Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1453 E. 2022/1438 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1453
KARAR NO: 2022/1438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2022
ESAS NO: 2022/19
KARAR NO: 2022/260
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/06/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:23/06/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 05/04/2022 tarih ve 2022/19 Esas 2022/260 Karar sayılı ilamına karşı , davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 2007 yılından beri davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatif Yönetim Kurulunun 07.08.2021 tarih ve … sayılı kararı ile alınan ortaklıktan çıkarma kararında, 48.878,00 TL borcun zamanında ödenmediği, iki ihtarnamede verilen süreler içerisinde de ödenmediği, bu nedenle davacının ortaklıktan çıkarıldığının belirtildiğini, işbu ortaklıktan çıkarma kararının davacıya tebliğ edildiğini, davacının ortaklıktan çıkarma kararının yapılacak ilk genel kurulda görüşülmesi talebi ile karara itiraz edildiğini, Kayseri 4. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek davacının, davalı kooperatif yönetim kuruluna talebinin gönderildiğini, bu ihtarnamenin 20.10.2021 tarihin de kooperatife tebliğ edildiğini, davalı kooperatifin 26.12.2021 tarihinde olağan genel kurul toplantısının gerçekleştirildiğini, bu toplantıda 12 numaralı gündem maddesinde ortaklıktan çıkarma kararlarının görüşüldüğünü, bu madde kapsamında sadece… ve … ‘ın ortaklıktan çıkarma kararları oylandığını, fakat davacının ortaklıktan çıkarılma kararının görüşülmediğini, bu nedenle davacı hakkında alınan ortaklıktan çıkarma kararı hukuka aykırı olup, iptali gerektiğini, davacıya gönderilen birinci ve ikinci ihtarnamelerin kanuna uygun olarak gönderilip gönderilmediğinin tespitinin gerektiğini, kooperatif Yönetim Kurulu’nun 07.08.2021 tarih ve 1155 sayılı kararı ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, bu kararın davacıya tebliğ edildiğini, davacı tarafından yapılacak ilk genel kurulda görüşülmesi talebi ile davacı hakkında ortaklıktan çıkarılması kararına karşı itirazları içeren ihtarnamenin, süresi içerisinde davalı kooperatife noter aracılığı ile gönderildiğini ve davalı kooperatife 20.10.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı hakkında ortaklıktan çıkarılma kararına ilişkin itirazların davalıya 20.10.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı kooperatif yönetim kurulunca, kötü niyetli olarak yapılan ilk Genel Kurul toplantısında gündeme alınmadığını ve görüşülmediğini, davacı dışında Yönetim Kuruluna itiraz süresi içerisinde noter aracılığıyla itiraz eden ve ihraç kararları gündeme alınmayan birçok kooperatif ortağının bulunduğunu, Kooperatif Yönetim Kuruluna, otaklıktan çıkarma kararlarına itirazları içeren ve 10 kooperatif ortağı adına vekâleten ayrı ayrı gönderilen ihtarnameler olmasına ve bu ihtarnamelerin tebliğ edilmiş olmasına rağmen bu kooperatif ortaklarından sadece 2 kişinin ortaklıktan çıkarılması kararının gündeme alındığını, nu durumun hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğunu, davacı adına vekâleten noter aracılığıyla yapılan itirazların dikkate alınarak genel kurul toplantısında ilgili gündem maddesinde görüşülmesinin kanuni bir zorunluluk olduğunu, davalı kooperatif Yönetim kurulunca, davacının ihraç kararının gündeme alınmamasının kötü niyetli davranıldığının göstergesi olduğunu, davacının haklarını kullanmasını da engellemeye yönelik olduğunu, bu nedenle davacı hakkında alınan ortaklıktan çıkarma kararının iptali için işbu davanın açıldığını, davacının seramik ustası olarak çalıştığını ve kooperatife üye olduğu 2007 yılından beri kooperatife