Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1748 E. 2022/1798 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1748
KARAR NO: 2022/1798
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2022
ESAS NO: 2020/267
KARAR NO: 2022/349
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:28/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:10/10/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2022 tarih ve 2020/267 Esas 2022/349 Karar sayılı ilamına karşı ,taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki dolayısıyla davalının müvekkili şirkete borçlandığını, borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket ile davalı arasında bulunan ticari iş gereği müvekkil şirketin davalıya bir takım mallar sattığını ve aralarında cari hesap ilişkisi kurulduğunu, fatura ve mutabakat formlarının davalıya gönderildiğini, davalının bu faturalara yasal süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmadığını ve bu fatura bedellerini vadesinde ödemediğini, davalının takip dosyasını semeresiz ve sürüncemede bırakmak amacıyla borca itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli itiraz üzerine takibin durduğunu, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptali ile birlikte takibin devamına ve borçlu aleyhine haksız itirazından dolayı alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ilişkin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davacı tarafından müvekkili aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün 2019/145661 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, takip talebinde dayanak cari alacak belirtilerek 122.645,07 USD 704.755,37-TL gösterildiğini, taraflarınca işbu icra dosyasına itiraz edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından huzurdaki davanın ikame edildiğini, davacının dilekçesinde; müvekkili ile ticari ilişki içerisinde olduğunu, müvekkilin kendisine borçlandığını ve borcunu ödemediğini, aralarında cari hesap sözleşmesi olduğunu, müvekkiline fatura ve mutabakat formları gönderdiğini, bunlara müvekkilinin itiraz etmediğini ve faturaları vadesinde ödemediğini, bu nedenlerle itirazın ıptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ödemelerini tam ve zamanında yaptığını, her ne kadar davacı tarafından müvekkil ile da cari hesap sözleşmesi bulunduğu iddia edilmiş olsa da müvekkili ile davacı arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, müvekkili tarafından dava konusu faturalara karşılık olmak üzere Türk Lirası cinsinden nakden ve Türk Lirası cinsinden çekler ile davacıya ödeme yapıldığını, davacının işbu ödemeler sırasında kur farkı alacağına dair ihtirazi kayıt koymadığını, ödemeleri Türk Lirası cinsinden kabul ettiğini, davacının her ne kadar müvekkilinin faturalara itiraz etmediğini belirtmiş olsa da faturalarda kur farklı ödeneceğine ilişkin hüküm bulunmaması sebebiyle müvekkili tarafından ticari ilişkiden kaynaklanan satış faturalarına itiraz edilmemiş olmasının davacının kur farkı talebine dayanak oluşturmamakta sadece olağan satış faturalarının içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurduğunu, davacı tarafından müvekkile gönderilmiş 31.12.2019 tarihli mutabakat formunda davacı şirket kendi nezdinde cari hesap bakiyesinin 0 TL 0 USD olduğunu beyan etmişken mutabakat belgelerinin kapsadığı tarihleri de içine alacak şekilde geçmiş dönemlere ilişkin kur farkı faturası olmaksızın cari kur farkı talep etmesinin de Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğundan ve müvekkilin davacı ile ticari alışverişlerinden kaynaklanan bir borcu bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmaması, davaya konu edilen sözde kur farkı- cari alacağın ve miktarının borçlu-davalı müvekkili tarafından bütün unsurları ile bilinebilir hesap edilebilir olmaması ve bu konuda alacağın tespiti için ayrıca yargılama yapılmasına gerek olması vb. nedenlerle davacının icra inkar tazminatının hukuka aykırı olduğunu bildirerek, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut davada, davacı taraf davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını ve davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirerek itirazın iptalini talep etmiş olup, davalı taraf ise cari hesaptan doğan borcun davacı tarafa ödendiğini, davacıya borcunun kalmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili tarafından dosya arasına ibraz edilen tahsilat fişleri incelendiğinde davacı … Ltd. Şti adına düzenlendiği, ve … ile … arasında imzalanmış olan tahsilat fişlerine göre elden yapılan toplam ödeme miktarının 355.000,00-TL olduğu, ödemeleri aldığı iddia edilen … isimli kişinin ilgili dönemde şirket çalışanı olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, ödeme belgeleri, tahsilat fişleri ve alınan uzman bilirkişi heyeti raporları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; bilirkişilerce incelenen tarafların ticari defter ve belgelerinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalı … ‘un, 704.755,35-TL (122.645,12 USD) borçlu olduğu, davalı tarafın dosyaya sunmuş olduğu 3.093.836,00-TL toplam tutarlı nakit ödeme listesinde, çek olarak gözüken kalemlerin bazılarının senet olduğu, 277.500,00-TL tutarındaki 19 adet çekin, 89.500,00-TL tutarındaki 14 adet senedin davalı tarafa iade edildiği, iade edilen çek ve senetlerin toplamı olan 367.000,00-TL’nin davalının ödeme listesi toplamı olan 3.093.836,00-TL’den düşüldüğünde 355.000,00-TL’lik elden yapılan ödemeler de dahil edildiğinde 2.726.836 TL net ödeme olduğu görülmektedir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/2990 Esas – 2022/274 Karar sayılı ve 26/01/2022 tarihli kararında; “…..Taraflar arasında temel ilişki yabancı para cinsinden kurulmuş olup, vadeli ödemelerin TL cinsinden yapılması halinde kur riskinin (kur farkının) müşteriye ait olduğu açıkça sözleşmede