Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1592 E. 2022/1731 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1592
KARAR NO: 2022/1731
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2022
ESAS NO: 2021/369
KARAR NO: 2022/191
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ:21/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 04/10/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 08/03/2022 tarih ve 2021/369 Esas 2022/191 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili ile davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı … Ltd. Şti.’nin 27/04/2012-07/11/2012 tarihleri arasında ortağı olduğunu, davacının ortak olduğu tarihlerde davalı şirketin davalı … ile GKS imzaladığını, davacının GKS’ye kefil olarak imza attığını, GKS’nin imzalanması aşamasında bankanın borçlulardan boş bir bono aldığını, bononun hukuka aykırı olarak banka tarafından sonradan doldurulduğunu, konuyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/29065 Soruşturma sayılı “güveni kötüye kullanma” suçuna ilişkin soruşturmasının bulunduğunu, söz konusu bononun bankadan alınan kredilerin ödenmemesi ihtimaline binaen teminat olarak verilen bono olduğunu, bononun kayıtsız şartsız belli bir bedeli ödeme vaadi taşımadığı için geçersiz olduğunu, davacının Kayseri 4. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve dayanağı bono sebebiyle davalılara borçlu olmadığının tespiti, icra takibinin davacı yönünden iptali ve %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVALI … VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davacının yetkilisi olduğu şirketin davalı banka ile GKS imzaladığını, GKS uyarınca kullandırılan kredilerin teminatı olarak bankanın borçludan bono alındığını, GKS’nin ikinci maddesine uygun işlem tesis edildiğini, bononun geçerli ve hukuka uygun olduğunu, bankanın yetkili hamil olduğunu, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu imzasının iyiniyetli hamil bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, bononun tanzim ve vade tarihlerinin sonradan doldurmasının bono vasfını etkilemeyeceğini, davacının şirket ortaklığından ayrılmasının, kefaletin sıhhatine bir etki yapmayacağını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut olayda; davacı 27/04/2012-07/11/2017 döreminde davalı … petrol şirketinde ortak olduğunu, şirketin kredisi nedeniyle müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladığını, bu esnada teminat amacıyla davalı bankaya boş bono verdiğini, boş olarak imzaladığı senedin lehtar kısmının … olarak anlaşmaya aykırı olarak düzenlenerek ciro edildiğini, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, kaldı ki kefalet sözleşmesinde miktar ve tarih yazılmadığından geçersiz olduğunu belirterek Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ve kötüniyet tazminatı istemiştir. Davalı … cevap dilekçesinde kredi sözleşmesinin 2. Maddesi kapsamında kredinin ödenmemesi durumuna istinaden bono alındığını anlaşmaya uygun dolduruduğunu belirtimiş olup bonoda lehtar kısmının elyazısı ile yazılmadığı bu bağlamda bonoyu imzalayan davacının, bononun aynı yüzündeki lehtar isminin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ileri sürmesinin mümkün olmadığını, bonoda lehtar olarak ismi yer olan …’ın asıl borçlu şirketin davalı bankadan kullandığı kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak imzası bulunduğu, her ne kadar davalı …, davaya konu bonoyu davalı bankaya ciro etmediğini ileri sürmüş ise de bu iddiayı destekler hiçbir delil bulunmadığı belirterek davanın reddini talep etmektedir. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/ 29065 dosyasında davalı banka müdürü bononun kredi sözleşmesi uyarınca alındığını anlaşmaya aykırı doldurulmadığını söylemiş olup savcılık anılan dosyada takipsizlik kararı vermiş, karara itiraz edilmiş ise de itirazın reddi ile takipsizlik kararı kesinleşmiştir. Yargılamanın devamı sırasında davalı … davaya konu icra dosyasındaki alacağını … A.Ş.’ye temlik etmiştir. Davacı taraf iş bu davayı … Bankasına yönelik takibe dayanan menfi tespit açmış olup, diğer davalılar yönünden takip öncesi menfi tespit davası olarak açmıştır. Her ne kadar davacı taraf kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, gerek tarih gerekse miktara yönelik elyazısı ile doldurulan kredi sözleşmesindeki yazıların davacının kendi elyazısı olmadığına yönelik iddialar ileri sürmüş ise de davaya konu takip genel kredi sözleşmesine değil bonoya dayandığından bu iddianın değerlendirmesi gerekmemiştir. Davacının davaya konu bononun anlaşmaya aykırı düzenlendiği iddiasının ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği, ancak yazılı belge