Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1838 E. 2022/2025 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1838
KARAR NO: 2022/2025
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2022
ESAS NO: 2021/398
KARAR NO: 2022/540
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/10/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/06/2022 tarih ve 2021/398 E – 2022/540 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının mülkiyeti ve her türlü işletme hakkı kendisine ait olan … plakalı özel halk otobüsü ile Kayseri sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı yaptığını, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Yönetmeliği’nde Kayseri Büyükşehir Belediyesince davalı şirkete devredilen yetki ile aynı yönetmeliğin 33. maddede öngörülen hak ediş türlerinin terkibinden müteşekkil bir taşıma sözleşmesi yapılmak üzere davacıyı ve diğer Özel Halk Otobüsü işletmecilerini temsilen kendisine o dönem noterden vekaletname çıkarılmak suretiyle hususi olarak yetkilendirilmiş vekil sıfatıyla Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanı ile davalı … A.Ş. arasında 10/05/2017 tarihli yolcu taşımacılığı hizmet sözleşmesi adı altında bir taşıma sözleşmesinin akdedildiğini, mezkur sözleşme ile Kayseri sınırları içerisinde toplu taşıma yapacak olan özel halk otobüsü sahiplerinin hak ve borçlarının neler olduğu ile hak edişlerinin nasıl hesaplanıp ne şekilde ödeneceğinin ayrıntılı biçimde düzenlendiğini, akabinde yapılan bir çok ek sözleşmeler ile asıl sözleşmede öngörülen hesaba esas birim bedellerin sözleşmeye göre yeniden değerlemeleri ve benzeri düzenlemeleri yapıldığını, davacının önceki başkan olan dava dışı … ’a vekalet verdiğini ve taşıma sözleşmesi ve eklerini kabul ettiğini, ancak ilerleşen dönemde Kayseri otobüsçüler esnaf odası başkanı değiştiğini ve yeni başkan … ’e vekaletname verilmediğini, yeni oda başkanı kendisine vekaletname olmadığını bildiğini, davalı Kayseri Ulaşım’ın da basiretli bir tacir gibi bu hususu araştırmalı, oda başkanının kimlerin vekili olarak hareket ettiğini tespit etmesi ve yapılan sözleşmenin vekil edenlerin vekaletname verme iradesine uygun olup olmayacağını göz önüne alması gerekirken, tamamen davalı şirketin menfaatine uygun kişilerin sözleşme serbestisini ihlal eden ve davalı şirketin tabi olduğu özel hukuk hükümlerine hiçe sayıp bir kamu tüzel kişiliği gibi davacının bağlamadığı halde bağlıyor gibi uymaya icbar ettiği 07/01/2020 tarihli ek sözleşmeyi oda başkanı ile akdettiğini ve bu hukuksuz sözleşme ile davacının ciddi zararlara uğramasına sebep olduğunu, ek sözleşmenin 4. maddesi ile hak ediş ödemelerinde taahhütlü km bedellerinin hesabı ve ödenmesine ilişkin tüm hükümler askıya alındığını, 2. maddesinde ise ödemeye esas 11 kalem alacak türü belirsiz bir zamana kadar ortadan kaldırılıp yalnızca yakıt bedeli, diğer gider bedeli ve ek kilometre bedeli adı altında 3 kalem üzerinden ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, yapılan ek sözleşmenin ilk olarak davacı yönünden bağlayıcı olmadığını, davacının covid salgını döneminde şehirler arası seyahat yasaklarına rağmen mezkur kooperatifin hak edişinde hiçbir kesintiye gidilmediğini, ek sözleşme yapma ihtiyacı dahi duyulmadığını, mezkur dönemde davacının 10/05/2017 tarihli sözleşme ve eklerine göre ödenmesi gereken tam yolculuk bedeli, diğer yolculuk bedeli, aktarma yolculuk bedeli, sabit gelir bedeli, kayıp kilometre bedeli, performans bedeli, taahhütlü kilometre bedeli alacaklarının ödenmediğini beyan etmiş, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tam yolculuk bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, diğer yolculuk bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, aktarma yolculuk bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, sabit gelir bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, kayıp kilometre bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin, performans bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL’nin ve taahhütlü kilometre bedeli karşılığı şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 350,00 TL’nin sözleşme gereği belirlenen vade tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu hususların hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığını ve tüm taleplere