Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/157 E. 2022/289 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/157
KARAR NO: 2022/289
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2021
NUMARASI: 2020/772 E. 2021/721 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 11/02/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/09/2021 tarih ve 2020/772 E – 2021/721 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında iş ilişkisi olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete hayvansal ilaç / gıda temini yaptığını, bu ticari ilişki nedeniyle davalı şirkete verilen mallar neticesinde 16/07/2019 tarihli … nolu 11.400,00-TL bedelli fatura kesildiğini, bu faturadan kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takip başlatıldığını ve ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalının yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğundan bahisle davanın kabulü ile davalının icra dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; davacı şirketin, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra takibi ile fatura ve cari hesaptan kaynaklı alacağının tahsilini talep ettiğini, dava dilekçesinde cari hesap kaydından bahsedilmekle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlandığını, aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağının belirtildiğini, buna göre taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nun cari hesaba ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağını, itirazın iptali davasında incelemenin takip konusu faturalar mı yoksa tüm cari hesap ilişkisi değerlendirilmek suretiyle mi yapılması gerektiği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-903 esas 2018/974 karar sayılı ilamında “…takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve Özel Daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir…” şeklinde karar verildiğini yani yalnızca takibe konu faturalar açısından inceleme yapılacağının belirtildiğini, ispat külfeti altında olan davacının açık hesaba dayanan bir alacak iddiasında, bu açık hesabın hangi tarihten itibaren başladığı ve ne zamana kadar devam ettiğini açıklaması gerektiğini, iddia ettiği borcun kaynağını tam ve net olarak ortaya koyması gerektiğini, müvekkilin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafça takibe konu edilen faturada teslim alan kısmında “…” isminin görüldüğünü, böyle bir şahsın fatura tarihinde müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, çalışan olsa dahi faturaya imza atma yetkisi bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davacı tarafça açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile müvekkili hakkında açılmış bulunan davanın reddine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Toplanan deliller çerçevesinde yapılan yargılama sonunda; taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu bu kapsamda davacı tarafından davalıya satılan mallar nedeniyle 16.07.2019 tarihli … numaralı 11.400TL tutarında faturanın kesildiği, faturanın davacı ve davalı tarafından BS ve BA formlarının verildiği, takipten önce borca mahsuben davalı tarafından 3.000,00TL ödemenin yapıldığı, bakiye 8.400,00TLborcun davalı tarafından ödenmediği, takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği bu sebeple temerrüden takip tarihinden itibaren oluşacağı, hüküm altına alınan alacağın yargılama sonucunda belirlenmiş olması nedeniyle likit olmadığı bu sebeple icra inkar tazminatı şartlarının oluşmayacağı anlaşılmakla mahkememizde hasıl olan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından 20/11/2020 tarihli dava dilekçesi ile açılan davada ticari defterlere delil olarak dayanmadığını, basit yargılamaya tabi davada sonradan delil bildirmenin yasak olduğunu ve muvafakatleri olmadığını cevap dilekçesi ile beyan ettiklerini, bilirkişi raporu ile değinilmesi gereken bir diğer hususun da mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun kesinlikle hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı olduğunu, 08/04/2021 tarihli kök rapora ve 27/05/2021 tarihli ek rapora itiraz etmiş bulunmakla itirazlarında ısrarla raporun usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiş ise de yerel mahkemenin gerekçeli kararda itiraz üzerine ek rapor aldırıldığını, ek raporda kök raporda değişiklik olmadığını belirtmekle yetinmiş neden raporun esas alındığını açıklamadığını, zira bilirkişinin görev sınırları dışına çıktığını, hukuki değerlendirme ve delil tahlili yaptığını, teknik hususlarda da hatalı inceleme yaptığını, bilirkişi tarafından müvekkiline ait ticari defterlerin açılış kapanış onaylarının mevcut olduğunu, yalnızca kapanışın 2020 yılı yevmiye defterinin kapanış onayının yapılması için son tarihin 30/06/2021 günü olup rapor tarihi olan 08/04/2021 günü itibariyle kapanış onayı yaptırılmadığını, çünkü son günü için hala sürenin olduğunu, bilirkişi tarafından incelemenin yapıldığı an itibariyle müvekkilinin ticari defterleri Ticaret Kanununda belirtilen şartlara göre usulüne uygun olduğunu, taraflarınca yapılan yüksek yargı içtihat taramasından bugüne kadar ticari defterlerin delil etkisi açısından ticari defterin yazdırıldığı ya da yazdırılmadığı gibi bir gerekçeye rastlanılmadığını, müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlarına göre davacının müvekkili davalı tarafa 16.804,00 tl borçlu olduğunu, bundan dolayıdır ki müvekkilinin borca itiraz ettiğini, davacının ticari defterlerine göre ise müvekkilinin 8996,00 TL borçlu olduğunu, yani her iki tarafın ticari defterlerinin aksi kayıtlar içerdiğini, mahkemelerin davacının haklı bulunması için kurulmadığını, hukukun silahların eşitliği ilkesini benimsediğini, hem davacı hem davalının dinlenmesi, her iki tarafın da sunmuş olduğu delillerin değerlendirilmesi müvekkillerinin ticari defterleri usulüne uygun olup yalnızca davacı ticari defterlerine göre müvekkilinin borçlu kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının takip talebinde 11.400,00 TL değerindeki “16/07/2019 tarihli fatura alacağı”na dayandığını, ancak davacının dava dilekçesinde cari hesap kaydından bahsettiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlandığını, aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağının belirtildiğini, buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağını, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğunu, takibe konu fatura dışında tüm cari hesap inceleme yapılarak hüküm kurulamayacağını, bilirkişi raporlarının itirazlarında bu husus ısrarla belirtilmiş ise de bilirkişi tarafından yalnızca fatura bedelinin incelenmediğini, cari hesap alacağı olarak inceleme yapılmadığını, ispat külfeti altında olan davacının açık hesaba dayanan bir alacak iddiasında ise bu açık hesabın hangi tarihten itibaren başladığı ve ne zamana kadar devam ettiğini açıklaması gerektiğini, iddia ettiği borcun kaynağının tam ve net olarak ortaya koyması gerektiğini ileri sürerek davanın kısmen kabulüne ilişkin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/772 Esas 2021/721 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın tümden reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Davanın 16.07.2019 tarih 11.400 TL meblağlı faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davası olması, faturanın her iki tarafın ticari defterinde kayıtlı olması, takibe konu faturadan sonra yapılan ödemelerin 6098 sayılı TBK 102. maddesi gereği takibe konu fatura için yapıldığı yönündeki yasal karinenin aksinin davalı tarafça ispat edilememesi, özellikle hükme esas alınan 08.4.2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin hukuken isabetli ve yerinde olmasına, karara karşı yalnızca davalı tarafça istinaf yasa yoluna baş vurulması hususları dikkate alındığında mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla, davalı taraf vekilince yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davalı vekilince yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/09/2021 tarih ve 2020/772 E – 2021/721 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 573,80 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 143,45TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 430,35 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2022