Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/153 E. 2022/290 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/153
KARAR NO: 2022/290
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2020/683 E. 2021/795 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/02/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/09/2021 tarih ve 2020/683 E – 2021/795 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu, müvekkili kooperatifinin ortağı olduğunu, konutların inşası tamamlandıktan sonra Kesin Hesap Komisyonu tarafından maliyet hesaplaması yapıldığını, bir kısım üyelerin itirazları sonucunda kooperatif bünyesinde kurulan itiraz komisyonunun çalışmalar yaptığını, hesap raporlarının kesinleştiğini, kat mülkiyetli tapularını teslim alan kooperatif ortaklarının bakiye konut maliyeti borçlarını ödemeleri gerektiğini, bu kapsamda kooperatifin bütün ortakları yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, davalı ve birkaç kişinin borcunu ödemeye yanaşmadıklarını, davalı-borçluya devredilmiş bulunan bağımsız bölüme ilişkin olarak toplam 120.489,73TL maliyet hesabı yapıldığını, davalı tarafından yapılan toplam 98.500,00TL tutarındaki ödemenin maliyet hesabından mahsubu sonucunda, davalının kooperatife 21.989,73 TL bakiye borcu kaldığını, kooperatifin alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında Kayseri Genel İcra Dairesi’nde … Esas sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalı – borçlunun haksız itirazları sonucunda takibin durduğunu, davalı-borçlunun ilamsız takibe itirazının kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının yetki itirazının usule uygun olmadığını, yetkili icra dairesi ve mahkemeleri kooperatifin merkezi olan Kayseri Mahkemeleri ve icra daireleri olduğunu, borca ilişkin itirazlarının da haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı borçlunun müvekkil kooperatife yapmış olduğu kısmi ödemelerin mahsubu sonucunda bakiye 21.989,73 TL borcu kaldığını, itirazların yerinde olmadığını, davalının kooperatif ortaklığının devam ettiğini, dava öncesinde arabuluculuk görüşmeleri de yapılmış olup davalı ile herhangi bir anlaşmaya varılamadığını belirterek, borçlunun hukuka ve yasaya aykırı bütün itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına, davalının kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, Müvekkilinin davacı S.S … Kooperatifi üyesi iken 2010 yılında evini alarak kooperatiften ayrıldığını, 2012 yılında ise evin tapu işlemlerinin tamamlandığını, geçen 8 yıl boyunca kooperatif yönetimince aranmadığı gibi her hangi bir bildirimde almadığını, dava konusu alacak hesabı daha önce yapılmış ve müvekkiline Tasfiye Halinde S.S. … Kooperatifi olarak 2012 yılında kesin hesapların yapıldığı ve müvekkilin üye olarak 6.000,00TL borcu olduğu iddiası ile icra takibi yapıldığını, müvekkilinin avukatı aracılığı ile yaptığı itiraz sonrası açılan dava müvekkili lehine sonuçlandığını ve verilen kararın kesinleştiğini, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava daha önceden açılmış ve bu konuda kesinleşmiş yargı kararı olması sebebiyle bu konuyu ilk itiraz olarak sunduklarını, ilk itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, davacı taraf 2012 yılında müvekkile karşı genel kurul kararı sonrası kesin hesapların kabulü sonrası tasfiye halindeki kooperatifin alacak borç çizelgesine göre 6.000,00 TL borçlu olduğu iddiası ile Kayseri 2. İcra Müdürlüğünün … E. takip dosyası ile müvekkil aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe karşı yapılan itiraz sonrası davacı tarafça Kayseri 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/216 Esas ile dava açıldığını yargılama sonucu dava 2013/74 K sayılı kararı ile davanın ret edildiğini kararın kesinleştiğini, davacı tarafın 2012 yılındaki açılan davanın reddi sonrası yeniden Kayseri Genel İcra