Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/156 E. 2022/195 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/156
KARAR NO: 2022/195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2021
ESAS NO: 2015/1371
KARAR NO: 2021/881
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit-İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 03/02/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/10/2021 tarih ve 2015/1371 E – 2021/881 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin … numaralı üyesi olduğunu, kooperatif bünyesinde çalışan yetkili personeller hakkında, kooperatifteki usulsüz işlemleri ve tahsilatları nedeni ile ortadan kaybolduğunu, yüzlerce çiftçinin mağdur edildiğini, yapılan müfettiş incelemesinden de herhangi bir sonuç alınamadığını, ayrıca Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/4485 sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin davalı kooperatiften almış olduğu tüm ürünlerin ödemelerinin tamamını peşin olarak veya elde ettiği ürün karşılığı yaptığını, müvekkilinin hesap ekstresi kredi sözleşmeleri gösterilmek suretiyle usulsüzlük yapılan işlemler tesis edildiğini, ortağın imzası taklit edilmek suretiyle, kredi sözleşmesi tanzim etmek ve ortağın kamuya olan güvenini kullanarak daha önce kullanmış olduğu gerçek kredilerde imza eksiği olduğunu veya yapılandırma yapıldığı beyan edilmek suretiyle yeni bir kredi sözleşmesi tanzim etmek veya yapılan ödemeleri borçtan düşmemek şeklinde yolsuzluklar yapıldığını, taraflardan birinin diğerinin aldatması sonucu yapılan sözleşmenin de geçersiz olması ve hile ile müvekkilinin fesada uğratıldığını, müvekkilinin kooperatife borcu olmadığı halde yapılandırma kredisi kullandırıldığını belirterek 25.11.2013 tarih … numaralı 12.392,75TL bedelli borç yenileme kredisi adı altında düzenlenen sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, yine 26/11/2013 tarihli … numaralı 14.500,00 TL bedelli nakdi kredi adı altında düzenlenen sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ve böyle bir ürün de kullanmadığını, 31/12/2013 tarih … numaralı 467,80 TL bedelli sigorta primi adı altında düzenlenen sözleşmedeki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, böyle bir ürün de kullanmadığını, 25/11/2013 tarih … numaralı 8.400,00 TL bedelli senet ile ilgili 22.07.2014 tarihli ve … numaralı müstahsil makbuzu gereği yapılan ödemenin borçtan düşülmediğini bu senetle ilgili müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibine konu edilmemesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle müvekkili kooperatif ile davacı arasındaki ilişkinin ticari bir ilişki olmadığını bu nedenle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, kooperatiflerin krediler ile ilgili alacak senetleri, kağıtlar ve her türlü taahhütname ve sözleşmelerin ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından parasız olarak tasdik olduğunu, bu suretle tasdik olunan senet ve belgeler İİK.”nun 38 maddesinde yazılı belgeler hükmünde olduğunu, senetlerin protestoya tabi tutulamayacağını, müracaat halinde tasdik muamelelerinin noterler tarafından da yapıldığını, tasdik edilen belgelerin yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun düzenledikleri belgeler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğunu, davacının peşin ödeme yaptığı iddiasına rağmen senet düzenlenmesi iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, peşin ödeme iddiasının davacı tarafından yazılı delil ve belgelerle ispatı gerektiğini haksız açılan davanın öncelikle görev yönünden ve esastan da reddine karar verilmesini, tedbir kararı verildiği takdirde % 20 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Delillerin toplanmasından sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi Erciyes Üniversitesi … Öğretim üyesi Prof. Dr. … yaptığı inceleme ve hesaplamalar sonucu