Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1841 E. 2022/2039 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1841
KARAR NO: 2022/2039
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2022
ESAS NO: 2021/397
KARAR NO: 2022/282
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/10/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/04/2022 tarih ve 2021/397 Esas – 2022/282 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının mülkiyeti ve her türlü işletme hakkı kendisine ait olan … – … plakalı özel halk otobüsü ile Kayseri sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı yaptığını, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Yönetmeliği’nde Kayseri Büyükşehir Belediyesince davalı şirkete devredilen yetki ile aynı yönetmeliğin 33. maddede öngörülen hak ediş türlerinin terkibinden müteşekkil bir taşıma sözleşmesi yapılmak üzere davacıyı ve diğer Özel Halk Otobüsü işletmecilerini temsilen kendisine o dönem noterden vekaletname çıkarılmak suretiyle hususi olarak yetkilendirilmiş vekil sıfatıyla Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanı ile davalı … A.Ş. arasında 10/05/2017 tarihli yolcu taşımacılığı hizmet sözleşmesi adı altında bir taşıma sözleşmesinin akdedildiğini, mezkur sözleşme ile Kayseri sınırları içerisinde toplu taşıma yapacak olan özel halk otobüsü sahiplerinin hak ve borçlarının neler olduğu ile hak edişlerinin nasıl hesaplanıp ne şekilde ödeneceğinin ayrıntılı biçimde düzenlendiğini, akabinde yapılan bir çok ek sözleşmeler ile asıl sözleşmede öngörülen hesaba esas birim bedellerin sözleşmeye göre yeniden değerlemeleri ve benzeri düzenlemeleri yapıldığını, davacının önceki başkan olan dava dışı …’a vekalet verdiğini ve taşıma sözleşmesi ve eklerini kabul ettiğini, ancak ilerleşen dönemde Kayseri otobüsçüler esnaf odası başkanı değiştiğini ve yeni başkan Hayrullah Şahin’e vekaletname verilmediğini, yeni oda başkanı kendisine vekaletname olmadığını bildiğini, davalı …’ın da basiretli bir tacir gibi bu hususu araştırmalı, oda başkanının kimlerin vekili olarak hareket ettiğini tespit etmesi ve yapılan sözleşmenin vekil edenlerin vekaletname verme iradesine uygun olup olmayacağını göz önüne alması gerekirken, tamamen davalı şirketin menfaatine uygun kişilerin sözleşme serbestisini ihlal eden ve davalı şirketin tabi olduğu özel hukuk hükümlerine hiçe sayıp bir kamu tüzel kişiliği gibi davacının bağlamadığı halde bağlıyor gibi uymaya icbar ettiği 07/01/2020 tarihli ek sözleşmeyi oda başkanı ile akdettiğini ve bu hukuksuz sözleşme ile davacının ciddi zararlara uğramasına sebep olduğunu, ek sözleşmenin 4. maddesi ile hak ediş ödemelerinde taahhütlü km bedellerinin hesabı ve ödenmesine ilişkin tüm hükümler askıya alındığını, 2. maddesinde ise ödemeye esas 11 kalem alacak türü belirsiz bir zamana kadar ortadan kaldırılıp yalnızca yakıt bedeli, diğer gider bedeli ve ek kilometre bedeli adı altında 3 kalem üzerinden ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, yapılan ek sözleşmenin ilk olarak davacı yönünden bağlayıcı olmadığını, davacının covid salgını döneminde şehirler arası seyahat yasaklarına rağmen mezkur kooperatifin hak edişinde hiçbir kesintiye gidilmediğini, ek sözleşme yapma ihtiyacı dahi duyulmadığını, mezkur dönemde davacının 10/05/2017 tarihli sözleşme ve eklerine göre ödenmesi gereken tam yolculuk bedeli, diğer yolculuk bedeli, aktarma yolculuk bedeli, sabit gelir bedeli, kayıp kilometre bedeli, performans bedeli, taahhütlü kilometre bedeli alacaklarının ödenmediğini beyan etmiş, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tam yolculuk bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, diğer yolculuk bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, aktarma yolculuk bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, sabit gelir bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, kayıp