Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1451 E. 2022/1755 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1451
KARAR NO: 2022/1755
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2022
ESAS NO: 2021/202
KARAR NO: 2022/230
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/09/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/03/2022 tarih ve 2021/202 Esas – 2022/230 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin üyesi olan davalı borçlu aleyhine üyelik aidatlarından kaynaklı olarak … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra dosyasına istinaden davalı borçluya 22.12.2020 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davalı borçlunun ilk olarak 22.12.2020 tarihinde kooperatifin banka hesabına 26.460,00-TL kısmi ödeme yaptığını, 1 gün sonra ise takibe ve borcun tamamına itiraz ederek takibi haksız yere durdurduğunu, davalı tarafın itirazının haksız ve kötü niyetli olduğundan bahisle davanın kabulü ile davalı tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davacı tarafın dilekçesinde belirttiği hususların hukuki bir dayanağı olmadığı gibi mahkemeye de somut bir delil sunamadıklarını, davacı kooperatifin amacının üyelerden fazla tahsilat yapmak olduğunu, davacı tarafın hiç bir şekilde toplantı kararı veya üyelere borcunu bildirir noter ihtarı yada ihtar niteliğinde borç tebligatı göndermediğini, davacı kooperatif yönetiminin haksız kazanç elde etmekte ısrarcı davrandığını ve kötü niyetli olduklarını, Kayseri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce kooperatif yönetim kurulu üyeleri hakkında Kayseri C. Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, açılan haksız ve kötü niyetli tüm icra taleplerinin iptaline, davacı tarafın kendisinden almış olduğu haksız ve hukuksuz tüm bedellerin yasal faiz işletilmiş olarak tarafına iadesine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller yapılan yargılama sonucunda; tarafların bildirdikleri delillerin toplanmasından sonra davaya konu edilen alacağın teknik inceleme ve nitelikli hesaplama yapılmasını gerektirmesi nedeniyle yerinde inceleme yetkisi verilerek görevlendirilen bilirkişi heyetinin 10.02.2022 tarihli raporunu dosyaya sunduğu, raporun dosya içeriğine uygun, denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, kayıtlara göre davacının, 01.02.2016 tarihli beyannameye göre davalı kooperatifin 27 numaralı üyesi olduğu, 03.10.2015, 07.05.2016, 17.06.2017, 21.07.2018, 03.11.2018, 29.06.2019 ve 15.12.2019 tarihli genel kurullarda alınan kararlar gereğince takip tarihi itibariyle davacının ödemesi gereken borç (aidat) tutarının 176.500,00 TL olduğu, davalının ödemelerinin ise 189.710,00 TL olup bu ödemenin 26.460,00 TL’sinin 22.12.2020 tarihinde takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapıldığı, takip tarihi itibariyle davalının ödemesinin 163.250TL olup takip tarihi itibariyle borcun ana para 13.250,00TL, işlemiş faiz 609,29TL olmak üzere toplam 13.859,29TL olduğu, takip talebi incelendiğinde davacının 31.01.2020 tarihinden sonraki dönem için faiz talebinde bulunulduğu, takipten sonra 22.12.2020 tarihinde yapılan 26.460,00TL ödeme sonucunda dava tarihi itibariyle davacının davalı kooperatife borcunun bulunmadığı ve bu sebeple açılan davanın sübuta ermediği, takip başlatılmasında davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanmaması nedeniyle davalı tarafın kötü niyet tazmianatı şartlarının oluşmadığı …” gerekçesiyle Açılan davanın REDDİNE, Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmaması nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 10.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen; borcun kaynağı, kısmı ödemenin öncelikle ferilerden düşülerek kalan borcun tayin edilmesi gerekliliği ve davaya konu borca uygulanacak faiz tutarının %18 olarak belirlenmesi hususunda herhangi bir itirazları bulunmamakla beraber sayılı hususların takdirinin vakıaya ve hukuka uygun olduğunu, öte yandan; heyet tarafından alacak tutarına yönelik gerçekleştirilen hatalı tespitin yerel mahkemece göz ardı edilmesi sonucu davaya konu alacak talebinin reddine yönelik kurulan hükmün, usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece, mezkur raporda tayin edilen alacak tutarının dosyada bulunan genel kurul raporları ve sair kayıtların tetkiki sonucu ulaşılmış bir sonuç olduğundan hareketle hüküm tesis edilmiş olsa da; anılı raporun vakıanın gereklerine uygun olarak tanzim edildiğini söylemenin ne yazık ki mümkün olmadığını, davacı kooperatif tarafından gerçekleştirilen 03.10.2015 tarihli genel kurul kararı