Dairesi … E takip dosyası ile 8 yıl sonrasında yeniden yaptıkları kesin hesap komisyonu maliyet hesaplamasında 2013 yılı hesaplaması bu sefer 19.099,88 TL olarak belirleyip müvekkile karşı icra takibi başlatıldığını öncelikle 2012 yılında yapılan ve kesinleştiği bildirilen maliyet hesaplama tablosu tekrar düzenlenerek müvekkilin 2011 yılında yatırdığı 98.500 TL para da 30.11.2013 yılında yatırılmış gibi gösterilerek bu konudaki açılan ve kaybettikleri davadan hiç bahsedilmediğini, müvekkilinin kooperatiften istifa ettiğini ve yapılan genel kurullardan müvekkilin haberi olmadığını, 2013 yılından beri görüşmediği, her hangi bir bildirim almadığı, istifasının işleme konulduğunu düşündüğünü, müvekkilinin kooperatife olan tüm borcunu ödeme talebini kabul ederek kendisinin borcu hakkında bilgi verildiğini sonrasında belirtilen tüm borç müvekkil tarafından ödenmesi sonrası 11.11.2010 tarihinde tüm yönetim kurulu ve müteahhitçe imzalanan borçsuzluk tutanağı düzenlenerek evinin tapusunun verildiğini, aynı gün istifa dilekçesini yönetim kurulu üyelerine elden teslim ettiğini, müvekkil kooperatiften evini teslim alırken kendisine tüm borcunun hesabı çıkartıldığını ve müvekkil kredi çekerek kendisine bildirilen tüm ödemeyi yaptığını, sonrasında 3.000,00 TL de abonelik ödemesi için para talep edildiğini, müvekkil bu ödemeyi yaptıktan sonra üyelikten istifa ettiğini, müvekkilin istifası işleme konulmayarak üyeliği kağıt üzerinde yıllarca devam ettirilmiş olduğunu, kooperatifin yönetim kurulu üyeleri borçsuzluk tutanağını imzalayan aynı bu konudaki sorumlulukları söz konusu olup bu konudaki Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına görevi ihmal ve resmi belgede sahtecilik konulu başvuruda bulunduklarını belirterek öncelikle konusu, sebebi, tarafları aynı olan daha önce karara bağlanmış davanın reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, dosya kapsamına uygun, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu içeriği dikkate alındığında; bilirkişi raporunun gerekçeli ve kayıtlara dayalı olduğu ve mahkememizce de hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalının kooperatif üyesi iken üyelikten ayrıldığını ve borcu olmadığına dair belge verildiğini, davalının kooperatife noterden istifa çekerek, istifa ettiğini daha önce kabul edilmeyen istifası nedeniyle şimdi takipten sonra yeniden istifa talebi gönderdiğini beyan etse de, davalının bu istifalarının yerinde olmadığı, davalının takip yapıldığı tarihte davalı kooperatifin ortağı konumunda olduğu, davalının sabit fiyat peşin ödemeli ortak olduğuna dair bir bilgi ve belge olmadığı gibi bu konuda genel kurulda alınmış bir karar da bulunmadığı, dolayısıyla davalının normal ödemeli bir ortak konumunda olduğu, istifa etse bile aldığı daireyi geri vermeden üyelikten ayrılamayacağı, bu sebeple kooperatifin belirlenmiş olduğu maliyet ile sorumlu olduğu, sorumlu olduğu ödemesi gereken miktarın 21.989,73 TL olduğu, davalıya verilmiş olan borçsuzluk tutanağının o tarihte borcu olmadığına ilişkin olduğu, tasfiye edilmeyen kooperatifin faaliyetlerinin devam etmesi nedeniyle ortağa verilen borçsuzluk veya ibra belgelerinin ileride çıkacak maliyet ve borçlara tabi olmalarını engellemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmakla davacının davasının kabulüne, davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile asıl alacak olan 21.989,73TL, işlemiş faiz 2.049,56TL olmak üzere toplam 24.039,29-TL üzerinden itirazın iptali ile takibin icra dosyasındaki şartlar ile devamına, hüküm altına alınan 24.039,29TL alacağın, kayıtlara dayalı likit bir alacak olması nedeni ile, 24.039,29 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Açılan davanın kabulü ile;…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece müvekkilin kooperatif üyeliğinden 2010 yılı sonrasında istifa