Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1681 E. 2022/1913 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1681
KARAR NO: 2022/1913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2021
ESAS NO: 2019/547
KARAR NO: 2021/1124
DAVANIN KONUSU:Limited Şirket Müdürünün Sorumluluğu-Tapu İptali ve Tescil
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 06/10/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 14/12/2021 tarih ve 2019/547 E – 2021/1124 K kararına karşı süresi içinde asli müdahiller, davacı ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin ortağı bulunduğu …San. Ve Tic. Ltd. Şti’nden müvekkil ortaktan mal kaçırmaya yönelik, muvazaalı ve aynı zamanda suç teşkil eden eylem ve işlemler nedeniyle; davalı … adına tapuda yapılan 30/07/2019 tarihli devir ve tescil işlemi ile davalı … adına tapuda yapılan 01/08/2019 tarihli devirlerin ilgili mevzuat uyarınca muvazaa ve hükümsüzlüğünün tespitine, davalı … adına tapuda kayıtlı … İli, … İlçesi, … ada, … parsel üzerindeki 4 numaralı bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Ltd. Şirketi adına tapuya tesciline, davalt … adına tapuda kayıtlı Kayseri İli, … İlçesi, … ada, … parsel üzerindeki 5 numaralı bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Ltd. Şirketi adına tapuya tesciline, davalı … adına tapuda kayıtlı Kayseri İli, … İlçesi, … ada, … parsel üzerindeki 8 numaralı bağımsız bölümünün tapu kaydının ipteli ile müvekkilin ortağı bulunduğu …. Ltd. Şirketi adına tapuya tesciline, davalı … adına tapuda kayıtlı Kayseri İli, … İlçesi, … ada, … parsel üzerindeki … numaralı bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Ltd. Şirketi adına tapuya tesciline, bunun mümkün olmaması halinde alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebimizi artırabilmek kaydıyla 350.000,00- TL belirsiz alacağın TCMB avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile müvekkilin alacağı bulunduğu … Ltd. Şirketine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Asli müdahiller … ve … vekili müdahale talep dilekçesinde özetle; dava konusu gayrimenkullerin arsa sahipleri … ve … ile davalı yüklenici …San. Ve Tic. Ltd. Şti arasında Kayseri 1. Noterliği’nden tanzim edilen 01/07/2016 tarih ve … yevmiye numaralı “Düzenleme şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” düzenlendiğini, bu nedenle davaya asli müdahale talebinde bulunduklarını ve Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan yüklenici ile birlikte bu davalılar aleyhine açmış oldukları akdin feshi, tapu iptali ve tescil ile tazminata yönelik davanın işbu dosya için bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Davalılar … ve … cevap dilekçelerinde özetle; parasını her iki ortağa birlikte ödeyip bir daire ve dükkân aldıklarını, bunlara ilişkin fatura ve tapu örneklerini dilekçeleri ekinde sunduklarını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kat karşılığı inşaat çalışmasından kaynaklandığını, şirket içinde ortaklar arasında şirketin yönetimi ve şirketin mallarının tasarrufu ile ilgili ihtilafa dayandığı, davada ileri sürülen taleplerin arabuluculuk kapsamında olduğunu, davacının yapılan satışlardan haberdar olduğunu, davaya konu 4 adet taşınmaza ilişkin satışların gerçek satışlar olup, tahsil edilen bedellerin inşaatın masrafları için harcandığını, netice olarak davacı tarafın iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava konusu yapılan taşınmazların 28.03.2019 tarihli vekâletnameye istinaden … tarafından belirtilen kişilere devredildiği dosyadaki tapu belgelerinden anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının asıl talebi söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarının muvazaa sebebiyle iptali ve müvekkilinin ortağı bulunduğu … San. Tic. Ltd. Şti adına tesciline ilişkin olup, bu mümkün olmadığı takdirde ise terditli talebi ise taşınmazların bedellerinin ödenmesine yöneliktir. Gerek dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti’nin muhasebe kayıtları gerekse … Vergi Dairesinden dosyaya gelen 17/12/2019 tarihli yazı ekindeki … Ltd. Şirketinin Bs formlarının tetkikinde dava konusu 4 gayrimenkulun satışına ilişkin satış faturalarının şirketin Bs formunda yer aldığı, Ağustos 2019 tarihinde …’a 2 adet belge karşılığı 198.019,00 TL (KDV hariç) ile …’a 3 adet belge karşılığı KDV hariç 194.811,00 TL satış yapıldığı, dava konusu edilen taşınmazların devrinin muvazaalı olarak devredildiği iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacının asıl talebi olan tapu iptali ve tescil talebi yerinde görülmeyerek tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bunun yanı sıra somut olay bakımından inşaat sözleşmesini yapan yüklenicinin dava dışı …San. Ve Tic. Ltd.Şti olduğu, davalı …’ın bu şirketin müdürü olduğu, müdür olarak TTK gereğince şirketi temsil ve ilzam yetkisi olduğu, yükümlülükleri kapsamında TTK m.626 gereğince görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü olduğu, ayrıca yine aynı hüküm gereğince, ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabi olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede davalı …’ın şirketin satışlardan elde ettiği geliri, şirket defterlerine kaydetmek ve iddia ettiği üzere bu satış bedellerinin uygun şekilde şirket adına harcamasını yine kayıtlarında göstermelidir. Bu şirkete karşı ve ortaklara karşı bir yükümlülüktür. Söz konusu satışlar dava dışı şirket kayıtlarına girmiştir, ancak bu bedellerin şirket kasasına girdiğini ispatlamaya yönelik dosya arasında dayanak belge yoktur. Ayrıca davalı …’ın kendi borçlarını bu bedeller ile kapattığı iddiası şirkete karşı sadakat yükümlülüğünün ihlali olur. Şirkete bu bedellerin girerek bunların diğer harcamalara kullanıldığına ilişkin de bir bilgi ve belge dosyada bulunmamaktadır. Şirket kasasında olmayan veya şirket tarafından şirkete girdikten sonra harcandığı ispat edilemeyen miktar kadar şirket müdürü olan davalı …’ın şirkete karşı verdiği zarar nedeniyle tazminat sorumluluğu doğacaktır. Dosya arasına celbedilen kayıtlardan davaya konu 4 taşınmazın davalılar … ile …’a toplam 350.000,00-TL’ye devrinin yapıldığı gözetilerek davacının tazminat talebinin yerinde olduğu kanaatine varılarak terditli talep olan tazminat talebinin kabulü ile 350.000,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacı ve davalı …’ın ortağı ve yöneticisi olduğu … San. Tic. Ltd. Şti’ne ödenmesine dair karar vermek gerekmiştir. Asli müdahale talebinde bulunan … ve … tarafından dava konusu taşınmazlar ile ilgili yüklenici …San. Ve Tic. Ltd. Şti ile aralarında Kayseri 1. Noterliği’nden tanzim edilen 01/07/2016 tarih ve … yevmiye numaralı “Düzenleme şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi” düzenlendiği, bu nedenle davaya asli müdahale talebinde bulunduklarını ve Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan yüklenici ile birlikte bu davalılar aleyhine açmış oldukları akdin feshi, tapu iptali ve tescil ile tazminata yönelik davanın işbu dosya için bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de, dosya arasına celbedilen kayıtlardan da anlaşılacağı üzere … ve … tarafından davalı … ve davacı …’e birlikte ve ayrı ayrı olarak 28.03.