uyarınca ortakların; 2015 Kasım-2016 Ekim arası aylık 1.250 TL, 2016 Kasım-2017 Ekim arası aylık 1.300 TL, 2017 Kasım-2018 Ekim arası aylık 1.400 TL tutarında aidat ödemesi, ayrıca 2016 Temmuz, 2017 Ocak, 2017 Temmuz ve 2018 Ocak ayları için aidat yükümlülüğüne ek olarak 5.000 TL tutarında ara ödeme yapılması öngörüldüğünü, 07.05.2016 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat ve ara ödeme tutarlarının her bölüm için ayrı ayrı düzenlendiğini, davalının dahil olduğu 1.bölüm 3+1 daireler nezdinde 03.10.2015 tarihli genel kurulda kararlaştırılmış olan aidat ve ara ödeme tutarında bir değişiklik gerçekleşmediğini, 2015 yılından, 21.07.2018 tarihli genel kurul kararına kadarki süreçte kooperatif üyelerinin aylık aidat ve buna ek olarak her yılın ocak ile temmuz aylarında ara ödemelerle sorumlu tutulduğu görüldüğünü, 21.07.2018 tarihli genel kurul kararında bu yükümlülük devam ettirilmekle birlikte davalının dahil olduğu 1.bölüm için aidat tutarının 2.000 TL’ye ara ödeme miktarının ise 5.500 TL’ye çıkartıldığının görüldüğünü, heyet raporunda 03.11.2018, 29.06.2019 ve 15.12.2019 tarihli genel kurul toplantılarında herhangi bir aidat kararı alınmadığını ancak kooperatifçe önceki dönemde alınan 2.000 TL aidat kararının uygulanmaya devam ettiğini belirtmiş ise de; söz konusu genel kurul kararı eksik incelendiğinden 2020 ocak ve temmuz ayına ilişkin hesaplamada önceki dönem genel kurul kararı doğrultusunda hesap yapılmadığını; 2.000 TL’ye ek olarak ayrıca 5.500 TL ara ödeme tutarı eklenmeksizin alacak tespiti yapıldığını, anılı genel kurul kararları incelendiğinde kooperatif ortakların mali açıdan sorumluluğunun her ay belirlenen tutarda aidat ödemek ve buna ek olarak her yılın ocak ve temmuz ayları ile sınırlı olmak üzere ara ödemeler gerçekleştirmek olduğunu, 2015 yılından itibaren aynı yöntemin kullanıldığı ve bu durumun kooperatif üyeleri tarafından da tasdik edildiğinin anlaşılacağını, hal böyle iken aidat ve ara ödemelere yönelik hususun yerleşik bir uygulama haline geldiğinin açık olup bu iki yükümlülüğün birbirinden ayrı değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı üyelerin ödeme hususundaki tutumu mahkeme tarafından tetkik edilecek olur ise; bugüne kadar gerçekleştirilen ödemelerin, 17.06.2017 tarihli genel kurulda benimsenen usule uygun olarak devam ettirildiğinin anlaşılacağını, yine dilekçe ekinde bir sureti yer alan ve yargılama devam ederken gerçekleştirilen 26.05.2021 tarihli genel kurulda, ara ödeme yükümlülüğüne ilişkin aksi yönde bir karar yahut itirazın olmadığı da hesaba katılırsa bu hususta ihtilaf yaşanmadığının aşikar olduğunu, 10.02.2022 tarihli raporun tanzimine müteakip sunmuş oldukları itiraz dilekçesinde; genel kurul iradesinin hatalı tespiti hasebiyle yaşanabilecek mağduriyeti, kooperatif defter kayıtlarının ve dava dışı üyelerin ödeme cetvellerinin tahlili halinde düzenlenen raporun hükme müessir kudrete haiz olmadığının anlaşılacağını belirtmiş olmalarına rağmen yerel mahkemece yeni ya da ek bir rapor istenilmeksizin nihai karar kurulduğunu, mevcut belirsizlik giderilmeden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki eksikliğin aidat uygulamasının hatalı tahlili ile sınırlı olmadığı olduğunu, kısmi ödemenin belirlenen kalemlere ayrılması sonucu dava tarihi itibariyle bakiye borç 8.891.66-TL olduğunu, … ve davacı müvekkili arasında Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen, itirazın iptali konulu, 2021/188 Esas numaralı dosyanın, tetkiki halinde görüleceği üzere her iki dosyada da davalıların aidat borcuna yönelik iddialarının benzerlik göstermekle beraber dosyanın 26.11.2021 tarihli ara kararla hesap bilirkişisine tevdine karar verildiğini, anapara borcunun belirlenmesi adına 2020 yılı ocak ve temmuz ayına yönelik ara ödeme tutarlarının hesaba katılması gerekliliğinin açığa çıkacağını, 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde anılı bilirkişi raporundaki hususları gözeterek nihai karar tesis ettiğini, her ne kadar 24.02.2022 tarihli itiraz dilekçesinde gerçekleştirilen yargılama sonucu mezkur ilamla çelişkili bir hükmün kurulması halinde hukuki güvenlik ilkesine aykırı hareket edileceği belirtilmiş olsa da yerel mahkemece bu hususun göz ardı edilmiş olup aksi yöndeki itirazların neden dikkate alınmadığına yönelik herhangi bir açıklama yapılmadığını, bu tutumun, hukuk devleti gereklerine ve müvekkilinin sahip olduğu anayasal güvencelere aykırı olduğunun izahtan vares olup taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, açıklanan hususlar ışığında sayın bilirkişi tarafından