ettiğini ve bu tarihten sonra yapılan hiçbir genel kurul çağrısı almadığını, bu konuda çağrı yapıldığına dair tebligat belgelerinin sunulması taleplerinin göz ardı edildiğini, davacı tarafça 2018 yılında hazırlanan kesin hesap çizelgesinin de müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin borçsuzluk tutanağı aldıktan sonra istifa mektubunu da kooperatif yöneticisine verdiğini ve geçen süreçte hiç aranmadığını, kendisine hiçbir tebligat yapılmadığını, kooperatif ile herhangi bir ilişkisi, ilgi ve alakasının bulunmadığının açıkça ortada olduğunu, zira kooperatif ile ilgili Ticaret sicil dosyası ve sair tüm iş ve işlemlerin irdelenmediğini ve incelenmediğini, dosyada mübrez olan; içeriğinde müvekkilinin ibra eden 11.11.2010 tarihli borçsuzluk tutanağını da Sayın Yerel Mahkeme tarafından irdelenmediğini ve incelenmediğini, iş bu borçsuzluk tutanağının hamili …’in kooperatiflerine borçları yukarıdaki ödemeler neticesinde sıfırlanmış olduğundan, adına tapu harçları, tapu muamele masrafları, elektrik, su, doğalgaz abone giderleri vb. giderler ortak …’e ait olacağını,müvekkilinin ödemeleri peşin olarak yaptığını ve her ne nam adı altında olursa olsun borcunun bulunmadığının ortada olduğunu, bu hususta bilirkişinin hukuki görüş bildirmesi görevini aştığı gibi hukuki konuda mütalaa verir gibi objektiflikten uzak hareket tarzının kabul edilemez nitelikte olduğunu, borçsuzluk tutanağının sonuçları konusunda ek rapor taleplerinin dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile verilen kararın istinaf başvuru sonrası öncelikle usul yönünden ortadan kaldırılması-Bozulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, Kayseri Genel İcra Dairesi … Esas sayılı takip dosyası ile hakkında yapılan icra takibi sonrası davacı Tasfiye Halinde S.S. … Kooperatifi üyeliğininde bulunmaması karşısında müvekkilinin daha önce kooperatif yönetimi tarafından kendisine verilen borçsuzluk tutanağına dayanarak yapılan icra takibine itiraz ettiğini, burada müvekkilinin amacının kendisine bildirilen borç hesabına karşı kötü niyetli değil bizzat kooperatif başkanı tarafından 2010 yılında kooperatifin çıkardığı hesaba göre peşin olarak ödeme yapıp tapusunu alarak kooperatiften ayrılmak olduğunu, aradan geçen yıllarda kendisine herhangi bir tebligat yapılmadığı gibi 9 yıl sonra kendisine gönderilen icra takibinin haksız ve mesnetsiz olduğunun her türlü izahtan vareste olup müvekkilinin Anayasal ve yasal savunma haklarını kullanmak adına itiraz ettiğini, objektiflikten tamamen uzak ve yok hükmünde olan bilirkişi raporu içeriğinde dahi kesin hesabın nasıl yapıldığının anlaşılamadığı ve bu konuda bir karar alınmamış olduğunun açıkça belirtildiğini, kaldı ki raporda kooperatif dosyası ve tebligatların müvekkili açısından üyelik durumu dahi irdelenmemiş olup sadece yorum yolu ile hukuki mütalaa şekline gelecek tamamen yanlış bir rapor ortaya konulduğunu, gerekçeli kararın dayanağı olan bu raporun yok hükmünde olup kabulünün de mümkün olmadığını, davacı tarafın 2012 yılındaki açılan davanın reddi sonrası yeniden Kayseri Genel İcra Dairesi … Esas sayılı takip dosyası ile 8 yıl sonrasında yeniden yaptıkları kesin hesap komisyonu adı altında sözde maliyet hesaplamasına göre belirlenen rakamlarla müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını, takibin tamamen haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, öncelikle bu yapılan işlemlerin usule ve yasalara aykırı olup yapılan genel kurullardan iş ve işlemlerden müvekkilinin haberi olmadığını müvekkilinin kooperatifle ilgi ve alakasının bulunmadığı ve görüşmediği ve kendisine herhangi bir tebligat yapılmadığının ortada olduğunu, müvekkili hakkında yapılan icra takibine karşı kötüniyetli olarak itiraz etmediğini,müvekkilinin evinin tapusunu aldığı sırada kendisine verilen borçsuzluk tutanağına