına yapılıp sonradan iptali ile başka bir firmaya tahsis yapıldığı, mahkememizce tahsisin iptali kararının iptaline karar verilmesi halinde taşınmazın yeniden davacı adına tahsisine karar verilmesi ihtimali ile bu şekilde davalı adına kayıtlı taşınmaza ilişkin sonuç doğacağı anlaşılmakla .-Davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kayseri 2. asliye ticaret mahkemesinin 2022/321 e sayılı dosyasında yer alan30.06.2022 tarihli ara kararında davalı vekilinin tedbire itirazının reddine karar verilmesi” yönünde hüküm tesis edildiğini iş bu dava taşınmazın aynına yönelik bir dava olmadığını osb mevzuat hükümleri hiç bir şekilde dikkate alınmaksızın karar verildiğini . bu nedenle taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir tesisinin hukuka aykı olduğunu hmk md. 90’a göre ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için, ihtiyati tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, davacının dosyaya sunduğu beyan ve belgelere bakıldığında tahsis hakkına sahip olduğu dönem içinde katılımcı olarak sorumluluklarını yerine getirmediğine yönelik açıklamaların ve iptal gerekçelerinin aksini ortaya koyacak hiç bir delili ya da açıklaması olmadığı ortadadır. bu durumda mahkemenin yaklaşık ispat olarak kabul ettiği delilin ne olduğunu da açıklaması gerekirken bu hususta bir açıklama da bulunmadığını davanın konusunun tapu iptali ya da tescili olmadığını , mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkı muhtemel görülmesi ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerin de varit görülmesi gertektiğini, oysa somut dosyada bu gerekliliklerin hiç birinin söz konusu olmadığını, somut olayda osb sınırları içinde bir tahsis hakkı ile ilgili olduğunu, oysa mahkeme tarafından osb sınırlarında tahsis sahibi olmanın gerekliliklere hiç bir şekilde dikkate alınmadığını, tahsis iptal şartlarının değerlendirilmediği, 4562 sayılı yasaya göre “katılımcı” , osb’lerde, bir işletmenin kurulması için parsel tahsisi veya satışı yapılanlar ile maliki bulunduğu parselde üretimde bulunan veya bulunmayı taahhüt eden ve bu kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişi ile finansal kiracıyı tarif ettiğini, davacı gerçek kişi de katılımcı olduğu dönemde katılımcı olmasının kanun ve yönetmelikte belirtilen gereklerini yerine getirmemiş ve tahsis hakkının da haklı olarak iptal edildiğini tahsis hakkı iptal edilmemiş olsaydı bile tapu talep etme hakkı bulunmayan davacının söz konusu tapu üzerinde tedbir talep etmesinin de hukuki dayanağı bulunmamaktadır. davacının tahsis hakkına ve tahsis sözleşmesinin iptaline dayalı talep edebileceği tek hakkı tahsis için yaptığı ödemeler olduğunu bu ödemelerin de kendisine iade edildiğini bu nedenle mahkemenin davanın konusunu söz konusu taşınmaz olarak görmesinin de hatalı olduğunu, davanın konusu tapu iptali ya da tescili olmadığını, bu nedenle taşınmazın 3. kişilere devrini önleyecek ihtiyati tedbir konulması hukuka aykırılık teşkil ettiğini davacı ile müvekkil arasındaki esas uyuşmazlık konusu iadesi gerçekleşen tahsis bedeline ilişkin olduğunu bu bedel ise zaten mevzuat hükümlerine uygun şekilde hesap edildiğini, bu nedenle uyuşmazlığın konusunun bir taşınmazın aynına ilişkin gibi görülerek tapu kaydı üzerine tedbir konulmasının da hatalı olduğunu, tahsis iptali ile ilgili karar vermek osb mevzuatı hükümleri doğrultusunda yönetim kurulu için bir yetki olduğu kadar yasal bir sorumluluk olduğunu tahsis yapılması tahsis sahibine tapu devrinin da yapılacağı anlamına gelmeyeceğini tapu tescili olabilmesi için yasada aranan süreler dahilinde yasada belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiğini davacının tapu talep etme hakkı dahi bulunmazken bu taşınmaz üzerine tedbir konulmasını , yeni yatırımların önüne geçmek istemesinde hukuken korunacak hiç bir menfaatinin bulunmadığını, taşınmaz üzerinde hiç bir yapısı bulunmayan bu durumu da kabul ve ikrar eden davacının tapu isteme hakkı dahi bulunmazken , davanın konusu da zaten tapu iptal ve tescili değilken müvekkile ait bir bir taşınmazın üzerine tedbir konulması hatalı olduğunu söz konusu taşınmazın hali hazırda 3. bir kişiye tahsisli olduğunu bu 3. kişi tarafından da taşınmaz üzerinde yatırım gerçekleştirilmekte olduğunu davalı müvekkil tarafından yürütülen tahsis iptali ve boş parselin başka bir yatırımcıya tahsisi hususundaki tüm işlemler hukuka ve mevzuata uygun şekilde gerçekleştirildiğini ihtiyati tedbir kararı yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. işbu dava tahsis hakkına ilişkin olduğunu, – söz konusu tedbir kararının yol açacağı zararın boyutu ve miktarı dikkate alındığında hükmedilen teminat tutarının oldukça düşük olduğunu tedbir talebi kötüniyetli olup hukuken korunması gereken bir hakka da dayanmadığını açıklandığı üzere tedbir kararı hatalı ve hukuka aykırı olmakla birlikte tedbir için takdir edilen teminat tutarının da oldukça düşük olduğunu tedbir için talep edilen teminat tutarının somut olayın niteliği ve tedbirin yol açacağı zararlar dikkate alındığında haksız tedbir kararı nedeni ile müvekkil ve 3. kişilerin zararlarını