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekâletname verilmiş, ayrıca bu arsa sahipleri tarafından 12.06.2019 tarihinde yine münferiden yetkili olmak üzere … ve …’e düzenleme şeklinde vekâletname verilmiş olup, bu vekaletnameye istinaden … tarafından taşınmazların devri yapılmıştır. Her ne kadar asli müdahiller tarafından dava konusu edilen taşınmazların tapu iptal ve tescil talepleri yönünden davacıların davasının reddine, taşınmazların asli müdahillere ait olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiş ise de; tarafları, konusu, dava sebebi aynı olan Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/181 Esas (Eski Esas No:2020/79 Esas) sayılı dosyası kapsamında yargılama yapıldığı, davanın derdest olduğu anlaşılmış, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-ı bendi gereğince aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmamasının dava şartlarından olduğu, dava şartlarının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiği, dava şartı noksanlığı tespit edilmesi halinde davanın HMK’nun 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla asli müdahale davasının usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Asli müdahale davasının USULDEN REDDİNE,Davacının asıl talebi olan Tapu İptali ve Tescil isteminin REDDİNE, Davacının terditli talebi olan tazminat isteminin KABULÜ ile, 350.000,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacı ve davalı …’ın ortağı ve yöneticisi olduğu … San. Tic. Ltd. Şti’ne ödenmesine, Davalılar … ve … yönünden davacının terditli tazminat talebinin REDDİNE,..” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı asli müdahiller, davacı ve davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Asli Müdahiller vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Arsa sahibi olan müvekkil … ve …; yüklenici şirketin sahipleri olan davalı … ve …e, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde yükleniciye verilmesi gerekli olan bağımsız bölümün satışı konusunda yetki verdiklerini, müvekkiller tarafından böyle bir vekaletnamenin verilmiş olması, aynı taşınmazların tapularının iptali ile müvekkiller üzerine tescilini talep etme hakkını ortadan kaldırmayacağını, çünkü, yüklenicinin dava konusu bağımsız bövlümlere hak sahibi olabilmesi için, edimini eksiksiz yerine getirmiş olması gerektiğini, oysa yüklenici edimini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünden, hem yüklenici ve hem de yükleniciden daire satın alan ve yüklenicinin halefi olan 3.kişiler hak etmedikleri dairelerin tapusunu geri iade etmekle mükellef olduklarını, yerel mahkemenin, dava konusu dairelerin satışı için verilen vekaletnameyi ret gerekçesi yapması, bu nedenle yasalara aykırı olduğunu, Kayseri 2. Ticaret Mahkemesinin 2019/547 E sayılı dava dosyasına asli müdahale talebinin; dava dilekçesi ile cevap dilekçesinde de ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/181 E sayılı dava dosyasındaki birleştirme talebinin, mahkemelerin aynı sıfatta olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine yapıldığını, Kararlılık kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre, aynı sebepten dava açılması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde, davalar arasında bağlantı olduğunun kabul edilerek davaların birleştirilmesine ya da davaların birleştirilerek görülmesinin mümkün olmaması halinde HMK. 165/1 hükmü gereğince bekletici mesele yapılması gerektiğini, dilekçelerinin hiçbir yerinde; Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/181 E (Önceki Esas No: 5 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/79 E) sayılı dava dosyasındaki taleplerden, tapu iptal ve tescile ilişkin herhangi bir talebimiz söz konusu olmadığını, zira 11. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava dosyasında talebin Akdin Feshi, üç adet bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkiller adına tescili, geç teslime dayalı kira alacağı ile diğer zararlara ilişkin tazminat alacağına yönelik olduğunu, asli müdahale talebinde; dava konusu edilen bağımsız bölümlerin tapusunun iptali ile müvekkiller adına tesciline yönelik bir talep olmadığı halde, eldeki davanın derdestlik nedeniyle reddedilmiş olması, usul ve yasalara aykırı olup kararın kaldırılması gerektiğini, müvekkiller tarafından Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada; müvekkiller ile yüklenici arasında yapılan Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin ileriye veya geriye etkili olarak fesih edilmesi sonucunda, dava konusu edilen bağımsız bölümlerin yükleniciye kalıp kalmayacağı belirleneceğinden, arsa sahipleri tarafından açılan sözleşmenin FESHİ davasının sonucu, bu dosya ile doğrudan ilgili olduğunu, yerel mahkemenin bu durumu dikkate almayarak, asıl dosya davacısının davasının kabulüne karar vermesi, usul ve yasalar ile dosya kapsamına aykırı olup,bu yönüyle de mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf talebimizin kabulü ile asli müdahale talebimizin usulden reddine yönelik Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 14.12.2021 tarih ve 2019/547E-2021/1124K sayılı ilamının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmazları, yakınlarına devretme gerekçesini, fili paylaşım olarak nitelendirdiği, yani kendisince şirketten olan alacağını bu şekilde (davalılar üzerine aktararak) tahsil ettiğini, zımni olarak kabul ve ikrar ettiğini, davalı ihtarnamesinde, bir bedel karşılığı sattığını ileri sürmemekte, bedelsiz devir yapmış olsa dahi, kimsenin zararı olmadığını iddia ettiğini, davalılara yapılan devrin gerçek bir devir olmadığını, şirketin yaptığı bu iş için kendi payına düşeceğini umduğu alacağının tahsiline yönelik, hukuksuz devirleri yaptığını kabul ettiğini, Davalılar, tapudaki resmi senedin aksine, ödemeyi tapuda devir yapan …’a değil, aynı zamanda tapuda olmayan müvekkile de ödediklerini iddia ettiklerinden, resmi senette yazan “bedelin tapuda ödendiği” hususunun gerçeği yansıtmadığını kabul ve ikrar ettiklerini, resmi senedin aksine bedel, tapuda hazır bulunan …’ye değil, iddiaya göre orada bulunmayan müvekkile (başka bir zamanda) ödediklerini iddia ettiklerini, o halde davalılar, tapu resmi senedindeki ödeme kaydına dayanamayacaklarını, tapu resmi senedin gerçeği yansıtmadığının kabul edikliği noktada, davalılar harici ödeme iddiasını ispat etmekle mükellef olduklarını, Bir vekilin özen ve sadakat yükümlülüğüne tabi olan şirket müdürü, şirketi temsil ederken dürüstlük, özen ve sadakat kurallarına uygun davranmakla mükellef olduklarını, bu yükümlülüğe aykırı davranışlar vekilin sorumluluğunu doğuracağı gibi, bu aykırı davranışı bilen veya bilmesi lazım gelenler ile TMK m.3 kapsamında kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişiler iyiniyet iddiasında bulunamayacağını, tapudaki değer ile gerçek değer arasında %90 fark bulunduğu, davalı müdürün bedelsiz devrettiğine dair umni kabulü, davalı kayıt maliklerinin resmi senede aykırı olarak ödemeyi müvekkile yaptıkları savunmasının ispat edilemediği dikkate alındığında, el birliği içinde şirketin zararına işlemde bulundukları tartışmasız olduğunu, Bilirkişi tespitine göre dava konusu 4 adet taşınmazın devir tarihi itibariyle değeri 622.000,00 TL olduğunu, tapuda ise bu taşınmazların toplam 350.000,00 TL’ye satıldığı görüldüğünü, satış gerçek olsa ve bedeli davalı …’ye ödenmiş olsa dahi, şirketin 272.000,00 TL, et birliği içinde zarara uğratıldığını, davalı kayıt malikleri değerinin yarısına aldıklarını iddia ettikleri taşınmazların gerçek değerinin 622.000,00 TL olduğunu bilmediğini savunamayacaklarını, satış gerçek olsa dahi, şirketin söz konusu miktarda zarara uğratıldığını ve akrabaları olan şirket müdürünün bu işlemi şirket zararına gerçekleştirdiğini bilecek konumda olduklarını, aksini iddia etmek hayatın olağan akışı ile açıklanamayacağını, bu