Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1928 E. 2022/1939 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1928
KARAR NO: 2022/1939
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2021
NUMARASI: 2020/221 E. 2021/1045 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 07/10/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 01/12/2021 tarih ve 2020/221 E – 2021/1045 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı kooperatife … tarihinde … üye kayıt numarası ile üye olduğunu, davacının üye olduğu tarihten itibaren tüm borçları eksiksiz olarak ödediğini, … ’te 33.000 TL’yi toplu olarak ödemesi halinde 01/05/2013’te dairesinin teslim edileceğinin bildirildiğini, bunun üzerine davacının ödemeyi yaptığını, bunun üzerine kendisine tapu masrafları hariç borcu kalmadığına ve toplam 75.500 TL ödeme yaptığına dair davalı tarafından yazı verildiğini, aynı yazının ekindeki cari hesap ekstresinde kesin maliyet bedelinde hesaplanması ile tüm bedelin 75.500 TL olduğunun belirtildiğini, davacının hesaplanan kesin maliyet bedelini de ödediğini, ancak davacının yaklaşık 7 yıldır oyalandığını, davacı ile aynı durumda olup daire tahsisi yapılan üyelerin varlığı nedeni ile eşitlik ilkesine zarar verildiğini, davalıya Kayseri 13. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye nolu ihtarının gönderildiğini, davalının … tarihli cevabında davacının iddialarını doğruladığını ve dairenin 3. Şahsa verildiğini bu nedenle kendisine başka bir arsadan daire verileceğinin belirtildiğini, maliyet bedelinin yeniden hesaplanmasının haksız kazanç ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davalı ile arabuluculuğa başvurulmasınarağmen anlaşma sağlanamadığını, öncelikle davacıya vaat edilen daire teslimi ve tapuda tescili ve bunun mümkün olmaması halinde davalının belirttiği … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadan davacıya vaat edilen daire ile aynı özelliklere sahip dairenin davacıya teslimi ile adına tescilinin ve 01/05/2013 tarihinde taşınmaz teslim edilmediğinden bu tarihten itibaren kira bedellerinin yasal faizi ile ödenmesinin ve bununda mümkün olmaması halinde davacının yapmış olduğu ödemelerin güncellenerek ödenmesi ile yine ödenmeyen kira bedellerinin ve munzam zararlarının ödenmesinin talep edildiği görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının kesin maliyet bedelini ödemeyeceğini beyan etmiş olması nedeni ile davacıya daire verilemeyeceğini, söz konusu dairenin davacıya kura ile çıkmadığını, davacının peşin ödemeli ortak olduğuna dair yönetim kurulu ve genel kurul kararı olmadığını, diğer üyelerin 255.905,00 TL ödeme ile daire sahibi olacak iken davacının 75.500 TL ile daire sahibi olmasının mümkün olmadığını, davacının kooperatife 113.859 TL borçlu olduğunu, davacının sunduğu evrakın 2013 tarihli olup o tarihte davacının aidat borcu kalmadığından başka bir şey göstermediğini, davacının kesin maliyet bedeli ödemeden daireyi almak istediğini, davacının ibra edildiğine dair genel kurul kararı bulunmadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, davacının rayiç kira bedeli talep etmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının arsa sahibi gibi kira bedeli talep edemeyeceğini, davacının ikinci talebininde halen üye olması, istifa etmemesi ve genel kurulda çıkma işlemi yapılmamış olması nedeni ile mümkün olmadığını, kooperatifin 2012 yılı Genel Kurul kararı gereği alacağının ancak 36 ay sonra muaccel hale gelebileceğini, alacak muaccel hale gelse bile bu bedelden genel giderlerin düşülmesi gerektiğini, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını, alacağın muaccel hale gelmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında; “… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça davalı kooperatife üye olması nedeni ile davacıya vaadedilen taşınmazın davacı adına tescili, olmadığı takdirde davacıya ödediği bedelin iadesi ile, munzam zarar ile kira bedelinin ödenmesi talep edilmiş ise de, yukarda açıklandığı üzere davacı tarafça verilen süreye rağmen munzam zarar ve kira bedeli yönünden taleplerini harçlandırmadığı görülmüş olup bu husus dikkate alınarak karar verilmesi gerekmiş ve davacının tapu iptal ve tescil talebi yönünden ise delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup 16/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davacının ödemesinin 75.500 TL olduğu, davacıya daire tahsisi olmadığı, davacının sabit fiyat peşin bedel ödemeli üye olmadığı, davacıya verilen borcu yoktur yazısının hukuki değeri olmadığı, kesin maliyetin çıkarılmadığı, ferdileştirme bedeli ödenmeden daire talep edilemeyeceği, inşaat devam ettiği için daire tahsisi olmayıp gecikmede bulunmadığı ve davacının bu durumda kira bedelide talep edemeyeceği belirtildiğinden, raporun bu hali ile denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu anlaşılmış ve bu şekilde davacının tapu iptal ve olmadığı takdirde bedeli iadesi talebinin yerinde olmadığı değerlendirilerek davanın reddine, davacı tarafından munzam zarar ve kira bedeli talepleri yönünden usulüne uygun açılmış ve harçlandırılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davanın reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda numarası belirtilen dosyasındaki kararı usule ve yasaya aykırı bulduklarından istinaf ediyor kararın kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etiklerini, mahkemece delilleri eşit ve gerektiği gibi toplamadan hüküm kurduğunu, zira eğer talep ettikleri ve davanın sübutu için elzem olan bu bilgilerin toplanmış olsaydı haklılıklarının tescil ve tespit edilmiş olacağını, bu delillerden en önemlisinin karar esas alınan bilirkişi raporunun eksik, esasa ve hüküm kurmaya elverişsiz olması, mahkemece de talep ve itirazları üzerine aldırılan ek raporun ise itirazlarını hiçbir şekilde karşılamayıp hukuki izahtan uzak olması olduğunu, bilirkişinin bir kooperatif üyesinin nasıl ev sahibi olabileceğini uzun uzadıya anlatırken müvekkilinir neden bu hakka haiz olamayacağını Ülke gerçeklerinden uzak,maddi gerçeklik ve olgulara,ticari örfe, yapılan hukuksuzluğa dikkat etmeden sadece yasanın lafzi açıklamalarını yazarak kanat bildirdiğini, müvekkilinin üye olduğu tarihten itibaren tüm borçlarınıeksiksiz yerine getirdiğini, 31/03/2013 tarihinde toplu olarak 33.000TL ödemesi halinde kendisine 1 Mayıs 2013’te dairenin teslim edileceğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin 33.000 TL. daha ödediğini ve kendisine davalı kooperatif tarafından … tarihli , imzalı-kaşeli antetli kağıtta;“… ada ,Parsel No : … te bulunan Kat … ,No: … numaralı daire belirtilerek yukarıda bahsi geçen daire için …’in tapu masrafları için ödenecek tutar hariç borcu kalmamıştır.” ifadeleri yer alan bir yazı verildiğini, toplamda 75.500TL ödeme yaptığını, fakat geçen süre zarfında davalı kooperatifçe bugün-yarın denilerek müvekkilinin oyalandığını, müvekkille benzer nitelikteki kişilere kooperatif yönetimince daire tahsisi yapılarak eşitlik ilkesine de aykırı hareket edildiğini ve müvekkilinin beklentileri ve haklarının suistimal edildiğini, dava açmadan önce, kooperatife çekilen ihtarnameye karşılık, Kooperatif Başkanlığınca, 25.12.2019 tarihli yazılı cevapta taleplerinin ikrar edildiğini, fakat müvekkiline verileceği belirtilen dairenin 3. bir şahsa teslim edildiğini ve başka bir arsa üzerindeki konutlardan kat irtifak tapusu ve konut maliyet bedeli hazırlandıktan sonra bir daire verileceğinin belirttiğini, müvekkiline verilecek dairenin 3. bir şahsa verilmesi , davalının bu cevaptaki ikrarının davanın başka bir delili olduğunu, davalı kooperatifin kaç kişiye bilirkişinin belirttiği,saydığı usullere göre konut verdiğini, kimlerdir bilirkişi marifetiyle araştırılmasını talep etmelerine rağmen talepleri hakkında yerel mahkemenin hiçbir işlem yapmadığı gibi kabul-ret açıklamasında da bulunmadığını, kesin maliyet hesabının hangi hukuki gerekçelerle reddedildiğinin belirtilmediğini, davalı adına duruşmaya katılan meslektaşlarına verilen vekaletnameden tutun da hiç bir evrak ve işlemde Genel Kurul’un onayının olmadığını, mali yıl sonunda yönetimin ve faaliyetinin ibrasıyla baştan beri var olmuş olduğunu, şimdi bu davalı kooperatif aleyhine bitmiş olsaydı, yönetim kurulu genel kurulunun haberi ve onayı olmadan kooperatifin bu avukat tarafından temsili ve davanın takibinin yasal değildir diyerek olmadığını, bu davanın kooperatif aleyhine bitmiş olsaydı,yönetim kurulu ,genel kurulun haberi ve onayı olmadan kooperatifin bu avukat tarafından temsili ve davanın takibi yasal değildir diyerek mahkeme kararına itiraz mı edeceğini beyan