Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1608 E. 2022/1725 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1608
KARAR NO: 2022/1725
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2022
ESAS NO: 2021/458
KARAR NO: 2022/238
DAVANIN KONUSU: İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/09/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/03/2022 tarih ve 2021/458 E – 2022/238 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili 18/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile müşteri …. Ticaret Ve Sanayi A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalılar … ve …’nun bu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkili banka tarafından kredi kullandırıldığını, borçluların krediyi kullandığını ancak ödeme sürelerine uymadıklarını, banka tarafından ihtarname keşide edildiği halde yine de ödeme yapılmadığını, akabinde bankanın alacağını tahsil etmek için … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya üzerinden borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından borca, faize ve diğer tüm fer’ilerine itiraz etmeleri üzerine icra takibinin durdurulduğunu, davalının itirazlarının hukuka, hakkaniyete, usul ve yasaya aykırı olduğu, davalıların 07/05/2021 tarihinde vermiş oldukları dilekçe de böyle bir borçları olmadığını ve bu nedenle borç ile tüm ferilerine itiraz ettiğini belirttiklerini, dava dilekçesiyle birlikte sunulan genel kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki kefaletnamede borçlular … ve …’nun bankaca asıl borçluya kullandırılmış ve kullandırılacak nakdi ve gayrinakdi kredilerden doğan tüm borçlarına, bu borçların faiz, temerrüt faizi, vergi, komisyon gibi tüm ferileri ve tahsili için vekalet ücreti ile gerekli her türlü masrafları da dahil olmak üzere geri ödenmesine kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, davalıların itirazlarında ileri sürdüğü sebeplerin usule yasaya aykırı olduğunu beyanla, … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalıların itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili tarafından verilen 30/07/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalıların bankaya borcu bulunmadığını, asıl borçlu firmanın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 Esas sayılı dosyasından konkordato kararı aldığını, kullanılan kredinin KGF teminatlı olduğunu ve davalıların kefaletinin bulunmadığını, bankanın alacağının tamamının adi alacak hükmünde olduğunu ve konkordato kararı gereğince geçici mühlet tarihi olan 07/12/2018 tarihinden sonra faiz işletilmemesi gerektiğini, bankanın 07/12/2018 tarihi itibariyle toplam 1.689.972,68-TL alacağının bulunduğunu, buna karşılık asıl borçlu firma tarafından bankaya tahsil edilmek üzere 1.288.743,58-TL tutarında çek bırakılarak tahsil edildiğini, ayrıca 282.670,08-TL asıl borçlu firma tarafından yatırılmak suretiyle toplam 1.571.413,66-TL ödeme yapıldığını, tahsil edilen çek bedellerinin ve hesaba yatan tutarların krediye tahsil edilmeyerek faiz getiren bir hesapta bekletilmesi gerektiğini, buna göre banka hesaplarında oluşan 1.571.413,66-TL tutar için 420.000,00-TL faiz işleyeceği ve tahsilatları neticesinde 301.440,98-TL firma hesabında para bulunması gerektiği, asıl borçlu firmanın borcu bulunmadığından kefillerinde borçlarının bulunmayacağı, beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacı banka ile asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde temerrüt faizi ile ilgili olarak: ”… kredi alan, işbu sözleşme ve diğer finansman belgelerinden doğan borçları gününde ödemediği takdirde, temerrüdün doğduğu tarihten bunları bankaya ödeyeceği tarihe kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya banka tarafından ödünç para verme mevzuatına göre tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına veya ileride artırıldığı takdirde artmış en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ve onun gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü bulunduğundan; bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada belirlenen ve emsal kredilerde uygulanan ticari krediler için yıllık %15,00 oranında uygulandığı dikkate alınarak sözleşme hükmüne göre davalı banka tarafından % 15,00 x 1,50 = % 