sunamadığı, davacının bono üzerindeki imzaya bir itirazı bulunmadığı gözetilerek davacıya yemin hakkı hatırlatılmıştır. Davacı vekili 10/06/2019 havale tarihli dilekçesi ile yalınız davalı … ve davalı …’a yönelik yemin hakkına dayandığını açıklamıştır. Davalı … 25/09/2018 tarihli celsede bono üzerinde imzası bulunmadığına yönelik beyanda bulunmuş ancak davanın reddini talep etmiş olduğundan davalı …’a davaya konu 07/11/2012 düzenleme, 28/02/2017 vade tarihli, 1.870.000,00-TL bedelli bono nedeniyle davacıdan alacağı bulunup bulunmadığına ilişkin yemin davetiyesi çıkarılmıştır. Ancak davalı mazeretsiz olarak yemin duruşmasına katılmadığından davaya konu bono nedeniyle alacağı olmadığı hususunu kabul etmiş sayılmış ve bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı temlik alan…A.Ş’ne ise davaya konu 07/11/2012 düzenleme, 28/02/2017 vade tarihli, 1.870.000,00-TL bedelli bononun davacı ile arasındaki anlaşmaya aykırı doldurulup doldurulmadığı hususunda yemin davetiyesi çıkarılmıştır. Davalı temlik alan … A.Ş. Temsilcisi davaya konu bononun temlik alındığını, önceki hadiselere doğrudan taraf olmadığını, ancak bono temlik alınırken evrak üzerinde bononun sözleşmeye uygun düzenlendiğini tespit etmeleri nedeniyle alacağı temlik aldıklarına dair yemin eda etmiştir. Bu şekilde bilirkişi raporuyla kredi ilişkisine istinaden davacının dava tarihi itibariyle 1.143.174,78-TL asıl alacak , 14.551,66-TL işlemiş temerrüt faizi, 727,58-TL BSMV olmak üzere toplam 1.158.454,02-TL borcu olduğu belirlendiğinden bu davalı yönünden 1.870.000,00-TL bedelli senetten dolayı 711.545,98-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiştir. Davalı … Ltd Şti yönünden ise davacının iddialarını yazlı belge ile ispatlayamadığı ve yemin deliline dayanmadığı görüldüğünden bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Verilen karar ile; 1-Davalı …’a yönelik DAVANIN KABULÜ ile; Davacının 07/11/2012 düzenleme tarihli, 28/02/2017 vade tarihli, 1.870.000,00-TL bedelli bono nedeniyle davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 2-Davalı … A.Ş. yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; Davacının Kayseri 4.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu 07/11/2012 düzenleme tarihli, 28/02/2017 vade tarihli, 1.870.000,00-TL bedelli bono nedeniyle dava tarihi itibariyle 711.545,98-TL BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, fazlaya yönelik talebin reddine, 3-Davalı … San ve Tic. Ltd Şti. yönünden DAVANIN REDDİNE,4-Şartları oluşmadığından taraflar aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı ,davacı vekili ile davalı … A.Ş vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; müvekkili hakkında … Bankası A.ş tarafından Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, takibe dayanak olarak müvekkilinin imzasını taşıyan 07/11/2012 düzenlenme tarihli, 28/02/2017 vadeli ve 1.870.000,00 TL bedelli bononun gösterildiğini, bu bononun bono niteliğinde olmadığını, müvekkilinin davalılara herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle borçlu olmadığının tespiti amacıyla dava açıldığını, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/586 Esas sayılı 2021/763 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkemenin 2018/92 Esas 2020/146 Karar sayılı ilamını kaldırdığını, yerel mahkemenin 2021/369 Esas 2021/191 Karar sayılı ilamı ile açılan davanın … yönünden kabulüne, … Bankasından alacağı temlik alan … A.ş yönünden 1.019.427,82 TL yönünden kabulüne, … Petrol yönünden reddine karar verdiğini, temlik alan … Petrol yönünden verilen kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, bozmayı gerektirdiğini, bilirkişilerin asıl ve ek raporlarında 1.238.426,25 TL tutarından dava tarihinden sonra yapılan tahsilat tutarı olan 387.854,09 TL tahsilatın düşüldükten sonra 850.572,18 TL nakit kredilerden kaynaklanan alacağına kefaletinin bulunduğu tespitinde bulunduklarını, yerel mahkemenin bu raporu dikkate alarak hüküm kurduğunu, mahkemenin gerekçeli kararına konu ettiği bilirkişi raporunda açıkça müvekkiline atfedilen borcun kambiyo senedinden kaynaklı değil, kefalet sözleşmesinden kaynaklı olduğunun tespit edildiğini, takibe konu bononun kefalet sözleşmesinin teminatı olduğu hususunun dosya içerisindeki ikrarları ile sabit olduğunu, açık ikrarın varlığına rağmen yerel mahkemenin iddialarını dikkate almadığını, takibe konu bononun geçersiz olduğu için teminat olarak verilen kefalet sözleşmesinin incelenmesi gerektiğini, incelenmesi gereken müvekkili tarafından imzalanan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, yerel mahkeme şartlarının oluşmadığı için kötü niyet tazminatına hükmetmediğini, mahkemenin yemin delilinin yerine getirilmesi için temlik alanı davet ettiğini, onun yeminine göre davayı sonuçlandırdığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla incelemenin duruşmalı yapılmasını, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak haklı davalarının kabulü ile talepleri doğrultusunda işlem yapılmasına karar verilmesini, taleplerinin kabul görmemesi halinde yerel mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasını, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