ederek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin verdiği 01.12.2022 tarih ve 2020/221 E. Ve 2021/ 1045 K. sayılı kararın istinaf incelemesi yapılarak kaldırılması ile yeniden yargılama yapılıp, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının delillerin toplanmadığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığını, davacının rapora itirazlarının değerlendirilmediği yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, davacının istinaf mahkemesinden kooperatif kanununu bir tarafa bırakıp örf adete göre karar vermesini istediğini, kanunun açık olduğu yerde ticari örf adete göre karar verilemeyeceğinin açık olduğunu, davacının 75.500 TL ödeme yaptığını ve kendisinin bu ödeme ile birlikte başka hiçbir borcu kalmadığını ileri sürse de davacı kesin hesap maliyet bedelini ödemeyeceğini beyan ettiğinden kendisine daire verilme ihtimali bulunmadığının açık olduğunu, bahse konu dairenin davacıya kura ile çıkmadığını, davacının peşin ödemeli ortak olduğuna dair yönetim ve genel kurul kararının bulunmadığını, yerel mahkeme kararının yerinde olup onanması gerektiğini, davacının tıpkı diğer üyeler gibi kooperatif üyesi olduğunu ve diğer üyelerle aynı hak ve yükümlülüklere sahip olduğunu atlayarak ödemiş olduğunun 75.500TL ile kendisine daire verilmesini talep ettiğini, diğer üyelerin kesin maliyet bedeli olan 255.905,00TL’yi ödeyerek daire sahibi olabilecekken davacının 75.500TL ödemesi ile daire sahibi olma talebinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafından sunulan yazıda ise kooperatifin açıkça kesin maliyet hesabının ödenmesi halinde daire verilebileceğinin belirtildiğinin görüldüğünü, davacının kendisine eskolasyonla güncellendiğini ve genel kurulca karara bağlandığını ilave ödemelere ve maliyet hesabına itiraz ettiğini ve ödemeyeceğini belirttiğini, açılan iş bu davadan da davacının maliyet bedelini ödemeksizin daire almayı talep ettiğinin açıkça anlaşıldığını, davacı kooperatifin 33.000TL ödeme ile başka ortaklara daire verdiğini eşitlik ilkesini ihlal ettiğini afaki bir açıkla ile yinelemiş olup bilirkişi raporunda da böyle bir konut tahsisi bulunmadığının açıkça belirtildiğini, davacının ihtarına karşılık verilen cevabın ikrar niteliğinde olduğunu belirtmişse de ikrar içerir hiçbir hususun bulunmadığını, aksine verilen cevapta kendisine kesin maliyet hesabı çıktığında bildirileceğinin belirtildiğinin görüldüğünü, davacının kaç kişiye bilirkişinin belirttiği usullere göre daire verildiğinin tespit edilmemiş olmasının bozma gerekçesi olduğunu belirttiğini, kaç kişiye daire verildiğinin tespitinin dava konusu ile ilgisinin bulunmadığını, davaya bir katkısının olmadığını, tüm üyelerin dairelerinin bitmediği bir kooperatifte kesin maliyet bedelinin varlığından söz edilemeyeceğinin açık olup bu hususun kararda belirtildiğini, kooperatifin henüz son bulmamış olup kooperatifin mantığına aykırı açıklamalar ile tek bir kişinin hakkı olduğunu ileri sürmesinin kabul edilebilir olmadığını, davacının iş bu davayı açtığıtarihte kooperatif üyesi/ortağı olduğunu, müvekkili kooperatifin alacaklıya muaccel hale geldiğini, bir borcu bulunmadığını, davacının üyelikten istifa etmediğini ve genel kurul’da çıkma işleminin yapılmadığını beyan ederek davacının istinaf taleplerinin reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, tapu iptali ve tescil, kira alacağı tapu iptal ve tescilin mümkün olmadığı takdirde yapılan ödemelerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacını tapu iptal tescil , kira ve tazminat istemlerinin reddine karar verildiği görülmüştür
Davacının, davalı kooperatifin ortağı bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Davalı Kooperatifin Ana sözleşmesinin “Konutların Ortaklara Dağıtımı ” başlıklı 62. Maddesi incelendiğinde, Konutların, maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kura ile dağıtılacağı, Kura çekimi usul ve esasları ile kura neticesi kendisine kura isabet edecek ortaklar ile ilgili diğer hususların Genel Kurulun tespit edeceği prensip ve yetki doğrultusunda Yönetim Kurulunca belirleneceği, Ferdi münasebet geçilmesi başka bir deyişle tapu verilmesi ancak ana sözleşmenin 61. Maddesi göre kesin maliyet bedellerinin hesaplanmasından ve tüm mali yükümlülükler yerine getirildikten sonra olacağı düzenlenmiştir.