kilometre bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, performans bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin ve taahhütlü kilometre bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 350,00 TL’nin sözleşme gereği belirlenen vade tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu hususların hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığını ve tüm taleplere ilişkin olarak zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının ileri sürdüğü şekilde 07/01/2020 tarihinde davalı şirket tarafından imzalanmış hiçbir ek protokol bulunmadığını, davalı ile Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında imzalanan Yolcu Taşıma Hizmeti Sözleşmesi’nin 01/08/2017 tarihinde imzalanan ek protokolünde hükme alınan maddelerinin içerikleri incelendiğinde davalı ile tüzelkişiliği bulunan Oda arasında imzalanan sözleşmenin ve ek sözleşmelerin bu davanın davacısı da dahil olmak üzere taraflar açısından bağlayıcı olabilmesi için odaya üyelik bağı olan veya vekalet yöntemi ile bağ kuran ifadesinde görüleceği üzere özel halk otobüsü işletmecileri için sözleşmelerdeki haklardan çıkarım sağlayabilmesi açısından vekalet zorunluluğunun getirilmediğini, davalı şirketin bu sözleşmelerin akdedilmesinde muhatabının tüzel kişiliği bulunan oda olması sebebiyle davacı yanın vekaletnamesi veya üyeliğinin olup olmamasının davalı şirketin oda ile sözleşme ve ek sözleşmeler yapmasını engellemediğini, davacının tüm bu süreçte lehine olan birçok ek sözleşme ve düzenlemeden faydalandığını ve kendisine çok ciddi kazanımlar elde ettiğini, davalı firmanın tüm bu sözleşmeleri ve ek sözleşmeleri davacı ile değil oda ile akdettiğini, oda başkanının değişmesinin odanın tüzelkişiliğini ortadan kaldırmayacağı gibi davacı firmanın muhatabı odanın başkanının kim olursa olsun Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası olduğunu, davacının oda başkanının değiştiği ve bu sebeple vekaletlerinin hükümsüz kaldığına veya yeni oda başkanına vekalet vermedikleri için odaya verdikleri ilk vekaletin hükümsüz kaldığına ilişkin iddiaların hukukilikten uzak olduğunu, bu hususun oda ile davacının iç ilişkisi olduğunu, bir usulsüzlük iddiası varsa davacının bunu davalı firmaya değil odaya dava açarak odaya yöneltmesi gerektiğini, bugüne kadar davacı tarafça odayı vekaletten azlettiğine yahut odaya üyelik bağıyla bağlı olmadığına veya üyelikten ayrıldığına ilişkin olarak davalı firmaya hiçbir bildirimde bulunmadığını, davacının iddia ettiği diğer yolculuk bedeli adındaki bedelin davalı şirket ile Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında imzalanan Yolcu Taşıma Hizmeti Sözleşmesi maddelerinde yer alan hak ediş bedeli olduğunu, davacının iddia ettiği gibi hiçbir şekilde herhangi bir kanun veya mevzuat çerçevesinde ödenmesi gereken bir bedel olmadığını, tamamen ilgili sözleşmede tanımlanan hak ediş metodunda yer alan bu diğer yolculuk bedelinin pandemi dönemi ek sözleşmesinde hak ediş metodunun değişmesi kaynaklı hesaplanmadığını ve taşımacıların temsilcisi olan oda ile uzlaşılan yöntemlerle hak ediş uygulandığını, yolcu sayısına bağlı bir ödeme yönteminin otobüs işletmecilerinin sabit ve değişken giderlerini ödeyebilmesini olanaksız hale getirdiğini, bu sebeple sözleşmesel olarak taşımacıların temsilcisi olan oda ile yolcu gelirine değil tamamen sabit gelir ve kilometre başı yakıt giderlerine odaklı bir ek sözleşme üzerinde uzanıldığını ve bu göre hesaplama yapıldığını, bu durumun da özel halk otobüsü işletmecilerinin lehine olduğu için yapılmış bir düzenleme olduğunu beyan etmiş, ileride davacının iddialarına karşı beyan ve delil bildirme hakkı saklı kalmak kaydıyla yapılacak inceleme ile sair bilcümle hakların mahfuziyeti kaydıyla haksız davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve tüm masrafların karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan tüm açıklamalar, taraflar arasındaki sözleşmeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, Borçlar Hukuku’nun en temel ilkelerinden olan ahde vefa ilkesi uyarınca davacının itiraz ettiği sözleşme ve ek sözleşmelerle bağlı olduğu, kaldı ki itiraz edilen sözleşmeler kapsamında davacının fatura düzenleyip hak edişler aldığı, söz konusu hak edişlere karşı herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, davacının serbest iradesi ile bu sözleşmeler kapsamına çıkarak otobüs işletmeciliğini yapmasının mümkün olmasına rağmen bu yolu seçmediği, tarafların karşılıklı ticari defter ve kayıtlarında davacının davalıdan alacağının görünmediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine…” karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece delillerin toplanmadığını, iddialarının irdelenmediğini, her şeyden önce yapılması gereken sözleşmelerin irdelenmesi iken bu hususun dahi göz ardı edildiğini, davacının … A.Ş ile sözleşme yapmak üzere önceki Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanı …’a vekaletname verdiğini, 10/05/2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesini vekili aracılığıyla kabul ettiğini, bu sözleşmede yapılan hesaplamalar ve yine sözleşmede öngörülen yeniden belirlenecek ücret artışları için ek sözleşmeler akdedilmesini de kabul ettiğini, dava konusu ek sözleşme haricinde yapılan ek sözleşmelerin tamamı da buna uygun olarak 2017 tarihli sözleşmedeki hak ediş kat sayılarının ve baz fiyatlarının belirlenmesi ve taahhütlü kilometre miktarlarının artırılmasına ilişkin akdedildiğini, zaten Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesinin 35. Maddesinde de açıkça belirtildiği üzere ek sözleşme yapılmasının amacının da bu olduğunu, 10/05/2017 tarihli sözleşmenin 35. maddesi: Madde 35: değişiklik- taraflar istedikleri takdirde bu sözleşmenin kapsamında kalmak koşulu ile bu sözleşme hükümlerinde değişiklik ve/veya ek sözleşme yapabilirler şeklinde olduğunu, halbuki gelinen noktada … AŞ, müvekkilinin yalnızca hak edişlerini tahsil edip kendisine ödemesi yetkisi içeren bir vekaletname çıkardığı yeni Oda Başkanıyla ilk yapılan sözleşmeyi ve ek sözleşmenin mantığı ve tanımını hiçe sayarak bir ek sözleşme imzaladığını, bu sözleşmede 2017 tarihli sözleşmede kabul edilen tüm hak edişleri ortadan kaldırdığını ve davacıyı buna uymaya icbar ettiğini, bir defa davacı adına imza atan kişinin yetkili olmadığını, bir ikincisi ise … AŞ bundan haberdar olduğunu, mahkemenin “Ya sev ya terk et” mottosundaki gibi istemeyenin bu sözleşme kapsamından tamamen çıkabileceğini, kimsenin zorla bu sözleşmeye bağlı olmadığına ilişkin sağduyudan uzak gerekçesi, sözleşme yaparak menfaatlerini korumak isteyen kişilerin sözleşmenin diğer tarafının sözleşmeyi ihlal etmesini sineye çekerek tüm menfaatlerini bırakıp gitmesini istemekten farksız olduğunu, davacının ilk yapılan şekliyle bu sözleşmenin tarafı olmak ve sözleşmede tanınan haklarını almak istediğini, bunun da onun en tabii hakkı olduğunu, mahkemece uyuşmazlığın toplandığı yer olan vekaletsiz olarak sözleşme yapılması hususunu aydınlatmaya matuf olarak delilleri arasında belirttiği vekaletnamelerin getirtilmemiş ve vekaletname olmaksızın yapılan ve davacı tarafından onanmayan sözleşmenin geçersiz olacağı yönündeki iddiaların göz ardı edildiğini, mahkemeye göre bir defa vekaletname verildiyse vekil değişse de ya da her ne olursa olsun davacının itiraz etme ya da karşı çıkma hakkı yokmuşçasına yapılan değerlendirmelerin hukukla, sözleşme serbestisiyle ve hatta imzalanan işbu sözleşme ile dahi bağdaşmadığının açık olduğunu, … AŞ’nin kötü niyetli olduğunu Kayseri Büyükşehir Belediyesinin kendisine devrettiği kamu gücünü aynı konumda bulunan işletmecilere eşit olarak uygulamadığı ve haksızlık yaptığı yönünde dava dilekçemizde zikrettiği iddialarıyla dosya içerisindeki