Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1731 E. 2022/1883 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1731
KARAR NO: 2022/1883
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2022
NUMARASI: 2021/600 E. 2022/391 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/09/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/05/2022 tarih ve 2021/600 E – 2022/391 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin Kayseri İli Talas İlçesinde faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, muhtelif arsa sahipleri ile yapılmış kat karşılığı sözleşmeler ile edindiği 12 adet blokta kendi ortakları için 485 konut arsa sahipleri için 205 konut olmak üzere toplam 790 adet konut ile tamamı arsa sahiplerine ait olmak üzere 33 adet dükkandan oluşan inşaatları üstlendiğini, müvekkilinin ilk etap inşaatları olarak ortaklarına ait 3 bloktaki 177 adet daire ile arsa sahiplerine ait bir bloktaki 59 daireyi tamamlayarak teslim ettiğini, 2011 yılında değişen ana sözleşme hükümlerine uygun olarak konut kesin “maliyet bedelinin hesaplandığını, tahsilatların gerçekleştirildiğini, ancak ikinci etap olarak geriye kalan 308 ortağa ait konutların inşaatları ile arsa sahiplerine ait 138 konut inşaatın ve 33 adet dükkan inşaatları devam ederken önceki yönetim tarafından herhangi bir genel kurul kararına dayanmaksızın 308 ortak için 30.09.2014 tarihi baz almmak sureti ile konut kesin maliyet hesabı ortaya çıkartılarak ortaklara 13.10.2014 tarihinde tebliğ edilmeye başlandığını, borç miktarlarının 2014 yıl sonuna kadar ödenmesi istenerek tahsilatlara başlandığını, 308 ortağın çok büyük bir bölümünün kendirline tebliğ edilen bahse komu bedeller doğrultusunda ödemeleri yapmış olmalarına rağmen inşaatları tamamlamanın mümkün olmadığını, 2014 yılı sonunda ortaklara ait 308 konutun yer aldığı 6 blokta kısmen tamamlanabilen ve mesken ruhsatları dahi alınmamış olan yalnızca iki bloktaki davalının da yer aldığı 115 ortak konutlara oturulabildiğini, geriye kalan 193 ortağa ait 4 blok ile arsa sahiplerine ait iki bloktaki 115 daire ve 33 dükkan inşaatlarının ortalama *440-50 seviyelerinde kaldığını, büyük bir çoğunluktaki ortakların müracaatları ve denetçileri marifeti ile kooperatif genel kurulunun olağanüstü toplanarak 2005 yılından itibaren aralıksız olarak son 10 yıldır görev yapan yöneticilerin görevlerine 26.07.2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile son verildiğini, müvekkilinin yeni seçilen yöneticileri tarafından kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde gerçekten önceki yöneticiler tarafından herhangi bir genel kurulda yetki alınmaksızın 30.09.2014 tarihin baz alınmak sureti ile ortaya çıkarılmış olan maliyet hesaplarının kooperatif değişen ana sözleşmesinin 61.maddesindeki konut kesin maliyet bedeli hesabının yapılabilmesine esas teşkil eden şerefiye bedel teşvikleri ve endeksleme hesaplarının hiç yapılmadığını, kooperatifin bankalara olan kredi borçlarının, SGK ve vergi dairelerine olan borçların, taşeronlara verilen avansların, ayrılan ortaklara yapılacak ödeme ve benzerleri gider kalemlerinin ve kooperatifin gerçek durumunu yansıtacak şekilde hesaplara dahil edilmediğini, 18.06.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 11.maddesinde 2014 yılı hesaplarına göre çıkan farkın konut kesin maliyet hesaplarının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra başlamak üzere 4 ay eşit taksitlerle ortakların tamamınıtı ödemelerine karar verildiğini, bu karara yönelik herhangi bir dava açılmadığını, kararın kesinleştiğini, yeniden yapılan konut kesin maliyet bedeli hesaplarının tüm ortaklar ile birlikte davalıya 06.03.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, konut keşin maliyet bedelinin Kayseri … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nosu ile tasdik edildiğini, bu hesapların davalıya 26.06.