22,50 oranında temerrüt faizi talep edebileceğinin hesaplandığı, buna göre davacı bankanın icra tabininde talep ettiği temerrüt faizi oranlarının yasaya, sözleşmeye ve yerleşik yargı uygulamalarına uygun olduğu görülmektedir. Kredi sözleşmesine dayanılarak yapılan eldeki davaya konu icra takibinde alacak hesabı yapılırken; takibe dayanak kredi sözleşmelerindeki hüküm nedeniyle davacı bankanın kayıt ve belgelerinin esas alınması hesabın kat edildiği tarih itibariyle davacı banka alacağının belirlenmesi bu miktara kat tarihinden ihtarda verilen ödeme süresinin sonuna kadar geçen sürede borçlunun henüz mütemerrit duruma düşmediğinin kabulü ile akdi (cari=sözleşme dönemi) faiz uygulanmalı; ödeme süresinin dolmasından sonra (temerrüdün gerçekleşmesi üzerine) alacağa temerrüt faizi uygulanmalıdır. Buna göre, temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacağın bulunması, bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarının bulunması, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise bunların öncelikle masraf ve faizlere mahsubunun yapılması ve dava tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce aldırılan bankacı bilirkişinin raporunda buna uygun hesaplama yapıldığı görülmekle mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Bankacı bilirkişi raporunda taleple bağlılık ilkesi gereği icra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile davacı bankanın dava dışı asıl borçlu … Tic. ve San.A.Ş. ve davalı kefil … yönünden 13/04/2021 temerrüt tarihine göre davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle 35988 nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 5.451,50-TL işlemiş faiz ve 272,57-TL BSMV olmak üzere toplam 518.835,39-TL nakit alacağının bulunduğu, davacı bankanın belirlenen bu miktardaki nakit alacağına davalı …’nun müteselsil kefaletinin olduğu, yine taleple bağlılık kuralına göre davalı kefil … yönünden 10/04/2021 temerrüt tarihine göre davacı bankanın dava dışı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle 35988 nolu yapılandırma kredisinden kaynaklanan 513.082,16-TL asıl alacak, 6.413,53-TL işlemiş faiz ve 320,68-TL BSMV olmak üzere toplam 519.845,52-TL nakit alacağının bulunduğu, davacı bankanın belirlenen bu miktardaki nakit alacağına davalı …’nun müteselsil kefaletinin olduğu hesaplanmış ve bu konudaki görüş ve kanaatini bildirilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın konu ile ilgili içtihatları ile uyumlu bulunduğundan hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulü ile, … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile 513.082,16-TL asıl alacak, 6.413,53-TL işlemiş temerrüt faizi ve 320,68-TL BSMV olmak üzere toplam 519.816,37-TL (davalı …’nun ise 513.082,16-TL asıl alacak, 5.451,50-TL işlemiş temerrüt faizi ve 272,57-TL BSMV olmak üzere toplam 518.806,23-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) icra takibinin devamına, takip tarihinden tahsil tarihine kadar 513.082,16-TL asıl alacağa yıllık %22,50 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine, sübut bulmadığından dolayı davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde, davalı taraf ise kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur. … Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile 513.082,16-TL asıl alacak, 6.413,53-TL işlemiş temerrüt faizi ve 320,68-TL BSMV olmak üzere toplam 519.816,37-TL (davalı …’nun ise 513.082,16-TL asıl alacak, 5.451,50-TL işlemiş temerrüt faizi ve 272,57-TL BSMV olmak üzere toplam 518.806,23-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) icra takibinin devamına, Takip tarihinden tahsil tarihine kadar 513.082,16-TL asıl alacağa yıllık %22,50 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine, Davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE, İtirazın iptaline karar verilen 519.816,37-TL’nın takdiren %20’si oranında (davalı …’nun ise 518.806,23-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Koşulları bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncelikle; Müvekkillerin borcuna kefil olduğu …. TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ konkordato sürecinde olan bir şirket olduğunu, 07/12/2018 tarihinde geçici süre ile başlayan süreç