halde Yerel Mahkemenin düşüncesi kabul edilerek, satışın gerçek olduğunun ve 350.000,00 TL tapudaki bedeli diğer davalıya ödediklerinin kabulü halinde dahi, davalı kayıt malikleri, şirket zararı olan 272,000,00 TL açısından sorumlu olduklarını, Davalılara göre, resmi senedin aksine bedel müvekkile ve davalı diğer müdüre birlikte ödendiğini, ancak davalılar bedellerin ödendiğine dair, müvekkilin imzasını içeren harici bir belge sunmadıkları gibi başkaca bir belge de sunmayarak, bu savunmalarını ispat edemediğini, Yine hayatın olağan akışına uygun olan, malın sahibi kim ise alıcının ödemeyi ona yapacağı hususu olduğunu, davalı kayıt malikleri, davalı müdürün yakın akrabası olması nedeniyle taşınmazların şirkete ait olduğunu bilen kişiler olduğunu, esasen bu hususu kabul ederek, şirketin iki ortağına ödeme yaptıklarını iddia ettiklerini, ödeme iddiasının ispat edilememesi bir yana, şirket hesabı yerine, şirket müdürüne ödeme yapıldığının kabulünde dahi, “kendisinden beklenen özeni göstermeyen” davalılarırı bu savunmasına TMK m.3 gereğince bir değer verilemeyeceğini, herhangi bir bedel ödendiğine dair ispat vasıtası sunamayan davalıların, davalı şirket yöneticisi ile muvazaa ilişkisi içinde bulunuğu karine olarak kabul edilmesi gerektiğini, tapu maliki görünen davalıların TMK madde 1024/1 hükmü gereğince iyi niyet iddiasında bulunamayacak kişilerden olmakla ayrıca kötü niyetlilerinin ispatına dahi gerek bulunmadığını, Yerel mahkeme muvazaalı devir yoktur derken, taşınmazların devir tarihinde gerçek değerinin 622.000,00 TL olduğunu kabul ederken, davalılara 350.000,00 TL’ye devredildiğini ve şirketin 272.000,00 TL zarara uğradığını, davalıların organik bağ nedeniyle, şirket müdürünün şirket aleyhine işlem yaptığını bilmemesinin mümkün olmayacağını, bu nedenle davalıların elbirliği içinde asgari şirketi 272.000,00 TL zarara uğrattığını gözden kaçırdığını, davalı kayıt maliklerinin 350.000,00 TL diğer davalı (akrabaları olan) …’ye 350.000,00 TL ödediğinin ancak şirkete aktarılmadığının kabulünde dahi, davalılar … ve …’in diğer davalı şirket müdürü ile el birliği içinde, dava dışı şitketi ayrıca 272.000,00 TL zararlandırdığı sabittir. Bu halde, davalı şitket müdürünün münferiden 622.000,00 TL diğer davalılarla birlikte 272,000,00 TL müşterek ve müteselsilen tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.12.2021, E, 20197547 ve K. 2021/1124 sayılı kararının kaldırılması ile; Müvekkilin ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden ve müvekkil ortaktan mal kaçırmaya yönelik, muvazaalı ve aynı zamanda suç teşkil eden eylem ve işlemlerin ispat edildiği dikkate alınarak; Davalı davalı … adına tapuda yapılan 30.07.2019 tarihli devir ve tescil işlemi ile davalı … adına tapuda yapılan 01,08.2019 devirlerin, FBK 19, 27, TIK madde 391, 447 ve 553 maddeleri uyarınca *hbükümsüzlüğünün tespitine”, Davalı … adına tapuda kayıtlı Kayseri ili … ilçesi … ada … parsel üzerinde … numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tapuya tesciline, Davalı … adına tapuda kayıtlı Kayseri ili … ilçesi … ada … parsel üzerinde 5 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tapuya tesciline, Davalı … adına tapuda kayıtlı Kayseri ili … ilçesi … ada … parsel üzerinde … numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tapuya tesciline, Davalı … adına kayıtlı Kayseri ili … ilçesi … ada … parsel üzerinde 12 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tapuya tesciline, Bunun mümkün olmaması halinde, yani muvazaanın ispat edilemediğinin düşünülmesi halinde, bilirkişi tarafından tespit edilen gerçek satış değeri olan 622.000,00 TL’den, 272.000,00 TL’sinin tapudaki devir tarihlerinden itibaren işleyecek TCMB avans faizi ile birlikte tüm davaldardan (…, … ve …’tan) müşterek ve müteselsilen tahsili ile müvekkilin ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ödemmesine, 350.000,00 TL’sinin tapudaki devir tarihlerinden itibaren işleyecek TCMB avans faizi ile birlikte davalı şirket müdürü …’dan tahsili ile müvekkilin ortağı bulunduğu …a; Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin gerekçeli kararında , davacının müvekkilimizce diğer davalılara yapılan satışların muvazaalı olduğuna dair iddiasını ispatlayamadığı tespit edildiğini, mahkemenin davacının muvazaa iddiasına dair tespiti yerinde olduğunu, dava konusu satışlara ilişkin faturalar kesilerek alıcılara verilmiş ve şirket kayıtlarına işlendiğini, nitekim bu husus mahkemenin de kabulünde olduğunu, davacı tarafın muvazaalı olduğunu iddia ettiği devrilerin yapıldığı günlerde gerek müvekkil … gerekse davacı … tarafından şirketin kredileri ve kredi kartları ile alakalı ödemeler yapıldığını, ayrıca bu satışlardan alınan paralar ile davacı kendi şahsi kredi borçlarına da ödemeler yaptığını, banka kayıtları incelendiğinde bu durum açıklığa kavuşacak olup temin edilebilen bir kısım belgeler de daha önce tarafımızca dosyaya ibraz edildiğini, fakat mahkemece ilgili bankalardan kayıtlar getirtilmediğini ve bu konudaki iddialarımız değerlendirilmediğini, mahkemenin gerekçesinde davalı …’ın kendi borçlarını bu bedeller ile kapattığı iddiası şirkete karşı sadakat yükümlülüğünün ihlali olur denilse de; ortada müvekkilinin şahsi borçlarını kapatması gibi bir durum olmadığını, yargılama aşamasında, davacı …’ün satış bedelleri ile şahsi borçlarını ödediği beyan edildiğini, yani bu iddia davacıya yönelik olarak ileri sürüldüğünü, ancak bu beyanı bilirkişilerce yanlış algılandığını, açıkça itiraz etmelerine rağmen mahkemece de bu hata dikkate alınmadan gerekçeye yazıldığını, nitekim müvekkilin satış bedelleri ile kendi borçlarını kapattığına dair dosyada ne bir iddia, ne de kanıt mevcut olduğunu, dolayısı ile mahkemenin gerekçesine bu açıdan da katılmadıklarını, somut olayda davacının şirketin zarar uğratıldığından bahisle dava açma yetkisi de bulunmadığını, ayrıca mevcut deliller ışığında davacı bu konudaki iddiasını da ispatlayamadığını, Mahkemece, davacının tazminata dair talebinin kabulüne karar verilmiş ise de bu talebin dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu hususu göz ardı edildiğini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın bu açıdan da reddi gerektiğini, yerel mahkemece, yargılama sırasında dile getirdiğimiz itirazlarımız dikkate alınmadığını, istinaf talebinin kabulü ile; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/547 E – 2021/1124 K sayılı kararının kabule ilişkin kısmının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini , yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, limited şirket ortağı tarafından, diğer ortak aleyhine TTK’nun 553. Maddesi gereğince açılan yöneticinin sorumluluğu esasına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat talebine ilişkin davadır. Tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalılardan …’ın ortağı oldukları dava dışı … Ltd. Şti ile arsa sahipleri olan asli müdahiller … ve … arasında 01.07.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme gereğince tarafların arsa sahiplerine ve yüklenici … Ltd. Şti’ne verilecek daireler konusunda anlaştıkları, dava konusu taşınmazlar arsa sahibi olan asli müdahiller adına kayıtlı iken, arsa sahipleri olan asli müdahiller … ve … tarafından davalı … verilen vekâletnameler ile davalı … tarafından 6 parseldeki binanın 2. kat 4 ve 5 nolu dairelerin 30/07/2019 tarihinde her biri 100.000,00 TL bedelle davalı …’a; 4. Kat 8 nolu dairenin 01/08/2019 tarihinde 100.000,00 TL bedelle, zemin kat 12 nolu dükkânın