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu genel kurul kararı uyarınca kendisine çıkartılan 123.559,19 TL tutarlı güncellenmiş kesin hesap bedelini ve bu bedelin geç ödenmesi halinde aynı genel kurulda karara bağlanmış 41,5 oranı ile işlemiş olan takriben 15.000,00 TL tutarındaki gecikme cezasının da davalı tarafından ödenmediğini, davalının kira borcunun bulunmadığını, sonradan karara bağlanan genel kurul kararı uyarınca davalının 31,12.2019 sonu itibari ile kooperatife 37.800,00 TL kira borcunun bulunduğunu, dava tarihine kadar takriben işlemiş gecikme cezasının 20.060,00 TL olduğunu, belirtilen nedenler ile müvekkili kooperatifin 14.04.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca davalının müvekkiline ödemesi gereken 123.559,19 TL tutarındaki kesin maliyet bedeli ve bu bedelin belirlenen sürede ödenmemesi ile gecikme cezasına İstinaden şimdilik 5.000,00 TL müvekkili kooperatifin 26.06.2016-18.06.2017 ve 14.04.2019 tarihli genel kurul toplantılarında alınan kararlar uyarınca 37.800,00 TL tutarındaki kira bedeli ile gecikme cezası alacaklarına istinaden 5.000,00TL”nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 12.10.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin tüm zararı geçmişte yaşanan yolsuzluklar, yarım kalan inşaatlar bahane edilerek müvekkili ve diğer kooperatif ortaklarına yüklemek istediğini, olmayan kooperatif ana sözleşmesi ile iddiaların asılsız ve Mesnetsiz olduğunu, davacı kooperatifin 2007 yılında fiilen başlamasına rağmen günümüze kadar devamı etmesi yapılmamış, yapılsa bile yarım kalmış inşaatların neden yapılmadığına dair çözüm arayışında bulunmadığını, varsa usulsüz işlemlerin hem cezai hem hukuki boyutta kooperatif yönetiminin işlemler yapıp sorumlulardan zararın tazmin edilmesi gerektiğini, konut kesin maliyet farklarının hesaplamasında kullanılan parametrelerin şeffaf olmadığını, kooperatiflerin güven esaslı kurulan ortaklığının bu temel sarsılmadan devam etmesi üyelerinin sağlıklı şekilde aidatlarını ödemesine sebep olduğunu, 2014 senesinden itibaren inşaatların bitmemesi, artan üyelik masrafları ve aidatların teslim edilen dairelere kira bedeli çıkarılmasının müvekkili içinde çıkılmaz bir yük altına soktuğunu, davacının huzur hakkı adı altında aldıkları ücretlerin inşaatların yapımnının durması, müteahhitlerle yapılan kooperatifi zarara uğratan anlaşmalar müvekkilini endişeye sevkettiğini, kooperatifin belirlenen sürede bitmeyecek olması, halk arasında batık kooperatif olarak adının çıkmasının müvekkilinde ödenen aidatların sonun gelmeyeceğini düşündürdüğünü, belirtilen nedenler ile haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “…Davacı kooperatif tarafından kesin maliyet cetvelinin tebliğ edildiğine dair herhangi bir bilgiye ve belgeye rastlanılmamış, daha sonra davacı kooperatif tarafından ortaklara isabet eden konutların kesin maliyet güncellenmesi ve ek maliyetlerinin yansıtılmasına ilişkin evrakın davalı muhatabına 03/07/2020 tarihinde tebliğ edildiğinin belirlendiği, davalı tarafın ise kesin maliyet hesabına herhangi bir itirazının bulunmadığı, kesin hesaptan kalan 123.559,19-TL bedelin talep edilebileceği hesaplanmış ise de henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiç bir zaman kesin maliyet sonucu vermeyeceği her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğunun doğacağı, bu nedenlerle kooperatif inşaatların bitmesini müteakip yapılacak kesin hesap sonucunda belirlenen bedeli bağımsız bölümü teslim alan ortaktan talep edebileceği, Yargıtay 2021/6310 esas, 2022/185 sayılı yargıtay ilamında da belirtildiği üzere bu husus ortadadır. Bu nedenlerle ve Yargıtay Karar İlamları doğrultusunda davacı kooperatifin kesin maliyet talebinin bu nedenlerden dolayı reddine karar