yerel mahkeme istinaf ve son olarak yargıtayda onaylandığını, Bunun neticesi olarak davalı firma adi alacaklı pozisyonunda olduğunu, daha önceden tedbir konulan şirketin bütün çek senet, para ve diğer mallarıyla konkordato komiserliği marifetiyle verilen karara göre 01/07/2020 tarihinden itibaren 12 eşit taksitle ödenmesine hükmedildiğini, geçici ve kesin mühlet içerisinde banka ile yapılan görüşmeler sonucunda bankanın o esnada bildirdiği borç üzerinden konkordato harici daha uzun bir süre ile ödeme takviminde mutabakata varıldığını, fakat süreç içinde firmanın bankada tahsilde bulunan çeklerin tahsil edilmesi ve konkordatonun onaylanıp borçlu firmanın ana para borcunu ödemesiyle borcun kapanacağı konkordato kararıyla hükme bağlandığını, bunun sonucunda yapılan hesaplamalarda firmanın konkordato tarihi itibariyle ana para borcundan 45.515,74 tl borcu kaldığını buna karşılıkta konkordato başlangıcından itibaren konkordato kararıyla verilen ödeme planına göre ödeneceği süre içerisinde konkordato komiser heyetinin mevcut paranın ayrı bir hesapta biriktirilip nemalandırılmasıyla oluşan faiz geliri 350.000,00 tl civarında olduğunu, bu hesaplamalar sonucunda oluşan faizden anapara borcu mahsup edildikten sonra firmanın yaklaşık 300.000,00 tl alacağı olduğu hesaplandığını, nitekim 2021 yılının 11. Ayında firma … olarak anapara borcunu ödeyip hesabı kapatmak istediğini, nema alacağı ile ilgili ayrıca dava açacağını belirttiğini, bunun sonucunda banka yaptığı hesaplamalarda 170.000,00 tl anapara borcu olduğunu iddia ederek bu bedelin ödenmesiyle hesabı kapatabileceğini söylediğini, kefillerin sorumluluğu 07/12/2018 tarihinden önceki dönemi kapsadığını, konkordatodaki bir firmanın yeniden kredi kullanması ve daha önceden verilen kefilliğin devam etmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağını, kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına aykırıdır. Dosyada bulunan kredi ödeme tablosu hukuken ve şeklen yanlış olduğunu, bu sözleşmede … Firmasına kredi kullandırılıp iddia edilen borç kapatılarak yeniden bir borçlandırma ile ödeme takvimi hazırlanması hukuka aykırı olduğunu, bu sözleşme müvekkil … ve … için herhangi bir bağlayıcılığı olmadığını, bankanın iddia ettiği alacak 07/12/2018 tarihinden önce dahi olsa bu borç KGF kredisinden kaynaklandığını, bu borcun %80’inden KGF sorumlu, %20’sine banka ile yapılan GKS kapsamında kefiller sorumlu olduğunu, nitekim bu şekilde kullandırılan krediler GKS dışında KGF tarafından hazırlanmış ayrı bir sözleşme ile yapıldığını, burada kefiller kredinin tamamından değil ancak %20’sinden sorumlu olduğunu, Kredi Garanti Fonu bu tür kredilerde firmaya kefil olduğunu, söz konusu kredinin bedelinin KGF den tahsil edilmesi gerektiğini, banka KGF’nin sorumlu olmadığı %20’lik kısım için GKS’ye dayalı olarak toplam borç miktarının ancak %20’sini kefillerden isteme hakkı olduğunu, mahkemece asıl alacağın ödendiği halde kefillere takibin devam edilebileceği yönündeki kararına katılmadıklarını, davacı bankanın iddia ettiği gibi asıl borçlu firmanın projesinin tasdikine olumsuz oy kullandığını bu nedenle borçtan kefillerinde birlikte sorumlu olduklarını ve kefillere karşı tüm haklarını muhafaza ettiğini iddia etmesi, asıl borçlunun konkordatosunun onaylanması ve genel kurallar gereğince kefillere asıl borçlunun tabi olduğu hukuktan daha ağır bir sorumluluk yüklenemez kuralı gereğince davacı bankanın alacaklı olduğu yönündeki kararı yanlış olduğunu, davacı banka alacağını tamamen tahsil ettiğini, davacı banka kötü niyetli olarak ödemelerin tamamı tahsil edildikten sonra kalmayan bir alacağı için kefillere takip başlattığını, kefillerin bu borca itiraz etmelerinin sebebi … A.ş’nin konkordato sürecinde olmadığını, … Aş’nin konkordatoda olduğu için itiraz etmediklerini, davacı bankanın kefalet sözleşmesine istinaden asıl borçluya kullandırdığı her türlü kredide, kredinin ödeme tablosuna kefillerden imza alması ve haberdar etmesi yüksek yargı uygulamalarında kabul gören hukuki bir zorunluluk olduğunu, oysa davacı banka müvekkillere bu şekilde bildirimde bulunmadığını, ödeme tablolarına imzalarını almadığını, konkordatonun ilgili maddeleri gereği rehinli olan alacaklara faiz işletilip rehin dışı olan alacaklara faiz işletilemeyeceğini, davacı bankanın alacağı rehinle teminat alınmamış adi alacak kapsamında olduğundan İcra İflas Kanunun ilgili maddeleri gereğince konkordatonun başlangıç tarihi itibariyle hiçbir faiz ve masraf iletilmeyeceğini, davacı banka alacağı adi alacak hükmünde olduğunu, bilirkişi incelemesinde … A.