Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1801 E. 2022/2058 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1801
KARAR NO: 2022/2058
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2022
ESAS NO: 2021/736
KARAR NO: 2022/363
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ:07/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:18/10/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2022 tarih ve 2021/736 Esas 2022/363 Karar sayılı ilamına karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında yapılan ticari alışverişler neticesinde davalının faturayla sabit bir şekilde muhtelif tarihlerde aldığı ürünlere ilişkin 143.180,90 TL’lik kısmını ödemekten kaçındığını ve bunun üzerine davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrini tebliğ alan borçlunun kötü niyetli olarak takibi durdurmak amacı ile itiraz ettiğini ve bunun üzerine takibin durduğunu, davalının herhangi bir sebep öne sürmeksizin sadece borçlu olmadığını iddia ettiğini ileri sürerek; davanın kabulü ile, davalının icra takibine itirazının iptaline, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Müvekkilinin davacı şirkete 143.180,90 TL borcu bulunmadığını, davacı tarafın gerek icra takibinde gerekse huzurdaki davada alacağa konu faturaları sunmadığını, davaya konu takibin usulsüz olduğunu, davacının iddiasını ispatla mükellef olduğunu, faturanın tek başına delil teşkil edemeyeceğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut olayda davalının ticari defterlerine göre 183.959,15 TL borcu bulunmaktadır ve kendisi aleyhinde delil teşkil etmektedir, davacı defterlerine göre ise davacı 143.118,89 TL alacaklıdır. Davalı tarafça ödeme iddiasına konu 3.000,00 Euro davacı tarafça düşüldükten sonra takibe geçildiği beyan edildiğinden ve defter kayıtlarında davacı ilgili kaydı işlemediğinden bilirkişice 3.000,00 Euro düşüldükten sonra davacının bakiye alacağının 123.829,49 TL alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflara basit yargılama usulü uyarınca ön inceleme duruşmasına delillerini HMK’nun 139/1-ç hükmü uyarınca kesin süre verilmiştir, davalı tarafa dava dilekçesi 04.11.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı taraf ise cevap dilekçesini 18.11.2021 tarihine kadar sunmadığı gerekirken 23.11.2021 tarihinde sunmuştur. İcra takibine maruz kalan bir borçlu, borca itiraz için bir avukat tutmuş ise, itiraz ile duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından borçlunun tayin ettiği avukatın itirazın iptali davası için de yetkili olup olmadığı belli olamayacağı için itirazın iptali dava dilekçesinin vekile değil asile tebliği gerekir. Bu nedenle tebligat usule uygundur. Süresinde cevap dilekçesi sunmadığından yemin teklifine dayanamayacağından yemin teklifi talebi uygun görülmemiştir. Davalı taraf yargılama devam ederken imzasız bir mutabakat formu benzeri cari hesap hesap ekstresine altında el yazısı ile borç düşülerek bir kayıt oluşturulan bir belge sunulmuş, davalı buradaki el yazısının davacı şirket yetkilisine ait olduğunu belirtmiş, imza içermediğinden ve süresinde sunulmadığından değerlendirme yapılmamıştır. İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/6546 E., 2019/7768 K. Sayılı ilamı) İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı(borçlu)’nun üzerindedir. Somut olayda davalı kötüniyeti ispatlayamadığından itiraz yerinde görülmemiştir. 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takip tarihi itibari ile 123.829,49 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağın takip tarihinden tahsil edilene kadar yasal faiz uygulanmasına, bakiye kısma ilişkin istemin reddine, 2-Haksız itiraz nedeniyle 123.829,49 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Kötü niyet tazminat talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; süresinde sundukları cevap dilekçesinin dikkate alınmayarak delillerinin toplanmadığını, birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının davacı yararına delil olarak sayıldığını, hükme esas alındığını, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının davasının reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; yerel mahkemece takibe devam olunan borç bedelinin eksik hesaplandığını, haklı davalarının tam kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verildiğini, davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi sunduğunu iddia ettiğini, davalı tarafça sunulan dokümanların dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarihin 04/11/2021 olduğunu, yani davalı tarafın davaya cevap süresinin geçtiğini, cevap dilekçesinde ileri sürülen iddiaların hükme esas alınmamasının yerinde olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kısmi red kararının bozularak davalarının tamamen kabulüne karar verilmesini, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya kapsamından mahkemece her ne kadar taraflar arasında ticari alış veriş ilişki olduğu, bu alış verişten dolayı da davacının alacağı bulunduğunu kanıtladığı, dava dilekçesinin de davalıya 04.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının yasal cevap süresinden sonra 23.11.2021 tarihinde cevap dilekçesini dosyaya sunduğu, bu nedenle süresinde sunulmamasından ötürü davalı tarafın yemin deliline de dayanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalının cevap dilekçenin UYAP sistemi üzerinden incelenmesinde 18.11.2021 tarihinde UYAP tan dosyaya gönderildiği, mahkeme kaleminden 23.11.2021 tarihinde onaylandığı, dolayısıyla cevap dilekçesinin usulüne uygun ve yasal süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Ulaşılan sonuca ve kararın kaldırılma sebebine göre, davacı taraf vekilinin istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.Bu itibarla; davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2022 tarihi 2021/736 Esas- 2022/363Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ile davalı taraftan tahsil edilen istinaf karar harçlarının istekleri halinde kendilerine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı taraf vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.07/10/2022