ilişkin olarak zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının ileri sürdüğü şekilde 07/01/2020 tarihinde davalı şirket tarafından imzalanmış hiçbir ek protokol bulunmadığını, davalı ile Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında imzalanan Yolcu Taşıma Hizmeti Sözleşmesi’nin 01/08/2017 tarihinde imzalanan ek protokolünde hükme alınan maddelerinin içerikleri incelendiğinde davalı ile tüzelkişiliği bulunan Oda arasında imzalanan sözleşmenin ve ek sözleşmelerin bu davanın davacısı da dahil olmak üzere taraflar açısından bağlayıcı olabilmesi için odaya üyelik bağı olan veya vekalet yöntemi ile bağ kuran ifadesinde görüleceği üzere özel halk otobüsü işletmecileri için sözleşmelerdeki haklardan çıkarım sağlayabilmesi açısından vekalet zorunluluğunun getirilmediğini, davalı şirketin bu sözleşmelerin akdedilmesinde muhatabının tüzel kişiliği bulunan oda olması sebebiyle davacı yanın vekaletnamesi veya üyeliğinin olup olmamasının davalı şirketin oda ile sözleşme ve ek sözleşmeler yapmasını engellemediğini, davacının tüm bu süreçte lehine olan birçok ek sözleşme ve düzenlemeden faydalandığını ve kendisine çok ciddi kazanımlar elde ettiğini, davalı firmanın tüm bu sözleşmeleri ve ek sözleşmeleri davacı ile değil oda ile akdettiğini, oda başkanının değişmesinin odanın tüzelkişiliğini ortadan kaldırmayacağı gibi davacı firmanın muhatabı odanın başkanının kim olursa olsun Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası olduğunu, davacının oda başkanının değiştiği ve bu sebeple vekaletlerinin hükümsüz kaldığına veya yeni oda başkanına vekalet vermedikleri için odaya verdikleri ilk vekaletin hükümsüz kaldığına ilişkin iddiaların hukukilikten uzak olduğunu, bu hususun oda ile davacının iç ilişkisi olduğunu, bir usulsüzlük iddiası varsa davacının bunu davalı firmaya değil odaya dava açarak odaya yöneltmesi gerektiğini, bugüne kadar davacı tarafça odayı vekaletten azlettiğine yahut odaya üyelik bağıyla bağlı olmadığına veya üyelikten ayrıldığına ilişkin olarak davalı firmaya hiçbir bildirimde bulunmadığını, davacının iddia ettiği diğer yolculuk bedeli adındaki bedelin davalı şirket ile Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında imzalanan Yolcu Taşıma Hizmeti Sözleşmesi maddelerinde yer alan hak ediş bedeli olduğunu, davacının iddia ettiği gibi hiçbir şekilde herhangi bir kanun veya mevzuat çerçevesinde ödenmesi gereken bir bedel olmadığını, tamamen ilgili sözleşmede tanımlanan hak ediş metodunda yer alan bu diğer yolculuk bedelinin pandemi dönemi ek sözleşmesinde hak ediş metodunun değişmesi kaynaklı hesaplanmadığını ve taşımacıların temsilcisi olan oda ile uzlaşılan yöntemlerle hak ediş uygulandığını, yolcu sayısına bağlı bir ödeme yönteminin otobüs işletmecilerinin sabit ve değişken giderlerini ödeyebilmesini olanaksız hale getirdiğini, bu sebeple sözleşmesel olarak taşımacıların temsilcisi olan oda ile yolcu gelirine değil tamamen sabit gelir ve kilometre başı yakıt giderlerine odaklı bir ek sözleşme üzerinde uzanıldığını ve bu göre hesaplama yapıldığını, bu durumun da özel halk otobüsü işletmecilerinin lehine olduğu için yapılmış bir düzenleme olduğunu beyan etmiş, ileride davacının iddialarına karşı beyan ve delil bildirme hakkı saklı kalmak kaydıyla yapılacak inceleme ile sair bilcümle hakların mahfuziyeti kaydıyla haksız davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve tüm masrafların karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olaya bakıldığında, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin … tarih ve … sayılı meclis kararına istinaden davalı Şirket ile dava dışı KBB arasında 28.12.2015 tarihinde imzalarının protokol kapsamında kent İçi toplu taşıma hizmeti yönünden yetkinin davalı şirkete verilmiş olduğu, davalı şirket ile dava dışı Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında 10.05.2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesi akdedilmiş olduğu, bu sözleşmenin akabinde değişen Şartlar doğrultusunda muhtelif tarihlerde ek sözleşmeler yapıldığı, ek sözleşmeler ile ödemeye esas hesaplama yöntemlerinde değişiklikler meydana geldiği görülmüştür. Ana sözleşmeye bakıldığında, Oda’nın üyeleri veya vekalet varan taşımacılar adına davalı Şirket ile sözleşme ve ek sözleşmeler akdetmiş olduğu, Oda’nın burada taşımacıların (otobüs işletmecilerinin) temsilcisi olduğu, Oda’nın Şirket ile yapmış olduğu sözleşme ve ek sözleşmelerin taşımacıları da bağlayıcı nitelikte olduğu anlaşılmakla, bu doğrultuda davacı tarafını 07.01.2020 tarihti ek sözleşme ile bir kısım hakların elinden alındığından bahisle ödenmeyen alacak talebinde bulunmasının mümkün olmayacağı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacı taraf, ilk sözleşme sırasında, Oda yönetimine vekalet vermiş olduğunu, daha sonrasında Oda yönetiminin değiştiğini ve yeni yönetime vekalet vermemiş olduğunu, Oda yönetiminin vekaletsiz iş görerek davalı Şirket İle ek sözleşme yapmış olduğunu, 07.01.2020 tarihli sözleşmenin tarafını bağlayıcı nitelikte olmadığını beyan etmiş ise de Oda ve Şirket arasında akdedilmiş olan ana sözleşmenin 20. maddesine bakıldığında, vekalet şartının sadece ilk hak ediş öncesine kadar verilmesi halinde taşımacıların bu sözleşme kapsamında çalışmasının mümkün olacağının belirtildiği ve birinci hak edişten sonraki dönemde bu uygulamanın bir daha yapılmayacağının belirtildiği, yani vekalet şartının bir kereye mahsus arandığı, hatta ana sözleşmenin 8.2.maddesinde Oda üyesi olanların vekalet verme zorunluluğunun da bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde, davacının, bağlı olmadığını iddia ettiği sözleşme kapsamında fatura tanzim ederek 2020 Mart ayı ve sonrasında hak edişlerini davalı şirketten tahsil etmiş olduğu, tahsil edilen bedeller yönünden herhangi bir ihtirazı kaydın bulunmadığı, davacının davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı tespit edilmiştir. (Uygulamada, davacı otobüs işletmecisinin, davalı şirket adına fatura tanzim etmekte olduğu, davalı şirket tarafından dava dışı Oda’ya ödeme yapıldığı, ilgili ödemelerin Oda tarafından otobüs işletmecilerine aktarılmakta olduğu anlaşılmıştır). Yapılan tüm açıklamalar, taraflar arasındaki sözleşmeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, Borçlar Hukuku’nun en temel ilkelerinden olan ahde vefa ilkesi uyarınca davacının itiraz ettiği sözleşme ve ek sözleşmelerle bağlı olduğu, kaldı ki itiraz edilen sözleşmeler kapsamında davacının fatura düzenleyip hak edişler aldığı, söz konusu hak edişlere karşı herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, davacının serbest iradesi ile bu sözleşmeler kapsamına çıkarak otobüs işletmeciliğini yapmasının mümkün olmasına rağmen bu yolu seçmediği, tarafların karşılıklı ticari defter ve kayıtlarında davacının davalıdan alacağının görünmediği anlaşılmakla sübut bulmayan Davacının davasının ve tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin son sözleşmeye imza atan başkana böyle bir sözleşme yapma yetkisi tanıyıp tanımadığı, bunun davalı şirket tarafından basiretli bir tacir gibi araştırılıp araştırılmadığı ve delillerin toplanıp toplanmadığı, davalı şirketin Kayseri Büyükşehir Belediyesinin kendisine devrettiği yetkiyi benzer konumda olan kişilere eşit şartlarda uygulayıp uygulamadığı, dosya içerisindeki delilleri değerlendirip değerlendirmediği, yapılan kesintilerin, pandemi döneminde insanların çalışmaya devam etmesi, tam bir kapanmanın asla olmaması, yetkili merciilerin toplu taşıma araçlarının yarım dolulukta çalışmasına karar vermesi hususları değerlendirilerek gerçekten gerekli olup olmadığı ve gerekli bile olsa benzer konumda olan kişilere aynı usulün uygulandığının tespit edilip edilmediği, bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olup olmadığı, itirazları ve taraf taleplerini karşılayıp karşılamadığının değerlendirilip değerlendirilmediği hususlarının hiç tartışılmadığı ve delilleri toplanmadığını, istinaf başvurumuzun kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde; davacının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Davacı mülkiyeti kendisine ait olan Özel Halk Otobüsleriyle Kayseri sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı yaptığını, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Yönetmeliği 34/1. Maddesi gereğince davalı şirkete devredilen yetki ve aynı Yönetmeliğin 33. maddesi gereğince hak edişler için taşıma sözleşmesi yapmak üzere Noterden vekaletname çıkartılarak vekil sıfatıyla Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası Başkanını yetkilendirdiğini, Oda ile davalı … A.