Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1569 E. 2022/1754 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1569
KARAR NO: 2022/1754
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2022
ESAS NO: 2021/659
KARAR NO: 2022/244
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:16/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:22/09/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 29/03/2022 tarih ve 2021/659 Esas 2022/244 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında geçmiş tarihlerde masa ve sandalye üretiminden dolayı sözlü bir şekilde aralarında fason ticaretin mevcut olduğunu, bu sözlü ticarete ilişkin olarak tarafların birbirlerine karşı ne fatura ne de irsaliye verdiklerini, ticari güven ilişkisi içerisinde yıllarca davacının davalıya ait atölyede çalıştığını ancak son dönemlerde aralarında ticari anlaşmazlıklar çıkmaya başladığını ve bu durumun iş ilişkisine yansıdığını, özellikle son dönemde davacının davalıdan alacağı olan 17.000,00 TL’lik alacağını alamadığını, durum neticesinde davacının davalının atölyesinden ayrıldığını ve şehir değiştirerek İzmir’e taşındığını ancak davalının davacı İzmir’deyken 01.08.2021-15.08.2021 tarihleri arasında birden fazla cep telefonundan numarasından davacıyı arayarak kendisine borcu olduğunu, bunu ödemesi gerektiğini belirttiğini, bu neticede davacı ile davalının telefonda tartıştığını ve davacının davalıya karşı borcu olmadığını tam tersi kendi alacağı olduğunu belirttiğini, bu tartışmanın üzerine tekrardan Kayseri’ye gelen davacının, davalıya ait atölyeye giderek borcu olmadığını tekrardan belirttiğini ancak atölyede davalı ile davacı arasında tekrar tartışma çıktığını, anlaşamadıklarını, bunun üzerine davalı, davacının Kayseri’de yaşayan babasını ölümle tehdit ettiğini ve “…eğer sen borcunu vermezsen ben babandan zorla almasını bilirim, babana karşı neler yapabileceğimi sen düşün…” diyerek davacıyı maddi cebirle kendi yakınına karşı tehdit ettiğini, davacının ise davalı ile geçmişte daha önce çalıştığı için davacının hal ve tavırlarını bildiğinden, davalının ruhsatsız silahıyla atölyede rastgele ateş ettiğini ve babasına karşı zor kullanabileceğini düşünerek babasının ölümle tehdit edilmesinden dolayı davalının kendi el yazısı ile doldurduğu senet metnini imzalamak durumunda kaldığını, davacının hür iradesiyle senet metnini imzalamadığını, davalının korkutması neticesinde imzalamak zorunda kaldığını, bu hususta tanıklarının olduğunu, davalının davacı aleyhine icra takibi başlattığını ve davacı kendisine ödeme emri tebliğ edilir edilmez yasal süresi içerisinde Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/447 Esas sayılı dosyasında borca itiraz ettiğini, İİK md.168 anlamında borca itirazın, takip işlemlerini durdurmadığını, davacı hakkında haksız yere haciz işlemlerine devam edildiğini, davacının yaşanan bu tehdit olayı neticesinde davalıdan şikâyetçi olduğunu ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/42532 Soruşturma numaralı dosyasında yağma suçundan dolayı soruşturmanın devam ettiğini, davacının maddi manevi zarara uğradığını, davacının haczedilen ve yakalanan … plakalı aracıyla davacının işini icra edemediğini ve aracını kullanamamaktan ötürü zarara uğradığını belirterek davacının borçlu olmadığının tespit edilerek kötü niyetli davalıdan %20 kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklı üzerinde olup, alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Davacı, davalı tarafından iradesi sakatlanarak, tehditle imzalatıldığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş ve senetteki imzayı inkâr etmemiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Açıklanan nedenlerle ispat yükü davacı taraftadır. Bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir (… , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Ankara 2019, s. 422). İrade bozukluğu hâlleri, 6098 sayılı TBK’nın m. 30 ila 39 hükümleri arasında “yanılma”, “aldatma” ve “korkutma” başlıkları altında düzenlenmiştir. İkrahın (korkutmanın) varlığının kabulü için bazı şartların gerçekleşmesine ihtiyaç vardır: Birinci şart “korkutma fiili”dir. İradesi sakatlanan taraf bir tehdide maruz kalmış olmalıdır. İkinci şart; “yapılan tehdit, ağır ve yakında gerçekleşecek bir tehlikenin mevcut olduğu kastını uyandırmalı”dır. Üçüncü şart “tehditte belirtilen tehlike karşı tarafın şahsına ve yakınlarına yönelik olmalı”dır. Dördüncü şart “illiyet bağı” Sözleşme korkutma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Bu korku yaratılmasa idi tehdide maruz kalan taraf sözleşmeyi hiç yapmayacak idiyse bu illiyet bağı mevcuttur. Korkutmayı (ikrahı) ispat yükü, korkutulan tarafa aittir. Hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanması mümkün olmadığından senetle ispat edilmesinde maddi imkânsızlık vardır. Bu nedenle hukuki işlemlerdeki irade bozukluğu iddiaları, 6100 sayılı HMK m. 203(1)-ç hükmünde senede karşı senetle ispat zorunluluğunun istisnaları arasında sayılmıştır. Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi 4721 sayılı TMK’nın “Resmî belgelerle ispat” kenar başlıklı 7. maddesi “Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir” hükmünü taşıdığından, korkutma (ikrah) olgusunun tanık dâhil her türlü delille ispatı mümkündür (Yargıtay HGK’nın 11/02/2021, E. 2017/1-1216, K. 2021/60 tarih ve sayılı kararı). Yukarıda anılan yasal hükümler ve yargısal içtihatlar ışığında dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; korkutma iddiasını ispat yükü davacı tarafa düşmesi, davacının dava dilekçesi ile kollukta beyanının çelişmesi ve tanıkların korkutma ile senet düzenlediği iddiasını doğrulamadığından ispatlanamayan davanın reddine…” dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin karar verildiğini, verilen kararda mahkeme dosya kapsamında davacı tarafın delillerinin toplandığını ve tanıklarının dinletildiğini, tanık beyanları incelendiğinde dava konusu senedin korkutma ile alındığına dair beyanları bulunmamaktadır şeklinde tanık beyanlarında müvekkillinin korkutulduğuna yönelik herhangi bir ibareye rastlanmadığının belirtildiğini, bu hususa katılmanın mümkün olmadığını, gerekçeli kararda belirtildiği gibi menfi tespit davasında kural olarak hukuki ilişkinin varlığının ispat yükünün davalı / alacaklı üzeride olduğunu, alacaklının hukuki ilişkisinin varlığının kanıtlamak durumunda olduğunu, ilgili davaya konu olan korkutma olayı sebebiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/42532 soruşturma numaralı dosyasında yağma suçundan ötürü davalı / alacaklı tarafın şüpheli sıfatıyla yer aldığı dosyada soruşturmanın devam ettiğini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından bu hususun bekletici mesele yapılmadan kararını verdiğini, somut olayda davalı / alacaklı taraf hakkında iddianame düzenlenip yağma suçundan dolayı ceza alması halinde davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, iki karar arasında çelişki olacağını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; istinafa başvuran davacının tüm taleplerinin reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava; İ.İ.K’nun 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılmış menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davacı taraf her ne kadar kendisinden dava ve takip konusu senedin/ bononun davalı yanca zorla ( tehditle) alındığını savunmuş ise de dosya kapsamı, soruşturma dosyasındaki taraf beyanları ve mevcut delil durumu itibariyle davacının bu iddiası soyut nitelikte olup kesin ve yeterli delillerle sabit olmadığı,davacı tarafça kesin kanıtlarla ispatlanamadığı dolayısıyla ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmüştür.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.Sonuç itibariyle; davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 29/03/2022tarih ve 2021/659Esas 2022/244Karar sayılı ilamına karşı davacı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 22/09/2022