verilmiştir. Davacının kira alacağına ilişkin talebine gelindiğinde ise davacı kooperatifin 26/06/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısının 15 maddesinde istifa etmeyenlerin konutlarına oturdukları günden itibaren her ay için aylık 500,00-TL kira bedeli ödemeleri yapması oy çokluğu ile kabul edildiği anlaşılmakla, davalının kira bedeli olarak kooperatife toplam borcunun 37.800,00-TL olduğu, alınan bilirkişi raporları ile sabittir. Bu nedenlerle davacı kooperatif vekilinin kira alacağı talebinin kabulüne karar verilmiş kira alacağından kaynaklı faiz talebinin ise 28/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile ıslah edilmediği anlaşılmakla bu talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. davanın kısmen kabulü ile; 37.800,00-TL kira bedeli alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kira bedeli alacağına ilişkin işlemiş gecikme cezasına yönelik ıslah yapılmadığından bu talebin reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece, davacı kooperatifin 26.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısının 15. maddesinde istifa etmeyen ortakların konutlarına erken oturdukları günden itibaren her ay için aylık 500 TL kira bedeli ödeyeceği yönünde karar alındığını, toplantı tutanaklarında kararlaştırılan kira tutarları nazara alındığında bilirkişi raporu uyarınca davacı kooperatifin, 2016 yılı için 6.000 TL, 2017 yılı için 9.000 TL, 2018 yılı için 10.800 TL, 2019 yılı için 12.000 TL olmak üzere toplam 37.800 TL kadar müvekkilinden alacaklı olduğu sonucuna varılmış ise de davacının böyle bir alacak talebinde bulunmasının kanunen mümkün olmadığını, davacı kooperatifin usul ve yasaya aykırı genel kurul kararları ile bir kısım ortaklar aleyhine kira parası adı altında ek ödeme yükümlülüğü getirdiğini, ne var ki kira ödemeleri bilanço açığını kapatmak için alınmadığı gibi kararlarda da böyle bir durumdan bahsedilmediğini, davacı kooperatifin de bu yönde bir iddiasının bulunmadığını, davacı kooperatif dairelerinin erken teslim alan ortakların yarar elde ettikleri gerekçesiyle kira parası istediğini, Yargıtay bir kararında istenilen ek ödemelerin ana sözleşme hükümlerine uygun ve kooperatif için zorunlu olup olmadığı, geçerliliğinin ve haklılığının ataştırılması gerektiğine hükmettiğini, davacı kooperatifin gerekçesinin herhangi bir haklı yanı olmadığı gibi zorunluluğun da söz konusu olmadığını, hal böyle iken davacı kooperatifin müvekkilinden kira alacağı adı altında talep etmiş olduğu ödemelerin ek ödeme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, Genel kurul kararları belirtilen yönden hükümsüz olduğunu, yerel mahkeme tarafından kira alacağına yönelik talebin kabulüne karar verilmiş ise de kararın hatalı olup davanın tamamıyla reddi gerektiğini, yerel mahkemenin eksik araştırma ve inceleme neticesinde, kanuna aykırı şekilde karar verdiğini, alınmış olan genel kurul kararlarının geçerli olup olmadığı, içeriklerinin kooperatifler kanununa uygun olup olmadığı, müvekkilini bağlayıp bağlamadığı vs. hususların yerel mahkeme tarafından araştırılıp tartışılmadığını, zira dosya içeriğine bakıldığında 26.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında ” konutlarını teslim alan ortakların oturdukları günden itibaren her ay için aylık 500 TL kira bedeli ödemeleri”, 18.06.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında ” Konutlarına oturan ortaklardan 2017 yılı içim aylık 750 TL kira bedeli alınması”, 14.04.