Ş. arasında 10.05.2017 tarihli Yolcu Taşımacılığı Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile Özel Halk Otobüsü sahiplerinin hak edişlerinin nasıl nesaplanıp ne şekilde ödeneceğinin düzenlendiğini, akabinde birçok ek sözleşme ile hesaba esas birim bedellerin yeniden değerlendirilerek düzenlemeler yapılmış olduğunu, ancak Oda Yönetimi ile davalı şirket arasında 07.01.2020 tarihli ek sözleşme imzalandığını, hukuka aykırı şekilde imzalanan bu sözleşme ile ciddi zarara uğradığını, Oda yönetimine 07.01.2020 tarihli ek sözleşmeyi yapması için vekaletname vermediğini davalı şirketin bu durumu bile bile Oda yönetimi ile sözleşme imzaladığını beyan ederek eldeki davayı açtığı görülmüştür.Davalı sözleşmeleri Oda ile imzaladığını, Oda yönetimince davacıdan vekalet alınmadan sözleşme yapıldığı (davacı tarafından oda yönetimine vekalet verilmediği) yönündeki iddianın tarafların iç ilişkisine ait bir husus olduğunu, şayet usulsüzlük var ise davanın Odaya yönetilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Davalı Şirket ile dava dışı Kayseri Otobüsçüler Esnaf Odası arasında 10.05.2017 tarihli yolcu taşımacılığı hizmet sözleşmesi imzalandığı daha sonra bu sözlşemenin değişen şartlara yeniden uyarlanması amacıyla 01.08.2017 tarihli, 27.08.2019 tarihli, 30.04.2020 tarihli, 08.07.2020 tarihli 28.08.2020 tarihli, 27.10.2020 tarihli, 07.01.2020 tarihli, 05.04.2021 tarihli, 30.05.2021 tarihli ek sözleşmeler imzalandığı görülmüştür.Davacı Oda Yönetimi ile davalı şirket arasında imzalanan 07.01.2020 tarihli ek sözleşme için oda yönetimine vekalet vermediğini bu sözleşmenin kendisini ciddi zarara uğratığını beyan ederek eldeki davayı açmıştır. Oda ve Şirket arasında akdedilmiş olan 10.05.2017 tarihli ana sözleşmenin “sözleşme Kapsamına Girme, Çıkarılma ve Ayrılma” başlıklı 20. Maddesi incelendiğinde “İlk kesin hak ediş tarihine kadar bu sözleşme kapsamında çalışmak için oda yönetimine vekalet veren tüm taşımacılar vekalet verdiği tarihi takip eden ilk on günlük kesin olmayan hak ediş döneminde bu sözleşme kapsamına girebilir ve Şirket yönetimi altında taşımacılık yapabilirler Birinci kesin hak ediş süresince vekaletlerini kısmi olarak tamamlayan taşımacılar hisseleri oranında, onar günlük kesin olmayan hak ediş dönemlerinde bu gözleşme şartlarından yararlanırlar. Birinci hak edişten sonraki dönemde bu uygulama bir daha yapılmayacaktır, Ancak ilk kesin hak ediş tarihine kadar bu sözleşme için hiçbir şekilde Oda yönetimine vekalet vermeyen taşımacılar bu sözleşme kapsamındaki gelir modellerinden faydalanamaz, yalnızca bu sürede taşıdıkları – yolcu gelirlerini alabilirler. Bu sözleşme kapsamında çalışan taşımacılar kendi – istekleri doğrultusunda, Oda yönetim kurulunun onayıyla sözleşme kapsamından çıkabilirler.” düzenlemesi mevcut olup, vekaletname şartının bir kereye mahşus arandığı anlaşılmaktadır.Davacı dava dışı Oda yönetimine vekalet vermiş olup 6098 sayılı TBK 42 maddesinde; temsil olunanın, hukuki bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabileceği veya geri alabileceği yine temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceği düzenlenmiştir.6098 sayılı TBK 47. Maddesinde; temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesini, yetkisiz temsilciden istenebileceği, ancak, yetkisiz temsilcinin, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesini istenemeyeceği düzenlenmiştir.Davacı tarafından dosyaya, davacının dava dışı oda yönetimine verdiği temsil yetkisini geri aldığı ve sınırlandırdığına ilişkin şirkete yöneltilmiş bir beyanı olduğuna dair bir delil sunulmamıştır. Bununla birlikte davacının faturalar tanzim ederek tahsilat yaptığı, tahsilat belgelerinde ve faturalarda herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği görülmüştür. Davacı somut olayda zarar uğradığını bu zararın yetkisiz temsilci ile temsilcinin yetkisiz olduğunu bilerek işlem yapan davalının kusurlu eylemleriyle neden olduğunu ispat külfeti altında olup davacının dosyaya bu yönde deliller sunmadığı, istinaf talepleri arasında açıkça yemin delilinin hatırlatılmadığı yönünde bir istinafının bulunmadığı görülmekle davanın reddi yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/06/2022 tarih ve 2021/398 E – 2022/540 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile,HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2022