Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1462 E. 2022/1480 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1462
KARAR NO: 2022/1480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2022
ESAS NO: 2019/752
KARAR NO: 2022/330
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 22/06/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 20/04/2022 tarih ve 2019/752 E – 2022/330 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı bankada bulunan … numaralı hesabında yer alan mevduata davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde el konulduğunu, davacının dava dışı … Limited Şirketi lehine rehin tesis ettiğini, rehin karşılığı olarak davalı tarafından dava dışı şirket adına … Vergi Dairesine sunulmak üzere 575.000 TL’lik teminat mektubu verildiğini, davacının … tarihinde hesabında bulunan parayı çekmek istediğinde hesabında blokaj olduğunun ve teminat mektubunun iadesi halinde blokajin kaldırılacağını öğrendiğini, sonrasında da davacının hesabında blokajın devam ettiğini, davalıya Kayseri 7. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının cevabında teminat mektubunun iade edilmesi edilmesi halinde paranın iade edileceğinin belirtildiğini ancak net sebebin belirtilmediğini belirterek şimdilik 1000 TL tazminat bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bankanın sebepsiz zenginleşmesine hukuken olanak olmadığını, davalının sebepsiz zengileşen taraf olmadığını ve olamayacağını, davacının malvarlığında bir azalma olmuş ise dahi azalmanın davacının hukuka uygun ve kendi iradesi ile akdetmiş olduğu rehin sözleşmesinden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça davalıdan alacaklı olunduğu belirtilerek dava açılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden 08/12/2020 tarihli rapor alınmıştır. Davacının imzasının bulunduğu ve imzanın davacı tarafçada kabul edildiği 23/01/2017 tarihli Cari/Katılma Hesabı Rehin Sözleşmesinin merhun bilgisinde ilgili hesap bilgisinin yazıyor olması da dikkate alınarak davacının böyle bir hesap için 20/01/2017 tarihli belgeye imza atmadığına ilişkin beyanına itibar edilmemiş ve 23/01/2017 tarihli rehin sözleşmesine göre yapılan işlemlerin sözleşmenin 4. maddesine göre de uygun olduğu bilirkişi raporu ile anlaşılmakla davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil tarafından yargılama esnasındaki imzaya itirazlarımız hüküm vermeye elverişli şekilde irdelenmediğini, davalı banka tarafından cevap dilekçesi ve akabinde delil bildirme süresi içerisinde sunulmayan rehin sözleşmeleri usul ve yasaya aykırı olarak bilirkişi incelemesi esnasında bilirkişilere sunulduğunu, bu hususa itiraz etme ve süresinden sonra sunulan delillere muvafakatinin olmadığını açıkça belirtmeye rağmen yerel mahkeme usule aykırı olarak bahsi geçen 20.01.2017 tarihli ve 23.01.2017 tarihli belgeleri hükme esas teşkil ettiğini, akabinde müvekkil tarafından 20.01.2017 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olmadığına dair itiraz edildiğini, yerel mahkeme tarafından davalı bankadan evrak aslı istenmiş olup, bilirkişilere sunulmuş olan evrak her nasıl ise, bilirkişilere sunulma tarihinden önce zayi olduğu gerekçesi ile sunulmadığını, sonrasında ise yerel mahkeme tarafından imzasına itiraz edilmediğini, 23.01.2017 tarihli belge imza incelenmesine gönderildiğini ve yetersiz inceleme ile davanın reddine karar verildiğini, HMK’nın ilgili maddesinin amir hükmü ve yüksek mahkemenin yerleşik kararları doğrultusunda yerel mahkeme tarafından eksik inceleme sonucu verilmiş olan hatalı kararın istinaf incelemesi akabinde kaldırılması gerektiğini, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun şekilde karar verdiği kanaati hasıl olur ise, 20.01.2017 tarihli belgenin zayi olduğuna ilişkin İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/368 Esas ve 2019/1089 sayılı kararın itirazlar doğrultusunda incelenmemesi sebebiyle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi ise cevabi yazısında hard disk içerisindeki belgelerin zayi olduğunu belirttiğini, işbu durumda bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini yineleyerek bahsi geçen belgenin hard disk içerisinde belirtilen belgeler arasında yer alıp almadığı hususu araştırılmadan eksik inceleme ile karar tesis edildiğini, yerel mahkeme gerekçeli kararında davalı banka kayıtlarındaki rehin belgelerinde merhun hesap bilgisinin yazmasını davanın reddi için yeterli gördüğünü, ancak müvekkil, 16.01.2019 tarihinde hesabında bulunan parayı çekmek üzere davalı bankaya başvurduğunda ise davalı tarafından banka hesabı üzerinde 288.000,00 TL gayri nakdi proje