Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1647 E. 2022/1741 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1647
KARAR NO: 2022/1741
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2022
ESAS NO: 2020/42
KARAR NO: 2022/240
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:21/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:04/10/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2022 tarih ve 2020/42 Esas 2022/240 Karar sayılı ilamına karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 18/12/2019 tarihli genel kurulda yönetim kurulu faaliyet rapor, denetim kurulu faaliyet raporu ve bilanço okunduktan sonra yönetim ve denetim kurulu ibra edildiğini, …, … ve …’ın yönetim kurulunu, … ve … ise denetim kuruluna seçildiğini, genel kurulun 6. maddesi ile de 2019 yılı ortaklık aidatlarının belirlendiğini, yapılan genel kurulun hazirun cetvelinde 12 üyenin isminin bulunduğunu, bu üyelerin gerçek üye olmayıp genel kurulda çoğunluk sağlamak için yönetim kurulunca üyelik kaydı yapılmış üyeler olduğunu, hazirunda ismi geçen üyelerin ödemelerinin hiç olmaması ve genel kurulda çoğunluk sağlamak amacı ile üye olarak kaydedilmiş olduğu tespit edilesi halinde ilgili genel kurulun geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekeceğini, yönelim kurulu faaliyet raporu incelendiğinde kooperatife kayıtlı 183 ortağın olduğu beyan edilmiş olmasına rağmen genel kurul tutanağında sadece 12 ortağın isminin açıldığını, yönetim kurulu faaliyet raporunda birçok gerçeğe aykırı ifade bulunduğunu, hazırlanan raporun önceki yıllardan alınarak kes kopyala şeklinde yapıldığını, raporda 2016 yılında inşaatların bitirilmesi temenni edildiğinin dahi yazdığını, kooperatif yönetim kurulunun faaliyet raporunun bu denli gerçeğe aykırı beyanlar içerir şekilde çalakalem yazabilmesinin nedeninin kooperatifi artık kendi işletmeleri gibi görmelerinden kaynaklandığını, davaya konu genel kurul dönemine ait denetim kurulu faaliyet raporunun tek imza ile sunulmuş olup, izah edilen hiçbir konuya değinmemesi nedeniyle kabulünün mümkün olmadığını, okunan bilançonun gerçeği yansıtmadığını, yönetim kurulu faaliyet raporu ile çeliştiğini, onaylanan raporlar ve bilançonun okunmasından sonra yönetim ve denetim kurullarının 4. madde ile ibra edildiğini, faaliyet raporları ve bilançonun gerçeği yansıtmaması nedeniyle ibranım geçersiz olduğunu, …, … ve …’ın yönetim kuruluna, … ve …’in ise denetim kuruluna seçildiğini, ibra edilmeyen kurulların yeniden seçimler için kararının iptalinin gerektiğini, tasfiye aşamasına girmiş kooperatifte aidat istenmesinin ana sözleşmeye aykırı olduğunu, kooperatifin arsalarının çok düşük bir bedel ile … A.Ş. firmasına satıldığını, mevcut yönetimin bu şartlara yönelik hiçbir işlem yapmadığını, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 950,00- TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 79.000,00-TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 26.000,00-TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 54.000,00-TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 40.000,00-TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, parselin 28.000,00-TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 40.000,00-TL, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin 50.000,00-TL bedel üzerinden … A.Ş.’ne satıldığını, bu şirketin bu arsalardan sadece 1/2’sinin … tarih ve … yevmiye nosu ile 650.000,0- TL … A.Ş.’ne sattığını, yapılan bu işlemlere karşı mevcut yönetim kurulunun herhangi bir tahkikat yapmadığını, belirtilen nedenler ile 18/12/2019 tarihli genel kurul toplantısında alıman 3, 4, 5 ve 6. maddelerin geçersizliğinin tespitine ve iptaline, davalı kooperatifin tasfiye işlemlerini tamamlayabilmesi için kayyım atanmasına mümkün olmaması halinde kooperatif işlemlerinin atanacak kayyımın izne tabi tutulmasını, kayyımlık ücretinin davalı kooperatif tarafından karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Müvekkili kooperetifin 2010 yılı öncesi kurulduğunu, 1720 ortağı varken tüm üyelerin dairelerini alarak üyelikten ayrıldığını, geriye sadece 9 orlağın kaldığını, üyelerin kendi rızası ile kooperatiften dairelerini alarak ortaklıktan çıktığını, kooperatifin hali hazırda 9 ortağının olduğunu, …’in kooperatif başkanlığından ayrılalı 4 yıl olduğunu, 4 yıldır kooperatif başkanının … olup, aralarında herhangi bir akrabalık ilişkisinin olmadığını, davacıların uzun yıllardır kooperatifin ortağı olduğunu, 21/03/2016 ve 16/12/2016 tarihlerinde davacılara daire tapularını almaları için iki kez ihtarname gönderildiğini, buna rağmen davacıların tapularını almadığını, orlaklıktan ayrılmadığını, davacıların iddiaları ilc ilgili Kayseri 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/743 Esas 2019/633 Karar sayılı dosyasında bu iddiaların yersiz olduğu gerekçesi ile o dönemdeki yöneticilerin beraat ettiğini, dava dilekçesinin 6, 7 ve 8 nolu maddelerinde ileri sürülen iddiaların tamamen hayal ürünü olduğunu, kooperatif tarafından satılan arsaların bulunmadığını, arsaların kooperatif adına