düzenlediği 16/07/2020 tarihli raporunda; davacının … numaralı senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, ancak Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği müfettişinin yaptığı soruşturmada senet üzerindeki imzayı davacının kabul ettiği, bu senet karşılığında davacının doğrudan bir kredi kullanmadığı, davacı tarafça daha önceden kullanılan kredilerin yapılandırılması sonucu oluşturulduğunu, davacının dava konusu bu senet sebebiyle dava tarihinde 15.671,28 TL borçlu olduğunu, dava tarihinden sonraki dönemlerde davacının bu senet bedelini ödediği ve halihazırda bu senetten davacının borçlu olmadığını, davacının imza inkarında bulunduğu … numaralı senedin davacıya kullandırılan 14.500 TL nakit kredi için düzenlendiği, senet üzerinde ve tediye fişinde imzasının gözüktüğü, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği müfettişinin yaptığı soruşturmada bu senetteki ve tediye fişindeki imzanın kendisine ait olduğunu beyan ettiği, dava tarihi itibariyle davacının bu senet sebebiyle 17.887,36 TL borçlu olduğu, dava tarihinden sonraki tarihlerde ödendiği ve borcun kalmadığını, davacının dava konusu yapılan … numaralı senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği müfettişinin yaptığı soruşturmada da bu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, bahse konu senedin … Sigorta Şirketine yapılan tarım sigortası ile ilgili olduğunun anlaşıldığı, davacının dava tarihinden önceki 22.07.2014 tarihinde 505,70 TL ödeme yaptığı ve bu borç nedeniyle dava tarihi itibariyle borçlu olmadığını, davacı tarafça dava dilekçesinde senet numarasının … olarak bildirildiği, ancak daha sonraki beyan dilekçesinde senet numarasının yanlış yazıldığını, doğru numaranın … olduğunu beyan ettiği, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği müfettişi tarafından yapılan soruşturma raporunda bahse konu senetteki imzayı davacının kabul ettiği, dava tarihi itibariyle davacının bu senetten 4.082,99 TL borçlu olduğu, dava tarihinden sonra ise çeşitli tarihlerde ödenerek borcun kalmadığını, davacının 22.07.2014 tarihinde teslim etmiş olduğu arpa bedeli olan 16.967,35 TL’nin borcundan düşülmediğini ileri sürdüğü ancak söz konusu bedelin davacının borçlarına mahsup edildiği sonuç ve kanaatine varıldığını belirlemiştir. 28.08.2020 tarihli dilekçe ile davacı davasının istirdat davasına dönüştürmüştür. Toplanan deliller yapılan yargılama sonucunda; dava konusu edilen … (…) adına düzenlenmiş 01/09/2014 vade tarihli, 25/11/2013 senet tarihli 12.392,75 TL kredi tutarlı … senet numaralı kredi borç senedi, 01/09/2014 vade tarihli 15/11/2013 senet tarihli 2.300 TL kredi tutarlı … senet numaralı kredi borç senedi, 01/09/2014 vade tarihli 15/11/2013 senet tarihli 8.400 TL kredi tutarlı … senet numaralı kredi borç senedi ve 01/09/2014 vade tarihli 26/11/2013 senet tarihli 14.500 TL kredi tutarlı … senet numaralı kredi borç senedi üzerinde atılı bulunan imzaların …’in elinden çıktığı anlaşılmakla, imzaları kendisine ait olan senetlerden dolayı davacının sorumlu olduğu ve borçların ödenerek kapandığı anlaşılmakla davacının …, … ve … numaralı senetler nedeniyle açtığı davasının reddine, dava konusu edilen … adına düzenlenmiş, 01/09/2014 vade tarihli, 31/12/2013 senet tarihli 467,8 TL kredi tutarlı … senet numaralı, kredi borç senedi üzerinde atılı bulunan imzanın davacı …’in elinden çıkmadığı bu sebeple bu senetten dolayı sorumlu olmadığı anlaşılmakla davacının bu senet nedeni ile ödemiş olduğu 505,70 TL’nin ödeme tarihi olan 22/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, Davacının, … nolu senet nedeniyle istirdat davasının kabulü ile 505,70-TL’nin ödeme tarihi olan 22/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının …, … ve … nolu senetler nedeniyle açmış olduğu davasının esastan reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu olayda da müvekkilin