dayanarak ve davacı kooperatife bir borcu kalmadığına dair kendisine şu an için tasfiye halinde bulunan kooperatif başkanı tarafından verilen söz ve yazıya güvenerek borcu kalmadığına inandığı için itiraz ettiğini, Kooperatif başkanı tarafından istifasının işleme konulup konulmadığı hakkında bir bilgisi olmadığı gibi aradan geçen yıllarda kendisine kooperatifle ilgili bir bilgide verilmemiş olmasından dolayı hakkında yapılan icra takibine itiraz ettiğini, daha öncesinde istenilen 3000 TL ödemeyi ise banka kanalıyla yaptığını, müvekkiline bilgi vermeksizin icra gönderilmesi durumunda müvekkilinin itiraz etmesinin kötüniyetli olarak nitelenmesi ve buna göre icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yanlış bir karar olduğunu, müvekkilinin 2010 yılında kooperatifin talebi üzerine bankadan kredi çekerek tüm borcunu defaten ödediği sonrasında borcu olmadığına dair verilen belgeye göre itirazda bulunmuş olması durumunun dikkate alındığında kötüniyetli işlemde bulunmadığının görüleceğini, istinaf taleplerinin sonucu bu icra inkar tazminatı yönündeki kararın da kaldırılmasını talep ettiklerini,Müvekkilinin 2010 yılında kooperatifin tüm borcunu ödeme talebini kabul ederek kendisinin borcu hakkında bilgi verildiğini, sonrasında belirtilen tüm borcun müvekkili tarafından ödenmesi sonrası 11.11.2010 tarihinde tüm yönetim kurulu ve müteahhittin imzaladığı borçsuzluk tutanağı düzenlenerek evinin tapusu verilmesine rağmen ve borcu kalmadığının belirtilmesine karşılık sonradan elektrik, su doğalgaz abonelikleri ile tapu harç ve masrafları için yeniden 3.000,00.TL. para talep edilmiş olup bu bedelin de müvekkili tarafından ayrıca banka kanalıyla yapıldığını, davacı tarafça müvekkilinin istifası ortada olup üyeliğinin bulunmadığı kooperatifçe yapılan tasfiye konusu dâhil işlemler konusunda dahi müvekkilinin bilgilendirilmemesi, müvekkiline hiçbir tebligatın yapılmaması, tüm bedelin müvekkili tarafından defaeten peşin olarak ödenmiş olması ve neticesinde borçsuzluk tutanağının verilmiş olmasının üyeliğin olmadığının göstergesi olduğunu, bilirkişi incelemesinin dosya üzerinden yapıldığını, yerinde inceleme yapılmadığını, yerinde inceleme yapılmış olsa idi müvekkiline ait dosyanın durumunun ortaya çıkacağını, çünkü müvekkiline yaptığı toplu ödeme sonrası borcu kalmadığı söylenerek daha önce vermiş olduğu senetlerin de kendisine iade edildiğini, Mahkemece bilirkişi incelemesi sırasında borçsuzluk tutanağı konusunun, aradan geçen süreçte müvekkiline yapılması gereken üyelik ve bilgilendirme konularındaki işlemler açısından da inceleme yapılması konusundaki taleplerinni dikkate alınmadan eksik inceleme ve delillerin takdirinde hata yapılmak suretiyle karar verilmiş olup kararın bu yönlerden de ortadan kaldırılması-bozulması gerektiğini ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/683 Esas ve 2021/795 Karar sayılı 29.09.2021 tarihli kararının kaldırılmasına, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif Genel Kurulunca davalı hakkında sabit fiyat peşin ödeme ortaklığı hususunda herhangi bir karar alınmadığı veya yönetim kurulunca alınıp genel kurulca onaylanan bir karar bulunmadığı gibi dosyaya celp edilen resmi kayıtlara göre de kooperatifin peşin ödemeli üyesi bulunmadığının açık ve net olduğunu, bu hususun bilirkişi raporunda da belirtilmiş olup davalının bu husustaki istinaf talebinin yersiz olduğunu, davalı adına yetkisi ve görevi bulunmayan Yönetim Kurulunun borçsuzluk tutanağı düzenlemesi ve davalının belirtilen dönemde borcunun bulunmamasının davalının sabit fiyatlı peşin ödemeli üye olduğunu göstermediğini, kooperatif üyelerine dağıtılması gereken meskenlerin tamamının dağıtılmadığını, bazı üyelerin evi dahi teslim edilmediğini, kooperatif kesin hesabı yapılmamışken davalının kendisine isabet eden mesken tapusunu alarak kooperatif