durduğunu, bu arsalardan yüklenici firmanın inşaat işlerine devam ettiğini, davacıların bahsettiği genel kurula katıldığını, genel kurula bir itirazlarının olmadığını, … Beton’un düşük bedeller ile satıldığı ileri sürülen arsaların … Beton’a yapılan iş sözleşmesine göre verildiğini, verildiği iddia edilen arsaların bir çoğunun verilmediğini, belirtilen nedenler ile haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… 18/12/2019 tarihinde yapılacak olan olağan genel kurulu için hazırlanmış 2018 yılı yönetim faaliyet raporunun 8. sayfasının “ç) ortaklık işlemleri” başlıklı bölümünde “kooperatif ana sözleşmemizin 61/E maddesine göre konut tapusunu alarak istifa etmek suretiyle kooperatifimizden ayrılan ortaklardan sonra şu anda kooperatifimize kayıtlı 183 ortak mevcuttur. Dönem içinde yeni ortak kaydı yapılmamıştır. …” yazdığı, buna rağmen adı geçen genel kurulda kooperatifin 12 ortağının olduğundan bahisle bahsi geçen yönetim faaliyet raporunun toplantıya katılan 9 ortak tarafından oylandığı görülmektedir. Davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından düzenlenen faaliyet raporu davalı kooperatifin aleyhine delil teşkil eder. Davalı kooperatif tarafından genel kurulda oylanıp kabul edilmiş olan, bu nedenle de doğruluğu kendilerince tasdik edilmiş olan faaliyet raporunda yazılı olduğu üzere kooperatifin ortak sayısının 183 değil de 12 olduğunu ispata yarar delil sunmadığı gibi bu konuyla ilgili makul bir izahat yapmamıştır. Genel kurul toplantı yeter sayısının ortakların 1/4 oranında toplantıya katılmasıyla ve karar yeter sayısının ise toplantıya katılan ortakların yarısından bir fazlasının oyu ile sağlanabilir olduğu dikkate alındığında, buna göre dava konusu genel kurul tarihi itibarı ile davalı kooperatifin 183 ortağı olduğu tespit edildiğinden toplantı yeter sayısının 46 olduğu, dava konusu genel kurul toplantısına ise asaleten ve vekaleten toplam 9 ortağın katıldığı, bahsi geçen genel kurulda yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporu, yönetim ve denetim kurullarının ibrası, yeniyönetim ve denetim kurullarının seçimi ve 2019 yılına ait aidatların tespiti kararların oy çokluğu ile kabul edildiği dikkate alındığından 18/12/2019 tarihli genel kurul toplantısında toplantı ve karar yeter sayısının mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir. Aynı Yasa’nın “Ek ödeme Yüklemi” başlıklı 31. maddesinde “Anasözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak, ek ödemelerin yalnız bilânço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yüklemi sınırsız olabileceği gibi, belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabileceği” öngörülmüştür. Aynı şekilde, söz konusu Yasa’nın 52/1. maddesinde, ek ödeme ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızasının gerektiği düzenlenmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK’nun 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. Somut olayda, iptali istenen genel kurulun gündemin 3, 4, 5 ve 6. maddelerinin yukarıda açıklanan nedenler karşınıda yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmiştir. Davacıların Kooperatife Kayyım Atanması, Mümkün Olmaması Halinde Kooperatif İşlemlerinin Atanacak Kayyımın İzne Tabi Tutulması İstemi Değerlendirildiğinde; Dosya kapsamına göre, davacılar davalı kooperatifin üyeleridir. Davalı kooperatifin mevcut yönetiminin ana sözleşmenin 88. maddesinde yazılı tasfiye işlemlerini yapamadığı ve şeffaflıktan uzak bir biçimde işlemlerine devam ettiğini ileri sürerek kooperatife kayyım atanmasını talep etmişlerdir. Kooperatifler Kanununun 98. maddesi atfıyla 6102 Sayılı TTK’nın 530/1. maddesine göre, gerekli organın mevcut olmamasının, bu organın gerçekten bulunmaması anlamına geldiği, görev süresi sona eren yönetim kurulunun yenisinin seçilememiş olması veya kurulun boşalarak yerlerini doldurma imkanının bulunamaması halinde, pay sahipleri şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yönetim kurulunu dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirleyeceği, verilen sürede durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verileceği düzenlenmiştir. TMK’nun 426/3. maddesine göre, “Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa” o tüzel kişiye kayyım atanır. TMK’nun 427/4. maddesine göre ise, “Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” o tüzel kişiye yönetim kayyımı atanır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi uyarınca, bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde TTK’nun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, yönetim kurulunun TTK’nun 316. maddesi uyarınca ancak genel kurul kararı ile azledilebileceği, yönetim kurulunun böyle bir istemi reddi halinde davacı ortakların keyfiyeti önce genel kurula ve buradan alacağı ret kararını mahkemede dava etmesi mümkün olup, doğrudan mahkemeden kooperatife kayyım atanması talebinde bulunamayacağı açıktır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2016 tarihli ve 2015/4057 Esas, 2016/832 Karar sayılı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2005 