karşılığı katılma blokajı olduğu, teminat mektubunun iade edilmesi akabinde bu blokajın kaldırılacağı belirtildiğini, bu hususa ilişkin olarak ilgili cevabi yazı delil olarak yerel mahkemeye sunulduğunu, yerel mahkeme işbu hususu değerlendirmeden hatalı karar tesis ettiğini, müvekkil tarafından imzasına itiraz edilmeyen 23.01.2017 tarihli belge incelendiğinde, dava dışı … Limited Şirketi’nin borçlarından sorumlu olacağını, ancak davalı banka açıkça adı geçen dava dışı şirketin borçlarından kaynaklı olmayan yine dava dışı … Ltd Şti’nin borçlarından dolayı blokaj uyguladığını açıkça ikrar ettiğini, hal böyle olunca davalı banka tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak blokaj işlemi uygulanmış olup, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verildiğini, istinaf nedenlerinin reddi gerekse dahi, davalı banka tarafından usul kurallarına aykırı olarak blokaj işlemi uygulandığını, doktrinde mevduat rehninin senede bağlanmamış adi alacak rehni niteliğinde olduğu kabul edildiğini, alacak hakkı üzerinde kurulan rehin ise rehin alana ayni bir teminat sağladığını, bu kapsamda alacak rehni, bir alacağın teminat altına alınması maksadıyla borçlu veya üçüncü bir kişiye ait bir alacağın üzerinde kurulan ve rehin alana rehin konusu alacağın paraya çevrilmesi suretiyle kendi alacağına öncelikli olarak kavuşma hakkı sağladığını, rehin ile teminat altına alınan alacağın tahsili için kanunun zorunlu kıldığı şekilde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerektiğini, davalı tarafından alacağın tahsili amacıyla rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda takip yapılmaksızın müvekkilin mevduat hesabındaki paraya el konulmasının hiçbir hukuka uygunluk barındırmadığını, işbu sebeple yerel mahkeme kararının istinafen kaldırılması gerektiğini, Ayrıca yerel mahkemeye delil olarak sunulan cari/katılma hesabı rehin sözleşmesi incelendiğinde müvekkilin sorumlu olacağı kredilerin belirtilmesi gerektiği açıkça ortada olup davalı tarafından bu kredi satırları boş bırakıldığını, hal böyle olunca müvekkilin … adlı şirketin kefaleten borçlu olduğu kredi vesair işlemleri bilebilmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafından da bu krediler ekli listede belirtilmediğinden müvekkilin dava dışı … ve … adlı şirketlerin borçlarına rehin verdiğinin kabulü hukuki dayanaktan yoksun olacağını, yerel mahkemeye ilgili kefaletin adi kefalet niteliğinde olduğu kabul edildiğinde TBK 585 amir hükmü uyarınca asıl borçluya başvurmadan kefilin takip edilemeyeceği hususları belirtildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından işbu hususlar irdelenmeden eksik inceleme ile karar tesis edildiğini, dava konusu işlemin geçerli bir nedene dayandığı kabul edilse dahi, alacaklı davalı tarafından TBK’nın 592. Maddesinde hüküm altına alınan yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, kararın bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının 20.01.2017 tarihli ve 23.01.2017 tarihli belgelerin müvekkil banka tarafından dosyaya usulune uygun olarak sunulmadığını, 20.01.2017 tarihli belgenin zayi olmasına, 23.01.2017 tarihli belgenin üzerinden yetersiz/eksik inceleme yapıldığına ilişkin iddiaları hukuka aykırı ve gerçek dışı olduğunu, davacının dava dilekçesinde söz konusu imza itirazlarına/ belgeleri imzalamadığına ilişkin hiçbir itirazı olmadığı gibi aksine ikrarı bulunmakta olduğunu da ayrıca belirtmemiz gerektiğini, davacının müvekkil banka tarafından yapılan blokaj işlemine, genel kredi sözleşmesi ve kefaletnamelere, kefalet ilişkisine ilişkin yapmış olduğu diğer itirazları da dosyada mübrez bilirkişi raporu ile detaylıca değerlendirildiğini ve mahkeme tarafından da hukuka uygun olarak ve gerekçeli kararda da yer verildiği üzere redde konu edildiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/752E. VE 2022/330E. sayılı kararının yasa ve usule uygun olduğunu, davacının haksız ve hukuka aykırı istinaf dilekçesinin reddi gerektiğini, istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, davacının davalı bankada bulunan hesabına konulan blokenin kaldırılması ve söz konusu hesabından dava dışı hesaplara gönderilen paranın iadesi talebine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, yerel mahkemece aldırılan 08/12/2020 tarihli bilirkişi raporuyla yapılan tespit, hesaplama ve sair değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerine görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/04/2022 tarih ve 2019/752 E – 2022/330 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarıca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022