Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/17
KARAR NO: 2022/34
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2021
ESAS NO: 2020/149
KARAR NO: 2021/991
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/01/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2021 tarih ve 2020/149 Esas 2021/991 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının fatura nedeni ile davalıdan alacağının olduğunu, alacağın tahsili için Kayseri 1.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borca vaki itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının borca vaki itirazının iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı ile davalı arasında sözleşme olmadığını, davacının faturaları noter kanalı ile davalıya göndermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Dava konusu faturada teslim alan kısmında imza olması nedeni ile Mahkememizce davalı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilmiş (bu yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/4041 Esas 2019/959 Karar sayılı içtihadı), davalının adresi itibari ile yetkili Adana Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, talimat mahkemesince davalı şirkete isticvap davetiyesi tebliğ edilmiş, davalı şirket yetkilisi…’a “dava konusu olan 10/12/2018 tarihli 16.833,86 TL bedelli ve 31/12/2018 tarihli 9.307,10 TL bedelli sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmındaki imzanın şirket yetkilisine veya şirket çalışanlarında birine ait olup olmadığı” hususu sorulmuş, davalı şirket yetkilisi “bana gönderilen isticvap davetiyesini okudum. Bana göstermiş olduğunuz 10/12/2018 ve 31/12/2018 tarihli faturalardaki teslim alan kısmındaki imza bana ait değildir. Zaten teslim alanların ismi de görüldüğü üzere farklıdır. … ve … o dönemde şirketimizde çalışıyordu. Faturaların teslim alındığı tarih itibariyle şirketimiz çalışını olup olmadıklarını hatırlamıyorum. Bizim… Hastanesine ihale gereği yemek hizmeti yapıyorduk. Davacı taraf ile bu ihale gereği çalışıyorduk. Davacı tarafa yapmış olduğumuz ödemelerin dekontları ve cari hesapları bizde mevcuttur. Bu faturalarla ilgili her hangi bir ilgimiz yoktur. Davacıyla ticari ilişkimiz bittikten sonra davaya konu faturaları icra takibine koymuştur. Biz bu takibe de itiraz ettik. Davacı ve faturaların teslim alan kısmında imzası bulunan … ve …’ın anlaşarak danışıklı iş yaptığını düşünüyoruz. Kaldı ki … ve …’ nın mal teslim alma ve fatura imzalama gibi yetkileri bulunmuyordu, hatırladığım kadarıyla temizlik işlerini yapıyorlardı”şeklinde beyanda bulunmuştur. Faturada imzası bulunan …’nın isticvabına karar verilmiş (bu yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/1035 Esas 2019/3509 Karar sayılı içtihadı), adresi itibari ile yetkili Aksaray Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış ve talimat mahkemesinde beyanı alınan … 22/03/2021 tarihli celsede “ben davalı firma yetkilisi olan soy ismini hatırlamadığım İlyas beyi Hastanenin yemek malzemelerini temin etmek üzere ihaleyi almaları nedeniyle benimde davalı şirketin … Hastanesinde mutfak bölümü sorumlusu olmam nedeniyle tanırım. Şirketin kaç ortağı olduğunu ve malzeme temin etmek için kimlerle görüşüp pazarlık yaptıkları hususunda herhangi bir bilgim olmaz, sadece ihaleyi almaları nedeniyle benimde mutfak sorumlusu olmam nedeniyle bu firma aracılığıyla gelen malzemeleri kontrol ederek mutfağa kabulünü sağlardım. Bana göstermiş olduğunuz 10/12/2018 tarihli … Toptan Gıdaya ait olan faturadaki imza bana aittir, her zamanki gibi gelen malzemeleri kontrol edip aldığım faturalardan birisidir, benim mutfağa gelen malzemelerin parasının ödenip ödenmediği veya firmanın kiminle anlaşmak istediği, kimlerle pazarlık yaptığı, yapılan malzemeleri veresiye mi peşin mi aldığı gibi hususlar bizi ilgilendirmediği için bu konularda herhangi bir bilgim yoktur, sadece ihaleyi alan firma aracılığıyla birçok şirket bize malzeme verirdi bu faturadaki şirkette onlardan birisidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Faturada imzası bulunan …’ın isticvabına karar verilmiş (bu yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/1035 Esas 2019/3509 Karar sayılı içtihadı) ve adı geçen kişi Mahkememizin 06/04/2021 tarihli duruşmada “ben davacıyı yakından tanımam, sadece bir kez gördüm, davalı şirkette ise 2018’ın Ocak ayından 2019’un yanlış hatırlamıyorsam 6. ayına kadar depo sorumlusu görevi ile çalıştım, bana gösterdiğiniz 31/12/2018 tarihli 121907 sıra numaralı irsaliyeli faturadaki imza ve … yazısı bana aittir, bunu kabul ediyorum ancak bu mallar hiç bir şekilde davalı … İnş. Şti’ye teslim edilmedi, bu irsaliyeli faturayı imzalamamı bana davalı şirketin yöneticiliğini yapan … söyledi, bu malların Niğde’ye gideceğini söyledi ancak bu mallar ne Niğde’ye gitti, ne de davalı şirketin ihale alıp bir süre Kayseri’de faaliyet gösterdiği süreçte Kayseri’de davalı şirkete teslim edildi, beyanımda bahsi geçen … şirketi adına hareket ediyordu ancak herhangi bir temsilci sıfatı yoktu, ben depo sorumlusu olduğum için tüm mallardan haberim olur, şöyle ki mallar ilk önce Kayseri depoya getirilir, oradan diğer yerlere dağıtılır, davalı şirketin Niğde’de de yeri vardır, oraya teslim edilen bir ürün olsaydı depodan ben sorumlu olduğum için haberim olurdu” şeklinde beyanda bulunmuştur. İsticvap konusu yukarıda belirtilen üç beyan bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı şirket yetkilisinin, faturada imzaları bulunan … ve …’nın davalı şirkette çalıştığını kabul ettiği, faturaları davacı şirket ile danışıklı iş yaparak imzalamış olabileceklerini ileri sürdüğü, söz konusu iddianın herhangi bir delil ile desteklenmediği gibi savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu, HMK’nun emredici hükümlerine göre davacı açıkça muvafakat etmediği sürece savunmanın genişletilmesine yönelik beyanların dikkate alınamayacağı, …’nın faturaya konu malları kontrol edip teslim aldığını açıkça beyan ettiği, söz konusu fatura yönünden çekişme kalmadığı, …’ın ise faturadaki imzayı açıkça kabul etmesine rağmen fatura içeriğindeki malları teslim almadığını ileri sürmesinin hukuken dinlenemeyeceği zira imza atmanın teslim alma anlamına geldiği, şayet faturaya imza atmasına rağmen malları teslim almadı ise bu hususun … ile davalı şirket arasında ayrı bir davanın konusu olduğu, bu nedenle …’nın fatura konusu malları teslim almadığı yönündeki beyanına itibar edilemeyeceği anlaşılmış, faturalardaki imzaların inkar edilmemesi, imza atan kişilerin davalı şirket çalışanı olması nedeni ile faturaya konu malların davalıya teslim edildiği sonucuna varılmış, tarafların ticari defter ve kayıtlarında yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile davalının ödeme yaptığına dair bir delile ulaşılmadığından, davacının icra takip tarihi itibari ile davalıdan iki adet faturadan kaynaklı (16.833,86 TL + 9.307,10 TL =) 26.140,96 TL alacağının olduğu sonucuna varılmış; asıl alacak için davalının icra takibine itiraz etmekte haksız olduğu anlaşılmış ve itirazın iptaline karar verilmiştir. Davacı, icra takibi başlatırken fatura alacağına toplam 1.041,14 TL faiz işletmiş ve işlemiş faizi de dava konusu yapmış; icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil sunmamıştır. Fatura tanzimi tek başına muhatabı temerrüde düşürmeye yeterli değildir. 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinin 1. bendine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Davacının davalıyı icra takibinden önce temerrüde düşürdüğü ispatlanmadığından, davacının işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali talebi mahkememizce haklı görülmemiş ve reddine karar verilmiştir. Taraflar tacir olup, ticari işlerde asıl alacağa avans veya reeskont faizi işletilmesi mümkün olmasına rağmen davacının takip talebinde takip sonrası yasal faiz işletilmesini talep ettiği görülmüş, asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Davacı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. İİK 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Somut olayda alacağın faturadan kaynaklı likit bir alacak olması ve davacının talebi gözetilerek, itirazın iptaline karar verilen 26.140,96 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek için red edilen kısım bakımından davacının takip yapmakta haksız olması yeterli olmayıp, davacının kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir. Mevcut delil durumu itibari ile davanın reddine karar verilen kısmı için davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İzah edilen nedenlerle mahkememizce hüküm kurulmuştur. Kurulan hüküm ile; Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Kapatılan Kayseri 1. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 26.140,96 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda faiz yürütülmesine, Davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine, İtirazın iptaline karar verilen 26.140,96 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davanın reddine karar verilen kısmı için davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Şirketin her çalışanını borçlandırmaya yetkili olmadığını, isticvap edilen …’nın müvekkili şirket ile husumetli olduğunu, davayı asla kabul etmemekle birlikte icra inkar tazminatının şartlarının oluşmadığını, teslimat yönteminin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, emtiaların teslim edildiğine dair faturalardan başka delilin ileri sürülemediğini, düzenlenen faturanın geçerli bir fatura niteliğini taşımadığını, müvekkili şirket tarafından düzenlenen ticari defterlerin usulüne uygun iken davacı tarafın ibraz ettiği defterlerin bu ticari ilişkiyi ispat yönünden yeterli olmadığını, tüm bu nedenlerle tehiri icra taleplerinin kabulü ile istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar yerel mahkeme tarafından verilen kararın Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin geri bırakılmasını, mahkemenin verdiği kararın kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddi yönünden hüküm kurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Somut olayda davalı savunmasında ve faturaya itirazında; davacıyla aralarında herhangi sözleşme ilişkisinin bulunmadığını ve faturadaki malları teslim almadığını belirtmiştir. Şu halde; davalı akti ilişkiyi reddetmiş olup davacı akti ilişkiyi ispat etmek zorundadır. Her ne kadar takip konusu bu faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davalının BA formlarında da yer almadığı görülmüş ise de fatura muhteviyatındaki malların o tarihte davalı şirketin işçisi olarak çalışan … ile …’ a teslim edildiği dosya kapsamıyla sübut bulduğundan mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişkinin usulünce ispat edilmesi dolayısıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı,kararın usul ve esas yönlerinden hukuka uygun olduğu dolayısıyla istinaf eden tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2021 tarih ve 2020/149 Esas 2021/991 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden Davalıdan alınması gereken 1.785,68 TL istinaf karar harcından peşin alınan 446,42TL’ nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.339,26TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafça yapılmış istinaf posta/yargılama gideri ile istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olarak, oybirliğiyle karar verildi. 13/01/2022