Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1895 E. 2022/1960 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1895
KARAR NO: 2022/1960
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022
ESAS NO: 2022/150
KARAR NO: 2022/470
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 10/10/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının 16/03/2017 tarihinde evlendiklerini ancak müvekkilinin 02/05/2017 tarihinde boşanma davası açtığını, Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2017/393 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama süresince tarafların boşanma ve sonuçları konusunda anlaştıklarını, 13/09/2017 tarihli ve 22/09/2017 tarihli iki ayrı boşanma protokolü düzenlediklerini, 13/09/2017 tarihli boşanma protokolünün 6. Maddesinde davacı …’ın tazminat olarak 475.000,00-TL ödeyeceği, 75.000,00-TL’nin anlaşmanın gerçekleştiği gün ödeneceği, geri kalan 400.000,00 TL için ise senet düzenleneceği konusunda anlaşıldığını ve 4 adet senet tanzim edildiğini, ancak 22/09/2017 tarihli boşanma protokolünde ise tarafların birbirlerinden herhangi bir tazminat taleplerinin olmadığı konusunda anlaştıklarını ve tarafların 13/09/2017 tarihli protokol ile değil de 22/09/2017 tarihli boşanma protokolü ile boşandıklarını, ancak müvekkili aleyhine davalı tarafından Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… Esas sayılı icra takip dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin aleyhine başlatılan takibe konu senetten ve henüz takibe konulmayan 13/09/2017 düzenleme 30/10/2019 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli, 13/09/2017 düzenleme 30/04/2020 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini, davaya konu senetler ile ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve senetlerin iptalini talep etmiştir.Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının arabulucuk anlama tutanağını sunmadan işbu davayı açtığını, bu sebeple davacının dava şartını yerine getirmediğini, davacının ödeme veya imzaya ilişkin bir iddiası bulunmadığını, borcun sebebini inkar etmediğini bildirerek davanın reddine ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… davacı taraf davalının eski eşi olduğunu ve 02/05/2017 tarihinde boşama davası açıldığını, aralarında 13/09/2017 tarihli protokol düzenlediklerini ve bu protokol doğrultusunda davalı tarafa toplam bedeli 400.000,00-TL olan 4 adet senedi tanzim ettiğini, ancak daha sonra 22/09/2017 tarihinde yeni bir protokol düzenlediklerini ve bu protokolde senet ile ilgili bir hususun olmadığını ve 22/09/2017 tarihli boşanma protokolüne göre boşandıklarını, dolayısıyla bu senetlerin hükümsüz kaldığını beyan ederek davalıya bu senetlerden dolayı borcunun olmadığını iddia etmiştir. Davalı taraf ise davaya konu bonoların davacı tarafça tanzim edilerek davalıya verildiğini, boşanma davasına sunulan ikinci protokolün içeriğinde davacı tarafça hile yoluna başvurularak senetlere yer verilmediğini, söz konusu belgelerin kıymetli evrak olduğunu ve geçerli bir temel borç ilişkisinin bulunmadığını ispat yükünün davacı tarafta olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkememiz dava dosyası ve ekleri, Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2017/393 Esas sayılı dosyası ve boşanma protokolleri bir bütün halinde incelendiğinde, davacı ile davalının 16/03/2007 tarihinde evlendikleri, daha sonra davacının 02/05/2017 tarihinde boşanma davası açtığı ve Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2017/393 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılama yapıldığı, taraflar arasında 13/09/2017 tarihli boşanma protokolü imzalandığı, bu protokolün, 6 numaralı maddesinde “… tazminat olarak 475.000 TL ödeyecektir. 75.000 TL anlaşmanın gerçekleştiği gün ödenecektir. Geri kalan 400.000 TL ise senet düzenlenip aşağıda belirtilen vade günlerinde ödenecektir. Kalan miktarı da; 30/09/2018 tarihinde 100.000 TL, 30/04/2019 tarihinde 100.000 TL, 30/10/2019 tarihinde 100.000 TL ve 30/04/2020 tarihinde 100.000 TL şeklinde ödenecektir.” şeklinde bir karar alındığı, ancak bu protokolün boşanma davasının görüldüğü dava dosyasına sunulmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında daha sonra 22/09/2017 tarihinde yeni bir protokol düzenlenmiş olup bu protokol incelendiğinde davaya konu edilen 4 adet bonoya ilişkin herhangi bir ibare olmadığı anlaşılmıştır. Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2017/393 Esas sayılı dosyası incelendiğinde de 22/09/2017 tarihli boşanma protokolünün taraflarca imzalanarak 22/09/2017 tarihinde dosyaya ibraz edildiği ve aynı gün duruşma yapılarak 22/09/2017 tarihli boşanma protokolüne göre anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, 13/09/2017 tarihli protokole göre boşanma kararı verilmediği anlaşılmakla, 13/09/2017 tarihli protokolde boşanmaya bağlı olarak ödenmesi kararlaştırılan 4 adet bononun da hükümsüz kaldığı, dolayısıyla davacının davalıya 4 adet bonodan dolayı borçlu olmadığı kanaatine varılmış olup, davacı taraf dava dilekçesinde 30/09/2018 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli bono yönünden herhangi bir talepte bulunmadığından taleple bağlılık kuralı gereği davanın kabulü ile davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… Esas sayılı icra dosyasına konu 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/04/2019 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli bono ile henüz takibe konulmayan 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/10/2019 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli, 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/04/2020 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bu senetler hükümsüz kaldığından iptaline karar vermek gerekmiş, davanın kabulü ile, Davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına konu 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/04/2019 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli bono ile 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/10/2019 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli, 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/04/2020 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bu senetlerin iptaline, Borçlu olmadığının tespitine karar verilen 302.887,50-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiası yönünden bahsi geçen bonolara ilişkin görev itirazı bulunduğunu, evlilik birliği edimi açısından değerlendirme yapılacaksa ‘Kayseri Aile Mahkemeleri’ görevli mahkeme olduğunu, yerel mahkeme dava konusu bonolara ilişkin, iş bu bonoların ne sebeple alındığı ve aile hukuku yönünden bir alacağın mı karşılığı olduğunu eksik inceleme ile tartışmadığını, bu hususta davacı taraf son duruşmada ‘teminat senedi’ iddiasını gündeme getirmiş olup, bahse konu bonoların teminat ibaresi ve sözleşmeyle bir birine bağlanmadığı bonoların incelenmesinden anlaşılacağını, davacı taraf alacağın geçersizliğine ilişkin olarak iddiaları ve sözlemeye dayanan protokün Kayseri 4. Aile Mah. 2017/393 Esas ve 2017/813 karar dosyası ile ibra etmesi mümkün olmadığını, zira söz konusu mahkeme ilamında müvekkilin takip konusu etmiş olduğu bonolar açık ve net olarak yazılmadığı gibi bunu makul görebilecek hiç bir sebepte bulunmadığını, davacı eş bir oldu bittiye getirerek dava konusu bonoları müvekkilin bunca yıllık evliliği ve emeğine ilişkin hata ve hile yollarına başvurarak sonuçsuz kalmasını planladığını, tarafların boşanma davasında iradeleri boşanma olup bahse konu bonolarla ibralaşması düşünülmediğini, zira Kayseri Genel İcra Müd. … Esas dosyasına konu olan bonoların, illetten mücerret, olduğu göz önünde bulundurulması gerektiğini, yine gerek bono üzerinde hangi sebeple alınıldığına ilişkin bir yazıda bulunmadığı aşikar olduğunu, yine yerel mahkeme eski tarihli protokolle, yeni protokole ilişkin bonolardan bahsedilmediği ve yeni tarihli protokolle göre boşanma hususunda karar vererek, hükümsüz kaldığı ifade edilmiş ise de; bu tespit hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi; sözleşme hukuku açısından kabulü mümkün olmadığını, zira; tarafların yapmış olduğu ikinci sözleşme ile; birinci sözleşmeyi hükümsüz kıldığı belirtilmediğini, bonoların hükümsüz kaldığı belirtilmediğini, davacı, davaya konu senetteki imzaya da itiraz etmediğini, davacı davalıya yönelik dosya içerisinde bir ödeme belgesi sunamadığını, takip konusu dayanak belge bono vasfına haiz olup, kambiyo hukukuna yönelik bir eksiklik bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi alacak borç ilişkisini sonlandıran bir ibraname bulunduğunu, davacı borçlu hileyle alacağı sonlandırmayı düşündüğünü, tarafların boşanma davasına sunmuş oldukları protokolde; dava konusu bonolardan hiç bahsetmediğini, bu yönüyle daha önceden müvekkile yönelik vermiş bonoların ibrasına yönelik bir karar olmadığını, evlilik birliği içerisinde müvekkilin çalıştığını, bir kısım birikimlerde bulunduğunu, yine davacı eşe bir kısım taşınmazlar devrettiğini, bu yönüyle tarafların arasında alacak vereceklerin olması kuvvetle ihtimal olduğunu, yine davacının borçları vadeye bağlandığını, boşanma davasına sunulan protokolle ilgili olarak olarak vadesi gelmemiş bir alacağın ibra edilmesi söz konusu olmadığını, yine konunun özetlenebilmesi ve izahı açısından Genel kredi sözleşmesiyle alacağı olan bir kuruma kişinin bono vermesi durumunda genel kredi borçlarına ve bonoya ilişkin her iki kalemde borçlu olması düşünülemeyeceğini, bono miktarı karar bir borç bonoya bağlanmış olacağını, davacının tüm borçları bonoya ve vadeye bağlandığını, boşanma davası ilamı alacaktan bağımsız olup, genel bir ibra olarak kabul etmek mümkün olmadığını, takip konusu bonoya ilişkin olarak davacı borçlunun borcu ödediğini veya usulune uygun bir ibra veya yazılı belge dosya içerisine