Davalı Kooperatif defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 16.04.2021 tarihli bilir kişi raporunda ; davalı kooperatifin tüm daireleri bitmiş ve kesin maliyet çıkararak ferdileştirme yapma durumunun söz konusu olmadığı, Ana sözleşmesine göre de, dairenin yapılıp bitirilmesi halinde kur’a yoluyla tahsis işlemi gerçekleşip daire teslim edilebileceği ferdileştirmenin ancak daire maliyetinin belirlenip ödenmesiyle söz konusu olabileceği (Kooperatif ana sözleşme m.61-63) Davacıya ana sözleşmeye uygun bir tahsis işlemi yapılmadığı, ve kooperatifte kesin maliyet belirlenmediği olup, bu çerçevede dairenin tesliminin ve ferdileştirilmenin söz konusu olamayacağının belirtildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere Yapı kooperatifinin ana amacı ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun, konut ya da işyeri teslim etmektir.Konut karşılığı tazminat isteyebilmesi için, kooperatifin inşaatlarının bitirilip konut tahsisi aşamasına gelindiği ve diğer üyelere tahsis ve teslim yapıldığı halde davacıya konut tahsis ve tesliminin yapılmaması gerekir. Bu husus, bu tazminatın istenebilmesinin ön koşuludur. Bu önkoşulun gerçekleşmesinden sonra, davacı için çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkânsızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.( 23. Hukuk Dairesi 2016/7609 Esas 2020/22 Karar; 2017/2843 Esas 2020/3830, 2016/4379 Esas 2019/725 Karar )Normal ödemesini yapıp konut sahibi olan üyelerle eşit miktarda ödemesi bulunduğu tespit edilen, diğer anlatımla eksik ödemesi bulunmadığı belirlenen, ancak kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin, hiç ödemesi yok ise konut karşılığı tazminat isteminin reddi gerektiğinin kabulü gerekir. Eksik ödemesi olan bir üyenin konut karşılığı tazminat alacağının hesaplanma şekli Yargıtay yerleşik uygulamalarında aşağıdaki gibi formüle edilmiştir:
a-Önce ortaklara tahsis edilen konutun dava değeri itibariyle rayiç değeri hesaplanmalıdır.
b-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( toptan eşya fiyat endeksi ” TEFE” artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak güncel değeri bulunmalıdır.
c-Bundan sonra yukarıda (a) maddesinde bulunan değerden (b) maddesinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır.
d-Bunu takiben eksik ödeme yapan davacı ortağın ödentileri (b) maddesindeki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı güncelleştirilmelidir.
e- Bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (b) maddesinde bulunan ödemelerinin güncel değerinin karşılığı yine yukarıda (c) maddesinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre davacının (d) maddesinde eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yararlanması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak (d) maddesinde bulunan miktar (c ) maddesinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan rakamın (b) maddesinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktarın (d ) maddesinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar tutarıdır.Bu durumda, mahkemece, tüm ortaklar bakımından konut tahsis aşamasına gelinip gelinmediği, diğer üyelere tahsis yapıldığı halde davacıya tahsis yapılıp yapılmadığı, davacıya tahsis edilebilecek uygun bir konut olup olmadığı, peşin ödemeli ortak olup olmadığı, üyeliğinin türünün gerektirdiği parasal ya da ayni (arsa payı) yükümlülüklerinin karşılığı olan bedele ilişkin sorumluluğu tam olarak yerine getirip getirmediği, bilirkişi aracılığı ile belirlenip, peşin ödemeli ortak olduğu ve yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğinin belirlenmesi durumunda kendisine tahsis edilmesi gereken taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden tazminata hükmedilmesi; davacının peşin üyeli ortak olmamasına rağmen normal ödemesini yapıp bir konut sahibi olan ortak kadar aynı miktarda ödeme yapmış olması durumunun tespiti halinde de yine dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden tazminata hükmedilmesi; davacının peşin ödemeli ortak olmadığı ve ödemelerinin de tam olmadığının tespiti durumunda ise yukarıda belirtilen benimsenen formül gereğince tazminat hesabı yaptırılmak suretiyle varılacak sonuca göre tazminat isteminin karara bağlanması,hiç ödeme yapmadığının belirlenmesi halinde tazminat talep edemeyeceğinin kabulü gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 01/12/2021 tarih ve 2020/221 E – 2021/1045 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 06/10/2022