tazmin etmekten de oldukça uzak olduğu kanaatinde olduklarını, yukarıda arz ve izah ettirikleri nedenlerle yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararına itirazımızın kabulü ileihtiyati tedbirin hukuka aykırı olması nedeni ile kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin karanının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava dilekçelerinde detaylı olarak ortaya konduğu üzere, küresel ölçekte pandeminin bulunduğu, insanların yatırım yapması yahut fabrika binası inşaa etmesi bir kenara, sokağa çıkmasının bile yasaklandığı dönemde, yapı ruhsatının alınması, proje sunulmasını beklemek olağandışı olduğunu, gerekli süreyi tanımadan tahsisinin iptaline karar vermek de hukuka aykırı olduğunu, ayrıca belirtmek isteriz ki, uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararının iptali ise de esasında tahsisin kaldırılması sonrası müvekkile ödenecek tahsis iade bedelinin düşük olduğu iddiamız ve müvekkilin tahsis kararının kaldırılması sonrası, müvekkilin kamulaştırılan taşınmazı da taraflar arasındaki ihtilaflı konular olduğunu, Dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir kararı kaldırıldığında, müvekkilinin davalı kurumca belirlenen tahsis iade bedeli yanında kamulaştırılan taşınmazı açısından da mağdur olacağını, Mahkemece tapu kayıtları da incelendiğini ortaya koydukları vakıalarla aynı doğrultuda olduğunun tespit edildiğini, mahkemece belirlenen teminatının da müvekkili tarafından yatırıldığını, bu aşamada, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığını davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı nedenlere dayanılarak yapılan istinaf başvurusunun reddini gerektiğini arz ve izah edilen ve re’sen belirlenecek olan nedenlerle, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/321 Esas sayılı müteferrik kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle, davalının istinaf başvurusunun reddine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir .
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Derdest dava, davalı OSB’nin 09/02/2022 tarihli, 2022/03 sayılı yönetim kurulu kararının iptali, dava konusu taşınmazın (arsanın) başka bir kişiye tahsisi yapılmışsa tahsise ilişkin işbu kararın/işlemin de iptali taleplerine ilişkindir.Davacı, dava dilekçesi ile, dava konusu taşınmazın/arsanın üzerinde işlem yapılmasını önleyici nitelikte, teminatlı/teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine karar verilmesini tedbir olarak talep etmiş, mahkemece 29/01/2021 tarihli gerekçeli ara karar ile, 25.000, 00 TL teminat karşılığında, davaya konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.Yargılama devam ederken davalı vekili 29/04/2022 havale tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiş,mahkeme ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan bu itirazı duruşmalı olarak incelenmiş; 29/06/2022 tarihli duruşmada taraf vekilleri hazır olmuş, mahkemece beyanları alınmış, yani dinlenmişler ve aynı duruşmada verilen (10) nolu kısa ara karar ile davalı vekilinin söz konusu ihtiyati tedbir kararına karşı yaptığı itirazının reddine karar verilmiş, işbu kısa ara karar yönünden mahkemece ayrıca gerekçeli olarak 30/06/2022 tarihli ara karar yazılmış, davalı vekili işbu ara kararını süresinde istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri,davaya konu edilen uyuşmazlık konuları, mahkemece verilmiş ihtiyati tedbir kararının (teminat karşılığında) içeriği, itiraz sebepleri, itirazın mahkemece duruşmalı olarak incelemesi sonucu verdiği ve istinaf edilen 30/06/2022 tarihli gerekçeli ara kararda mahkemece yazılı ayrıntılı gerekçeler ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Derdest davanın,talebin niteliğine, mahkemece verilen ihtiyati tedbir ara kararı ile bu karara yapılmış itirazın duruşmalı olarak incelenmesi sonucu verilmiş ve istinaf edilmiş ara kararın içeriğine, yasal sebep ve gerekçelere, üzerine ihtiyati tedbir konulanın uyuşmazlık konusu olmasına ve bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamına göre, HMK’nın 389 vd. Maddeleri gereğince söz konusu ihtiyati tedbir talebinin kabulü için yasaca aranan gerekli ve yaklaşık ispata yeterli koşulların bulunduğu, ilk derece mahkemesince teminat karşılığı verilen ihtiyati tedbir ara kararın da mahkemesince takdir edilen teminatın türü ve miktarının HMK’nın 87. ve 392/1. maddelerine uygun olduğu,ihtiyati tedbir kararına vaki itirazların ise yerinde olmadığı, bu nedenlerle itirazın duruşmalı olarak mahkemece yapılan incelemesi sonunda verdiği ve istinaf edilen 30/06/2022 tarihli gerekçeli ara kararında usul, yasa ve bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı yönlerinden bir isabetsizlik ve aykırılığın bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ara kararının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 30/06/2022 tarih ve 2021/321 E sayılı ARA kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının derdest dava sonunda ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-f ile 394/5. maddeleri uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 23/09/2022