ş tarafından yapılan ödemelerin toplamı hangi vadelerde tahsil edildiği ve bu ödemeleri elinde tutan bankanın faiz işletip işletmediği ve fazla bekleyen para ve tahsilatlar nedeniylede hangi şekilde kazanç elde ettiği ve bu elde edilen kazancında firmanın borcundan mahsup edilmediği hususunda lnceleme yapılması gerektiği itiraz dilekçesinde talep edildiğini, ancak mahkemece bu itirazın dikkate alınmamış ısrarla kefiller yönünden faiz hesaplaması yapılmakta ve … şirketi tarafından yapılan ödemeleri hesaplamaya dahil edilmediğini, Müvekkil kefiller asıl borçlunun faydalanmış olduğu hak ve yükümlülüklerden faydalandığını, Müvekkil şirketin konkordato müracaatı kesin olarak karara bağlanmış ve tasdiklenen konkordato projesi itibarıyla müvekkilin rehinsiz borçlarını 01.07.2020 tarihinden itibaren 12 taksitte ödemesi kararlaştırıldığını, Müvekkil vade konkordatosu talebi ile mahkemeye müracaat ettiğini, bilirkişi raporu itibarıyla davalı bankanın alacağını müvekkilin hesaplarından müvekkile verilen vadeye uymaksızın mahsup etmesini haklı gören hesaplama şekli vade konkordatosunun da ruhuna aykırı olduğunu, davacı taraf konkordato sürecine katılım sağlamış bir itirazı kayıt sunmadığını ve alacağını kayıt ettirmiş ve projeden yararlanmak istediğini, faiz hesaplamasında da hatalar bulunduğunu, yapılan ödemeler dikkate alınmaksızın yekün miktar üzerinden faiz hesaplaması yapıldığını, aslında hiç yapılmaması gereken faiz hesabının ödemeler dikkate alınmaksızın yapılması hatalı olduğunu, asıl borçlu şirket hakkında tasdik bekleyen bir konkordato kararı bulunduğunu ve karar tüm yargı süreçlerinden geçerek kabul edildiğini ve kesinleştiğini beyan ederek yapılan istinaf incelemesi neticesinde Usul ve kanuna aykırı Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/458 Esas, 2022/238 Karar sayılı ve 28/03/2022 tarihli kararının Kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında taleplerimiz doğrultusunda davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalıların kötü niyetli oldukları dava aşamasında ve istinaf dilekçelerinde beyan ettikleri her cümle ile ortada olduğunu, davalıların asıl amacı “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” olduğunu, öyle ki davalılar asıl borçlunun konkordato sürecinde olduğunu ileri sürerek borçtan kurtulmaya çalışmaktadırlar ancak unuttukları husus dava dışı borçlu …’ın kendilerine ait olduğunu, öyle ki dava dışı borçlu … için alınmış Konkordato kapsamında belirlenen ödeme tablosu bulunmakta olup dava dışı borçlu olan … ödeme sürelerine uymayarak Konkordato sürecince tarafımıza hiç ödeme gerçekleştirmeyerek müvekkili mağdur ettiğini, bu durum açıkça kanunun dürüst borçlulara tanıdığı bir kurum olan Konkordatoyu kötüye kullandığını, zaten dava dışı …’ın konkordatosunun Feshi için yargı yoluna başvurulmuş olup Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/160 E. Sayılı dosyası ile görülmeye devam ettiğini, davalıların haksız, yersiz, yasa ve usule aykırı iddialarla başvurdukları İstinaf Taleplerinin Esastan Reddine ve Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/458 E.-2022/238 K. Sayılı kararın onanmasına, Yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın, davalı kefillerden tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun alınmış bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olayın nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece aldırılan bilirkişi raporundaki tespit, hesaplama ve sair değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davanın kısmen kabulüne,kısmen reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/03/2022 tarih ve 2021/458 E – 2022/238 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 35.508,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 8.877,16 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 26.631,49 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2022