Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/159 E. 2022/340 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/159
KARAR NO: 2022/340
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2021
NUMARASI: 2021/249 E. 2021/949 K.
Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/249 Esas Sayılı Asıl Dava Dosyasında;
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/03/2021
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Birleşen Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/333 Esas sayılı birleşen davasında;
DAVANIN KONUSU: İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 17/02/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/10/2021 tarih ve 2021/249 E – 2021/949 K kararına karşı süresi içinde birleşen dosya davacı ve birleşen dosya davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl Davada Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri Şubesi ile davalı … A.Ş. arasında akdedilen GKS uyarınca adı geçen davalı şirkete kredi açıldığını ve kullandırıldığını, diğer davalıların ise söz konusu GKS’nin müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bu nedenle asıl borçlu gibi anapara ve tüm fer’i borçlardan sorumlu olduklarını, söz konusu GKS’ler kapsamında davalı şirket lehine davaya ve takibe konu banka teminat mektuplarının düzenlenip ve verildiğini, teminat mektuplarının 24/02/2020 tarihinde nakde dönüştüğünü, davaya konu Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip açıldığını belirterek davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalıların %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkûm edilmelerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar zerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği alacakların 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolması itibariyle zamanaşımına uğradığını, gerek eski Borçlar Kanunu, gerekse Türk Borçlar Kanunu gereğince, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan teminat mektubunun tarihinin 2000 yılına, teminat mektubunun dayanağı olan kredi sözleşmelerinin ise 1995-1996 yıllarına ait olup, zamanaşımı süresinin dolduğunu, iddiaların eski bir döneme dayandığını, TTK 82’de belirlenen on yıllık defter ve belge saklama sürelerinin dahi dolduğunu, davacının dosyaya sunduğu Kayseri 2. Noterliği’nin … tarihli ve … sayılı ihtarnamesinden anlaşıldığı üzere, davacının 2005 yılında dava konusu ettiği teminat mektupları yönünden mektupların iadesini veya mektup bedellerinin yatırılmasını ihtarname kanalıyla talep ettiğini, ancak 2021 yılına kadar bu konu ile ilgili olarak davacı tarafından herhangi bir yasal işlem yapılmadığını, dosyaya sunulan sözleşmelerde davalı … ve …’nın iddia edilen borçlar yönünden herhangi bir imzası, beyanı, irtibatı veya sorumluluğunun bulunmadığını, bu sözleşmeler incelendiğinde davalı …’ın veya …’nın, borca dayanak olduğu iddia olunan kredi sözleşmelerinde ne müşterek ve müteselsil kefil olarak ne de başka herhangi bir sıfatla ismi, imzası veya beyanı bulunmadığını, davacının 2005 tarihli bir mahkeme ilamının alacağın dayanağı olduğunu iddia etmesine karşın 2021 yılında bu alacakla ilgili ilamsız icra takibine giriştiğini, davacının sunduğu teminat mektuplarında …’in isminin geçtiği ancak davacı tarafından sunulan evraktan, mektupların neye istinaden veya hangi sözleşmeye dayanılarak düzenlendiğinin net olmadığını, icra takibinde takibe dayanak belge sunmayan davacının, itirazın iptali davasında icra dosyasında var olan belgeler dışında başka belgelere dayanamayacağını belirterek davanın reddi ile davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen Davada Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Kayseri Şubesi ile davalı … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini ve adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, dosya davalısının da söz konusu krediyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bu nedenle asıl borçlu gibi anapara