delillerin tamamen göz ardı edildiğini, dilekçe ekinde mahkemenin ibraz ettiğini, davalı şirketin yalnızca Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/376 Esas sayılı dosyasına gönderdiği 29/06/2021 tarihli dosyaya eklenecek evrak ismiyle kayıtlı olan belgeler arasında … Kooperatifinin Muavin Defter Kayıtların incelenmediğini, söz konusu kayıtlarda görüleceği üzere davalı şirket dava dışı … Kooperatifinin hiçbir hak edişinde kesintiye gitmediği gibi bir de çalışmayan otobüslere zamlı ücret ödemesi yaptığını, … Kooperatifi davalı … AŞ ile yaptığı sözleşme gereği sadece Kayseri Otogarı ile belli başlı merkezler arasında taşımacılık yapmakta olup pandemi döneminde seyahat yasakları olmasına rağmen davalı şirket dava dışı kooperatifin hak edişinden 1 TL dahi kesintiye gitmediğini, söz konusu kooperatife 2019 yılında yekun 7.318.152,06 TL ödenirken pandemi dönemi olan ve seyahat yasakları olan 2020 yılında yekun 7.475.119,01 TL ödendiğini, 2021 yılının ilk 6 ayında ise 3.778.654,37 TL ödendiğini, (Ek Muavin Defterde Kayıtlar Mevcut) burada dikkat edilmesi gereken husus davacının işlettiği özel halk otobüsünün pandemi döneminde fiilen çalışmasına, insanların hala işe gitmesine ve toplu taşımaya ihtiyaç duymasına, İçişleri Bakanlığı ve İl Hıfzısıhha Kurulunun toplu taşıma araçlarının yarım dolulukta çalışmasına karar verip insanlar işe gitmeye devam ettiği için sefer azaltmak bir yana sefer artırımına gidilmesi gerektiği halde davalı şirket geçersizliğini bile bile hiç de iyiniyetli olmayan saiklerle yetkisiz temsilcinin imzasını alarak davacının hak edişleri azaltmış ancak davalı şirket kendisine devredilen yetkiyi kötüye kullanarak dava dışı kooperatifin istihkakında seyahat yasakları olmasına ve hiç çalışılmamasına rağmen bir azaltmaya gitme gereği bile duymadığını, bu şehrin tüm toplu taşıma yükünü çeken, pandemi döneminde dahi çalışan ve hatta yarım dolulukta çalışmaları gerektiği için şehrin toplu taşıma ihtiyacı gözetilerek ek seferlerle daha çok çalıştırılması gereken davacının hak edişi kesilip zarar etmesine sebebiyet verildiğini, mahkemenin kararına gerekçe ettiği faturaların ihtirazi kayıtsız olması meselesini ise tartışmaya dahi gerek olmadığını, davalı şirketin fazla kesilen faturaları iade etmekte ve kendi istediği tutar kesilmediği takdirde hiç ödeme yapmamakta; dönemin zorlu koşulları içerisinde karşı çıkmaya ekonomik anlamda takati olmayan davacıyı istediği miktarda fatura kesmeye icbar etmediğini, zaten davacının sözleşme gereği daha fazlasını hak ettiğinin izahtan vareste olup kalanı ödendiğinde elbette faturanın kalanını da bugün bile kesebileceklerinin açık olduğunu, kaldı ki alacağı faturadan kaynaklı değil sözleşmeden kaynaklı olduğunu, bilirkişi raporunun hiçbir talebi karşılamadığı ve bilirkişilerin asli amacının dışına çıkıp kendini mahkeme yerine koyduğunu alacağın hesaplamasının bilirkişiler eliyle yapılabileceğini, hukuki tasnifin hakime bırakılması gerektiğini, bilirkişilerin kendini mahkeme yerine koyup karar verir gibi rapor yazdığını, asli amacı olan hesaplamayı ise hiç yapmadığı yönünde itirazlarız olmasına karşın mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden yeniden rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, davacının alacağının bile hesaplanmadığını belirterek; haklı isitinaf başvurusunun kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde, davacının, bağlı olmadığını iddia ettiği sözleşme kapsamında fatura tanzim ederek 2020 Mart ayı ve sonrasında hak edişlerini davalı şirketten tahsil etmiş olduğu, tahsil edilen bedeller yönünden herhangi bir ihtirazı kaydın bulunmadığını, davacının davalı firmadan herhangi bir alacağının olmadığı da yerel mahkemece tespit edildiğini, (Uygulamada, davacı otobüs işletmecisinin, davalı şirket adına fatura tanzim etmekte olduğu, davalı şirket tarafından dava dışı Oda’ya