ilişkin ödemelerini düzenli bir şekilde yaptığını, davacıya hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olarak yüksek miktarlarda borçlar çıkarıldığını ve kooperatif ortaklarının maddi ve manevi olarak yıkıma sürüklendiğini, davacının, 15 yıldır nereye harcandığını dahi bilmediği ödemelerini düzenli ve eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen çıkarılan maliyetler karşısında maddi ve manevi olarak yıkıldığını, davacının kooperatif ortaklığına girdikten sonra bütün ödemelerini yaptığını, bu ödemeler karşılığında da evini teslim alacağı davalı tarafından davacıya taahhüt edilmiş olmasına rağmen davacının kararlaştırılan tarihlerde evini teslim alamadığını, davalı kooperatifin davacıya daha sonra ek maliyet çıkarıldığını, davacının kendisine çıkarılan bu ek maliyeti de ödediğini, daha sonraki yıllarda kooperatif yönetimi tarafından maliyet hesaplamalarında yanlışlık olmuş denilerek davacı ve diğer kooperatif ortaklarından yeni bir ek maliyet alındığını, en son 2021 yılında nasıl hesaplandığı bilinmeyen yeni bir ek maliyet çıkarıldığını ve kooperatif ortaklarından bu borçların ödenmesinin istendiğini, davacı ve diğer kooperatif ortaklarının bu ek maliyet çıkarılmadan önce sırf kooperatifteki inşaat faaliyetlerinin tamamlanabilmesi ve evlerini teslim alabilmeleri için iyi niyetli olarak ödemelerinin tamamını yapmış olmalarına rağmen davalı kooperatifin inşaat faaliyetlerini yapmayarak ve kooperatif ortaklarına evlerine teslim etmeyerek davacı ve diğer kooperatif ortaklarının güvenini zedelediğini, kooperatifin inşaat faaliyetlerinin halen devam ettiğini, davacının kura ile belirlenen dairesinin bulunduğu binanın inşaatının da 15 yıldır devam ettiğini, davacı ve diğer kooperatif ortaklarından inşaatı devam eden binaların, uzun zamandır tamamlanmadığı için artık tamamlanıp, sahiplerine teslim edilemeden çürümeye başladığını, davalı kooperatif yönetim kurulunun basiretsiz, özensiz ve kusurlu davranışları ile kooperatif ortaklarının dairelerine kötü niyetli olarak el koyduklarını, davalı tarafından kooperatif ortaklarına eşit davranılmadığını, örneğin konutu erken teslim edilen üyelerden alınması kararlaştırılan kira bedellerinin tahsil edilmediğini, davacı hakkında çıkarılan borç tutarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespitinin gerektiğini, davacı tarafça kooperatifin 26/12/2021 tarihli toplantısında alınan kararların iptali için Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2022/4 Esas sayılı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek öncelikle teminatsız olarak ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davacının hissesine isabet eden taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacı hakkında alınan ortaklıktan çıkarma kararının iptali ile davacının kooperatif ortaklığının devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:Davacı aleyhinde verilen ihraç kararı nedeni ile davacının genel kurula itiraz ettiğini, genel kurula itiraz edildiği takdirde genel kurulda karar alınmadığı sürece kooperatife ve yönetim kuruluna karşı dava açılamayacağını, bu nedenle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, yönetim kurulu kararı ile ihraç edilen davacının, yapılacak ilk genel kurula itiraz edeceğini noter kanalı ile yönetim kuruluna bildirdiğini, bu bildirimi müteakip davalı kooperatifin 26.12.2021 tarihli genel kurul toplantısına bu hususun gündem maddesi olarak aldığını ancak davacı ile birlikte yönetim kurulu kararı ile ihraç edilmiş üyelerin itirazlarının görüşüleceği 26.12.2021 tarihli genel kurul toplantısının ilgili gündem maddesinin görüşülmesine başlanması ile birlikte davacının durumundaki üyelerle birlikte onlara destek amaçlı bazı