ve tüm fer’i borçlardan sorumlu olması gerektiğini, kredi sözleşmeleri kapsamında adı geçen şirket lehine banka teminat mektupları düzenlendiğini ve verildiğini, teminat mektuplarının 24.02.2020 tarihinde nakde dönüştüğünü ve davaya konu Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, ayrıca asıl borçlu ve kefillerin (davalının) kredinin geri dönüşü konusundaki edimlerini yerine getirmemesi üzerine müvekkili banka tarafından hesaplarının kat edildiğini ve davalıya Kayseri 8. Noterliği’nin … tarih … yevmiye nolu kat ihtarnamesi ve hesap özetinin gönderildiğini, kat ihtarnamesinde davaya konu teminat mektupları bakımından depo ihtarında da bulunulduğunu, ayrıca davaya ve takibe konu banka teminat mektupları bakımından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2005/521 esas sayılı dosyasında depo talep davası açtıklarını ve davanın kabulüne dair verilen kararın kesinleştiğini, davalının icra dosyasına yaptığı itirazların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, herhangi bir belge ve delile dayanmadığından bahisle davanın kabulü ile davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Birleşen Davada Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosya borçlusunun … isimli şirket olduğunu, müvekkilinin bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin vergi kaydının da bulunmadığını, müvekkilinin adresinin İstanbul olduğunu bu nedenle yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri ve mahkemenin de İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkilinin başlatılan takipten dolayı davacı tarafa hiç bir borcu bulunmadığını, daha önce hesabın kat edilmediğini ve müvekkiline bir ihtar ve ya borç tebliği gelmediğini, ayrıca zamanaşımı itirazlarının itirazlarının bulunduğunu, müvekkilin davacı banka ile imzaladığı bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin adına atılı imzalara itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu kredi için eş rızasının da bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Takip dayanağı alacak nakde dönen teminat mektubunun tazmin kredisi olup, sözleşmede nakde dönen krediler yönünden asıl ve birleşen davalı kefillerin sorumlu olduklarını açıkça düzenleyen bir hüküm yoktur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu verilmesine ilişkin sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı). Kefilin borçtan sorumlu olması için kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerekmektedir. Kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığı aranmakta olup, Yargıtay içtihatlarında da önceden belirlenmemiş borcun sözleşme ile üstlenilen edime ek teminat gösterme borcu olarak kabul etmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/19-689 Esas 2018/1624 Karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/3637 Esas 2018/6380 Karar sayılı içtihadı ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2019/424 E.2019/1333 K. sayılı kararları bu yöndedir.
İzah edilen nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmış ve davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/249 Esas sayılı asıl davasında; Davacının davalı … ve Elektronik San ve Tic A.Ş. aleyhindeki davasının zamanaşımı nedeni ile reddine, Davacının diğer davalılar aleyhindeki davasının reddine, Davalıların şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı birleşen dosya davacı ve birleşen dosya davalı vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı … vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle, Birleşen davada; davalı … olarak taraflarınca davanın husumet yöneltildiğini, mahkemenin birleşen dava yönünden de; davanın müvekkili davalı … yönüyle takip dayanağı alacak nakde dönen teminat mektubunun tazmin kredisi olup, sözleşmede nakde dönen krediler yönünden asıl ve birleşen davalı kefillerin sorumlu olduklarını açıkça düzenleyen bir hüküm olmadığını, banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu verilmesine ilişkin sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisinin, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermediğini, kefilin borçtan sorumlu olması için kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiğini, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığı aranmakta olup, Yargıtay içtihatlarında da önceden belirlenmemiş borcun sözleşme ile üstlenilen edime ek teminat gösterme borcu olarak kabul ettiğini, asıl ve birleşen davada davalı kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmış ve davanın reddine karar verildiğini, davanın esas ve birleşen dava yönüyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup onanmasını talep ettiklerini, sadece birleşen dava yönünden de gerekçenin eksik olması nedeni ile gerekçe yönüyle istinaf ettiklerini, zamanaşımı yönüyle de davalı … açısından her halde ve şartda zamanaşımı nedeni ile birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden gerekçe yönüyle ”zamaaşımı nedeniyle davanın esas ve usulden reddine ” ilavesi ile mahkame kararının düzeltilerek onanmasını talep ettiklerini, davacı yanın istinaf talebinin iddia ve beyanlarının usul ve yasaya aykırı dayanaksız olup davacının istinaf taleplerinin ve nedenlerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca iki ayrı dava olduğunu, esas ve kefiller yönüyle iki ayrı dava olduğunu ve davaların bağımsız olduğunu, davacının arı ayrı dava açtığını ve her davalı için ayrı dava açıldığını, mahkemenin birleştirme vermemiş olsa idi zaten ayrı ayrı görülüp karara bağlanacağını, bu nedenle ayrı ayrı vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya uygun olup davacı yanın istinaf nedenlerinin reddi gerektiğini, müvekkilinin adresinin tebligat adresi yani istanbul olup olup müvekkilinin adresi itibari ile istanbul icra daireleri ve mahkemeleri yetkili olup yetkisizlik karar verilmesi gerektiğini, alacaklı taraf olarak gösterilen bankanın vekilin adresi ve iletişim bilgilerinin ödeme emrinde yazılmamış olup bu halde ödeme emri ve takip talebinin iptali gerektiğini, alacaklı adresi yazılmayan takip talebinin red edilmeli ve takibin usulüne uygun yapılmadığı için iptal edilmesi gerektiğini, arabuluculuk tutanağının dava açılması aşamasında dava dilekçesine eklenmesi gerektiğini, bu gerekliliğin ifa edilmediğini, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müvekkili … ın ; takipte yazılı alacaklı yana hiçbir borcu olmadığını, evvelce hesap kat edilmemiş ve müvekkiline bir ihtar ya da borç tebliğ gelmediğini, müvekkiline; ihtarname keşide edilmediği gibi müvekkilinin borçtan ve tutardan ve esas ilişkiden haberi olmadığını, hesabın kat edilmemiş ve müvekkilinin borçtan takip öncesinde asla bilgilendirilmediğini, davanın reddine dair verilen karara, hukuka uygun olduğunu, zamanaşımı olduğunu, zamanaşımı itirazlarının da nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın 20 yıllık zamanaşımı iddiasının ise afaki olduğunu, istinaf gerekçesi ve nedenlerinin reddi gerektiğini, kaldı ki dava itirazın iptali davası olup icra dosyasında takip talebinde ödeme emrinde yazılmayan ve icra dosyasına sunulmayan delil ve ekler ile işbu davanın incelenemeyeceğini, yani davadaki incelemenin icra takip dosyası içindeki belgelerle sınırlı olarak yapılması gerektiğini, taraflarınca bir ek ve delil tebliğ edilmediği için; müvekkiline atfedilen tüm belge ve imzaları red edilmiş ve imzaya itiraz edildiğini, her halde kefil sözleşmelerinde ise miktar süre ve tutar sınırı yazılması ve eş rızasının alınması gerektiğini, bu şartları taşımayan ve bilgilendirmesi yapılmayan, humk bk gereği olması gereken şartlarının el yazısını taşımayan sözleşmelerin geçersiz olup bir sözleşme varlığı iddia edilse bile bk humk da ve tüm mevzuatda aranan bu şartları taşımayan sözleşmenin geçersiz olduğunu, davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmenin davacı bankanın hazırladığı tip yani hazır format sözleşme olup genel işlem hükümleri ve tip formatındaki tüm