Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/19 E. 2022/96 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/19
KARAR NO: 2022/96
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2021
ESAS NO: 2020/219
KARAR NO: 2021/928
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 18/01/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 05/11/2021 tarih ve 2020/219 E – 2021/928 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından 17.02.2012 tarihli ve … No’lu poliçe ile tanzim edilen müvekkili şirkete ait …plakalı araç 07.01.2013 tarihinde çalındığını, mevcut sigorta poliçesi ilgili aracın yanma, çalınma, çarpışma olayları ile riziko poliçe kapsamında olması nedeniyle hırsızlık olayı sonrası müvekkili tarafından poliçedeki kasko miktarının ödenmesi amacıyla davalı şirkete 19.02.2013 tarihli Kayseri 1.Noterliği …yevmiye no’lu ihtar ile başvuru yapıldığını, ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını, ihtara cevap da verilmediğini, ödeme yapılmaması sebebiyle ilgili sigorta şirketi aleyhine Kayseri 4.İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, akabinde müvekkilinin Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/1316 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, ancak dava takipsizlik sonucu açılmamış sayıldığını, sonuç olarak, müvekkili şirkete ait …plaka sayılı aracın çalınmasından ve aracın davalı sigorta şirketince çalınmaya karşı kaskolu olması nedeniyle ilgili araç poliçe miktarı ve faizinin fazlaya ilişkin dava hak ve menfaatleri saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL ‘nin olay tarihinden itibaren MB reeskont faizi üzerinden ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın belirsiz alacak davası koşullarını taşımadığını, delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, davanın zaman aşımı sebebi ile reddi gerektiğini, davacı tarafından ikame edilen davanın kötü niyetli ve haksız kazanç elde etme niyeti ile açıldığını, ceza dosyasındaki beraat kararının hukuk dosyasını bağlamayacağını, hadise incelendiğinde poliçe teminatları dahilinde gerçekleşen bir rizikonun söz konusu olmadığını, teminat dışı olan riziko sebebiyle davanın reddi gerektiğini, talep edilen faiz türünün hatalı olduğunu, sonuç olarak, davacı delilleri taraflarına tebliğ edilinceye kadar davaya cevap verme ve delil sunma haklarının saklı tutulmasını, davanın reddini, dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden faiz ve ferilere ilişkin davacının taleplerinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Her ne kadar davalı vekili tarafından davaya konu aracın ele geçiriliş biçimi poliçede teminat kapsamında olduğu belirtilen hallere girmediği ve bu nedenle sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı öne sürülmüş ise de dosyamız ve ceza dosyası kapsamı itibariyle davaya konu aracın, araç anahtarının kontak üzerinde veya araç içerisinde bırakılması sonucu rizikonun gerçekleştiği bu nedenle rizikonun teminat dışı olduğu davalı sigorta şirketi tarafından ispatlanamadığından ve alınan bilirkişi raporunda davacı şirkete ait aracın rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle değerinin 310.000,00 TL olabileceği belirlendiğinden,iş bu bedelin de poliçe limiti dahilinde kaldığı anlaşıldığından açılan davanın kısmen kabulü ile 310.000,00 TL tazminatın, sigorta şirketince davacının başvurusunun reddedildiği 13/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek -Açılan davanın kısmen kabulü ile; 310.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 13/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine,….” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının 07.01.2013 tarihinde …plakalı Müvekkil Şirkete kasko sigortalı aracın çalınması sebebiyle uğradığı zararın tahsili amacı ile işbu davayı açtığını dava sonucu 310.000,00 TL’nin kabulüne karar verildiğini, davanın salt zamanaşımı sebebi ile dahi reddi gerekmediğini ,Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinin, sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayandığını, riziko tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nın 1420.maddesinde, sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl, her halde 6 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağının belirtildiği,TTK MADDE 1420 ; (1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Hükmünün bulunduğunu yerel mahkemenin gerekçeli kararında ceza dosyasındaki beraat kararının 06/11/2019 tarihinde kesinleştiği ve ceza dosyasında sanık olarak da sıfatı bulunan davacı şirket yetkililerinin suçun dolandırıcılık suçu olmadığı kesinleşen ceza dosyası ile öğrenildiğini, somut olaydaki zamanaşımı süresi, ceza dosyasının kesinleşme tarihi olan 06/11/2019 tarihinden itibaren başlayacağı belirtilerek zamanaşaımı itirazımızın reddine karar verildiğini, TTK’nın yukarıda belirtilen ilgili maddesinde de belirtildiği üzere; ‘bütüm istemler … her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.’ açıklaması karşısında Somut olayda da davacının talebine dayanak olan kaza tarihi 07/01/2013’ olduğunu, dava tarihi ise 06.03.2020 olup genel şartlara göre her halde riziko tarihinden başlayan 6 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinin açık olduğunu bu sebeple yerel mahkemenin kararının kaydırılmasına İstinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar hükmüm icrasının önlenmesi bakımından tehir-i icra kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle dosya kapsamındaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini dava dilekçelerindeki ve dosya kapsamındaki diğer yazılı, sözlü beyanlarımızı tekrar etiklerini Davalı sigorta şirketinin istinaf başvurusundaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini , dava dosyasında zaman aşımı yönünden hukuken bir sorun olmadığını TTK m.1409/2 kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından rizikonun teminat dışında kaldığına dair bir delil sunulmadığını, bu hususta ispat faaliyeti de yapılmadığını. Dosyaya celb edilen Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2015/400 E. Sayılı dava dosyası incelendiğinde davacı müvekkil şirketin yetkililerinin Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirdiği görüleceğini. Bu hususta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/14249 E. , 2017/3704 K. ve 2018/2658 E. , 2018/7822 K. Sayılı içtihatlarının bulunduğunu TTK m.1429/1 “Sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür” Dosya kapsamında kasko sigorta poliçesi incelendiğinde TTK m.1429 kapsamında bir istisna poliçenin de bulunmadığını Bu sebeplerle davalı tarafın istinaf talepleri yerinde olmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dava ,tazminat ( Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) talebine ilişkindir.Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, sigorta sözleşmesinden doğan talep yerinde görülmekle davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 05/11/2021 tarih ve 2020/219 E – 2021/928 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 21,176,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 5.294,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 15.881,80 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/01/2022