ise 50.000,00 TL bedelle davalı …’a satılarak devredildiği, bu kişilerin davalı …’nin yakınları ve akrabaları olduklarının iddia edildiği, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celbedilen kayıtlarda, davacı ile davalılardan …’ın dava dışı … Ltd. Şti’nde yüzde elli ortaklıkları bulunduğu, ortakların şirketi temsil ve ilzama müştereken yetkili oldukları anlaşılmaktadır. Asli müdahale talebinde bulunan … ve … tarafından, dava dışı yüklenici şirket ve iş bu davanın davalıları aleyhine Kayseri 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/181 Esas sayılı dosyasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi, tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde tazminat hükmolunması talepli dava açıldığı ve iş bu dosyanın derdest olup, yargılamasının devam ettiği, söz konusu dosyada asli müdahiller … ve … adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazların, yine asli müdahiller tarafından davalı …’a verilen vekâletnameye istinaden davalı … tarafından diğer davalılara devredilmesi nedeniyle taşınmazların tapu kaydının iptali ve kendileri adına tesciline, olmadığı taktirde tazminata karar verilmesinin talep edildiği, eldeki davada ise, davalı … tarafından diğer davalılara devredilen taşınmazların devirden önce dava dışı yüklenici …San. Ve Tic. Ltd. Şti adına kayıtlı olmadığı, devirden önce bu taşınmazların asli müdahiller adına kayıtlı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı dikkate alındığında, mahkemece davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddi ile söz konusu taşınmazların asli müdahillere ait olduğunun tespitine karar verilmesi talebi yönünden tarafları, dava konusu, talep sonucu aynı olan Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/181 Esas (Eski Esas No:2020/79 Esas) sayılı dosyasının derdest olduğundan bahisle HMK’nun 114/1-ı bendi gereğince usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. TTK’nun 553. Maddesi uyarınca müdürler, kanundan ve esas sözleşmeden veya iş görme koşullarını saptayan diğer hükümlerden doğan yükümlülükleri kusuruyla ihlal ettikleri takdirde şirkete, ortaklara ve şirket alacaklılarına karşı sorumludur. Burada 6762 sayılı TTK’nun aksine, ispat yükü müdürün kusuruyla şirkete zarar verdiğini ileri süren kimseye yüklenir. Dava konusu 2. kat 4 ve 5 nolu dairelerin 30/07/2019 tarihinde her biri 100.000,00 TL bedel ile davalı …’a; 4. Kat 8 nolu dairenin 01/08/2019 tarihinde 100.000,00 TL bedelle, zemin kat 12 nolu dükkânın ise 50.000,00 TL bedelle davalı …’a tapuda devredildiği, bu hususta düzenlenen faturaların yüklenici şirketin ticari defterlerine kaydedilerek BS formuyla Vergi Dairesine bildirildiği, bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazların satışı konusunda söz konusu faturalar düzenlenmekle beraber, şirket kasasına para girişi bakımından herhangi bir banka kaydı bulunmadığı, davalı …’nin bu bedellerin harcandığı hususunu harcama belgeleriyle ortaya koyamadığı, bu itibarla davalı …’nin TTK’nun 553. Maddesi gereğince müdür olarak fatura bedelleri kadar sorumlu tutulması gerektiği yönündeki yerel mahkeme kararında usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek, tüm istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 14/12/2021 tarih ve 2019/547 E – 2021/1124 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla asli müdahiller, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 23.908,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 5.977,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.931,50 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4-Asli Müdahillerin istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan asli müdahiller, davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022