Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1802 E. 2022/1614 K. 29.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1802
KARAR NO: 2022/1614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2022 ARA KARAR
ESAS NO: 2022/334
DAVANIN KONUSU: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/07/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ:29/07/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Öncelikle, 6100 sayılı HMK’mın 389 ve devamı maddeleri gereği işbu dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar yetkisiz yöneticilerin kooperatifi, üyelerini ve 3. Kişileri zarara uğratmamaları açısından ve kooperatifin rutin, acil işlerinin yapılması için görev yapmak üzere bir geçici kayyımın ihtiyati tedbir yoluyla atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmesi için Kayseri Genel İcra Müdürlüğü veya mahkeme yazı işleri müdürünün görevlendirilmesine, kooperatifin 26.06.2019 tarihli genel kurulunun çağrı yapan yöneticilerin yetkisiz olmaları ve yetkisiz çağrı sebebiyle yok hükmünde olduğunun tespitine, kooperatifin gerçek üyeleri ile en kısa zamanda genel kurulunu yapmak ve genel kurul yapılana kadar kooperatifi yönetmek üzere bir kayyım atanmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalılara müştereken ve müteselsilen yüklenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından verilen ARA KARAR sonucunda; “……HMK’nun 389/1. maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.HMK’nun 390/2. maddesi göre de talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. HMK’nun 392. maddesine göre ise mahkemem gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmaksızın ihtiyati tedbire karar verebilir.İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.İhtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi için “Yaklaşık ispat” yeterlidir yani çekişmeli vakanın gerçeğe yakın bir derecede kanıtlanması esastır. Mahkeme mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkını muhtemel görmeli ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerinde varit görülmesi gerekir.HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteğinin haklılığı konusunda tam kanaat değil kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğu kabul edilmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimali gözardı edilmemelidir, bu sebepledir ki davacının haksız olma ihtimali dikkate alınarak HMK’nun 392. maddesi uyarınca teminat alınması gerekir.Somut talep nedeniyle ihtiyati tedbir isteğinin haklılığı konusunda yaklaşık ölçüde kanaat verici delil bulunmadığı dikkate alındığında davalı kooperatifin 26/06/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların dava sonuna kadar durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir taleplerinin dosya kapsamına göre bu aşamada reddine…” dair karar verilmiştir.İşbu ara kararı davacılar vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacılar vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı şirket müdürü ve %1 hissedarı … hakkında, Müvekkil tarafından ikame edilmiş olan Sarkışla Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/450 E. sayılı dosya kapsamında 17.07.2019 tarihinde “şirketi zarara uğratma” tehlikesi mevcudiyetinden dolayı “şirketin mevcudunu azaltıcı ve borçlandırıcı işlemler yapmaması” yönünde tedbir kararı verildiğini, ancak davacı şirket müdürü … tarafından hangi tarihte hazırlandığı belirli olmayan ancak tedbir kararından önceki tarihli düzenlenmiş gibi gösterilen dava konusu senetin, davalı … firması emrine yazıldığını, daha sonra bu senetin davalı … ile aynı adreste bulunan diğer davalı … firmasına ciro edildiğini, bu konuya ilişkin muvazaayı gösterir hususları 3 başlık altında sundukları a) Davalıların her ikisinin de aynı … sanayi bölgesinin .. Caddesinin … numaralı binasında (birisi … numarada birisi de … numarada) yer aldıklarını, bu bağlamda iki firmanın birbirleriyle ortak hareket ederek işbu senet hakkında işlem gerçekleştirdiklerinin sabit olduğunu, b) Davalı … firması tarafından senet lehtarına karşı herhangi bir icra takibi başlatılmadığını, yalnızca davacı şirkete karşı icra takibi yapıldığını, ticari hayatın olağan akışına aykırı olan bu eylem, davalıların anlaşmalı olarak muvazaalı senedi tahsil etmeye çalıştıklarını ortaya koyduğunu, c) Davacı şirket müdürü ve senet üzerinde davacı şirket adına imzası bulunan … ’un avukatı ile davalı … firmasının avukatının aynı kişi olduğunu, ekte gönderdikleri ekran görüntülerinden de anlaşılacağı üzere davalı … firması vekili Av. … , hem Sarkışla Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/450 E. sayılı dosyada davacı şirket müdürü … ’un vekilliğini yapmakta hem de dava konusu icra takibi kapsamında davalı … firmasının vekilliğini yaptıklarını, bu husus dahi taraflar arasındaki ilişkiyi gözler önüne koyduğunu, davalı firmaların, davacı şirket müdürü … ile beraber fiktif olarak dava konusu senedi düzenlediklerini, bu suretle müvekkili … ’ın %99 ortağı olduğu davacı firmanın içini boşaltmaya çalıştıklarını, tüm bu açıklamalara istinaden dava konusu icra takibine dayanak senedin aslen bedelsiz olduğunu, senedin muvazaalı olarak davacı şirketin