üyelerin divan başkanlığı önüne yığılmalarına karşın, kooperatife karşı edimlerini tam olarak yerine getirmiş üyelerin de karşı görüş bildirmeleri üzerine divan önünde oluşan gerginlikler nedeni ile meydana gelen kargaşada yalnızca iki üyenin ihraç işleminin onaylandığını, davacı ve aynı durumdaki diğer üyeler hakkında karar alınamadığının genel kurul sona erdiğinde anlaşıldığını, dolayısı ile davacının itirazı hakkında genel kurulda karar alınamaması nedeni ile davacının üyeliğinin devam ettiğini, genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamayacağını, genel kurulca verilecek gerekçeli karar davacıya tebliğ edilmeden, davacının ihraç kararının iptali davası açma süresinin başlamayacağını, davacının dava açmasında hukuki yararının olmadığını, davacının ihracına gerekçe yapılan geçerli bir genel kurul kararına dayalı borcu bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, davacıdan talep edilen ödemelerin kooperatifin kesinleşmiş genel kurul kararlarına dayalı alacak talebinden ibaret olduğunu, kooperatif genel kurulunda alınan kararın iptal edilmediği sürece geçerli olduğunu, davacıyı bağlayacağını, 26.07.2015 tarihinden önceki kooperatif eski yönetim kurulunca aynen davacı yan beyanlarında belirtildiği şekilde genel kurul kararı olmaksızın ortaya çıkartılan 30.09.2014 tarihli farazi konut kesin maliyet hesaplarının ana sözleşmeye ve kooperatifin fiili durumuna aykırı olarak yanlış ve eksik hesaplandığını ve toplanan paraların da gerektiği gibi inşaatların yapımına aktarılmadığının tespiti ile birlikte şimdiki yöneticilerin organizasyonu sayesinde kooperatif deneticileri tarafından kooperatif genel kurulu olağanüstü toplanarak, 2005 yılından beridir aralıksız olarak son 10 yıldır görev yapan yöneticilerin görevlerine 26.07.2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında son verildiğini, 26.07.2015 tarihinde seçilen davalı kooperatifin yeni seçilen şimdiki yöneticileri tarafından kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde önceki yöneticiler tarafından herhangi bir genel kurulda yetki alınmaksızın ortaya çıkarılmış olan 30.09.2014 tarihli maliyet hesaplarının kooperatif değişen ana sözleşmesinin özellikle 61. maddesine aykırı olduğu, kooperatifin bankalara olan kredi borçlarının, SGK ve Vergi Dairesi’ne borçlarının, özellikle taşeronlara verilen usulsüz avansların, ayrılan ortaklara yapılacak ödemeler vb gider kalemlerinin de kooperatifin gerçek durumunu yansıtacak şekilde hesaplara dâhil edilmediğinin tespit edildiğini, devamında bu durumun görüşülmesi için davacının da içinde yer aldığı 308 ortağa çağrı yapılarak, 308 ortağa ait konut inşaatları ile arsa sahiplerine ait 138 konut inşaatı ve 33 adet dükkan inşaatlarının tamamlanabilmesi için öncelikle 30.09.2014 tarihi baz alınmak sureti ile eski yöneticilerin çıkarttığı hesapların yeniden yapılması için bu konu kooperatifin 18.06.2017 tarihli olağan genel kurulunun 11. gündem maddesinde görüşülerek 308 ortak için eski yöneticiler tarafından çıkarılan 2014 tarihli kesin maliyet hesaplarının yeniden yapılarak ortaklara tebliğ edilmesine ve tebliğden sonra çıkan farkın 4 eşit taksit ile ödenmesine karar verildiğini, davacının söz konusu toplantıya katılmadığını, toplantıda alınan kararlar aleyhinde dava açılmadığını ve kararların kesinleştiğini, söz konusu hesapların davacı dahil tüm ortaklara tebliğ edildiğini, ne davacı ne de başka üyelerin itirazı olmadığını ve ana sözleme gereği hesapların kesinleştiğini, davacının yeniden yapılan hesaplar nedeni ile kendisine çıkarılan borcu ödemediğini, akabinde bir kısım ortağın ödeme yapmamaları, bu süreçte azımsanamayacak sayıda ortağın istifası ve ihraçları nedeniyle bunlara yapılan geri