ortaklığından istifa etmiş olmasının davalıyı borçtan kurtarmadığını, davalının bu aşamada istifa etmiş olmasının bir hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olup kooperatif hukukunun temel ilkelerinden olan eşitlik ilkesini zedeleyici bir durum teşkil ettiğini, bu sebeple davalının istifası usulüne uygun olmadığı gibi yerinde de olmadığını, daha sonra hazırlanmış olan 2018 tarihli kesin hesap çizelgesinde, davalının üyeliğinin dolayısıyla kooperatife karşı yükümlülüklerinin devam etmiş olduğu ve borcu bulunduğunun sabit olduğunu, davalının borçsuzluk tutanağı ile ilgili istinaf gerekçelerini de kabul etmediklerini, söz konusu ibraname niteliğindeki borçsuzluk tutanağı incelendiğinde tutanağın yönetim kurulu ve müteahhitçe hazırlandığı göz önüne alınacak olursa hazırlandığı döneme ait borç durumunu göstermekte olup üyenin gelecek borçlarından ibra niteliğini taşımasının mümkün olmadığını, gerek Yönetim Kurulunun gerekse müteahhit firmanın kooperatif üyesini ibra etme yetkisi bulunmayıp bu yetkinin kanunda açıkça belirtilediği üzere genel kurula ait olduğunu, bu durumda davalının ileri sürmüş olduğu borçsuzluk tutanağının, kooperatif yükümlülüklerinin sona ermesine ilişkin geçerliliğinin olmadığını, Kooperatifler Kanunu 32. Maddesinde belirtilen hüküm olup söz konusu hükümde “Sorumluluğu belirli bir zamana bırakan veya bazı ortak gruplarına yükleyen ana sözleşme hükümleri muteber değildir.” denmiş olup bir ortağın sorumluluğunun, borçsuzluk tutanağında belirli bir zaman dilimi ile sınırlı tutulmuş olması veya kooperatif sorumluluklarının belirli ortak gruplarına yükletilmesinin mümkün olmadığını, zira bilirkişi raporu ve yerel mahkemece de bu husus göz önüne alınmakla birlikte davalının elinde bulunan borçsuzluk tutanağının sadece o tarihte borcu olmadığına ilişkin olup sonraki dönemlerde çıkacak maliyet ve borçlardan dolayı sorumlu olmasının engellemeyeceğini, davalının, bahse konu tutanağa dayanarak, varlığı ve faaliyetleri devam eden kooperatif ortaklığından istifa ile ayrılma halinde ortaklığın yüklediği mükellefiyetlerden tümüyle muaf kalınacak olmasının, eşitlik ilkesini zedeleyici sonuçlar ortaya çıkaracak olup doğmamış bir haktan da feragat edilemeyeceğini, davalının iddialarını temellendiren bahse konu tutanağın geçersiz olduğundan incelenip incelenmemesinin de önem arz etmediğini beyan ederek davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacı Kooperatif tarafından, Kooperatif üyesi olan davalı aleyhine açılan 01.10.2018 tarihli itiraz komisyonu konut kesin maliyet bedeli hesabına göre çıkan alacağın tahsili talebine ilişkindir.Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı hakkında 21.989,73 TL kesin hesap maliyeti, 2.212,23 TL faiz olmak üzere toplam 24.201,96 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak 01.10.2018 tarihli itiraz komisyonu konut kesin maliyet bedeli halacağı olarak gösterildiği görülmüştür. Konut Yapı Kooperatif Anasözleşmesinin 61. Maddesinde konutun kesin maliyet bedelinin nasıl belirleneceği düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre”Arsa bedeli ile yapı masrafları ve yol, su, elektrik gibi müşterek tesis masrafları, okul, kütüphane, satış mağazaları, bahçe ve spor alanı gibi genel hizmet tesis bedellerinden her konuta düşecek olan miktar ile genel giderler ve yönetim masraflarından ortaklara düşecek paylar hesaplanmak suretiyle konutların geçici maliyetleri bulunur. Bundan sonra yönetim kurulu kararı ile oluşturulacak en az üç kişilik bir teknik heyet tarafından konutların yeri, yapı durumu ve sair özelliklerine göre kıymet takdir olunur.Teknik heyet kararı bir rapora bağlanarak, tanzim tarihi ve imzaların doğruluğu bakımından noterce onandıktan sonra yönetim kuruluna tevdi edilir. Bu rapor, yönetim kurulunca, noter vasıtasıyla, taahhütlü mektupla veya elden imza karşılığında ortaklara tebliğ edilir. Ortaklar tebliğ tarihinden İtibaren 15 gün içinde bu kıymetlere itiraz edebilirler. 