sözleşme hükümlerinin ise taraflara tartışmaya açılmadığını, davalı yanca müzakere edilmediğini, baskın taraf bankanın baskın taraf olarak hazırladığı sözleşme ve hükümleri karşı yan müşteri ve kefillere dayattığı ve sosyal ve ekonomik olarak ağırlığı olan banka ile işlem şartlarını ve sözleşme hükümlerini müzakere ederek red etme imkanı tanınmadığı için sözleşmede ; davalı aleyhinde olan hiçbir hüküm davalı için bağlayıcı olamaz ve davalı aleyhinde olan tüm sözleşme ve eklerinin nazara alınmaksızın, mahkemece incelemelerin yapılması gerektiğini, itirazın iptali davasının; takip dosyası ile sıkı skıya bağlı bir dava olup, icra dosyasındaki belge ve taleplerin, davalı borçlu gösterilen yanın takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesindeki itiraz ve beyanların, itiraz dilekçesi içeriğinin de nazara alınarak işbu dava incelenmesi gerektiğini, davacı bankaca; icra takip dosyasına sunulmayan bir delil ya da belgenin bu davada da inceleme ve talep dayanağı konusu olamayacağını, zira davalı borçlu salt icra dosyasındaki bilgi ve belgeler ile dosyaya bu şartlarda itiraz etmekte olduğundan; davacı yanın bu takip dosyasına sunmadığı delil ve belgeyi dava dosyasına sunarak talepde bulunmasının mümkün olmadığını, borçluların itirazı takip dosyasının; talep ve dayanaklarına göre yapıldığını, davacı bankanın alacağını ispat hususunda da salt incelemede bu takipdeki talep ve dayanak belgelere münhasır yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine yönelik Kayseri 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021-249 esas sayılı kararının usul ve yasaya uygun olup , davacı yanın istinaf nedenlerinin taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkeme kararının gerekçesine ”davalı … yönünden de zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesini” eklenmesini ve takibe itiraz ve davaya cevaplarındaki sair itiraz nedenlerinin de gerekçeye eklenmesini talep ettiklerini, bu sebeplerle gerekçenin düzeltilerek onanmasını talep etmiştir. Davacı… vekilince istinaf başvuru dilekçesinde özetle, Davanın esasının, taraflarınca nakte dönüşen … ve … no.lu teminat mektuplarının tahsili talebiyle davalı borçlular aleyhine başlatılan Kayseri Banka alacakları İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı genel haciz yoluyla ilamsız takip dosyasına vaki itirazın iptali talebi olduğunu, alacaklarının zaman aşımına uğramadığını, teminat mektuplarının kesin ve süresiz olmasının ve tazmin tarihinin dikkate alınmaksızın, genel kredi sözleşmesinin düzenlenme tarihinden itibaren zamanaşımına tabi olduğunu ve TBK 146. Madde kapsamında 10 yıllık zamanaşımının sona erdiği kanaati ile davayı reddettiğini, yerel mahkemenin zamanaşımı değerlendirmesi yasaya ve teminat mektubu düzenlemesine aykırı olduğunu, süresiz ve kesin teminat mektuplarında, on yıllık zamanaşımının başlangıç tarihinin, mektubun tanzim edildiği tarih değil tazmin edildiği tarih olduğunu, borçlar hukuku temel ilkesi borcun muaccel olduğu tarihten itibaren zamanaşımının işlemeye başlaması olduğunu, teminat mektubu niteliği gereği garanti edilen riskin tazmin edilmesi ile muaccel hale gelmekle, 10 yıllık zamanaşımının da tazmin tarihinden itibaren başlayacağını, gerekçeli kararda dava konusu teminat mektuplarının 01.11.2000 düzenleme tarihli, … numaralı, 50.000,00 TL bedelli ve 01.11.2000 düzenleme tarihli, … numaralı, 50.000,00 TL bedelli mektuplar olduğunu, teminat mektuplarının tazmin tarihinin ise 24.02.2020 tarihi olduğunu, dolayısıyla 10 yıllık zamanaşımının 25.02.2020 tarihinden itibaren başladığını ve alacaklarının bu sebeple zamanaşımına uğramadığını, Kredi genel sözleşmelerinin 36. Maddesinde düzenlenen tek taraflı fesih ve kredileri geri çağırma hakkı zamanaşımı başlama süresini değiştirmeyeceğini, esasen 36. Maddede düzenlenen hususun, bankanın tek taraflı olarak nakit ya da gayrinakit alacağını geri çağırma ya da sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkı olduğunu, bu hakkın kullanılması ya da kullanılmamasının, teminat mektubunun zamanaşımının tanzim ya da tazmin tarihinden başlamasına ilişkin hukuki bir sonuç doğurmayacağını, bu yönüyle yerel mahkemenin sözleşmenin 36. maddesine atıf yaparak, müvekkili bankanın tek taraflı fesih hakkının varlığından, mektupların tanzimden itibaren zamanaşımı süresine tabi olduğu sonucuna ulaşmasının hukuken yerinde bir tespit olmadığını, müvekkili banka kamu bankası olması niteliği gereği alacağı fon alacağı niteliğinde olup 20 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, müvekkili bankanın kamu bankası olduğunu ve bu niteliği gereğince 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. Maddesine tabi olduğunu ve 141. Maddede zamanaşımı süresinin yirmi yıl olarak düzenlenmesi olduğunu, 4389 sayılı Kanun ve bu kanunu değiştiren 5020 sayılı Kanun hükümleri kapsamında müvekkili banka alacağının hazine alacağı sayıldığını ve fon alacakları hükmünde kabul edilerek fon alacaklarına ilişkin dava ve takipler için düzenlenen 5020 sayılı Kanun ek madde 3 hükmünde yer alıp, 5411 sayılı Kanunun 141. maddesinde de aynen kabul edilen 20 yıllık zamanaşımı süresinden yararlandığını, yine bu 20 yıllık sürenin, 5411sayılı Kanun geçici madde 16’da yer alan açık hüküm gereği, geçmişe etkisi kabul edilerek fiilin gerçekleştiği tarihten başlayacağını, kefillerin tamamının borçtan sorumlu olduğunu, yerel mahkeme kararında esasen değerlendirilen hususun gayr nakti kredinin depo edilmesi talebinde kefilin muhatap olup olmayacağı olduğunu, kefilin depo talebine muhatap olmasının tek ve yegane koşulunun, kredi genel sözleşmesinde bu yönde açık hüküm bulunmasından geçtiğini, ancak gayri nakit riskin tazmin ile nakte dönüştüğü halde müteselsil kefilin iş bu nakit alacak bakımından TBK 589. Maddesine göre, kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere asıl borçlu ve kendi temerrüdünden sorumlu olduğunu, davanın nakte dönüşen … ve … no.lu teminat mektuplarının tahsili talebiyle davalı borçlular aleyhine başlatılan Kayseri Banka alacakları İcra Müdürlüğü … E. Sayılı genel haciz yoluyla ilamsız takip dosyasına vaki itirazın iptali talebi olduğunu, iki ayrı itirazın iptali davası olmasının sebebinin davalı borçlulara farklı tarihlerde ödeme emri tebliğ edilmesi ve farklı tarihlerde itiraz edilmesinden kaynaklandığını, temel ilişki de dava sebeplerinin tek olduğunu, bu yönüyle asıl dava ve birleşen dava bakımından davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğunu, ayrıca tek müddeabih ile ilgili olarak tek karşı tarafın vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu yönüyle yerel mahkemece tek bir karşı taraf vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken her bir vekil için ayrı vekalet ücretine hükmetmesinin yasaya uygun olmadığını ileri sürerek yerel mahkemenin itirazın iptaline ilişkin davanın reddine dair 2021/949 karar sayılı kararının kaldırılmasına; yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı… vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin zamanaşımı yönüyle davanın reddi kararının taraflarınca istinaf edilmiş olup, birleşen dava davalısının zamanaşımı sebebiyle davanın red edilmesine yönelik istinaf itirazının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, yerel mahkemenin zamanaşımı değerlendirmesinin yasaya ve teminat mektubu düzenlemesine aykırı olduğunu, kredi genel sözleşmelerinin 36. Maddesinde düzenlenen tek taraflı fesih ve kredileri geri çağırma hakkı zamanaşımı başlama süresini değiştirmeyeceğini, müvekkili bankanın kamu bankası olması niteliği gereği alacağı fon alacağı niteliğinde olup 20 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, alacaklarının zamanaşımına uğramadığını, 03.12.2021 tarihli istinaf dilekçemizle 2021/249 e. Sayılı dava ve 2021/33 e. Sayılı birleşen dava istinaf edilmiş olup, birleşen davanın istinaf edilmediği yönündeki davalının iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili bankanın harçtan muaf olup, ayrı ayrı harç yatırılması yönündeki iddianın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek yerel mahkemenin itirazın iptaline ilişkin davanın reddine dair 2021/249 E. Ve birleşen 2021/333 E. Sayılı dosyalardan verdiği 2021/949 karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına; Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyaya vaki itirazın iptali ile takibin kesinleşmesine; davalılar aleyhine %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine; karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve … İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça var olduğu iddia edilen 20 yıllık zamanaşımı süresinin, tmsf alacakları bakımından söz konusu olup, davacı bankanın bir tmsf kuruluşu olmadığını, istinaf başvuru dilekçesinde kefillerin sorumluluğuna dair yapılan izahatlerin açıkça dayanaktan yoksun olduğunu, alacağın zamanaşımına uğramadığına dair iddiaların, dosya kapsamındaki gerçeklere yer verilmeksizin haksız surette iddia olunduğunu, vekalet ücretlerinin tayininde hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının takip dosyasında dayanak göstermediğini, dayanak göstermediği belgeleri itirazın iptali davasında dayanak olarak gösterdiğini beyan ederek, istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme hükmünün onanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin istinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava Kayseri Gümrük Müdürlüğüne hitaben düzenlenmiş olup 01.01.2000 tarih… numaralı 50.000 TL bedelli ve 01.01.2000 tarih … numaralı 50.000 TL bedelli teminat mektuplarının tazmini amacıyla banka tarafından başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konu teminat mektupları incelendiğinde; Kayseri Gümrük Müdürlüğüne hitaben düzenlenmiş olup 01.01.2000 tarih… numaralı 50.000 TL bedelli ve 01.01.2000 tarih … numaralı 50.000 TL bedelli teminat mektupları oldukları görülmüştür. Bilindiği üzere Gümrük Yönetmeliği’nin 253 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasında; Fişli bireysel teminatta, kefil kuruluştan, tutarı teminat idaresince belirlenecek olan banka teminat mektubu ile ek-39’da yer alan örneğe uygun taahhütname alınır. Teminat mektubu tutarının artışı, her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı esas alınarak hesaplanır.
“Kabul olunabilecek teminat ve değerlendirilmesi” başlıklı 495 inci maddesinin (3) üncü fıkrasında;
“Teminat mektuplarının 497 nci maddedeki kayıt ve şartlara uygun, alacak miktarını karşılayacak değerde ve süresiz olması gerekir.”ifadelerine yer verilmiştir
Davacı Banka tarafından davalı … .A.Ş hakkında Gümrük müdürlüğünce uygulanacak gümrük vergi ve resimlerinin teminatı olmak üzere süresiz/vadesiz 01.01.2000 tarih… numaralı 50000 TL bedelli ve01.01.2000 tarih … numaralı 50.000 TL bedelli teminat mektuplarının düzenlenerek Kayseri Gümrük Müdürlüğüne verildikleri sabit olup bu durumda öncelikle zaman aşımı yönünden hangi kanun hükümlerinin uygulanacağına değinmekte fayda vardır.
Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde;” Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.”
4. maddesinde; “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.”
5. Maddesinde; “(1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.
(2) Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz. ” düzenlemeleri mevcuttur.
