Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1800 E. 2022/1876 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1800
KARAR NO: 2022/1876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2019/735 E. 2022/55 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/09/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/01/2022 tarih ve 2019/735 E – 2022/55 K kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri’de faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin 2010 hesap yılına ilişkin olarak 20/02/2011 tarihinde yapılan Genel Kurul gündem maddeleri arasında yer alan biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi maddesi gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, kooperatif genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedellerinin alındığını, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin kooperatif üyelerine pay edilmediğini, hali hazırda 393 daire teslim edildiğini, bunların 196’sı kooperatif üyesi 197’si arsa sahiplerinin olduğun, kooperatifin mevcut 305 üyesi bulunup henüz tapusunu almayan 109 üye bulunduğunu, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, SGK vs. borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, kooperatif tarafından yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleştiğini, hesaplanan kesin maliyetlerin ana sözleşmenin 61. Maddesi’ndeki usule birebir uygun şekilde üyelere tebliğ edildiğini ve 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki prosedür de tüm üyelere tanınarak ilgili sürecin 61. Maddeye uygun olarak tamamlanmasının sağlandığını, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerden kura ile adına tahsis teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam ettiğini, kooperatif tarafından verilen sürelere ve gönderilen ihtarlara rağmen davalının kooperatife olan 161.291,00 TL kesin maliyet borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, davalı ile yapılan 09/10/2019 tarihli arabuluculuk toplantısında da anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın kesin maliyet hesabı belirlendiğinden hareketle müvekkilinden işbu dava ile kesin maliyet bedelinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, ancak dava değeri olarak 5.000,00 TL gösterdiğini, davacı tarafın kısmi alacak davası açmasının hukuken mümkün olmadığını, 21/04/2019 tarihli genel kurul dayanak gösterilerek müvekkilinden tekrardan kesin maliyet alacağının haksız ve hukuksuz bir şekilde talep edildiğini, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını, 2012 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, tapuyu aldıktan sonra yapılan genel kurul toplantıları ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını ve genel kurula da davet edilmediğini, müvekkilinin yeniden üye olma talebi bulunmamasına rağmen 2018 yılı genel kuruluna davet ettiğini, kooperatifin müvekkilinin yeniden üye olma talebi olduğuna dair belge sunması gerektiğini yapı kooperatifleri ana sözleşmesi uyarınca alacak talebinin zaman aşımına uğradığını, kooperatiflerde açık kapı ilkesinin esas olduğunu, kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacı tarafından talep edilen ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 136.048,53 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya yapılan tebligatın 28/06/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 29/07/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının alacak davasının kabulü ile toplam 136.048,53 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihinden bakiyesine ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacının alacak davasının kabulü ile, 136.048,53 TL’nin dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren yıllık %18 oranında işleyecek gecikme faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı asil istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle Kooperatitler Kanunda belirtilen eşitlik ilkesi, halen üyeliği devam eden ve eşit statüdeki ortaklar için geçerli genel bir söylem olduğunu, ilgili kanundaki 4. madde hangı şartlarda ortaklıktan çıkılacağının anasözleşimede belirtilmesi gerektiğini vurguladığını, yani sözleşme serbestisi gereği taraflara bıraktığını, anasözleşmenin, kooperatif ortaklarının birbirleri ve kooperatif tüzel kişiliği arasındaki özel bir hukuk anlaşması olduğundan ve kooperatifler hukukunda mutlak değil nispi eşitlik ilkesinin aranacağından bu sözleşmeye konan ve kanuna aykırı olmayan hükümlerin tüm taraflarca kabul gördüğünü , bağlayıcı ve geçerli olduğunu, anasözleşmenin 61.maddesi açık bir biçimde , bağımsız bölümü kendisine teslim edilmiş ortaklara, tüm konutların tamamlanmadan önce hesaplanan güncel kesin maliyeti ve %10 fazlasını ödedikleri takdirde ortaklıktan ayrılabilme hakkını verdiğini, kooperatifi zarara uğratacak hallerde dahi çıkma serbestisinin hiçbir kısıtlamaya tabi tutulamayacağını belirten kooperatifler Kanununa uygun olan bu maddedeki %10luk ek ücret, adı geçen kanununun belirttiği muhik tazminat olarak irdelenebileceğini, komisyonun 2019 yılında anasözleşmenin 61.maddesine göre evvelce yapılmış uygulamaları tek taraflı yok sayıp, önceki kesin maliyet hesaplarını iptal etmesi ve kooperatifle ilişiği kesilmiş tarafların tekraren borçlandırmasının hukuken haklı gösterilemeyeceğini ve sözleşme mantığına aykırı olduğunu, nitekim ilgili kanunda kişinin ortaklıktan sonra doğan kooperatif borçlarından sorumlu tutulamayacağını, sözü geçen maddeye dayanarak 2012 yılında talep edilen ek ücretleri ödeyerek üyelikten ayrılmasının anasözleşmenin o tarihte tarafına verdiği tartışmasız bir hak olduğunu ve genel kurul tarafından kurulan komisyonun bu şartlar altında yapılan işlemi onayladığını, sözleşmenin bu maddesinden yararlandığını ve yararlandırılmış olmasının başka kanıtlar aramaya lüzum bıraktırmayacak suretle üyeliğinin sona erdiğini ispatlayan en bariz delil olduğunu ve kararın gerekçesi olan istinafının kabul gördüğüne dair belgenin noksanlığını batıl kıldığını kaldı ki devir işleminden sonra yaklaşık 7 yıl kooperatif genel kurulunun şahsının ikametinin değişmemesine rağmen toplantılar veya alınan kararlar hakkında hiçbir şekilde bilgilendirmediğini, davacı tarafından yıllarca herhangi bir bağlantı kurmadığını eski üyelere uzun bir aradan sonra çıkartılan borcun kötü niyetli arzettiğini, 22 Temmuz 2019 tarihli noter marifetiyle davacıya göndermiş olduğu taşınmazın o günkü değeri ve ödemiş olduğu meblağların toplam arasında şahsı aleyhine büyük farkların mevcut olduğunu, doğacak mağduriyetlerin ödenmesi için komisyonun asıl yapması gerekenin sorumluların ve nerede hangi harcamaları yaptıklarının zamanında ortaya çıkarmak olduğunu, üyelik ilişkisinin 2012 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının istinaf inceleme neticesinde kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava kooperatif genel kurulu kararı uyarınca oluşturulan komisyon tarafından yapılan kesin maliyet hesabı doğrultusunda davalıdan talep edilen alacağa ilişkindir.15.06.2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddede; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Kayseri ilinde aşağıdaki şartları taşıyan yapı kooperatifleriyle sınırlı olmak üzere bu madde hükmü uygulanır.
a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,
b) Terkin edilmemiş olması,
c)Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması,
ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması,
şartlarının birlikte sağlanması halinde; konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.
Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın anılan yasal düzenleme uyarınca değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.(Yargıtay 6. H. D. 2022/2170 Esas 2022/3718 Karar)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/01/2022 tarih ve 2019/735 E – 2022/55 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.30/09/2022