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında “konutunu erken teslim alarak oturan ve halen ortaklığa devam eden ortakların 2018 yılı için aylık 900 TL, 2019 yılı için aylık 1000 TL kira bedeli ödemeleri”nin karara bağlandığını, davacı kooperatif lehine kira alacağına hükmedilemeyeceğinin itirazlarını tekrarla birlikte velev ki aksi kabul edilse dahi müvekkiline daire teslimi yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa tarihi ve müvekkilinin hangi dönemlerde sorumlu olduğu, müvekkilinin dairesini erken teslim alan ortaklardan olup olmadığı vs. hususlar yerel mahkeme tarafından araştırılmadığını, zira genel kurul kararlarının içeriklerine bakıldığında bir kısmında dairesini teslim alan ortakların bir kısmında ise dairesini erken teslim alan ortakların belli miktar kira ödemesi yönünde karar alındığının görüleceğini, dairesini teslim alan ile erken teslim alan ortaklar arasında ayrım yapılmış olup müvekkilinin dairesini teslim alıp almadığı, erken/geç teslim alıp almadığı hususunun araştırılması ve buna göre hangi dönemlerden sorumlu olduğunun tespiti gerektiğini, davacı kooperatif tarafından alınmış olan genel kurul kararlarının kooperatifler kanununda yer alan eşit işlem koşuluna aykırı olduğunu, dairesini erken süresinde yahut geç teslim alan kişiler arasında ayrım yapıldığıgibi kararlarda niçin sadece dairelerini 2014 yılından sonra alanların kira ödemesiyle sorumlu olduklarının da anlaşılır bir yanı olmadığnı, zira dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere davacı kooperatifin 2014 yılından önce de daire teslimi yaptığının anlaşıldığını, bir kısım ortakların ödemeleri geciktirdiği ve inşaatlerin zamanında yapılamadığı hususlarına bakıldığında bu ortaklara daire teslimi yapılmış olmasına rağmen üyeliklerinin 2014 yılından sonra da devam edip etmediği hususlarının da yine yerel mahkeme tarafından araştırılmadığını, ortaklara aynı yükümlülüklerin yüklenip yüklenmediği konusunda duraksamaya yer kalmayacak şekilde tespit yapılmadığını, dairesini erken, geç yahut süresinde teslim almış olması durumunun ortakların yükümlülükleri açısından birbirleri arasında fark yaratmasının kabul edilemeyeceğini, zira her ortağın zaten ödemekle yükümlü olduğu belli bir miktar ücretinr mevcut olduğu gibi ortakların aldıkları dairelerin nitelikleri arasındaki farklardan ötürü şerefiye gibi yöntemlerle eşitlik sağlanmaya çalışıldığını, oysa ki davacı tarafından talep edilen kira parası ne şerefiye gibi eşitlik sağlanacak bir meblağın ne de ek ödeme kapsamına girebilecek bir alacak kalemi olduğunu, yine her ortak kura ile daire sahibi olabilmekteyken kurada adı çıkan ortağa kira ödeme yükümlülüğü getirilerek ortağın adeta cezalandırıldığını, yerel mahkeme tarafından alınmış olan bilirkişi raporları da eksik olup denetime elverişli rapor alınmadığını, itirazlarının göz ardı edildiğini, alınmış olan kök ve ek raporlar hüküm kurmaya elverişli olmadığından yerel mahkeme kararının da kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde itirazları doğrultusunda kaldırılarak davanın tamamen reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava kooperatif genel kurulu kararı uyarınca oluşturulan komisyon tarafından yapılan kesin maliyet hesabı doğrultusunda davalıdan talep edilen alacağa ilişkindir.15.06.2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddede; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Kayseri ilinde aşağıdaki şartları taşıyan yapı kooperatifleriyle sınırlı olmak üzere bu madde hükmü uygulanır.
a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,
b) Terkin edilmemiş olması,
c)Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması,
ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması,
şartlarının birlikte sağlanması halinde; konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.
Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın anılan yasal düzenleme uyarınca değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 6. H. D. 2022/2170 Esas 2022/3718 Karar)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/05/2022 tarih ve 2021/600 E – 2022/391 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.30/09/2022