sunamadığını, müvekkil bahsi geçen bononun ödemesini almadan alacağından vazgeçmesi mümkün olmadığını, bu durum hayatın olağan akışınada ters olduğunu, söz konusu belge kıymetli evrak olup, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi gereği senette oluşan hak ile temel borç ilişkisinden soyutlanmış bağımsız bir varlık kazandığını, geçerli bir temel borç ilişkisinin bulunmadığın ispat yükü ve bundan doğacak defilerin dermayanını borçluya bırakacağını, illette mücerret ilkesi gereği temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığının ve mahiyetini ispat zorunluluğumuz olmamakla birlikte geçerli bir temel münasebetin bulunup bulunmadığı ispat yükü davacı tarafta olduğunu, yerel mahkeme ilamının kaldırılmasına, davacının davasının reddine; takibin devamına; davacının kötüniyetli olması nedeniyle asıl alacağın yüzde yirmisi oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; somut olayda hakim huzurunda onaylanmamış olan bir anlaşmalı protokol geçersiz olacak ve bu protokole ilişkin işlem yapılamayacağını, işbu nedenle davalının takibe konu ettiği senetler 13/09/2017 tarihli anlaşma protokolü başlıklı sözleşmeden doğduğu ve bu sözleşmenin hakim tarafından onaylanmayarak tarafların 22/07/2017 tarihli boşanma protokolü ile boşandıkları nazara alındığında müvekkilin davalıya herhangi bir borcu olmadığı anlaşılacağını, müvekkilin davalı yana borcunun olmadığının tespiti ile icra takibine konu 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/04/2019 vade tarihli 100.000 TL bedelli bono ile 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/10/2019 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli, 13/09/2017 düzenleme tarihli 30/04/2020 vade tarihli 100.000,00-TL bedelli bonolar nedeniyle müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespiti ve bu senetlerin iptalinin içerir yerel mahkeme kararının onanmasını, davalı yanın hak ve hakkaniyetle bağdaşmayıp hukuki dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin reddini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, taraflar arasında düzenlenen 13/09/2017 tarihli boşanma protokolünün 6. Maddesi uyarınca davacı tarafından davalı adına düzenlenen bonolar nedeniyle açılan menfi tespit davasıdır.Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2017/393 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sırasında tarafların boşanma konusunda anlaştıkları, bu hususta taraflar arasında 13/09/2017 tarihli ve 22/09/2017 tarihli iki ayrı boşanma protokolünün düzenlendiği, 13/09/2017 tarihli boşanma protokolünün 6. Maddesi uyarınca davacı tarafından tazminat olarak davalıya 475.000,00-TL ödeneceği, 75.000,00-TL’nin anlaşmanın gerçekleştiği gün ödeneceği, geri kalan 400.000,00 TL için ise senet düzenleneceği konusunda anlaşıldığı, bu konuda 4 adet senet düzenlendiği, ancak bu protokolün boşanma dosyasına sunulmadığı, bunun yerine taraflar arasında sonradan düzenlenen 22/09/2017 tarihli boşanma protokolünün boşanma dosyasına sunulduğu, bu protokolde ise tarafların birbirlerinden herhangi bir tazminat taleplerinin olmadığının hüküm altına alındığı, tarafların 13/09/2017 tarihli protokol ile değil de, 22/09/2017 tarihli boşanma protokolü uyarınca boşandıkları, bu nedenle boşanma davasında hükme esas alınmayan önceki protokol uyarınca düzenlenen senetlerin de geçerliliğinin kalmadığı iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 13/09/2017 tarihli protokolün boşanma davasının görüldüğü dava dosyasına sunulmadığı, taraflar arasında daha sonra düzenlenen 22/09/2017 tarihli yeni protokolün dosyaya sunulduğu ve bu protokol uyarınca tarafların boşandıkları, bu protokol incelendiğinde davaya konu 4 adet bonoya ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığı, 13/09/2017 tarihli protokole göre boşanma kararı verilmediği, buna göre 13/09/2017 tarihli protokolde boşanmaya bağlı olarak ödenmesi kararlaştırılan 4 adet bononun da hükümsüz kaldığı, bu nedenle davacının davalıya 4 adet bonodan dolayı borçlu olmadığına karar verilmiştir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosya kapsamında toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, kanıtların takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, bir an için söz konusu uyuşmazlıkta Aile Mahkemesinin görevli olduğu düşünülebilir ise de, dava konusu bonoların dayanağı olan 13/09/2017 tarihli protokole göre boşanma kararı verilmediği, taraflar arasında sonradan düzenlenen 22/09/2017 tarihli yeni protokole göre boşanma kararı verildiği, bu protokolde davaya konu 4 adet bonoya ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 07/06/2022 tarih ve 2022/150 E – 2022/470 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 20.690,24 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 5.172,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.517,74 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022