gerçekleştirilen incelemede 2020 Ocak ve Temmuz ayına ait ara ödeme tutarlarının değerlendirilmemiş olmasının davaya ve takibe konu alacak tutarının hatalı bir şekilde tespit edilmesine neden olmakla birlikte bu raporun yerel mahkemece hükme esas kabul edilmesinin davacının alacak hakkını zedelediği ve davalı lehine haksız bir menfaat oluşturduğu izahtan vareste olduğunu, keza müvekkilinin hak ettiği alacağa kavuşamamasının yanı sıra edim miktarın tespitinde düşülen bu hatanın hükmedilen yargılama giderleri ve sair hususlardaki sorumluluğun da hatalı olarak tespit edilmesine sebep olduğunu belirterek; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/202 E. – 2022/230 K. Sayılı usul ve yasaya aykırı ret kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemece esasa müessir alınan oluşa aykırı ve yanlış bilirkişi raporundan ziyade, maddi gerçeğin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilebilmesi adına hükme esas teşkil edebilecek yeterliliğe haiz alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından hazırlanmış yeni bir rapor alınmasına, saniyen huzurdaki dava ve taleplerimizin tümden kabulüne, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalıya tahmiline, davalının haksız hukuki dayanaktan yoksun ve temelsiz iddialarına dayanan istinaf başvurusunun reddine, karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; 2004 sayılı yasanın 67’nci maddesinde itirazın iptali davasından bahsedildiğini, yine bahse konu maddenin devamında ise ”Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlemeye yer verildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.04.2005 tarih ve 2005/19-286 E., 2005/268 K. Sayılı kararında da; ”Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötü niyetli kabul edilir.” dendiğini, Alacaklı/Davacı tarafın kanunda ve Yargıtay kararında bahsedildiği gibi kötü niyetli davrandığını ancak bu duruma rağmen yerel mahkemece kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığı gerekçesi ile bu talebi hakkında red kararı verildiğini, taraflar arasında imza altına alınan Ana Sözleşmenin 14’nci maddesinin 2’nci fıkrasında icra takibi yapılmadan önce yapılması gerekenler işlemlerden bahsedildiğini, bu düzenleme kapsamında ödenmesi gereken bir borç var ise bunun yazılı şekilde bildirilmesi gerektiğini, ancak Alacaklı/Davacı tarafın sözleşmedeki bu düzenlemeyi tabiri caiz ise yok sayarak müvekkili aleyhinde icra takibi başlattığını, Alacaklı/Davacının bu şekilde hareket etmesinin kötü niyetli davrandığının göstergesi iken mahkemenin aksi yönde karar tesis ettiğini, yine Alacaklı/Davacı Kooperatif hakkında yapılan suç duyurusuna istinaden bir kısım yetkililer hakkında 2021/23009 CBS Sorusturma dosyası üzerinden soruşturma başlatılması da Alacaklı/Davacı tarafın kötü niyetli olduğunun bir diğer kanıtı olduğunu, Alacaklı/Davacı tarafın hukuka aykırı şekilde kazanç elde etmeye yönelik bu hareketleri gerek kanunda gerek ise de yüksek yargı kararlarında bahsedildiği ve tanımlandığı üzere kötü niyetli hareket edilmesinin ispatı olduğunu, bu şekilde olmasına rağmen yerel mahkemenin bu konudaki red kararına taraflarınca anlam verilemediğini, (alacağa ve fazladan ödenen alacaklara yönelik dava ve talep hakkımız saklı kalmak üzere) Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliği’nin 2021/202 E. 2022/230 K. Numaralı 23.03.2022 tarihli kararın sadece kötü niyet tazminatı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan alacak istemi ile başlatılan ilamsız icra takibinde borca itirazın iptali talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
15.06.2022 tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddede; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Kayseri ilinde aşağıdaki şartları taşıyan yapı kooperatifleriyle sınırlı olmak üzere bu madde hükmü uygulanır.
a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,
b) Terkin edilmemiş olması,
c)Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması,
ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması,
şartlarının birlikte sağlanması halinde; konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.
Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın anılan yasal düzenleme uyarınca araştırılması, değerlendirilmesi, bu kapsamda olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup davacı istinafı yerinde görülmüş, HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğince kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/03/2022 tarih ve 2021/202 Esas – 2022/230 sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 22/09/2022