Teminat mektubunun düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı B.K’nun 125. Maddesi: ” Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava 10 senelik müruru zamana tabidir”; denildiği, B.K’nun 128. Maddesi: ” Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.”; denildiği, YHGK. 27.10.1982 T. 1979/11-1915 E ve 1982/865 s. K. ” Teminat mektupları mahiyeti itibariyle 3. Kişinin filini taahhüt niteliğinde olup, bunlar için ayrı bir zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu nedenle sorunun B.K 125. M. göre çözümlenmesi gerekir”, denildiği, Yargıtay 11. HD 01.12.2008 T. 2007/11034 E. ve 2008/13662 s. K. ” Teminat mektubunda süre/vade sonunda geçersiz kalması için taahhüdün vade sonunda hükümsüz hale geleceğinin sözleşmeye dercedilmiş olması gerekir. Teminat mektubunda böyle bir şartın bulunmadığında, vade tarihi içinde riskin doğması durumunda, bankanın 10 yıllık zamanaşımı süresi boyunca sorumluluğu devam eder”; denildiği, dava konusu mektubun limit içi KESİN ve SÜRESİZ olarak verilmiş olduğu nazara alındığında, olayın ağırlıklı olarak süresiz teminat mektubu faslında irdelenmesi gerekir.Teminat mektupları uygulamasının ilk yasal dayanağını Bakanlar Kurulunun 1928 yılında kabul ettiği ve Devlet İhalelerinde kullanılan teminat mektupları oluşturmuştur. Daha sonra zaman içerisinde ana işlevi ” ilk talepte ödeme garantisi ” hiçbir şekilde değişmemekle birlikte, iş taahhüdü, kredili mal alımları, bayilik teminatı, avans teminat mektupları vd….tür ve konularda teminat mektupları verilmektedir. Bu mektuplar limit içi (kamu kuruluşları) ve limit dışı (özel sektör kuruluşları) gibi tasniflere de tabi tutulmaktadır. Yine geçici ve/veya kat’i olarak tasnife tabi tutulmak suretiyle teminat ve kefalet mektupları verilmektedir. Mektubun VADELİ/SÜRELİ olarak verilmesi durumuna kısaca değinmek gerekirse; Bankaların vermiş oldukları teminat mektupları vadeli veya vadesiz olarak verilebilmektedir. Vadeli teminat mektuplarında bankanın sorumluluğu ya vade sonunda sona ermekte ya da muhatabın riskin vade içinde doğduğunu ispat etmesi koşulu ile 10 yıl devam etmektedir. Banka yükümlülüğünün vade sonunda sona ermesini sağlamak için mutlaka B.K 110 m. eklenen fıkra ve Yargıtay Kararları uyarınca teminat mektubunda ” Bu teminat mektubu vade sonuna kadar yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüz olacaktır. “; şeklinde veya benzeri bir ibareye yer vermelidir.” Bu teminat mektubu….tarihine kadar vadelidir”; ibaresi ile yetinilmesi halinde ise muhatabın, riskin vade içinde doğduğunu ispat koşulu ile 10 yıl içinde bankadan mektubun tazminini isteme hakkına sahip olmaktadır.Somut olayda olduğu gibi, VADESİZ/SÜRESİZ teminat mektuplarında zamanaşımı, muhatabın bankaya karşı alacağının muaccel olmasından itibaren 10 yıldır. Teminat mektubu bir garanti sözleşmesi olduğundan, bilindiği üzere, TTK hükümlerine göre her bir sermaye şirketi (A.Ş, Ltd. Şti vd….gibi) kendi taahhütleri ile bağlıdır. Bu meyanda somut olayda gerçek yatırımcı … A.Ş.’nin taahhütlerini zamanında ifa edememesi nedeniyle, lehdar konumundaki Kayseri Gümrük Müdürlüğünün tazmin talebinde bulunabileceği bilinmektedir.Süresiz/vadesiz teminat mektuplarında 10 yıllık zamanaşımının başlangıç tarihi, mektubun tanzim edildiği ve/veya düzenlendiği tarih değildir. Bilindiği üzere B.K. göre bir borç muaccel olduğu tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye başladığından, teminat mektuplarında 10 yıllık zamanaşımı, garanti edilen riskin muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.Başka bir deyişle teminat mektubu ile güvence altına alınan riskin gerçekleşmesi ve muhatabın ödeme talebinde bulunmasıyla zamanaşımının işlemeye başlayacaktır. Mülga 818 sayılı BK’nın 128. ve 133. maddeleri uyarınca teminat mektubunun tazmin talebinde bulunulmasının zamanaşımını kesen bir husus da değildir.(İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/240 Esas 2012/292 Karar sayılı ilamının onanmasına dair Yargıtay11. Hukuk Dairesi 2013/5482 Esas 2014/15928 Karar sayılı ilamı, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/334 Esas 2013/119 Karar sayılı ilamının onanmasına dair Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/1806 Esas 2014/8136 Karar )Davacı Banka tarafından davalı … .A.