ödemelerin ortaya çıkması, ödeme dengesinin bozulması sonucunda devam eden yıllar içerisinde kooperatifin kredi borçlarının, sgk borçlarının ve vergi borçlarının süresinde ödenememesinden kaynaklı ilaveten ortaya çıkan finansman, faiz ve gecikme zammı giderleri ile genel yönetim giderlerinin oluşması ve özellikle önceki yöneticiler tarafından taşeronlara verilen yüklü tutarlardaki avansların karşılıksız çıkması ve imalata dönüşmemesi nedeni ile inşaatların tamamlanamayacağının görülmesi üzerine değişen koşullara uyum sağlamak üzere söz konusu 30.09.2014 tarihi baz alınmak sureti ile yapılmış hesapların güncellenmesi zaruretinin ortaya çıktığını, kooperatif genel kurulu tarafından kabul edilmiş bir kesin hesap maliyeti olsa dahi değişen durumlar ve geçen zaman içerisinde yeni bir kesin maliyet hesabının belirlenmesinin mümkün olduğunu, her ne kadar önceki maliyet hesaplarına kesin hesap denilse de ortakların kabulü ile yapılan bu hesapların inşaatlar tamamlanana kadar geçici-ara maliyet hesapları olarak kabul edilmesi gerektiğini, ortaya çıkan sayılan olumsuzlukların yine davacının da davet edildiği davalı kooperatifin 14.04.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 13. gündem maddesinde ortakların bilgisine sunulduğunu ve yapılan görüşmeler neticesinde “30/09/2014 tarihli konut kesin maliyet bedeli hesaplarında yer alan maliyet bedelleri dışında, 30/09/2014 tarihinden 31.12.2018 tarihine kadar inşaat maliyet bedellerinin artışına neden olan fiilen gerçekleşmiş her türlü gider ile birlikte gerçekleşmiş olan genel yönetim giderlerini karşılamak üzere tüm ortakların 15.05.2019 tarihine kadar 5.000,00 (beşbinlira) TL ödeme yapmaları, söz konusu giderlerle ilgili yönetim kurulu tarafından güncellenmiş hesapların taahhütlü mektup ile ortakların bilgilendirilmesinden 1(bir) ay sonra başlamak üzere ve 10 (on) ay eşit taksitler ile ortakların kalan ödemeleri yapmaları” oy birliği ile kabul edildiğini, alınan kararların iptali yönünde herhangi bir dava açılmadığını ve alınan kararların kesinleştiğini, davacının daha önce kendisine çıkarılan konut kesin maliyet bedelini ödemediği için ihraç olması nedeni ile toplantıya katılmadığını, devamında kooperatife başvurup borcunu ödediği için tekrar üyeliğe döndüğünü, alınan karar çerçevesinde kooperatifin değişen ana sözleşmesinin 61. maddesinde belirtilen usul ve esaslar dahilinde hazırlanan güncellenmiş konut kesin maliyet bedeli hesapları uyarınca, davacıya ait maliyet bedeli hesabının tüm ortaklarla birlikte davacıya PTT taahhütlü mektup marifeti ile 26.06.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu genel kurul kararı uyarınca güncellenen hesaplar nedeni ile davacı kendisine çıkartılan 73.597,99 TL tutarlı ödemeye karşılık, davacının kooperatife yaptığı ödemelere ilişkin cari hesap ekstresine göre davacının borcunun 10.000,00 TL kısmını ödemiş olup, dava tarihi itibarı ile davalıya 63.597,99 TL tutarında borcu bulunduğunu, davacıya başlatılan ihraç işlemi geciken ilk taksitlere ilişkin olup, ihraç işleminden sonraki aylara ait borçların da ilave edilmesiyle toplam borcunun 63.597,99 TL olduğunu, kooperatif üyelerinin kooperatif sona erene kadar kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmekle yükümlü olduklarını, büyük bir çoğunluktaki üyelerin güncellenmiş maliyet hesabı bedellerini eksiksiz ödedikleri halde davacının de içinde yer aldığı bir grup ortağın üzerlerine düşen ödemeleri hiç ya da kısmen ısrarla yapmamalarından kaynaklı olarak tüm kooperatif üyelerine ve arsa sahiplerine ait konut ve dükkan inşaatlarının tamamlanamaması nedeniyle hem yükümlülüklerini tam olarak yerine getiren hem de getirmeyen ortakların gerek inşaat maliyetlerinin artmasından