Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1609 E. 2022/1751 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1609
KARAR NO: 2022/1751
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022
ESAS NO: 2021/515
KARAR NO: 2022/269
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:16/09/022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:22/09/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 07/04/2022 tarih ve 2021/515 Esas 2022/269 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkete iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verdiğini ancak davalı şirketin bu hizmete karşılık olan borcunu ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine müvekkilinin ihtarname ile borcun ödenmesini istediğini ancak borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin müvekkilinin başlatmış olduğu takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, davadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşamama ile sonuçlandığını ileri sürerek; davanın kabulüne, davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptaline, alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Dosyamız kapsamında davalının personeli … ‘a dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ön inceleme duruşmasına davette ise aynı tebliğ edildiği, ticari defterlerin sunulmasına dair kesin süre talebini içerir ön inceleme zaptı personel … isimli kişiye tebliğ edildiği ve yine bilirkişi raporunun ise aynı kişiye tebliğ edildiği davalının tüm bu tebligatlara rağmen tebligatın … tarafından alınmasının usulsüz olduğunu belirtmiştir. Somut olayda kesin süre içerir tebligat ilgili … ‘a tebliğ edilmiş olup ilgili yönünden tebligat usulsüzlüğü iddia edilmediğinden davalı defter sunmaktan kaçınmıştır. Somut olayda davalı taraf ticari defterleri sunmaktan kaçınmış olduğundan, davacının defteri usule uygun tutulduğundan ve HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi davalı ispat edemediğinden davanın kabulüne karar verilmiştir. İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.Faize ait değerlendirmede; Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan 818 sayılı BK’nun 101.maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı TBKnun 117.maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması ile gerçekleşir. Anılan yasal düzenleme çerçevesinde takip öncesi temerrüd bulunmadığından davalı takip ile temerrüde düşeceğinden işlemiş faiz talebi uygun görülmemiştir. Kurulan hüküm ile;1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, davalısının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin 2021/18041 esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takip tarihi itibariyle 4.633,00 TL asıl alacak, 15.340,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam; 19.973,00 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa tahsil edilene kadar ticari avans faizi uygulanmasına, 2-Fazla ilişkin istemin reddine, 3-Haksız itiraz nedeniyle asıl alacak olan 19.973,00 TL’nin takdiren %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine…” dair karar verilmiştir.İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin söz konusu davaya sonradan vakıf olduğunu, tebliğ yapılan kişinin iş yerinin sahibi olmadığının ticaret sicil kayıtlarından anlaşılacağını, … ‘ın iş yerinde evrak teslim almaya muktedir olmadığını, yapılan tebligatın usulsüz olduğunun ortada olduğunu, bu nedenlerle iş yeri sahibi olmayan ve iş yerinde evrak teslim almaya muktedir olmayan çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, davacı tarafın 11/03/2021 ve 16/03/2021 tarihli faturalara takibe dayanak yapmak sureti ile müvekkili şirket aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, takibe itirazın neticesinde davacı tarafın davayı ikame ettiğini, müvekkili şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete söz konusu faturaların tebliğ edildiğini ve itiraz edilmediğini beyan ettiğini, tüm bu nedenlerle tehiri icra taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, ticari ilişkiye dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 nci maddesine göre “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” Yine aynı kanunun13’üncü maddesine göre de “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”
Tebligat Yönetmeliğinin 21 maddesine göre ise;
 (1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
 (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
 (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”Somut olayda davalı şirkete çıkartılan ön inceleme duruşma günü, ön inceleme duruşma tutanağı ve bilirkişi raporunun ilgili şirketin tebligatı almaya yetkili temsilcisine, bu işlerle görevlendirilmiş bir çalışanına yapılmadığı gibi bu kişilerin orada bulunmadığı mazbatada belirtilmek suretiyle o yerdeki diğer memur ya da müstahdemlerine yapılmadığı, doğrudan davalı iş yerindeki bir çalışanına yapıldığı anlaşılmaktadır. Şu halde, usul ve yasaya uygun şekilde yapılmış bir tebligattan söz edilemeyeceği açıktır. O halde, mahkemece davalıya usul ve yasaya uygun şekilde tebligat yapılarak savunması ve delilleri toplandıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılan sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.Bu itibarla; davalı vekillinin istinaf başvurusu yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜ ile;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/04/2022 tarihi 2021/515Esas- 2022/269 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 22/09/2022