ödemiş olduğu borcu yenilemediğini, tekraren borç olarak kayıtlara geçtiğini, bunun yanında sahte senet düzenleyerek müvekkili borçlu hale getirdiğini, müvekkile ait olduğu ileri sürülen ve imzasına itiraz edilen senet yönünden Kayseri’de imza incelemesi yaptırılmış ve imzanın müvekkile ait olduğu yönünde rapor çıktığını, bu rapora karşı itirazların sunulduğunu ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması talep edildiğini ancak yerel mahkemece bu itirazların dikkate alınmadığını, bunun yanında imzasına itiraz edilmeyen senet yönünden ise gereği gibi inceleme yapılmadığını, öncelikle faturalar üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını, söz konusu kooperatifte bu gibi usulsüz işlemler o kadar çok yapılmıştır ki hangisinin ne şekilde ayırt edileceği bilinmediğini, bu sebeple söz konusu senetler ve faturalar üzerinde de inceleme yapılması gerektiğini, Bu durum savcılık soruşturma dosyasında yapılmaktadır ancak yerel mahkemece savcılık soruşturmasının sonucu beklenmediğini, yerel mahkeme tarafından, savcılık soruşturmasının sonucunun beklenmesinin yargılamayı uzatacağı gerekçesi ile soruşturma sonucu beklenmeden kurulan hüküm yerinde olmadığını, Savcılık soruşturmasındaki dosya bizzat söz konusu dava ile ilişik olup soruşturma sonucu bu dosyanın da akıbetini değiştirecek nitelikte olduğunu, bununla birlikte, 01.09.2014 vade tarihli, 31.12.2013 senet tarihli 467,8 TL kredi tutarlı … numaralı senet yönünden alınan raporda, senet üzerine atılı bulunan imzanın, mevcut mukayese imzalarına kıyasen, …’in elinden çıkmadığı kanaatine varıldığını, senetlerden bazılarının sahte olduğu yerel mahkemece sabit iken, geriye kalan senetler yönünden eksik inceleme yapılarak kurulan hüküm hukuken uygun olmayıp istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, yerel mahkemece yapılan yargılama esnasında kooperatifin stoklarından ilgili senet tarihlerinde faturalarda belirtildiği şekilde motorin, gübre ve diğer mal ve para çıkışı yapılıp yapılmadığı tespit edilmediğini, bu tespit yapılmadan tanzim edilen bilirkişi raporunda borcun ödendiği yönündeki beyanların karara esas alınması usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı kooperatif kamu kurumu niteliğinde bir kuruluş olup, kooperatife giren mal miktarı ve çıkan mal miktarının belli olması gerektiğini, bu durum tespit edildiğinde zaten kimlerin ne kadar mal aldığı ve ödeme yapması gerektiği de ortaya çıkacağını, yerel mahkemece bu yönden bir araştırma yapılmadığını, kooperatife mal giriş ve çıkışlarının karşılaştırılması halinde tüm olay açığa çıkacak iken bunun yapılmamıs olması büyük oranda hak kaybına sebep olduğunu, yerel mahkemenin kısmen reddine ilişkin karanının bozulmasını, davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak talep gibi davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının beyanları usul ve yasaya aykırı olup davacının dilekçesinin kabulü mümkün olmadığını, yerel mahkeme kararı davanın reddine ilişkin yönü ile usul ve yasaya uygun olduğunu, yapılan esasa ilişkin incelemelerde de davacının iddiasını kanıtlayamadığı, aksine davacının kooperatife borcu için ödeme yaptığının kanıtladığını, bu şartlarda davacının davasının reddedilmesi usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının dava konusu senetlerden bir kısmındaki imzalara ise itiraz olmadığı gibi hem faturalar hem de yenileme kredisi başvuru dilekçesindeki imzalarına da itirazı olmadığını, gerek imza itirazının olmaması gerek muhasebe kayıtlarına ilişkin alınan bilirkişi raporu ile davacının iş bu davada haksız olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davacı müvekkil ile çalışmaya devam ettiğini, bu durumda davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, zira davacı iddiaları gerçek olsaydı müvekkil ile çalışmayı bırakırdı ancak davacı devamlı olarak müvekkille