Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/161
KARAR NO: 2022/201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
ESAS NO: 2019/683
KARAR NO: 2021/946
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 03/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/11/2021 tarih ve 2019/683 E – 2021/946 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı kooperatifin 20/02/2011 tarihli genel kurulunda alınan karar gereğince toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, davacı genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, önceki tahsilatın geçici maliyet bedellerine ilişkin olduğunu, önceki yönetim tarafından bilinçli olarak kooperatifin yapılah sözleşmeler ile zarara uğratıldığını, davacının bugüne kadar 196 kooperatif üyesi ve 197 arsa sahibi olmak üzere toplam 393 daireyi teslim ettiğini, halihazırda 309 daireninde yarım kaldığını, yapılması gereken toplam 702 daire olduğunu, davacının mevcut 305 üyesi olduğunu ve bunlardan 196’sının davalı gibi dairesi ve tapusunu almış kişiler olduğunu, yanlış hesaplamalar ile tüm yükün 109 üyeye yüklendiğini, dairelerin eksik bedeller ile teslim edildiğini, evini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının %40 oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedelin alınmadığını, borçların tam olarak hesap edilmediğini, yeni yönetim tarafından tüm bu yanlışlıkların tespit edilmesi üzerine 21/04/2019 tarihinde genel kurul yapılarak önceki tüm hesapların iptalı ile yeniden kesin maliyet hesaplanmasına karar verildiğini, önceki yönetim ve ilgililer hakkında Kayseri C. Başsavcılığı’nın 2019/18630 soruşturma nolu dosyasında suç duyurusunda bulunulduğunu, 21/04/2019 tarihli genel kurulda kararların oybirliği ile alındığını, kararların iptali amacı ile açılan dava olmadığını, alınan kararların üyelere tebliğ edildiğini ve sürecin usule uygun yürütüldüğünü, ödeme yapmayan üyeler hakkında takip başlatıldığını, genel kurulda alınan kararların amacının üyeler arasında eşitliğin sağlanması olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, üyeliğinin sonlanmasını gerektiren durum olmadığını, davalının kooperatife olan 166.338,00 TL kesin maliyet borcunu ödemediğini, arabulcuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, davalının kooperatiften almış olduğu taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talepleri olduğunu belirterek kısmı davaolarak şimdilik 5.000 TL kesin maliyet bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilene karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, davalıdan daire bedeli kadar bedel talep edildiğini, davalının hiçbir borcu kalmadığını ve daire mülkiyetinin tapusunu aldığını, nasıl bu kadar borç çıkarıldığının anlaşılamadığını, davacının davalıdan haksız talepte bulunduğunu, kooperatifin önceki yöneticilerinin usulsüzlüklerinden davalının sorumlu olamayacağını, yöneticilerin sorumlu olduğunu, davada husumetin yanlış tarafa yüklendiğini, davacının alacaklı olduğunu resmi kayıtlar ile ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… Toplanan delillerden davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu, benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporunun içeriğine göre davalının ödemesi gereken kesin maliyet bedelinin 164.671,00-TL olduğu anlaşılmıştır. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Davacı vekili 06/10/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, 5.000,00 TL olarak talep ettiği kesin maliyet bedeli alacağını 159.671,00 TL artırarak toplam dava değerini 164.671,00 TL’ye yükseltiklerini ve ıslaha ilişkin harcın yatırılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, alınan uzman bilirkişi raporları ve ek raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1077 E, 2021/1226 K sayılı ilamı da dikkate alındığında, davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi heyetinin 21/08/2021 tarihli ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 164.671,00-TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağı, davalıya PTT yolu ile tebligatın 28/06/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 29/07/2019 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve böylece Davanın Kabulü ile, 164.671,00 TL’nin 5.000,00 TL’sinin kısmi dava tarihi olan 30/10/2019 tarihinden itibaren, ıslah dilekçesi ile artırılan bakiye 159.671,00 TL’nin ise ıslah tarihi olan 06/10/2021 tarihinden itibaren yıllık %18(aylık %1,5) oranında işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, Davanın kabulü ile, 164.671,00 TL’nin 5.000,00 TL’sinin kısmi dava tarihi olan 30/10/2019 tarihinden itibaren, ıslah dilekçesi ile artırılan bakiye 159.671,00 TL’nin ise ıslah tarihi olan 06/10/2021 tarihinden itibaren yıllık %18(aylık %1,5) oranında işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Toplamda 166 kooperatif üyesine karşı iş bu davalar seri dava olarak açıldığını, hali hazırda 166 Üyeden fazla kooperatif üyesi olmasına rağmen kesin maliyet bedelleri 166 kişiye göre eksik ve hatalı şekilde hesaplandığını, bu hususun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu, bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere 166 kooperatif üyesinin taşınmazlarının metre karesine göre hesaplama yapıldığını, müvekkilin taşınmazından metre kare olarak daha büyük olan diğer taşınmazlar ile müvekkilin taşınmazının aynı oranda hesaplanmış buna göre kesin maliyet bedeli çıkarıldığını, raporlarda fazlaca hesaplama hatası bulunduğunu, kooperatif ile ilişiği kesilen müvekkilime karşı bu davanın açılması usule ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere yönetim kurulu üyelerinin kusuru nedeniyle zararların oluştuğu ikrar edildiğini, yargılama aşamasında ise kesin maliyet bedeli çıkarılmadan önce keşif yapılarak gayrimenkul değerleme uzmanı vasıtası ile gayrimenkulün rayiç bedelinin de ortaya çıkarılması gerekmekte iken mahkeme tarafından eksik inceleme yapıldığını, davacı şu durumda müvekkile lüks daire bedelinde bir daireyi satmış olduğunu, blirkişi raporlarına karşı verditleri itiraz dilekçelerinde de sözünü ettikleri üzere dosyadaki bilirkişiler ile kooperatif arasında organik bağ olduğu yönünde ciddi şüpheler bulunduğunu, bu şüphe dahi bilirkişi raporlarının il dışından başka bir bilirkişi heyetine verilmesi talebini haklı göstermekte iken mahkeme tarafından bu taleplerin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, bilirkişi raporları düzenlenirken kooperatif üyelerinin tamamından bu bedel tahsil edilmemiş olup rastgele 166 kişiye karşı dava açıldığını, denkleştirici adalet yöntemine göre kooperatif üyelerinin tamamına karşı açılmamış olması usule aykırı olacağını, borcunu tamamlayan üyelere genel kurul kararıyla tapularını vermeleri, müvekkilimizin tapusunu alması, yapılan hesaplamanın kesin maliyet olduğunun kanıtı olduğunu, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/683 E ve 2021/946 K sayılı kararın kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın REDDİ yönünde hüküm kurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının istinaf sebep ve gerekçelerinin usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, soyut, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini, ayrıntılı uzman görüşü raporu incelendiğinde davalı ile birlikte dairesini teslim alan diğer üyelere 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı ve kooperatif ana sözleşmesi madde 61 gereğince kesin maliyet bedelleri yansıtılmayacak olur ise halihazırda dairesini teslim almamış herhangi bir üyenin kesin maliyet bedeli borcu 581.181,00 TL olacak, ancak tüm üyelere genel kurul kararı uyarınca borç dağılımı yapılacak olur ise aynı üyenin borcu 176.801,00 TL olacağını, bu durumdan da anlaşılacağı üzere dairesini 2011 yılında alan üyenin ödemiş olduğu tutar ile halen dairesini almamış üye arasında fahiş farklar ortaya çıkacağını, böylece kooperatif hukukunun eşitlik ilkesine ve ruhuna aykırı bir durum oluşacak ve dairesini almamış üyeler ve arsa sahipleri telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacağını, Kesin maliyet hesabı, kooperatif üyelerinin tamamı hakkında kooperatife bildirdikleri adrese iadeli taahhütlü posta ile tebliğe çıkarıldığını ve müvekkil kooperatif tarafından üyelere taahhütlü posta yolu ile tebligat yapılması ile müvekkilin tebliğ yükümlülüğü sona erdiğini, davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacı Kooperatif tarafından, Kooperatif üyesi olan davalı aleyhine açılan genel kurul kararı uyarınca belirlenen kesin maliyet bedelinin tahsili talebine ilişkindir.Bir kooperatif ortağı istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573) Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.Bununla birlikte; Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davacı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı, kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararının yerinde olduğu değerlendirilmiştir.Yine bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliği de denetlenemeyecektir. Genel kurulun iptaline yönelik açılan davada yürütmenin tedbiren durdurulması kararı verilmediğinden genel kurulun iptali istemli davanın sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/11/2021 tarih ve 2019/683 E – 2021/946 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 11.248,67 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 2.812,50 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 8.436,17 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile,HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022