Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1804 E. 2022/1844 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1804
KARAR NO: 2022/1844
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2022
ESAS NO: 2022/96
KARAR NO: 2022/322
DAVANIN KONUSU: İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 30/09/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 21/04/2022 tarih ve 2022/96 E – 2022/322 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili bankanın …/Kayseri Şubesi müşterilerinden … ile imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, asıl borçlunun kredi borcunu ödeyememesi üzerine hesapların kat edildiğini asıl borçlu ile davalı kefile Kayseri 7. Noterliği’nin 14/05/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek davalıya tebliğ edildiğini, müvekkili bankanın TTK ve İİK’nın kendisine vermiş olduğu yükümlülükleri yerine getirdiğini ve kredi müşterisinin hesaplarının kat edildiğini, borçluların gönderilen ihtarnameye rağmen borçlarını ödemediklerini ve alacağın tahsili içi Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibine başlanıldığını, davalının icra dairesine vermiş olduğu dilekçe ile takibin durduğunu, itirazın hiçbir haklı sebebe dayanmadığını, tamamen kötü niyetli olduğunu ve zaman kazanma amacına yönelik olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ile Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Açılan davada zorunlu arabuluculuk şartlarına uyulmadığını, arabuluculuk sonu tutanağında kendisine tebligat yapılmadığının açıkça yazlı olduğunu, rehinle temin edilmiş bir alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip edilebileceğini, davacı tarafından sadece ilamsız takip yoluyla alacağın tahsili yoluna gidildiğini, ilamsız takip yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kefalet sıfatının rehinden sonra geldiğini, takip talebinde belirtilen kredi sözleşmelerinin 2009 yılında imzalandığını, takibe konu edilen borcun hangi tarihte imzalanan ek teminata ilişkin olduğunun açık olmadığını, hangi borçtan sorumlu tutulduğunun belli olmadığı ilamsız takibin iptale mecbur olduğunu, bahsi geçen kredi kartı sözleşmelerinin ise kendisi ile alakalı olmadığını savunarak davanın reddine, %100’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dosyadaki arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde ise son tutanağın 13/07/2020 tarihinde düzenlendiği, tutanakta davalıya tebligat çıkarıldığı ve tebliğ edilmediği tespit edildiği, ilgili kargo firmasının yazı cevabında davalıya tebliğ edilmeksizin davet kağıdının iade edildiği ve haliyle arabulucuk faaliyeti usule uygun olmadığından geçerli bir arabulucuk son tutanağı olmadığından 6102 sayılı TTK’nun 5/A. maddesi ile 6325 sayılı kanunun 18/A. maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden karar vermek gerekmiş, davacının davasının usulden reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Arabuluculuk faaliyeti kapsamında nasıl bir usulsüzlük bulunduğu tarafımızca anlaşılamadığını, zira dava açılmadan arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ve davalıya davet gönderildiğini, davalının adresinde bulunmaması nedeniyle davet mektubu iade edildiğini, taraflara ulaşamama nedeniyle arabuluculuk tutanağı düzenlenmesi halinde geçerli bir arabuluculuk faaliyetinin bulunmadığından bahsetmek ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğunu, tüm prosedürün eksiksiz işletilmesine rağmen davanın reddedilmesinin izahı ve tarafımızca kabulü mümkün olmadığını, dolayısıyla yerel mahkeme hükmünün bu anlamda kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme ilamının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, İİKnun 67. Maddesi gereğincce itirazın iptali talebine ilişkindir. Somut olaydaki uyuşmazlık; dava şartı arabuluculuk sürecinde aleyhine başvuru yapılan tarafa arabulucu tarafından tebligat yapılamaması nedeniyle ulaşılamamasına karşın arabulucunun faaliyetine devam ederek anlaşamama tutanağı düzenlemesi hâlinde, bu hususun davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini gerektirip gerektirmediği hususunda toplanmaktadır. Bu konuya ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2022/3398 E-2022/5294 K sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere; arabuluculuğa başvuran tarafın sürece ilişkin tek yükümlülüğü kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna vermekten ibarettir. Dava şartı olarak arabuluculukta zorunlu olan unsur, arabuluculuğa başvurmaktır. Arabuluculuğa başvuran tarafın, arabulucunun araştırma ve davet yükümlülüğünü usulüne uygun olarak yerine getirmemesinin sonuçlarına katlanmasını beklemek mahkemeye erişim hakkının ölçüsüz şekilde sınırlandırılması sonucunu yaratır. Kanunda açıkça arabulucuya başvuran tarafın elinde olması hâlinde karşı tarafa ait bilgileri büroya vermesi gerektiği ifade edildiğine göre, arabulucunun sorumluluğunu yerine getirmemiş olması sebebiyle arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğini kabul etmek Kanun’da öngörülmeyen bir yükümlülüğün sonuçlarından başvuran tarafın sorumlu tutulması anlamına gelir. Böyle bir kabul şeklinin başvuranın hak aramasını aşırı derecede zorlaştıracağı ve hakkın özüne zarar vereceği açıktır. Açıklanan nedenlerle arabulucunun taraflara ulaşma ve toplantıya davet etme sorumluluğunu usulünce yerine getirmeden arabuluculuk faaliyetini sonlandırması hâlinde dahi arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş sayılacağı ve davanın usulden reddine karar verilemeyeceği anlaşılmakla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. (aynı yönde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2022/3398 E-2022/5294K sayılı kararı)
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak; 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.6.maddesi gereğine Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 21/04/2022 tarih ve 2022/96 E – 2022/322 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.29/09/2022