DAVALI … A.Ş VEKİLİNİN İSTİNAF DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: … Ltd. Şti ile … Bankası aralarında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, kullandırılan kredilerin teminatı olarak … Ltd Şti’nin ortağı olan davacı …’ın … Bankası’na krediler için teminat olarak bono verdiğini, söz konusu genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacaklarını alamayan … Bankası Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, yerel mahkemede görülen dava neticesinde davalı … yönünden davanın kabulüne müvekkili temlik alan … A.ş yönünden ise kısmen kabul kısmen ret kararı verildiğini, davalı …’ın menfi tespit davasını açarak borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, yargılama devam ederken müvekkili … A.ş, … Bankası’ndan söz konusu dosya ile alacağı temlik aldığını ve davaya taraf olduğunu, bahsi geçen dosya dışında dava dışı anacak davacının yetkilisi olduğu … Petrol şirketinin borçlu olduğu Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 04/04/2017 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, bahsi geçen iki takip başlatılırken takip talebinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla şerhi düşüldüğünü, ipotek takibi olan Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan gayrimenkul satışı neticesinde bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 13/12/2017 tarihinde 850.000,00 TL tahsilat yapıldığını, ipotek dosyasında yapılan tahsilatın davaya konu Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının açılmasından sonra yapıldığını, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takipler başlatılmış olduğundan her iki dosyadan yapılan tahsilatların ortak borcundan düşeceğini, yerel mahkeme aşamasında yapılan 850,000 TL lik tahsilat kısmı için davanın konusuz kalmasına karar vermesi gerekirken kısmi kabul kararı vermesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafın davayı ipotek dosyasından yapılan tahsilat sonrası ikame ettiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının gerek usule gerek esasa ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde müvekkili aleyhinde verilen vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin ödenmesi hususundaki yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, menfi tespit, tazminat ve takibin iptali istemlerine yöneliktir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, takibe konu bononun davalı … Ltd Şti.’nce kullanılan krediye teminat olarak verilmesine, sonrasında takip alacaklısı bankaya ciro edilmesine, kredinin ödenmemesi nedeniyle işbu bononun tahsil için temlik eden davalı … Bankası A.Ş’ nce takip yapılmasna ve bononun borçlularınca ödenmediğinin ve ayrıca dava dışı şirkete kullandırılan krediye ilişkin borcun halen devam ettiğinin anlaşılmasına, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmelere, söz konusu raporların ayrıntılı, bilimsel, taraf ve kanun yolu denetimine elverişli, somut olayın özelliklerine uygun nitelikte olmasına, ilk derece mahkemesinin raporları/delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ilk derece mahkemesince davanın davalı … yönünden kabulüne,davalı … A.Ş. Yönünden kısmen kabulüne,diğer davalı şirket yönünden ise davanın reddine dair karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekili ile davalı … A.Ş vekilince yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı vekili ile davalı … A.Ş vekilince yapılan istinaf itirazlarının ayrı ayrı reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Belirtilen nedenlerle, istinaf eden taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 08/03/2022 tarih ve 2021/369 Esas 2022/191 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekili ile davalı … A.Ş vekilince yapılan istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden Davacıdan alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden davalı … A.’Ş. den alınması gerekli olan 128.403,32 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 17.329,30 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 111.074,02TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4-İstinaf edenlerce yapılmış istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2022