15 günün geçmesiyle itiraz hakkı kesin olarak düşer. İtiraz edildiği takdirde, teknik heyet ile yönetim kurulunun kendi üyeleri arasından birer, itirazda bulunan ortaklar tarafından seçilecek bir kişiden oluşan 3 kişilik yeni bir kurul marifetiyle tekrar kıymet takdir olunur.Bu heyet tarafından takdir olunan fark, geçici maliyet bedellerine eklenir veya bu bedelden indirilir. Geçici maliyet tespitinden sonra yapılan masraflar kesinleşen kıymet takdiri ile orantılı olarak bölünerek kesin maliyet bulunur.İtiraz taksitlerin ödenmesini geciktiremez. Her ortak kendisine düşen konutu kesin maliyet bedeli üzerinden kabule mecburdur. Ortaklar, yönetim kuruluna yazı ile bilgi vermek şartıyla kendilerine düşen konutları diğer ortakların konutları ile değiştirebilirler.” düzenlemesinin olduğu görülmüştür.Kayseri 6. Noterliğinin … tarih … yevmiye numarası ile onaylanan kesin hesap maliyet raporu incelendiğinde; 30.07.2013 tarihli 141 numaralı yönetim kurulu kararına istinaden üç kişilik teknik heyet tarafından ana sözleşmenin 61. Maddesine dayanılarak hazırlandığı hazırlanan raporda; davalının 21.989,73 TL borcunun bulunduğunun belirtildiği komisyon raporunun davalıya tebliğ edildiği görülmüştür.Takibe konu Kayseri 6. Noterliğinin … tarih … yevmiye yevmiye numarası ile onaylanan kesin hesap maliyet raporu Genel Kurulda alınan belirlenen yönetim kurulu üyelerince alınmış olunup kesin maliyet raporunu hazırlayan üç kişilik teknik heyetinde bu yönetim kurulu kararı uyarınca seçildiği kesin maliyet raporunun bu anlamda Kooperatif ana sözleşmenin 61. Maddesine uygun olduğu görülmekle davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını, kooperatiften taşınmazı devir aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını, bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenemeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür.Bir kooperatif ortağı istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573) Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez. ( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Eldeki takip ana sözleşme uyarınca belirlenen kesin maliyet raporuna dayanmakta olup kesin maliyet raporunun ana sözleşmeye uygun şekilde hazırlandığı dikkate alındığında davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.Bununla birlikte; Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davacı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar) Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Yine bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalını kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği davacı kooperatifçe davalıdan istenen kesin maliyet bedelinin Kooperatif Ana sözleşmenin 61. Maddesindeki usule uygun şekilde hazırlandığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı kesin maliyet bedelini ödeme borcu altında olduğu açıktır.
Tüm bu açıklamalar ve dosya kapsamında somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir 26.07.2021 tarihli bilirkişi raporu, toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında; Kooperatifler Kanunu hükümleri çerçevesinde yeniden kesin maliyet belirlenmesine ilişkin yasal bir engelin bulunmaması ve eşitlik prensibi gözetilerek davacı kooperatif tarafından talep edilen alacağın yerinde olması nedeniyle davanın kabulüne kısmen reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.,
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/09/2021 tarih ve 2020/683 E – 2021/795 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.642,12 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 351,23 L harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.290,89 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/02/2022