kaynaklı olarak, gerekse arsa sahiplerine gecikmelerden kaynaklı olarak ödenecek tazminatlar nedeni ile telafisi güç mağduriyetlerle karılaşacak olmalarının özellikle yükümlülüklerini zamanında yerine getirmiş olan üyeler açısından hakkaniyete aykırı bir durum oluşturacağını, davacı ile aynı durumda olan üyelere karşı alacak davalarının açıldığını, davaların Kayseri 1. ve 2. Asliye Ticaret Mahkemelerinde derdest olduğunu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/4 Esas sayılı dosyasının iş bu dosyada bekletici mesele yapılması yönündeki davacı talebinin iş bu dava yönünden hukuki dayanağı bulunmadığını, genel kurulda davacı hakkında bir karar alınmadığı için davacının üyeliğinin devam ettiğini kabul ettiğini fakat davalı kooperatifin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2015/8774 Esas 2016/2290 Karar sayılı içtihadında ayrıntısı ile ifade edildiği üzere; “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/4. maddesi uyarınca, yönetim kurulunun alacağı ihraç kararı üzerine ortak, genel kurula itiraz edebileceği gibi, mahkemeye iptal davası da açabilir. Anılan Kanun’un 16/3-4 ile 4. maddeleri davalı kooperatif anasözleşmesinin 14/2. ve 3. maddelerinde “Ortak çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir. Tebliğ edilen karar yönetim kurulunca verilmiş ise ortak üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir.” hükmüne yer verilmiştir. Bir üyenin yönetim kurulunun ihraç kararına itirazı ihraç kararının iptali davasından önce yönetimce genel kurula intikal ettirilmiş ve üye aleyhine davadan önce karar verilmiş ise, davanın yönetim kurulu kararına karşı açılmadığı, genel kurulca verilen karara karşı süresinde itiraz davası olarak açıldığı kabul edilerek, bundan sonra davanın esasına girilmesi; genel kurulca itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, ortaklık devam ettiğinden davanın reddine karar verilmesi; şayet yargılama aşamasında bu itiraz genel kurula intikal ettirilmiş ise genel kurul kararı sonucu beklenilerek bu karar ortak aleyhine çıktığı takdirde davaya genel kurul kararının iptali olarak devam edilmesi; genel kurulca itirazın kabulüne karar verilmesi halinde davanın konusunun kalmayacağının düşünülmesi; itiraz genel kurula davadan önce ya da sonra intikal ettirilmemiş ve intikal ettirilmeyecekse, üyeliğin askıda ve devam ettiği, yönetim kurulunun ihraç kararına karşı dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Genel kurulun, üyenin ihraç kararına yaptığı itirazı üzerine esasen yetkisinde olan itirazı görüşerek karara bağlaması halinde, artık itirazın geç yapıldığına bakılmaksızın, ya da üyenin ihracının gündeme alınması üzerine genel kurulun kendiliğinden görüşüp karar bağlaması halinde davanın ihracı onaylayan genel kurul kararının tebliğinden itibaren üç ay içerisinde açılıp açılmadığı belirlenmelidir.” Somut olayda, yukarıda değinilen içtihat çerçevesinde değerlendirme yapmak gerekirse; davacı, ihraç kararının tebliğini takip eden ilk genel kurulda görüşülmek üzere karara itiraz etmiştir. Fakat söz konusu itiraz gündeme alındığı yani genel kurula intikal ettirildiği halde ilk genel kurulda görüşülmesi unutulmuştur. O halde davacının üyeliği askıdadır ve devam etmektedir. Fakat yukarıda belirtilen içtihattan farklı olarak somut olayda davacının itirazı gündeme alınarak genel kurula intikal ettirilmiş fakat görüşülmesi unutulmuştur. Davalı kooperatif tacirdir ve basiretli davranma yükümlülüğü nedeni ile gündem maddelerinin müzakere edilip oylanmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu olayda olduğu gibi müzakere edilmesi unutulan bir madde var ise Yönetim Kurulu’nun ivedi bir şekilde kooperatif genel kurulunu olağanüstü toplantıya