ödeme yapıldığı, ilgili ödemelerin Oda tarafından otobüs işletmecilerine aktarılmakta olduğu da yerel mahkemece tespit edilmiştir.) Yerel mahkemece tüm hususların bir kül halinde değerlendirildiğini ve Borçlar Hukuku’nun en temel ilkelerinden olan ahde vefa ilkesi uyarınca davacının itiraz ettiği sözleşme ve ek sözleşmelerle bağlı olduğu, kaldı ki itiraz edilen sözleşmeler kapsamında davacının fatura düzenleyip hak edişler aldığı, söz konusu hak edişlere karşı herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, davacının serbest iradesi ile bu sözleşmeler kapsamına çıkarak otobüs işletmeciliğini yapmasının mümkün olmasına rağmen bu yolu seçmediğini, tarafların karşılıklı ticari defter ve kayıtlarında davacının davalıdan alacağının görünmediği anlaşılmakla yerel mahkemece davanın reddine karar verildiğini, davacının dava dilekçesinde olduğu gibi istinaf dilekçesinde de yevmiye defterleri üzerinden kesinti yapılmadığına yönelik dava dışı … Kooperatifi ile ilgili bir takım asılsız isnatlarda bulunduğunu, bilirkişilerin zaten konu ile alakalı olmaması sebebiyle dava dışı üçüncü bir kooperatifin defterlerini incelemeye gerek duymadığını, davacının dilekçesinin bu bölümünde yazmış olduğu bu hususların dilekçelerinin diğer bölümlerinde olduğu gibi gerçekle uzaktan yakında alakası bulunmadığını, dosya ile alakalı olmamasına rağmen yine de bu konuya da cevap verecek olursak, davacı tarafından yevmiye defteri yanlış yorumlandığını, Kayseri İli Mini Terminal Yolcu Taşımacılığı Hizmet Alım İşi İhalesi kapsamında yürütülen faaliyetlerde ek sözleşme ve benzeri herhangi bir ek tedbire ihtiyaç olmadan seyahat kısıtlaması gibi dönemlerde yükleniciye yaptırılan kilometreler ya tamamen sıfırlanmış ya da azaltıldığını, yevmiye defterinde her ne kadar yıllar arasındaki rakamlar aynı gibi görünse de bu durum 2020 yılında hakedişlerin bir kısmının yanlış Iban numarasına gönderilmesinden kaynaklı yüksek gözüktüğünü, 2019 yılında yekun 7.318.152,06 TL iken pandemi dönemi olan ve seyahat yasakları olan 2020 yılında dilekçede bahsettiği sebeple yanlış Ibana gönderilen rakamları da içeren 7.475.119,01 TL değil gerçek hak edişi olan ve hesabına geçen 5.467.604,41 TL olduğunu, bu sebeple davacının iddiasının aksine dava dışı … İşletme Kooperatifi’ ne yapılan ödeme de görüleceği üzere maliyetler artmasına rağmen 2.000.000,00 TL civarında düştüğünü, zaten bahse konu otogar taşımacılığı kaynaklı işe ait kilometrelere ilişkin bilgiler davaya cevap dilekçesi ekinde yer aldığını, Kayseri ili mini terminal yolculuğu hizmet alımı 19/02/2020 – 31/05/2021 dönemleri arası toplam ortalama kilometre azalışını gösterir davaya cevap dilekçesi ekindeki tabloda açıkça görüleceği üzere pandemi döneminde bu iş kapsamında yaptırılan kilometrelerde de ciddi düşüşler yaşandığını, maliyetler artmasına rağmen hak edişlerin ise düştüğünü belirterek, davacının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacı mülkiyeti kendisine ait olan …- … plakalı Özel Halk Otobüsü ile Kayseri sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı yaptığını, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Yönetmeliği 34/1. Maddesi gereğince davalı şirkete devredilen yetki ve aynı Yönetmeliğin 33. maddesi gereğince hak edişler için taşıma sözleşmesi yapmak üzere Noterden vekaletname çıkartılarak vekil sıfatıyla Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanını yetkilendirdiğini, Oda ile davalı … A.