tarihli ve 2000/10420 Esas, 2001/1269 Karar sayılı, 12/03/2012 tarihli ve 2001/10462 Esas, 2002/225 Karar sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, yönetim kurulu TTK’nun 316. maddesi uyarınca ancak genel kurul kararı ile azledilebilir. Yönetim kurulunun böyle bir istemi reddi halinde davacı ortakların keyfiyeti önce genel kurula ve buradan alacağı ret kararını mahkemede dava etmesi mümkün olup, doğrudan mahkemeden kooperatife kayyım atanması talebinde bulunamaz. Diğer yandan, organ boşluğu da bulunmadığından kayyım tayini bu nedenle de istenemez. Kötü yönetim nedeniyle kooperatife kayyım tayin edilmesi talepli olarak açılan benzer bir davada Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/460 Esas ve 2013/4002 Karar sayılı ilamında bu hususa işaret edilmiş mahkemenin kayyım atanmasına ilişkin kararı bu gerekçe ile bozulmuştur. Davacıların öncelikle yönetim kuruluna taleplerini iletip, talebin reddi halinde genel kuruldan kooperatif yönetim kurulunun azledilmesini istenmesi akabinde genel kurulun talebi reddetmesi üzerine mahkemeden talepte bulunmak yerine doğrudan kooperatife kayyım atanması talebiyle dava açılması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Eldeki davada davalı kooperatifin organlarının seçimine ilişkin 08/12/2019 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmiş olmasının, hatta bu mahkeme kararının kesinleşmiş olmasının sırf bu sebeple kayyım atanmasını gerektirmediği de açıktır (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/1163 Esas ve 2020/2308 Karar sayılı kararı). Yukarıda yapılan tüm bu açıklamaların ışığı altında davacıların her bir talebi hakkında hüküm kurmak gerekmiştir. Kurulan hüküm ile; Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 1-Davalı Tasfiye Halinde … Konut Yapı Kooperatifi’nin 08/12/2019 tarihli genel kurul toplantısının gündemin 3, 4, 5 ve 6. maddelerinin YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, 2-Davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; gerekçeli kararda taraflarına itham edilen hiç bir hususu kabul etmediklerini, kooperatifin ortak sayısının 12 değil 183 olduğunun gerekçeli kararda iddia edildiğini, bu hususta taraflarına makul bir izahat yapılmadığının beyan edildiğini, ilgili faaliyet raporlarının önceki yılların faaliyet raporlarından direk olarak sehven kopyala yapıştır yapılarak tasdik edildiğini, bu vesile ile ortak sayısının 183 olarak gözüktüğünü, müvekkili kooperatifte 2019 yılına ait olağan genel kurul toplantısının yapıldığı tarihte, dosya içeriğinden anlaşılacağı üzere tasfiye halinde olduğunu, bu haliyle genel kurul toplantılarında nisap aranmayacağını, tüm bu nedenlerle yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın tümden reddine karar verilmesini, avukatlık ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekilinin istinafa cevap ve istinaf dilekçesinden özetle; davalının istinaf başvurusunda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, istinaf başvurularının reddine karar verilmesini, davalı kooperatifin 1452 üyeye maliyet borcu adı altında ihtarname gönderdiğini, akabinde bir kısım üyelere alacak davası açıldığını, genel kurulun yoklukla butlanına karar verilmesi gerekirken gündem maddelerinden bir kısmının yoklukla malul olduğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkemece toplantı nisabına aykırılık nedeni ile yokluk kararı verildiğini, gerekçeli kararın 2 numaralı hükmünde fazlaya ilişkin taleplerinin reddedildiğini, bu sebeple aleyhlerine vekalet ücretine hükmedildiğini, davada reddedilen hususun kooperatife kayyum atanmasına ilişkin istemleri olduğunu, bu talebin asıl davanın içerisinde incelenmesi gereken bir mesele olduğunu, asıl davanın ferisi niteliğinde olan ve tedbiren talep etmiş oldukları kayyum isteminin reddi halinde aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle katılma yolu ile verilen kararı istinaf ettiklerini, davalının istinaf başvurusunun esastan reddini, istinaf başvurularının kabulü ile davaya konu Gk toplantısında alınan tüm kararların yoklukla butlan olduğunun tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, davalı kooperatifin bir kısım genel kurul kararlarının iptali ile kooperatife kayyum tayini istemlerine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, mahkemece aldırılan 22.02.2022 havale tarihli bilirkişi heyet raporundaki tespit ve değerlendirmelere, ilk derece mahkemesinin raporları/delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmasına göre mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından taraflarca yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı ve davalı yanca yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.Belirtilen nedenlerle, tarafların yerinde görülmeyen istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar … ve … vekili ile davalı Tasfiye Halinde … vekilinin yaptığı istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına
4-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nın 361 vd. Maddeleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/09/2022