çağırmakla ve itirazın oylanmasını saplamakla yükümlüdür ancak somut olayda böyle bir iddia ve delil de ileri sürülmemiştir. Nitekim genel kurula yapılan bir itirazın süresiz-belirsiz süreli bir şekilde askıda kalması düşünülemez. Zira kooperatif ile üyesi arasındaki ilişki dinamik bir ilişkidir; ilişkinin kurulmasından son bulmasına kadar, taraflara karşı hak ve yükümlülükler yükler. Davacının en erken bir yıl sonra yapılacak diğer olağan genel kurula kadar dava açmadan beklemesi düşünülemez zira ilerleyen bir tarihte yapılacak genel kurulda davacının itirazı davacı lehine kabul edilir ise bu kez davacının üyeliğinin askıda olduğu süre boyunca kooperatife karşı olan akçalı yükümlülüklerini ödememesi nedeni ile ortaya çıkacak başta faiz zararı olmak üzere bir çok zarardan kimin sorumlu olacağı hususunda yeni yeni hukuki ihtilaflar ortaya çıkar. Hukuk düzeni ise taraflar arasındaki hukuksal sorunları derinleştirmeyi ve artırmayı değil, en kısa zamanda en doğru şekilde sonuçlandırmayı hedefler. İzah edilen nedenle mahkememizce davacının dava açmakta hukuki yararının olduğu sonucuna varılmış ve esastan yargılamaya devam edilmiştir. Hakkında üyelikten ihraç kararı verilen üyenin bu karara karşı iptal davası açmaktaki amacı davanın kabul edilerek ihraç kararını iptal ettirmektir. Yani davanın kabul edilmesi halinde davacı yararına doğacak sonuç davacının üyeliğinin devam etmesidir. Somut olayda davalı vekili cevap dilekçesinde (2). ve (7). sayfalarda açıkça davacının üyeliğinin devam ettiğini kabul etmiş ve davalının vekâletnamesinin incelenmesinde davayı kabul yetkisinin olduğu görülmüştür. Mahkememizce öncelikle davanın niteliği itibari ile davalının davayı kabul edip edemeyeceği üzerinde durulmuştur. Dava kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Şayet işbu dava, davacının peşin bedelli-sabit fiyatlı üye olduğunun tespiti talebine yönelik bir dava olsa idi, bu durumda davalının davayı kabul yetkisi olmayacaktı zira kabul iradesi nedeni ile kooperatifin diğer üyeleri aleyhinde eşitsizliğe sebebiyet verilebilirdi. Ancak dava kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkin olup, bu davada davalının talebi kabul etme yetkisi vardır çünkü böyle bir karar alınması, diğer üyelerin lehine sonuç doğurmaktadır. Zira davalı kooperatif alacak iddiasını, kesin maliyet bedeline dayandırmaktadır ve hesaplanan kesin maliyet bedeli, ne kadar çok üyeye paylaştırılırsa diğer üyeler lehine maddi kazanım oluşacak; bu durum da tüm üyelerin menfaatine olacaktır. Açıklanan nedenle davalı vekilinin, davacının hâlihazırda kooperatif üyesi olduğunu kabul etmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan Mahkememizce uyap ortamında re’sen yapılan araştırmada … Kooperatifi tarafından … aleyhinde kooperatif üyeliğinden kaynaklı alacakların tahsili için Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/124 Esas sayılı davanın açıldığı, dava tarihinin 09/02/2022 olduğu, davanın derdest olduğu ve mahkemece ön inceleme duruşmasının 02/06/2022 tarihine bırakıldığı görülmüş, ilgili mahkemeden dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tevzii formu ve tensip tutanakları celp edilerek dosya arasına alınmıştır. Davacı aleyhinde davalı Kooperatif Yönetim Kurulu’nun aldığı ihraç kararının tarihi 07/08/2021 olup, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/124 Esas sayılı davanın dava tarihinin, ihraç kararından sonraki bir tarih olan 09/02/2022 olması da davalının, davacıyı üye olarak kabul ettiğini göstermektedir. İzah edilen nedenle mahkememizce davanın kabul nedeni ile kabulüne, davacı aleyhinde davalı Kooperatif Yönetim Kurulu’nun 07/08/2021 tarihli … karar sayılı ortaklıktan ihraç kararının iptaline karar