içini boşaltmak için fiktif olarak düzenlendiğinin sabit olup, öncelikle dava konusu icra takibi kapsamında davacı şirkete ait … ili … ilçesi … … mevkiinde kain; tapunun … ada … parsel numarasında kayıtlı, 19.417,33m² yüzölçümlü arazinin … tarihli satışının durdurulmasına, icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasına ve en nihayetinde menfi tespit talebinin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini, … tarihli satışın takibe dayanak yapılan muvazaalı senetten dolayı davacı müvekkili şirketin, borçlu olmadığı mahkeme kararı ile tespit edildiği takdirde uğranılacak zararların telafisi güç olacağından satışın durdurulmasına ve icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay içtihatları gereğince, her ne kadar İİK.m.72’de takip sonrasında açılmış olan menfi tespit davalarında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği düzenlenmişse de, takibe dayanak senet hakkında sahtecilik ve muvazaa söz konusu ise bu senede ilişkin herhangi bir takip işleminin yapılamayacağının sabit olduğunu, nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2010/21082 E. 2010/24043 K. Sayılı ve 14.10.2010 tarihli kararında “Takip dayanağı senet hakkında borçlunun sahtecilik iddiası ile şikayette bulunması ve alacaklı hakkında suç duyurunda bulunması nedeniyle “sahtecilik suçundan dolayı kamu davası açılmış olması durumunda” bu davanın icra takibine etkisinin ne olacağına ilişkin yasal bir düzenleme İİK.da bulunmamaktadır. Bu nedenle HUMK.nun 317. maddesinin 2. cümlesinden yararlanarak soruna bir çözüm getirmek gerektiği yargısal uygulamada kabul edilmiştir.(HGK.nun 22.1.2003 gün ve 2003/12-3 E. -2003/28 K.) Bu bağlamda; ceza mahkemesinde dava açılmış ve o davada mahkemece sahteliği iddia edilen senet hakkında, bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını görenlerin tanık olarak dinlenmesine karar verilmiş ise, SENEDİN DAVA SONUÇLANINCAYA KADAR HİÇBİR İŞLEME DAYANAK YAPILMAMASI GEREKİR.” şeklinde karar vererek sahtecilik (muvazaa) iddiası bulunan senet hakkında hiçbir takip işleminin yapılmaması gerektiği açıkça belirtildiğini, bu nedenlerle tarafınca takibe dayanak senet hakkındaki muvazaa iddiasına dayalı işbu menfi tespit davasında takibin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin kabulü gerektiğini belirterek; HMK m. 355 hükmü gereğince re’sen gözetilecek nedenlerle istinaf incelemesi yapılarak Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/14 Esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının bozulmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Derdest dava, davalı kooperatifin 25/05/2019 tarihli genel kurulun aldığı kararların yetkisiz çağrı sebebiyle yok hükmünde olması nedeniyle yapılan seçimin de yok hükmünde olup, kooperatif organsız kaldığından ilk fırsatta yeni genel kurulu toplanmak üzere kayyum atanması talebine ilişkindir.Davacı taraf dava dilekçesiyle dava sonuna kadar da geçici kayyum görevlendirilmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.Mahkemece, 19/04/2022 tarihli gerekçeli ara kararıyla, HMK 389 v.d. maddeleri gereğince aranan gerekli ve yaklaşık ispata yeterli koşulları bulunmadığından davacı tarafın söz konusu ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Yargılama sırasında davacılar vekili mahkemeye sunduğu 01/06/2022 tarihli dilekçe ile ayrıca davalı kooperatifin 26/06/2019 tarihli genel kurul kararlarının uygulanmasının işbu dava sonuna kadar durdurulması ve dolayısıyla davalı kooperatifçe yapılacak 29/06/2022 tarihli genel kurulunun da ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.Mahkeme 03/06/2022 tarihli gerekçeli ara kararı ile sonuç olarak koşulları bulunmadığı gerekçeleriyle davacılar vekilinin söz konusu ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş, davacılar vekili işbu ara kararını süresinde istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri, mahkemece verilmiş ve istinaf edilmiş gerekçeli ara kararlarda yazılı ayrıntılı açıklamalar ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Derdest davada istenen işbu ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü için HMK 389 v.d. maddeleri ile yasaca aranan gerekli ve yaklaşık ispata dair yeterli koşulların bu aşamadaki mevcut derdest dava dosyası kapsamına göre bulunmadığından reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve mahkemece de verilen ve istinaf edilen gerekçeli ara kararıyla davacılar vekilinin söz konusu ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş olduğundan, istinaf edilen gerekçeli ara kararda mahkemece yazılı ayrıntılı açıklamalar, yasal sebep ve gerekçeler ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı da birlikte gözetildiğinde, istinaf edilen ara kararda usul, yasa ve mevcut dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir isabetsizlik ve aykırılığın bulunmadığı, ara kararının hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/06/2022 tarih ve 2022/334 Esas sayılı ara kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının derdest dava sonunda ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-f ile 391/3 bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.29/07/2022