Ş hakkında Gümrük müdürlüğünce uygulanacak gümrük vergi ve resimlerinin teminatı olmak üzere süresiz/vadesiz 01.01.2000 tarih… ve … tarihli teminat mektuplarının düzenlenerek Kayseri Gümrük Müdürlüğüne verildikleri, davacı banka tarafından 24.02.2020 tarihinde teminat mektuplarının karşılığının ödendiği ödenen bu bedellerin tahsili amacıyla Kayseri Banka alacakları İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı sabit olup davacı kurum yönünden mektubun tazmin koşullarının/olgusunun hangi tarihte gerçekleşmiş olduğu, başka bir deyişle teminat mektubundan doğan alacağın muaccel hale geldiği mahkemece araştırılmadan 818 sayılı BK’nın 128. ve 133. maddeleri uyarınca teminat mektubunun tazmin talebinde bulunulmasının zamanaşımını kesen bir neden olmadığı gözetilmeden davalı asıl borçlu yönünden davanın zaman aşımı yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yukarıda değinilen Yargıtay kararları uyarınca teminat mektubu ile güvence altına alınan riskin gerçekleşmesi ve muhatabın ödeme talebinde bulunmasıyla zamanaşımının işlemeye başlayacağından mahkemece asıl borçlu yönünden davaya konu teminat mektupları yönünden garanti edilen alacağın ne zaman muaccel hale geldiği, araştırılarak, teminat mektuplarının düzenlenip Gümrük İdaresine verildiği tarihten sonra gümrük idaresince teminat mektubuna bağlı riskin ne zaman gerçekleştiği, davacı kurumdan ne zaman tazmin talebinde bulunulduğu ve davacı tarafça ne zaman ödeme yapıldığı, yine bu süre zarfında davacı banka tarafından Gümrük Müdürlüğünce teminatın sonlandırıldığına yine davalılar tarafından yönelik bir yazı alınıp alınmadığı gerektiğinde bilirkişi marifetiyle araştırılarak teminat mektubunun muaccel olduğu tarih belirlenerek garanti edilen alacağın muacell olduğu tarihten itibaren 10 yıllık sürenin dolup dolmadığı araştırılmak teminat mektubu ile garanti altına alınan alacağın zaman aşımına uğradığının tespiti halende kefiller hakkında 818 sayılı B.K 134/1-2 hükümleri dikkate alınmak alacağın zaman aşımına uğramadığının uğramadığının tespiti halin de ise gerçek kişi kefiller yönünden kefillerin kefil oldukları tarihler davacının icra takibinde bulunduğu tarih 818 saylı yasanın 125 maddesi 6100 sayılı TBK 598/3 maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5/2. Maddesi birlikte değerlendirilmek suretiyle takip tarihi itibari ile TBK’nın 598. maddesi ve Uygulama Kanunu’nun 5/2. maddesinde düzenleme yeri bulan on yıllık hakdüşürücü süre ile bir yıllık ek sürenin geçip geçmediği değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/542 Esas 2006/15 karar 01.02.2006 tarih sayılı ilam incelendiğinde; davaya konu teminat mektuplarının 21.08.2002 tarih 016628 numaralı 13.000 TL bedelli, 12.05.2003 tarih … numaralı 40.000 TL bedelli; 20.05.2003 tarih …numaralı 25.000 TL bedelli; 22.01.2004 tarih … numaralı 60.000 TL bedelli,09.02.2005 tarih … numaralı 100.000 bedelli,09.02.2005 tarihli … numaralı 130.000 TL bedelli teminat mektupları oldukları mahkemece davanın kabulü ile belirtilen mektup bedellerinin depo edilmesine karar verildiği, kararın 16.03.2006 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konu teminat mektupları ise Kayseri Gümrük Müdürlüğüne hitaben düzenlenmiş olup 01.01.2000 tarih… numaralı 50.000 TL bedelli ve 01.01.2000 tarih … numaralı 50.000 TL bedelli teminat mektuplarıdır. Bu durumda her iki davaya konu teminat mektuplarının farklı olduğu sabit olup eldeki davaya konu teminat mektupları ile garanti altına alınan riskin gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması zaman aşımı itirazının buna göre irdelenmesi gerekecektir.
Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne davacının istinaf nedenlerine göre davalıların istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden, davacı tarafın istinaf itirazları değerlendirilmeden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
2-Davalı vekilinin istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/10/2021 tarih ve 2021/249 E – 2021/949 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf karar harçlarının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harçlarının ise ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 17/02/2022