verilmiş; usul ekonomisi ilkesi gereği ihtarname içeriğindeki borcun miktarı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Zira Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/124 Esas sayılı davasında, davacı kooperatif, kooperatif üyeliğinden kaynaklı alacakların tahsili için dava açmış olup, söz konusu dosyada bilirkişi raporu alınacak, üyenin kooperatife borcunun olup olmayacağı belirsiz kalmayacaktır. İzah edilen nedenle davanın kabul nedeni ile kabulüne, davacı aleyhinde davalı Kooperatif Yönetim Kurulu’nun 07/08/2021 tarihli 1155 karar sayılı ortaklıktan ihraç kararının iptaline karar verilmiş, davalı vekilinin davacının üye olduğunu ön inceleme duruşmasından önce cevap dilekçesi ile kabul ettiği ve davalının davacının dava açmasına sebebiyet verdiği değerlendirilerek harç ve yargılama giderleri HMK’nun 312. maddesi uyarınca davalı üzerinde bırakılmış ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 6.maddesi uyarınca vekalet ücretinin yarısına hükmedilmiş ve hüküm kurulmuştur. Kurulan hüküm ile; 1-Davanın KABUL NEDENİ İLE KABULÜNE, davacı aleyhinde davalı Kooperatif Yönetim Kurulu’nun 07/08/2021 tarihli 1155 karar sayılı ortaklıktan ihraç kararının iptaline…” dair karar verilmiştir.
Davalı vekili iş bu kararı süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Müvekkilinin yaklaşık olarak 15 yıldır davalı kooperatifin üyesi olduğunu, müvekkili kooperatif üyeliğinden kaynaklanan edimlerini eksiksiz ve düzenli olarak davalı kooperatife ödenmiş olmasına rağmen davalı kooperatifin aradan geçen 15 yılda kooperatif inşaatlarını kötü niyetli olarak bitirmediğini, müvekkiline dairesinin teslim edildiğini, müvekkili hakkında davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde alınan ihraç kararının toplanacak olan ilk genel kurula sunulmak üzere noter aracılığı ile süresi içerisinde itiraz edildiğini, ihtarnamenin kooperatifin kötü niyetli olarak müvekkilinin ihraç kararını gündemde genel kurulun takdir ve oyuna sunmadığını, davalı kooperatifin müvekkili ile birlikte o dönem 26 kooperatif üyesi hakkında haksız ve hukuka aykırı şekilde ihraç kararı alındığını, müvekkili ile birlikte diğer üyelerin de haklarında alınan ihraç kararlarının yargıya taşındığını, bir kısım davalarda gelen bilirkişi raporlarının haklarında ihraç kararı alınan üyenin haklı, davalı kooperatifin haksız olduğu yönünden gelmişken bir kısım davada ise üyenin dava açmakta hukuki yararının olduğunun kabul edildiğini, müvekkilinin noter onaylı kura çekilişi sonucu kooperatif ortaklık hissesine düşen dairesinin de davalı kooperatif tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde üçüncü kişilere satıldığını, müvekkilinin telafisi imkansız zararla karşı karşıya kaldığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali talebine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;1163 Sayılı Kooperatifler Kanunun 16 maddesinde ”Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise, ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz, davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle davacının üyelik ihracına ilişkin yönetim kurulu kararına süresi içinde genel kurula itiraz etmesine ancak davalı kooperatif genel kurulunca bu konu gündeme alınmasına rağmen olumlu olumsuz her hangi bir karar verilmediğin anlaşılmış olmasına, mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davalı taraf vekilince yapılan istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Belirtilen nedenlerle, davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 05/04/2022 tarih ve 2022/19 Esas 2022/260 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden Davalıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.23/06/2022