kararlaştırılmıştır. Bu durumda fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmaz. Ödeme aracı olan çekin TL olarak düzenlenmesi taraflar arasındaki mevcut sözleşme hükmünden vazgeçilmesi anlamına gelmemektedir.” denildiği görülmüş olmakla, bu hususta mahkememizce aldırılan 10/02/2022 tarihli ek rapora göre de davalı tarafça davacıya çek ve senetlerle yapılan ödemeler ile elden yapılan ödemelerin de mahsup edilmesi üzerine davalının cari hesap borcunun 50.230,35 USD olduğu ve TL karşılığının ise 287.920,36-TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında davalının vaki itirazının kısmen iptali ile, 287.920,36-TL alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Anılan şartlar incelendiğinde takibe konu alacağın likit olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu gözetilerek davalı aleyhine itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup, reddine karar verilen kısım yönünden ise davacının takipte kötüniyetli olduğu gözetilerek davacı aleyhine 416.835,01-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilerek karar verilmiştir. -Davanın KISMEN KABULÜ ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında davalının vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile, 287.920,36-TL alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İtirazın iptali ile takibin devamına karar verilen 287.920,36-TL’nin %20’si oranında (57.584,07-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Reddine karar verilen 416.835,01-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine…” dair karar verilmiştir.İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; müvekkili tarafından davacıya ödeme suretiyle yapılan toplamda 355.000,00 TL nin her bir ödemenin yapıldığı tarihteki kura göre değerlendirmesinin yapılarak bilirkişilerce hesaplanan 50.230,35 USD cari hesap bakiyesinden mahsubunun yapılması gerekirken doğrudan mahsup yoluna gidilmesinin hukuka uygun olmadığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen 31/12/2019 tarihli mutabakat formunda davacı şirketin kendi nezdindeki cari hesap bakiyesinin 0 TL 0 USD olduğunu beyan etmişken mutabakat belgelerinin kapsadığı tarihleri de içine alacak şekilde kur farkı faturası olmaksızın cari kur farkı talep etmesinde TMK madde 2 gereğince hakkın kötüye kullanılması olduğunu, yerel mahkemece bu hususun irdelenmemesinin eksik incelemeye dayalı ve hatalı olduğunu, bu hususun göz önüne alınarak davanın tamamen reddinin gerektiğini, yerel mahkeme tarafından her ne kadar müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmişse de bu davaya konu icra takibinde alacak kaleminin cari alacak olarak belirtilmiş olduğunu, davacı tarafından delil dilekçesinde taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmamasına rağmen cari hesap ekstresi adı altında bir belgenin ibraz edildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kısmen kabulü ile kaldırılarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın tamamen reddine karar verilmesini, davanın icra takibini haksız ve kötü niyetli başlatılmış olduğunun ispat edildiğini, davacı aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmeden ve itirazlarının karşılanmadan hüküm kurulmuş olmasının başlı başına bir bozma sebebi olduğunu, 10/02/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının 1 numaralı maddesine geçen müvekkilinin davalıdan 122.645,12 Dolar karşılığı 704.755,37 TL alacaklı olduğu noktasındaki tespitin oldukça yerinde olduğunu, müvekkilinin tüm ticari alış ve satışları USD kuru üzerinden olduğunu, müvekkilinin ödemesinin de bu tahsilatı da dolar para birimi ile yapıldığını, müvekkilinin içinde bulunduğu sektörle ilgili olduğunu, boru / profil sektöründe tek geçerli para biriminin dolar olduğunu, davalı tarafın ticari defterlerinin muteber olmadığını, kendi iddialarını bile desteklemekten uzak olduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkilinin davalıdan 122.645,12 Dolar karşılığı alacaklı olduğunu, bu alacağın dava tarihi itibariyle 704.755,37 TL ye tekabül ettiğini, güncel kur ile değerlendirilerek TL karşılığının yeniden belirlenmesi gerektiği yönünde karar verilmesini, istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, dosyanın yeniden rapora gönderilmesini ve talepleri gibi karar verilmesini talep etmişlerdir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, ticari ilişkiden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Somut olayda taraflar arasında süregelen ticari alım satımdan kaynaklı cari hesap ilişkisi olduğu, mahkemece hükme esas alınan 10.02.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda taraflar arasında USD üzerinden ticari satış yapıldığı ,faturalarında yabancı para /dolar üzerinden düzenlendiği bu sebeple söz konusu faturalar için kur farkı talep edilebileceği, davalı şirketçe verilen çeklerin ödeme tarihlerindeki kur dikkate alınarak davacı şirket alacağından mahsubu gerektiği yönündeki kanaati yerinde ise de davalı şirketin nakit olarak Türk Lirası üzerinden yaptığı ödemelerin ödemelerin yapıldığı tarih gözetilerek efektif satış kuru üzerinden karşılığı belirlenerek davacı şirketin alacağından mahsubu ile varsa bakiye kalan alacağın tespitinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılan sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece belirtilen husus yönünden dosyaya rapor ibraz eden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Kararı kaldırma nedenine göre de davacı taraflın istinaf nedenleri şimdilik incelenmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 26/04/2022 tarih ve 2020/267Esas – 2022/349 sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırma nedenine göre davacı taraflın istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4- İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 28/09/2022