işlerine devam ettiğini, sürekli davalı müvekkilden alışveriş yapan davacının yaptığı ödemelerin tahsilat olarak işlenmediği, borcunu kapatmasına rağmen borç yenileme Kredisi kullanmış gibi borçlandırıldığı ve almadığı malzemeyi almış gibi işlem yapıldığı iddiaları hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Savcılık soruşturması halen devam ettiğini, ancak yargılamanın geldiği safhada ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli bilirkişi incelemesi zaten iş bu dosyada mevcuttur savcılığın dosyasının beklenilmesi yargılamanın gereksiz uzamasından başka hiçbir işe yaramayacağını, davacı iddialarına soyut ve genel geçer ifadelerle belirttiği olayları dayanak yapmaya çalıştığını, ancak kooperatif senetleri kanun gereği ilam niteliğinde olduğundan, senede karşı senetle ispat kuralı gereği ve taraflar arasındaki üyelik sözleşmesinde de müvekkilin kayıtlarının kesin delil olarak kabul edildiği düşünüldüğünde ve ayrıca davacının hile iddiasını da toplanan tüm delillerine rağmen kanıtlayamadığından davacının iddiaları temelsiz kaldığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1371 Esas 2021/881 Karar Numaralı İlamını için davacının yapmış olduğu istinaf başvurusunun usul ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatif üyesi davacının, kooperatifte meydana gelen usulsüzlükler nedeni ile hakkında düzenlenen borç senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve istirdat talebine ilişkindir.Davacı, …, …, … ve … nolu senetlerde yer alan imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, … nolu senette yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığından bahisle bu senet yönünden davacının istirdat talebinin kabulüne, …, … ve … nolu senetlerde yer alan imzanın ise davacının eli ürünü olduğu gerekçesiyle bu senetler yönünden açmış olduğu davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2011/9152 E-2011/18084 K sayılı emsal içtihadında belirtildiği üzere sahtelik iddiası yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilecek itiraz niteliğinde bulunup, mahkemenin bu davada ileri sürülen sahtelik iddiasını HMK 208 ve 211 ve devamı maddelerine göre tahkik etmesi ve elde edilecek sonucu, tüm dosya münderecatı ile birlikte değerlendirerek bir karara bağlaması zorunludur. Dolayısıyla taraflar yargılamanın her aşamasında imza inkarında/sahtelik iddiasında bulunarak belgeye ilişkin sahtelik itirazında bulunabilirler. Dayanak belgelerdeki imzanın davacıya ait olduğu hususunda ispat yükü davalı kooperatif üzerinde olup, imza itirazını yargılamanın herhangi bir aşamasında ileri sürmesinde engel herhangi bir engel yoktur. Bu durumda mahkemece davacının oturarak ve ayakta, sağ ve sol el yeteri kadar imza örnekleri alındıktan ve davacının ıslak imzasını içeren emsal belge asıllarının ilgili yerlerden araştırılıp getirtildikten sonra Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden davalının imzası görünen ancak davacı tarafça sahteliği iddia edilen belge aslı/asılları yönünden imza incelemesine ilişkin ayrıntılı, bilimsel ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde rapor alındıktan sonra sonucuna göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken,bu konuda yeterli ve hüküm kurmaya elverişli görülmeyen tek bilirkişiden alınan rapor mahkemece yeterli görülerek hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bu gerekçelerle sair istinaf itirazları incelenmeksizin davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak davacı tarafın istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, söz konusu istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden görülmek üzere üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/10/2021 tarih ve 2015/1371 E – 2021/881 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf eden davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 02/02/2022