Ş. arasında 10.05.2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile Özel Halk Otobüsü sahiplerinin hak edişlerinin nasıl nesaplanıp ne şekilde ödeneceğinin düzenlendiğini, akabinde birçok ek sözleşme ile hesaba esas birim bedellerin yeniden değerlendirilerek düzenlemeler yapılmış olduğunu, ancak Oda Yönetimi ile davalı şirket arasında 07.01.2020 tarihli ek sözleşme imzalandığını, hukuka aykırı şekilde imzalanan bu sözleşme ile ciddi zarara uğradığını, Oda yönetimine 07.01.2020 tarihli ek sözleşmeyi yapması için vekaletname vermediğini davalı şirketin bu durumu bile bile Oda yönetimi ile sözleşme imzaladığını beyan ederek eldeki davayı açtığı görülmüştür. Davalı sözleşmeleri Oda ile imzaladığını, Oda yönetimince davacıdan vekalet alınmadan sözleşme yapıldığı (davacı tarafından oda yönetimine vekalet verilmediği) yönündeki iddianın tarafların iç ilişkisine ait bir husus olduğunu, şayet usulsüzlük var ise davanın Odaya yönetilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı Şirket ile dava dışı Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında 10.05.2017 tarihli yolcu taşımacılığı hizmet sözleşmesi imzalandığı, daha sonra bu sözleşmenin değişen şartlara yeniden uyarlanması amacıyla 01.08.2017 tarihli, 27.08.2019 tarihli, 07.01.2020 tarihli, 30.04.2020 tarihli, 08.07.2020 tarihli, 28.08.2020 tarihli, 27.10.2020 tarihli, 05.04.2021 tarihli, 30.04.2021 tarihli ek sözleşmeler imzalandığı görülmüştür. Davacı, Oda Yönetimi ile davalı şirket arasında imzalanan 07.01.2020 tarihli ek sözleşme için oda yönetimine vekalet vermediğini, bu sözleşmenin kendisini ciddi zarara uğratığını beyan ederek eldeki davayı açmıştır. Oda ve Şirket arasında akdedilmiş olan 10.05.2017 tarihli ana sözleşmenin “sözleşme Kapsamına Girme, Çıkarılma ve Ayrılma” başlıklı 20. Maddesi incelendiğinde “İlk kesin hak ediş tarihine kadar bu sözleşme kapsamında çalışmak için oda yönetimine vekalet veren tüm taşımacılar vekalet verdiği tarihi takip eden ilk on günlük kesin olmayan hak ediş döneminde bu sözleşme kapsamına girebilir ve Şirket yönetimi altında taşımacılık yapabilirler Birinci kesin hak ediş süresince vekaletlerini kısmi olarak tamamlayan taşımacılar hisseleri oranında, onar günlük kesin olmayan hak ediş dönemlerinde bu gözleşme şartlarından yararlanırlar. Birinci hak edişten sonraki dönemde bu uygulama bir daha yapılmayacaktır, Ancak ilk kesin hak ediş tarihine kadar bu sözleşme için hiçbir şekilde Oda yönetimine vekalet vermeyen taşımacılar bu sözleşme kapsamındaki gelir modellerinden faydalanamaz, yalnızca bu sürede taşıdıkları – yolcu gelirlerini alabilirler. Bu sözleşme kapsamında çalışan taşımacılar kendi – istekleri doğrultusunda, Oda yönetim kurulunun onayıyla sözleşme kapsamından çıkabilirler.” düzenlemesi mevcut olup, vekaletname şartının bir kereye mahşus arandığı anlaşılmaktadır.Davacı dava dışı Oda yönetimine vekalet vermiş olup 6098 sayılı TBK 42 maddesinde; Temsil olunanın, hukuki bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabileceği veya geri alabileceği yine Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği düzenlenmiştir.6098 sayılı TBK 47. Maddesinde; Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesini, yetkisiz temsilciden istenebileceği, ancak, yetkisiz temsilcinin, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesini istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Davacı tarafından dosyaya, davacının dava dışı oda yönetimine verdiği temsil yetkisini geri aldığı ve sınırlandırdığına ilişkin şirkete yöneltilmiş bir beyanı olduğuna dair bir delil sunulmamıştır. Bununla birlikte davacının faturalar tanzim ederek tahsilat yaptığı, tahsilat belgelerinde ve faturalarda herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği görülmüştür. Davacı somut olayda zarar uğradığını bu zararın yetkisiz temsilci ile temsilcinin yetkisiz olduğunu bilerek işlem yapan davalının kusurlu eylemleri ile neden olduğunu ispat külfeti altında olup davacının dosyaya bu yönde deliller sunmadığı, istinaf talepleri arasında açıkça yemin delilinin hatırlatılmadığı yönünde bir istinafının bulunmadığı görülmekle davanın reddi yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/04/2022 tarih ve 2021/397 E. – 2022/282 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022